Yön Erdoğan, "Sınır ötesi harekât kararını biz veririz" dedikten sonra, "ABD'nin Irak'ta ne işi var?" diye sordu. Başbakan, "Terörle mücadele ediyorum" diye Irak'ı işgal eden ABD'nin, Türkiye'nin terör örgütüne yönelik operasyonuna karşı çıkmasındaki çelişkiye işaret etmiş oldu. Bununla da yetinmedi, "stratejik ortak" olarak, "ABD bizimle hareket etmek durumundandır. Biz onlarla Afganistan'da beraber hareket ediyoruz" diye ekledi.ABD'nin, Birleşmiş Milletler dahil hiç kimseyi dinlemediği ve operasyon yaparken de kimseden "izin" almadığı doğru. Bu onun tek süper güç olmasından kaynaklanıyor. Hareketi hukuka uyuyorsa uyuyor, uymuyorsa uymuyor veya hukuk onun hareketinden sonradan uyduruluyor. Güç bu... Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin müdahalesini istemeyen ABD'ye Bükreş'te sert çıktı. Türkiye'nin karşılaştığı duruma değinmeden önce Başbakan'ın atıf yaptığı "stratejik ortaklık" ilişkisine bakalım.Türkiye ile ABD'nin stratejik ortak olduğu zaman zaman dile getirilir. İki ülke arasında yakın geçmişte stratejik ortaklık vizyon belgesi adı altında bir belge de imzalanmıştı.Ancak, şu gerçeği unutmamak gerekir, Türkiye ile ABD arasında stratejik ortaklık yoktur. Stratejik
Yön Tezkerenin çıktığı gün Başbakan Erdoğan da Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek de hedefin PKK olduğunu özenle vurguladılar.MHP lideri Devlet Bahçeli ise PKK'yı himaye eden Barzani'nin de tezkere kapsamında olması gerektiğini kaydetti.Hürriyet'in Genel yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök de Barzani'ye "Ya komşumuz olacaksın ya hedefimiz" diyen mesajını, Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt'ın da "Teşhis budur" diyerek paylaştığını yazdı.Önceki gün Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt'a bu konuyu yeniden sorduğumda şu yanıtı verdi:"Ben her zaman söylüyorum, bizim gözümüzde terörist ile ona yardım eden arasında fark yoktur." Hükümetin, TBMM'den sınır ötesi harekât yetkisi almasından sonra tartışılan bir konu da Barzani'nin de hedefte olup olmadığıydı. Org. Büyükanıt, aylar önce ABD ziyareti sırasında da Barzani'yi işaret ederek, PKK'yı destekleyenlerle asker olarak görüşmesinin söz konusu olmadığını, desteğin kanıtlarının da elinde olduğunu söylemişti.Genelkurmay Başkanı'nın gözünde Barzani'nin durduğu yer burası.Barzani, terörle mücadelede Türkiye'nin yanında değil, karşısında, diğer ifadeyle, PKK'nın yanında duruyor. PKK'nın Dağlıca saldırısından sonraki açıklamaları ve tutumu
Yön Türkiye'nin bütün kentlerindeki manzara teröre karşı ulusal bir tepkiyi yansıtıyordu. Askere gitmek isteyen gençler, "Bizi de askere alın" diyerek haykıran kızlar, anneler, babalar bayrak dalgalandırıyordu. Türkiye dün ayaktaydı. Dağlıca'da şehit edilen 12 askerin cenaze törenleri teröre lanet mitingleri gibiydi. Sadece şehit cenazesi olan illerde değil, Türkiye'nin dört bir tarafında halk teröre karşı sokağa dökülmüştü. Her meslekten ve her yaştan onbinlerce vatandaş ellerinde Türk bayraklarıyla PKK'yı ve terörü protesto ettiler. Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt'a dün bu manzarayı sordum. Cenaze törenlerini, yürüyüşleri ve tepkileri yakından izlediğini söyleyen Org. Büyükanıt, şu değerlendirmeyi yaptı:"Türk milleti duyarlılığını gösteriyor, ulusal birliğini sergiliyor, terörü lanetliyor ve tepki gösteriyor. Bu duyguyu paylaşmamak mümkün değil. Büyük saygıyla karşılıyorum, gurur duyuyorum." "Gurur duydum" Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt, vatandaşların duygularını yansıtırken, tepkilerini gösterirken sağduyuyu elden bırakmamalarının da çok önemli olduğunu söyleyerek şu çağrıyı yaptı:"Vatandaşımızın duyarlılığını çok iyi anlıyorum ve takdir ediyorum. Ancak bunu yaparken
Yön CHP lideri Deniz Baykal, dünkü görüşmemizde, Cumhurbaşkanı Gül'ün ayırdığı sürenin yetersiz olduğunu, ayrıca içerik olarak da tatmin edici bulmadığını belirtti.DSP lideri Zeki Sezer, görüşmemizde, Gül'ün, muhalefet liderleriyle ayrı ayrı ve kısa bir süre görüşmek yerine, Başbakan Erdoğan'ın dahil olduğu toplu bir liderler zirvesi düzenlemesinin daha faydalı olacağını savundu.MHP lideri Devlet Bahçeli ise hükümetin tutumunu eleştirdi ve Cumhurbaşkanı Gül'e bir harekât planı sundu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dün muhalefet liderleriyle ayrı ayrı görüştü. Muhalefet liderleri, Cumhurbaşkanı Gül'ün izlediği yöntemden şikâyetçi oldular. CHP lideri Deniz Baykal, "Yarım saatlik görüşmeyle bu iş olmaz" diyerek, Cumhurbaşkanı Gül'ün izlediği yöntemi eleştirdi ve şu yorumu yaptı:"Karşılaştığımız olayın vahameti ortada. Ulusal bir sorunu yarım saat içinde konuşmak bile mümkün değil. Ben Çankaya'daki görüşmemden, ciddi bir hazırlık yapıldığı, bir milli politika belirleneceği yönünde bir izlenim almadım. Biz Türkiye'nin bugün basit terör eylemleriyle değil, örtülü bir savaşla karşı karşıya olduğunu düşünüyoruz. Bu tehlikenin boyutlarıyla uygun bir şekilde muhalefetin de katkı vereceği bir
Yön Büyükanıt, resmi davetli olarak gittiği Roma'da İtalya Genelkurmay Başkanı ve Savunma Bakanı'yla görüşmüş ve daha önce görev yaptığı Napoli'ye geçerek, NATO Müşterek Müttefik Kuvvetler Komutanı ve ABD Güney Avrupa Donanma Komutanı Oramiral Ulrich'le bir araya gelmişti.Org. Büyükanıt, saldırı haberini aldığında Napoli'de kaldığı otelindeydi. Genelkurmay Başkanı, sabaha kadar telefon başından ayrılmadı. Saldırı ve sonrasındaki çatışmalarla ilgili olarak dakika dakika bilgi aldı.Genelkurmay'la sabaha kadar temas halinde olan Büyükanıt, hemen hemen hiç uyumadan yola çıktı ve öğle saatlerinde Ankara'ya ulaşır ulaşmaz, komutanlarla bir dizi toplantı düzenledi. Terör zirvesine hazırlık yaptı. Teröristler Irak sınırındaki Dağlıca taburuna emniyet sağlayan bölüğe saldırdıklarında saat gece yarısıydı. Saldırı, anında Napoli'de bulunan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'a bildirildi. 12 askerin şehit edildiği saldırıya anında karşılık verildi. Saldırıyı gerçekleştiren ve 200 kişi oldukları tahmin edilen terörist grubun etrafı gece harekâtıyla sınırın her iki yanından çevrildi. Kaçış yolları tutuldu. Önlerine indirilen askerlerle yolları tıkandı. 32 teröristin etkisiz hale
Yön Elekdağ, Türkiye'nin Soğuk Savaş döneminde karşılaştığı tehditten çok daha ağır bir tehditle karşı karşıya olduğunu söylüyor. Türkiye'nin "içten bölünme" ve "dıştan parçalanma" tehdidini aynı anda yaşadığı kanısında.Şükrü Elekdağ, Türkiye'nin, 1975'ten itibaren karasuları konusunda Yunanistan'a karşı uyguladığı ve başarılı olduğu politikaya benzer bir milli politika geliştirmesi gerektiğini vurguluyor.PKK'yı destekleyen, himaye eden yönetimlere, bu himayenin, "ağır bir bedeli" olacağının gösterilmesi gerektiğini savunuyor. CHP İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ çok deneyimli bir diplomat. Uzun süre Türkiye'nin Washington Büyükelçisi olarak görev yaptı. Dışişleri'nde üst düzey görevler üstlendi. Elekdağ, dünkü görüşmemizde PKK ve Kuzey Irak sorununa, karasularıyla ilgili olarak Yunanistan'a karşı izlenen kararlı politikaya benzer bir yaklaşım içinde olunması gerektiğini şöyle anlattı:"Yunanistan karasularını 12 mile çıkarma kararı aldı. Bu karar bizim Ege'ye çıkmamızı engelleyen bir karardı. Türkiye, bu karara, hükümeti ve Meclis'iyle karşılık verdi. Yunanistan'ın bu kararını uygulaması halini savaş sebebi sayacağını ilan etti. Yunanistan işin ciddiyetini anladı. 1975'ten beri
Yön Siyasette kopmaların normal karşılanması gerektiğini, ancak bazı kopmaların "ihanet" niteliği taşıdığını söyledi. Geçtiğimiz dönemde CHP Grup Başkan Vekili olarak yakın çalıştığı Haluk Koç'un genel başkan adaylığını yorumlarken, "ihanet kotası" kavramını dillendiren Baykal, bu kavramla neyi kastettiğini şöyle açıkladı:"Aday olan arkadaşlarımı tenzih edirim. Ama ben siyasette bir ihanet kotası da ayırırım. Tabii, genel başkan adayı olmak, beraberliği yürütememek, görüş ayrılığına düşmek ihanet değildir. Ancak bazen öyle ayrılıklar olur ki, bu ihanet kavramına girer. Örneğin sizin aday gösterdiğiniz veya ön seçimle aday olan biri seçilir seçilmez ihale alır, iş takibine girer, çıkar amaçlı olarak başka bir partiye gider, bu ihanettir. İhanet kotası ayırmakla bunu kastediyorum. Yoksa görüş ayrılığına düşmek, ayrılmak, partiye veya lidere ihanet değildir. Bunu bütün liderler yaşamışlardır. Başından beri hiç yollarını ayırmayanlar da olur. Ayrı düşünenler de olur. Ben de Ecevit'le görüş ayrılığına düşmüştüm." CHP lideri Deniz Baykal, partisindeki gelişmeleri değerlendirirken siyasette her zaman bir "ihanet kotası" ayırdığını belirtti. CNN Türk'teki Ankara Kulisi programımızda Murat
Yön Her iki ismin de "Baykal'a rağmen" parti politikalarına karşı bir tutum almaları söz konusu olmamıştır.Ancak Eşref Erdem, önceki gün bir sürpriz yaparak parti politikasına, parti kararına aykırı tavır aldı. Tezkereye "hayır" oyu kullandı.Dün CHP kulislerinde en çok konuşulan konu, Eşref Erdem'in "tezkereye hayır" oyuydu. Baykal'ın tezkerenin desteklenmesine, Şükrü Elekdağ'ın parti tutumunu açıklamasına karşın Eşref Erdem, eleştirileri de göze alarak, ayrı davrandı.Eşref Erdem'in niye böyle oy kullandığı konusunda CHP kulislerinde farklı gerekçeler öne sürülüyor, farklı yorumlar yapılıyordu.Yanıtı aranan soru şuydu:Acaba Eşref Erdem, Haymanalı olduğu için büyük çoğunluğu Kürt olan seçmenleri nedeniyle mi böyle davrandı, yoksa yaklaşan kurultayda Baykal'a muhalif grupla hareket etmeye karar verdiği için mi tezkereye "hayır" dedi?Eşref Erdem'le dün konuştum. Sorularıma şu yanıtları verdi: CHP'de Genel Başkan Deniz Baykal'a en yakın iki isimden biri Genel Sekreter Önder Sav ise diğeri Genel Başkan Yardımcısı Eşref Erdem'dir. - Baykal'a en yakın isim olarak, neden parti politikasına aykırı oy kullandınız?- Türkiye'nin bir savaşa sürüklendiği izlenimi aldığım için, vicdanen böyle oy