Gül-Obama-Aliyev trafiği

9 Nisan 2009

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Ankara’ya küstü mü? Aliyev’in İstanbul’da Medeniyetler İttifakı toplantısına katılmaması, bu soruyu gündeme getirmişti. Türkiye’nin Ermenistan sınırı açacağına ilişkin haberler üzerine Aliyev’in tepki gösterdiği ve İstanbul’a gelmediği kanaati yaygındı.
Bu konuda görüştüğüm üst düzey diplomatlar, Bakü cephesinde bir alınganlık, rahatsızlık hissedildiğini, ancak bunun “küskünlük” olarak tanımlanamayacağını söylediler. Tepkinin daha çok Azeri kamuoyunun bir bölümünden geldiğini, yönetim düzeyinde ise küslük olarak nitelenebilecek bir durumun söz konusu olmadığını belirttiler. Bu yargılarının gerekçelerini de şöyle özetlediler:

Olumlu işaretler
“1- Aliyev küsmüş olsaydı, İstanbul’a kızını göndermezdi. Büyükelçisini göndermekle yetinirdi. Oysa kızını göndererek, ince bir ayar yapmış oldu. Bu, yakınlığın bir ifadesi olarak görülmeli. Cumhurbaşkanı Abdullah

Yazının Devamı

Onaya bağlı demokrasi riski var

8 Nisan 2009

ABD Başkanı Barack Obama, Ankara ziyaretinde muhalefet liderleriyle de görüştü. Muhalefetle görüşme isteğini ise, “Ben muhalefetin demokrasi için ne demek olduğunu bilirim, ben de uzun süre muhalefetteydim” sözleriyle açıkladı.
Barack Obama, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan sonra CHP lideri Deniz Baykal’dan farklı bir Türkiye dinledi.
CHP lideri Baykal’a, Obama’ya nasıl bir Türkiye çizdiğini sordum. 

Moderleşme ve demokrasi
Baykal, Obama’ya 20. yüzyılın en büyük projelerinden birinin Türkiye’nin modernleşmesi projesi olduğunu aktardıktan sonra şu analizi yaptığını söyledi:
“21. yüzyılda Türkiye modernleşme ve demokratikleşme süreçlerini birbirine yardımcı olacak şekilde işletmek zorundadır. Bu süreçlerden biri diğerine engel olmamalıdır. Diğerinin aleyhine çalışmamalıdır.”

Yazının Devamı

Obama modeli ortaklık

7 Nisan 2009

ABD Başkanı Barack Obama Ankara ziyaretinde yeni bir dönemin başladığını gösteren güçlü mesajlar verdi. Eski Başkan George W. Bush’tan çok farklı bir söylem kullandı. Sadece Türkiye için değil bütün ülkeler için askeri güce değil, barışa, uzlaşmaya ve diyaloğa dayalı bir dünya görüşü sergiledi.
Atatürk ve laikliğe vurgu
Obama’nın TBMM’de yaptığı konuşmada Atatürk’e övgüler yağdırması dikkat çekiciydi. ABD Başkanı’nın Atatürk’ü överken bıraktığı en büyük mirasın demokratik, laik, güçlü Türkiye olduğunun altını çizmesi, “Ilımlı İslam” söyleminin geride kaldığının önemli kanıtlarından biriydi.
Yeni ortaklık modeli
“Ilımlı İslam” söyleminden “demokratik, laik” Türkiye yaklaşımına geçişte, Çankaya Köşkü’nde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le birlikte yaptığı basın toplantısındaki sözleri de çok önemliydi.
Obama, Çankaya Köşkü’nde, yeni

Yazının Devamı

Obama’yla 10’da 9,5 uzlaşma

5 Nisan 2009

Başkan Barack Obama’nın ikinci resmi ziyaretini Türkiye’ye yapması, Ankara’ya verdiği önemi gösteriyor. Obama, Bush’tan devraldığı Irak, Afganistan, İran, İsrail-Filistin, Suriye, Kafkasya sorunlarında Türkiye’den katkı bekliyor.
Obama’nın bir sorunu da, Bush döneminde Türkiye ve diğer İslam ülkelerinde dibe vurmuş olan ABD imajını olumlu yönde değiştirmek. Türk kamuoyunda yükselen ABD karşıtlığını en azından yumuşatmak. Obama bunun ilk işaretlerini, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le yaptığı telefon görüşmesindeki çok sıcak söylemiyle vermişti. ABD Başkanı’nın, Türkiye ziyaretinde bu sıcak söylemini sürdürmesi bekleniyor.

Washington: ‘10’da 9,5 hemfikiriz’
Nitekim Başkan Obama henüz Ankara’ya ayak basmadan, Washington’dan gelen mesaj, ziyaretin Türkiye-ABD ilişkilerinde neredeyse yüzde 100 uzlaşmayla geçeceğini gösteriyor.
Obama’nın ziyareti öncesinde, Beyaz Saray’la Köşk, Başkanlık ve Dışişleri düzeyinde ABD’li ve Türk diplomatların

Yazının Devamı

Kılıçdaroğlu tahriklere kapılmamalı

4 Nisan 2009

CHP başarılı olsun veya olmasın, her seçim sonrasında genel başkan tartışmalarına sahne oluyor. Bu tartışma genellikle parti dışındakiler tarafından başlatılıyor. Buna parti içi muhalefet de destek vermek de gecikmiyor.

Bu kez de öyle oldu...
“Baykal gitsin, Kılıçdaroğlu gelsin” biçiminde öneriler yoğunlaştı. Her zaman olduğu gibi bu öneri de önce parti dışından geldi.
Kılıçdaroğlu, dürüst kişiliğiyle, yolsuzluklarla mücadele konusunda yaptığı belgeli ve etkili muhalefetle büyük takdir topladı. Simge isim haline geldi. İstanbul adaylığı sırasında da İl Başkanı Gürsel Tekin’le birlikte başarılı bir kampanya yürüttü. İstanbul’da seçimi kaybetti ama partisinin oylarında önemli bir artış sağladı.

İç çekişme zamanı değil

Yazının Devamı

Siyasi haritada Güneydoğu’nun konumu

3 Nisan 2009

Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, seçimlerden sonra herkesin gördüğü ama ifade etmekten kaçındığı bir gerçeği yansıttı. Seçim sonuçları gösterdi ki, DTP Güneydoğu’nun hâkim partisi. Güneydoğu’yu silme DTP kazandı.
Neden kazandığını da Cemil Çiçek gibi herkes biliyor. DTP bölge halkının oylarını “Kürt partisi” olduğu için aldı. Yaptığı veya yapacağı belediye hizmetleri için değil. Bu gayet açık.
Çiçek’in, “Hizmet mi, kimlik mi?” sorusunu gündeme getirmesi bu gerçeği yansıtıyor. Başbakan Yardımcısı, “Biz hizmet dedik, seçmen kimlik dedi” demek istiyor.

Hizmet mi, kimlik mi?
İktidarların götürdükleri hizmet ile aldıkları oy arasında doğru bir orantı vardır. “Vaatler” bu nedenle seçim kampanyalarının en önemli aracıdır. Seçmenin siyasi tercihini etkileyen en önemli faktörlerin başında ekonomik koşulların geldiği de bir gerçektir.
Nitekim AKP’nin 2002’de tek başına iktidar olmasındaki temel

Yazının Devamı

Çiçek: Siyasi harita üzerinde durulmalı

2 Nisan 2009

Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in yerel seçim sonuçlarıyla ilgili değerlendirmesi tartışma yarattı. Çiçek, seçimden sonra ortaya çıkan tablonun partiler üstü bir anlayışla, stratejik bir bakışla analiz edilmesi gerektiğini söylemişti. Ayrıca Enis Berberoğlu’na yaptığı değerlendirmede sarf ettiği şu sözler dikkati çekti:
“Türkiye’nin belli bir bölgesinde DTP’den başka parti kalmadı. Iğdır’ı da aldılar, yani Ermenistan sınırını da aldılar. Dikkatle bakmak gerekir.”
Bu sözler, DTP’lilerin tepkisine yol açtı.
Çiçek’le dün bu konuyu konuştum. Çiçek, şu değerlendirmeleri yaptı:

‘Bölge partileri oluştu’
“Seçim sonuçlarını Türkiye haritası üzerine yerleştirdiğinizde, bölge partileri ortaya çıkıyor. AKP bunun dışında. Biz Türkiye partisiyiz ve her tarafta varız. Ama diğerleri için bu geçerli değil. DTP Güneydoğu’da var, daha önce de vardı, şimdi kuzeye de çıktı, Iğdır’ı da aldı.

Yazının Devamı

Askerin seçime etkisi

1 Nisan 2009

Yerel seçim sonuçları birçok yönü itibarıyla tartışılıyor. AKP’nin ilk kez ciddi oranda oy kaybetmesinin nedenleri analiz ediliyor. Başta ekonomik krizin etkileri olmak üzere çeşitli nedenler üzerinde duruldu. AKP’nin 22 Temmuz 2007 seçimlerinde yüzde 47’yi yakalamasının nedenleri arasında “mağdur” politikasının etkili olduğu da üzerinde görüş birliği sağlanan bir saptamaydı.

22 Temmuz öncesi
Türkiye’deki siyasi atmosferin 22 Temmuz öncesinde nasıl olduğunu hatırlayalım.
Cumhurbaşkanlığı seçimi sancılarının başladığı günlerde, Çankaya’ya eşi türbanlı birinin çıkmasına karşı ciddi bir kampanya yürütülüyordu. Toplumun değişik kesimlerinden gelen tepkiler, yüz binlerin katıldığı cumhuriyet mitinglerine dönüşmüştü.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, 12 Nisan’da yaptığı basın toplantısında siyasi literatüre geçen “Sözde değil, özde laik” tanımlamasını yapmıştı.
Daha sonra yine siyasi literatüre

Yazının Devamı