CHP’nin çözüm önerisi

13 Ağustos 2009

Hükümetin başlattığı “Kürt açılımı”nın nasıl bir çözüm önereceğini henüz bilmiyoruz. Her kesimden değişik görüşler kamuoyuna yansıyor. Siyasi partiler pozisyon alıyorlar. Ancak ortada hükümetten gelen öneriler bulunmadığı için somut adımlara ilişkin tartışmalar yapılamıyor.
Buna karşın ana muhalefet partisi CHP’nin bu süreçte ortaya koyduğu görüşler somut öneriler içeriyor. Hükümet “görüş toplama” süreci içinde olduğunu açıkladığına göre, CHP’nin görüşlerini de dikkate almalıdır.
Ana muhalefet partisinin gündeme getirdiği somut öneriler hükümet açısından da destek bulabileceği alanlar olarak değerlendirilmelidir.

Şiddete karşı ortak tutum
CHP lideri Deniz Baykal, PKK silah bırakıp şiddetten vazgeçmedikçe genel af dahil birçok adımın atılamayacağını sürekli vurguluyor.
İşe bu noktadan başlanabilir.

Yazının Devamı

Sürecin getireceği ‘Türk milleti sorunu’

12 Ağustos 2009

Hükümetin önce, “Kürt açılımı” sonra “demokratik açılım” adını verdiği yeni paket hazırlığıyla ilgili tartışmalar büyüyor.
Tartışmanın dozu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la MHP lideri Devlet Bahçeli arasında ciddi bir gerginliğe yol açmış durumda.
Keza Başbakan Erdoğan CHP lideri Deniz Baykal’la da henüz ortak bir zemin yakalamış değil.
Bu ortam içinde, “Kürt sorunu” gibi çok önemli bir konuda geniş tabanlı siyasal uzlaşmaya dayalı ortak bir paket hazırlamak mümkün gözükmüyor. Tartışmanın böyle bir zemin yaratmasına Başbakan Erdoğan ve hükümetin izlediği hatalı yöntemin yol açtığını söyleyebiliriz. Dün de vurguladığımız gibi Başbakan Erdoğan bu konuyu kamuoyuna açtırmadan önce Baykal ve Bahçeli ile görüşmeli ve nabız yoklamalıydı.

DTP’nin konumu
Başbakan Erdoğan bugüne kadar sadece DTP lideri Ahmet Türk ile görüştü. Ortaya çıkan tabloya baktığımızda hükümetin girişimi TBMM’de sadece DTP’nin reyini almaya aday görünüyor. Ancak onun da garantisi yok.

Yazının Devamı

Usulde hata, esasta bilinmezlik

11 Ağustos 2009

Bakanlar Kurulu, İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın yürüttüğü “Kürt açılımı” temaslarını dün değerlendirdi. Toplantı devam ederken İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın siyasi partileri ziyaret edeceği açıklandı.
Bakanlar Kurulu toplantısı bitmeden muhalefetten tepki geldi. MHP’den Oktay Vural, İçişleri Bakanı Atalay’ın ziyaret talebine, “Safsatalarla kimse kapımızı çalmaya cüret edemez” karşılığını verdi. CHP’den Onur Öymen de hükümetin hazırladığı paketin içeriği açıklanmadan, görüşmenin yararlı olmayacağını açıkladı.
İçişleri Bakanı Atalay, “Kürt açılımı” sürecinin başladığını ilan ettiği basın toplantısında mümkün olan en geniş uzlaşmayı arayacaklarını vurgulamıştı. Kuşkusuz bu uzlaşma arayışının en önemli ayağını siyasal partiler oluşturacaktı.
Bugünkü manzaraya baktığımızda, siyasal uzlaşma bir tarafa henüz partilerle temas konusu aşılabilmiş değil.
Hükümetin, ana muhalefet partisi CHP ve ikinci büyük muhalefet partisi konumundaki MHP ile başlangıçta temas sorunu yaşamasının nedeni, henüz işin başında izlediği yöntemin yanlışlığı ve esasa ilişkin olarak da doyurucu bir açıklama yapmamış olmasıdır.

Usulde hata

Yazının Devamı

Baykal’ın, ‘Kürt açılımı’nda iki uyarısı

9 Ağustos 2009

CHP lideri Deniz Baykal, her defasında Kürt kimliğine, Kürt diline karşı olmadığını, etnik kimliğin şeref olduğunu ve özgürce yaşanması gerektiğini savunmasına karşın suçlamalardan kurtulamıyor.
İşin garibi, CHP çözüm istemiyor diyenler ile “CHP de bu sürece katılmalı, CHP’siz olmaz” diyenler aynı. O halde CHP’nin ne dediğine daha yakından bakmak gerekmiyor mu? CHP sürece nasıl katılır diye araştırmak, sormak gerekmez mi?
Örneğin Baykal’ın, “Başbakan’ın somut çözüm önerisi nedir, varsa dinlerim, aklımıza yatarsa desteklerim” demesinin bir anlamı yok mu? Elbette var. Hükümetin çözüm diye ne düşündüğünü bilmeden Baykal, kime ve nasıl destek verecek? Buna karşın, CHP lideri yine de neye destek vereceğini, neye vermeyeceğini somut şekilde ortaya koyuyor.
İki gündür CHP lideriyle bu konuyu konuşuyorum. Baykal, “Aklımıza yatarsa desteklerim” derken iki önemli noktanın altını çizdi:
İki kırmızı çizgi
“1- Egemenliğin kısmen bile olsa devredilmesi anlamına gelecek bir girişime destek vermeyiz. Türkiye’yi ileride etnik nitelikte federatif bir yapıya götürecek adımlara karşı çıkarız.
2- Milli eğitim sistemi içine etnisiteyi sokacak düzenlemelere de destek olmayız.”

Yazının Devamı

Baykal: Erdoğan’ın çözümü varsa, dinlerim

8 Ağustos 2009

Hükümetin başlattığı “Kürt açılımı” tartışmaları içinde öyle bir hava yaratıldı ki, sanki “soruna çözüm bulundu” ama CHP lideri Deniz Baykal engelliyor. Henüz ortada hazırlanmış bir paket yokken, eleştiri okları ana muhalefet lideri ve partisine yöneltildi. Baykal, sürece kapıları kapatmakla, katkı vermemekle suçlandı. Bu süreçte Baykal’a haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Baykal’ın kapısını çalan oldu da o kapıyı kapattı mı? Soruna çözüm bulundu da Baykal engel mi oldu?
“Erdoğan’ı dinlerim”
Baykal’a, dünkü görüşmemizde bu soruları yönelttim. “Hayır” dedi:
- Başbakan’dan benimle görüşme yönünde bir talep gelmedi.

- Gelirse görüşür müsünüz?
- Normal olarak benimle Başbakan’ın görüşmesi gerekir. İçişleri Bakanı’nın değil. Kaldı ki Bakan’dan da resmi bir talep gelmiş değil. Ben, Başbakan’la görüşmem demedim. Benim dediğim şu: Eğer Başbakan’ın söyleyeceği somut bir şey varsa, elbette gelir görüşürüz. Dinlerim. Ama söyleyeceği somut bir şey yoksa, zaten birbirimizin genel olarak ne dediğini biliyoruz.

Yazının Devamı

Kalede olmadan gol kurtarmak

7 Ağustos 2009

Hilmi Özkök Paşa dikkatiyle tanınan bir komutandır. Ağzından çıkan her söz mutlaka iyi tartılmış, ölçülüp biçilmiştir. Özkök Paşa’nın bu özeni, Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılara verdiği ifadede de görülüyor.

“Kayıtlı” sözcüğü
Örneğin, daha önce MİT’in kendisine Ergenekon örgütlenmesiyle ilgili olarak bilgi ve belge ilettiği açıklanmış ancak bir sonraki Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, Genelkurmay kayıtlarında böyle bir belgenin olmadığını açıklamıştı.
Özkök Paşa’nın, Ergenekon soruşturmasının 3. iddianamesinde, savcıların sorusu üzerine “Ergenekon olarak sözü edilen örgütle ilgili arşivlere geçecek mahiyette kayıtlı bir evrak verilmediğini, bilgi, belge ve duyumların resmi delil mahiyetinde olmadığı”nı söylediği yer alıyor.
Burada Özkök Paşa’nın “kayıtlı bir evrak verilmedi” ifadesi ile “resmi delil mahiyetinde olmayan” ifadesini özellikle kullandığını görüyoruz. Bu ifadeler dönemin Genelkurmay Başkanı olarak bu bilgi ve belgelere neden resmi işlem yapmadığını da açıklıyor.
Öğreniyoruz ki, dönemin MİT Müsteşarı, Ergenekon soruşturmasına esas olan ve büyük ölçüde Tuncay Güney’in ifadelerine dayandırılan bilgi ve belgeyi Genelkurmay Başkanı’na kayıttan geçirerek,

Yazının Devamı

İşin gelip dayanacağı yer

6 Ağustos 2009

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, DTP lideri Ahmet Türk ile görüştü. Bu ilk temasta “semboller” üzerinden mesajlar verildi.
Başbakan Erdoğan ve DTP lideri Türk açısından bu mesajları şöyle özetleyebiliriz:

Başbakan Erdoğan açısından
1- Başbakan Erdoğan, Türk ile “Başbakan” olarak görüşmedi. AKP Genel Başkanı olarak görüştü. Görüşme yeri olarak TBMM’deki Başbakanlık makamı değil, AKP Grup Başkanı makamı kullanıldı. Erdoğan böyle bir yöntem izleyerek, daha önce sarf ettiği “PKK’ya terör örgütü diyemeyenlerle görüşmem” sözüyle “çelişmemiş” gibi bir görüntü yaratmaya çalıştı. “Ben o sözü Başbakan olarak söylemiştim ama parti genel başkanı olarak görüşebilirim” gibi pek de inandırıcı olmayan bir mesaj vermiş oldu. Bu amaçla, bir saatliğine “Başbakan” sıfatını askıya aldı.
2- Başbakan olarak değil parti başkanı olarak görüşmesi DTP liderine karşı da “Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı sizinle muhatap olmadı, AKP lideri oldu, ona göre” gibi tebessümle karşılanacak bir mesaj verdi.
3- Ayrıca görüşme için Meclis’in seçilmesi de çözüm yerinin parlamento olacağı mesajı taşıyordu.

Yazının Devamı

Baykal’dan çözülme uyarısı

5 Ağustos 2009

İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın, Polis Akademisi’nde bazı gazetecilerle başlattığı “Kürt sorununa çözüm süreci” bugün Başbakan Erdoğan’ın DTP lideri Ahmet Türk’le yapacağı görüşmeyle devam edecek.
Ana muhalefet partisi CHP’nin lideri Deniz Baykal, İçişleri Bakanı Atalay’ın “çözüm” için “Türkiye modeli” konulu açıklamasıyla ilgili değerlendirme yapmamıştı. Baykal dün partisinin grup toplantısında hükümetin “açılım süreci”ni eleştirdi.

‘Çözelim derken...’
Hükümetin içeriğini henüz saptamadığı veya kamuoyuna yansıtmadığı “açılım”la etnik eksende ayrışmayı kurumsallaştıracak adımlar atması halinde, Türkiye’nin ulusal ve siyasal bütünlüğü bakımından sıkıntılı bir döneme girilebileceğini dün yansıtmıştım. Atatürk’ün kurduğu “Türkiye modeli”yle bağdaşmayacak yeni modellerin “çözüm” yerine “çözülme” sürecini hızlandıracağına değinmiştim.
CHP lideri Baykal da dün yansıttığım bu görüşe atıfta bulanarak, “Çözelim derken çözülmeyelim” uyarısında bulundu. Hükümetin ayrıştırıcı bir yaklaşım içinde olduğunu, Polis Akademisi’nde yapılan toplantıdan da bu eğilimin yansıdığını belirtti.

Yazının Devamı