“Kürt sorununa çözüm arayışı süreci”ni başlattığını açıklayan İçişleri Bakanı Beşir Atalay, ortaya bir “Türkiye modeli” attı. Atalay’ın kastı şuydu:
“Biz İspanya veya İngiltere modellerini birebir uygulamayacağız, onlardan yararlanarak dünyaya örnek olacak bir Türkiye modeli geliştireceğiz.”
Atatürk’ün Türkiye modeli
Atatürk’ün kurduğu Türkiye modeli, özellikle mazlum uluslar için örnek oluşturmuştur.
Atatürk modelinin özü; ırkçılığa, ayrımcılığa dayanmayan, demokratik, laik, ulus devlet modelidir. Bu modelde esas olan ırk, cinsiyet, dil, din farkı değildir. Bu model Ernest Renan tipi ulus anlayışına dayalıdır. Atatürk’ün benimsediği ve yaşama geçirdiği bu modelin ulus anlayışı, ortak üst kimlik niteliğindedir ve coğrafi ve kültürel bir öz taşır.
Atatürk’ün, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel direklerinden biri olarak geliştirdiği ulus projesi; Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Arap, Arnavut gibi farklı etnik
Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, önceki gün KKTC Silahlı Kuvvetler resepsiyonunda, Rahşan Ecevit’le sohbet ederken, Kıbrıs Barış Harekâtı’yla ilgili anılarını da anlattı.
Başbuğ bu sohbette, Milliyet’in dünkü manşetinde yansıttığımız gibi, Kıbrıs Barış Harekâtı’nın başarılı olmasında en önemli etkenlerden birinin, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit ile Genelkurmay Başkanı Org. Semih Sancar arasındaki uyum ve işbirliği olduğunu söyledi. O dönemde siyasal otoriteyle askeri makamlar arasındaki uyum ve işbirliğinin mükemmel olduğunu anımsattı.
Korutürk ve Demirel
Başbuğ’un bu saptaması isabetlidir. Kıbrıs Barış Harekâtı hazırlıklarını rahmetli Bülent Ecevit’ten de dinlemiştim. Dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Semih Sancar’la bazı diyaloglarını aktarmıştı. Özellikle TSK’nın ihtiyaçları ve harekât kabiliyeti konusunda Org. Sancar’ın uyumlu, açık tavrını ve isabetli önerilerini övmüştü.
Bu arada dönemin Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ü de anmak gerekir. Kıbrıs Barış Harekâtı
İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın açıkladığı “Kürt sorununa çözüm süreci” bugün Polis Akademisi’nde yapılacak toplantıyla başlıyor. Toplantıya yabancı uzmanların yanı sıra çoğunluğu hükümet çizgisine yakınlığıyla bilinen bazı gazeteciler de davet edildi. Bu tür toplantılar devam edecek.
Gazetecilerin karar alıcı mekanizmalarla resmi sayılacak toplantılara katılmalarına ilişkin yöntem tartışması bir yana, bu süreç iktidarın bu konuda henüz bir hükümet veya devlet politikası belirlemediğini gösteriyor.
“Cesaretin” sınırı
İçişleri Bakanı, “Cesur adımlar attık, daha da atacağız” ifadesini kullanmıştı.
Bu konuda, “PKK’nın taleplerini karşılamak” anlamı taşımadığı belirtilmekle birlikte özellikle Avrupa Birliği sürecinde sadece AKP döneminde değil, bir önceki hükümet tarafından da önemli adımlar atılmıştı.
Buna karşın PKK-DTP çizgisinin talepleri devam etti. Bugün geldiğimiz noktada da yeni talepleri var.
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, “Kürt sorunu”yla ilgili olarak yürüttükleri çalışmanın yöntemi hakkında bilgi verdi. Atalay, hazırlanacak paket öncesinde ilgili kurumların görüş ve önerilerinin alınmakta olduğunu; bütün muhalefet partileriyle görüşeceklerini, sivil toplum kuruluşu ve medya temsilcileriyle de bir araya geleceklerini vurguladı.
“İlgili kurum” ifadesiyle Genelkurmay ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) gibi kurumların kastedildiği biliniyor.
İçişleri Bakanı, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında alınan karar doğrultusunda bu çalışmayı yaptıklarını da vurgulamıştı.
Genelkurmay Başkanlığı, bu konuda nerede duruyor? Askeri cenahtan bu soruya verilen yanıt şu:
“Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, TSK’nın bu konudaki görüşlerini 14 Nisan’da Harp Akademileri’nde yaptığı konuşmada açıkladı. TSK bu çizgide duruyor.”
Bu yanıttan anlaşılıyor ki, Atalay’ın bilgi verdiği çalışma sürecinde de Genelkurmay’ın görüşü 14 Nisan’da Org. Başbuğ’un
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, merakla beklenen açıklamasını dün yaptı. Hükümetin bir süredir “Kürt sorunu”yla ilgili olarak yürüttüğü çalışma hakkında bilgi vermesi beklenen Atalay, çalışma yöntemini açıkladı ancak içeriğe değinmedi. Buna karşın Atalay’ın açıklaması ve sorulara verdiği yanıtlar mesajlar taşıyordu.
Bu mesajları şöyle sıralayabiliriz:
Erdoğan imzası
1- Atalay, çalışma bitirildiğinde paketin içeriğinin Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından açıklanacağını söyledi. İçeriği açıklamaya mezun olmadığını da ifade etti. Atalay’ın bu sözleri, paketin Erdoğan’ın imzasını taşıyacağına işaretti. Bu da Başbakan’ın “çözüm” olarak adlandırılan paketi siyasi açıdan çok önemsediğini gösteriyordu.
Genelkurmay ile MİT sürece dahil
Hassas bir soru. Özellikle DTP ve PKK yanlısı kesim bu soruyu gündemde tutuyor. “Kürt sorununda yeni açılım” hazırlıkları sürerken DTP sözcüleri, hükümetin, terör örgütü PKK’nın lideri Abdullah Öcalan’ı muhatap almasını istiyorlar. “Öcalan’sız çözüm olmaz” veya “Öcalan irademizdir” sloganlarıyla bu taleplerini güçlendirmeye çalışıyorlar. Kimi gazeteciler ve yazarlar da “ortamı yumuşatmak” adına demeçler verip yazılar yazıyorlar.
El yakıyor
Ancak “muhataplık” konusunda, Ankara bulunduğu yerden bir milim oynamış değil. O kadar ki, Öcalan, PKK veya DTP’nin açık veya gizli muhatap alındığı izlenimi verecek her şeyi, sözü, her yazıyı anında tekzip ediyorlar. Son olarak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arka arkaya tekzip yayımladılar. Cumhurbaşkanı’nın da, Başbakan’ın da Öcalan’ı muhatap aldığı, dolaylı yoldan bazı “rica”larda bulundukları izlenimi veren haberleri anında yalanladılar.
Gerek
Bağımsızlığına yeni kavuşan Karadağ’ın Sırbistan sınırında çam ormanlarıyla kaplı, doğa harikası Hayla Dağı’nın tepesindeki Boşnak kasabası Rozeja’dayız.
Kent merkezindeki otelin girişinde kocaman bir Osmanlı tuğrası göze çarpıyor. Duvarlarda Osmanlı dönemini resmeden büyük boy tablolar. Osmanlı bayrakları, sancaklar. Otelin lobisinden Türk Sanat Müziği şarkıları yükseliyor.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, kentin tek caddesinde yoğun ilgi görüyor. Davutoğlu, her kafede ayrı ayrı ağırlanıyor. Sarılanlar, öpenler, Türkçe sohbet edenler. İstanbul’dan söz edenler. Babasından, dedesinden dinlediği Osmanlı anılarını aktarmaya çalışanlar. Kasabada bir bayram havası...
Anadolu belediyesi gibi
Bir bakan, bir Anadolu kentinin belediyesinde nasıl karşılanırsa Davutoğlu da Rozeja’da öyle karşılanıyor. O kadar ki, Rozeja Belediye Başkanı, Türkiye’deki belediye başkanları gibi, kentin ihtiyaçlarını Davutoğlu’na sıralıyor. Altyapıdan sağlık ocağına, okuldan iş olanağı yaratılmasına kadar... Bu talepler sadece Rozeja’yla sınırlı değil.
YENİPAZAR-SIRBİSTAN
Sırbistan’ın Sancak bölgesinin en büyük kenti olan Yenipazar’dayız. Helikopterden bakınca bir Anadolu kenti görüyorsunuz. Evleri ve yükselen minareleriyle Safranbolu’yu andırıyor.
Sancak bölgesi, Osmanlı’nın Balkanlar’da en son terk ettiği yer. Balkan Savaşı sırasında 1912’de Osmanlı Yenipazar’dan çıkmış.
O gün bugündür de hiçbir Türk yetkili Yenipazar’a uğramamış. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu kucaklayan Boşnaklar gözyaşlarını tutamıyorlar.
“Neden ağlıyorsunuz?” diye sorduğumuz Boşnak gençleri şu yanıtı veriyor:
“Nasıl ağlamayalım? Bu bizim için tarihi bir gündür, yüzyılın olayıdır. Bu topraklarda tam 97 yıl sonra bir Türk bakanı görüyoruz. Biz buna inanamazdık. Hep beklerdik ama bir gün gerçek olacağına inanmazdık. Ama bugün gerçek oldu. Yüz yıl sonra da olsa bir Türk bakan geldi. Bu bize dedelerimizden, babalarımızdan kalma bir rüyaydı. Bu günü unutmayacağız.”