1 Mart tezkeresiyle ilgili tartışma

6 Ekim 2007

Yön Özkök Paşa'nın yoğun ilgi gören açıklamaları arasında ünlü 1 Mart tezkeresine ilişkin görüşleri de vardı. Okuyucularımızdan gelen birçok iletide olduğu gibi diğer gazetelerde de bu konuyla ilgili haberler ve yorumlar yer aldı. Okuyucularımızdan gelen iletiler içinde, uzun süre tartışmalara neden olan, 26.2.2003 tarihli "Asker rahatsız" haberimle ilgili yorum ve sorular önemli yer tutuyordu. Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'le yaptığımız ve altı bölümlük bir dizi yazı olarak sunduğumuz söyleşi büyük ilgi gördü. Türk ve ABD heyetleri arasında çetin bir müzakerenin sürdüğü günlerde, 25.2.2003 günü, bana, ısrarla ve detaylı olarak aktarılan rahatsızlığın nedenleri şunlardı:1- Bir gün önce Kuzey Irak'ta Kürt parlamentosunun aldığı ve TSK'yı hedefleyen "Yabancı asker sokmayacağız" kararının arkasında ABD mi var? ABD, bir yandan Ankara'da müzakere yürütürken, bir yandan Barzani ve Talabani'ye destek vererek, "ikili" mi, oynuyor? Bu tutum kafamızı karıştırıyor, gri bölgedeyiz.2- ABD, müzakerelerde, Kürt gruplara uçaksavar dağıtmakta ısrar ediyor. Hem de fazla sayıda. Bu uçaksavarları kimin uçaklarına karşı dağıtmak istiyor? O bölgede Saddam'ın uçakları uçamıyor. Ancak, ABD ve Türk

Yazının Devamı

PKK'nın eline ABD tankı nasıl geçer?

30 Eylül 2007

Yön Bu dolaylı olarak Başbakan Erdoğan'a, "kanıt göstermesi" çağrısıdır. Başbakan düzeyinde böyle bir açıklama yapıldığına göre, Türkiye'nin elinde bu iddiayı kanıtlayacak bilgi ve belgeler herhalde vardır.Erdoğan'ın bu önemli iddiayı açıklığa kavuşturması birkaç açıdan önemli. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ABD'de çok önemli bir açıklama yaptı. PKK'nın elinde ABD tankı olduğunu söyledi. Başbakan, PKK kamplarında sadece ABD yapımı hafif silahlar değil top ve tank olduğunu söyler söylemez, ABD makamları açıklama yaptı. ABD, Başbakan'ın böyle bir açıklamayı neye dayanarak yaptığını anlamadıklarını belirtti. Bunun mümkün olmadığını iddia etti. Birincisi, PKK'nın ABD tankını nasıl elde ettiği sorusuna açıklık getirmesi açısından önemlidir. PKK'nın Zaho veya Dohuk pazarlarından her türlü hafif silahı satın aldığı biliniyor. Ancak, bir tankın herhalde pazarda alınıp satılması düşünülemez. Sovyetler Birliği'nin dağıldığı dönemde, bazı askerlerin tankları bile sattığı iddiaları kamuoyuna yansımıştı. ABD'nin ise Irak'ta bazı silahların kaybolduğunu kabul ettiğini biliyoruz ama top, tank gibi silahların "kayıp silahlar" içinde yer alması da mümkün değil.O halde PKK'nın eline ABD tankı nasıl

Yazının Devamı

Sencer Hoca'ya göre Malezya değil, Dubai

29 Eylül 2007

Yön Bu çerçevede, ODTÜ'den Prof. Dr. Sencer Ayata'yı Murat Yetkin'le birlikte, CNN Türk'teki Ankara Kulisi programımızda konuk ettikten sonra, sohbet olanağı da bulduk.Sencer Hoca, "Malezya benzetmesi ve endişesini" yersiz buluyor. Sencer Hoca'nın tanımıyla AKP liderliği ve "türban burjuvazisi"nin hayali, başka bir deyişle, özendiği ülke Dubai. Bir yandan toplumda dini yönün önde olduğu, bir yandan da zenginliğin ve serbestliğin yaşandığı Dubai, Türkiye'deki İslamcı orta üst sermayenin hayallerine daha uygun düşüyor.Bu kesimin Malezya'ya özenmesi söz konusu değil. Şerif Mardin Hoca'nın "mahalle baskısı"na dikkat çekmesiyle başlayan tartışma "Türkiye, Malezya olacak mı?" irdelemesiyle devam etti. Prof. Dr. Ayata, Türkiye'de zenginleşen, burjuvalaşan, İslamcı tonu ağır basan bir yeni sınıf oluşmuş durumda. Siyasi otoritenin kaynak dağıtımında İslami yaşam tarzını esas alanları koruyup kollamasıyla güçlenen bu kesim "türban burjuvazisi"ni oluşturuyor. Ancak bu kesim burjuva kültürü anlamında bir alternatif oluşturmuş değil. Bu nedenle de laik burjuva kültürüne özeniyor ve onlar gibi davranmaya çalışıyor.Türban takıyor, cemaat kurallarına göre giyiniyor, ancak tüketim kültürünü, laik

Yazının Devamı

TSK'nın ABD'den beklediği nedir?

27 Eylül 2007

Yön Org. Başbuğ'un ABD'ye yönelik sözleri, belki de bugüne kadar bu kadar üst düzeyde ifade edilmiş sert sayılabilecek nitelikteydi.Başbuğ, ABD'nin PKK'ya karşı hiçbir yaptırımda bulunmadığına dikkat çekmekle kalmadı, Türkiye'nin Irak'taki gelişmeleri, "engelleme ve maliyetini artırma" gücü ve yeteneğini de anımsattı.Bu sözlerde kuşkusuz bir rahatsızlık yatıyor. Bu rahatsızlığın nedeni, Irak konusunda, Türkiye ile ABD'nin bakış açılarındaki farklılık. Org. Başbuğ, bu bakışın örtüşmesi gerektiğine işaret ediyor.TSK'nın beklediği örtüşme iki önemli konuyu kapsıyor:1- Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması konusunda samimiyet,2- Terörle mücadelede ABD'nin Türkiye ile aynı safta olduğunu gösterecek girişimler.Bunları biraz daha açalım... Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ'un Kara Karp Okulu'nda yaptığı konuşma, ABD'ye yaptığı göndermeler açısından da düşündürücüydü. Türkiye'nin, Irak'ın toprak bütünlüğü üzerinde özenle durması, TSK'nın tehdit algısıyla yakından ilgili. Stratejik bağlamda TSK açısından birinci sıradaki tehdit algısı Irak'ın toprak bütünlüğünü yitirmesi ve Kuzey'de bağımsız bir Kürt devleti kurulmasıdır. TSK, böyle bir gelişmeyi Türkiye'nin bekası sorunu

Yazının Devamı

Org. Başbuğ'un iki beklentisi

26 Eylül 2007

Yön Kara Kuvvetleri Komutanı'nın yaptığı önemli saptamalardan biri Türkiye'nin terörle mücadeleyi, "tek başına" sürdürdüğüdür. Bu saptama aynı zamanda başta ABD olmak üzere AB ülkeleri ve komşularımıza da ağır bir eleştiri niteliğindedir.Başbuğ şöyle diyor:"Türkiye'nin 1984 yılından beri bölücü terör örgütüne karşı adeta tek başına yürütmekte olduğu mücadele, aslında -biz buna İç Güvenlik Harekâtı diyoruz- asimetrik tehdide karşı yürütülen mücadeledir." Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ, Kara Harp Okulu'nun açılışında ilk ders olarak yaptığı konuşmada dışa ve içe dönük önemli saptamalar yaptı. Org. Başbuğ'un konuşması bu saptamaların üzerine kurulu iki önemli beklentiyi de içeriyor. Org. Başbuğ'un, Türkiye'nin "yalnız" olarak yürüttüğü bu mücadelede içe dönük iki beklentisi var:1- Klasik harekât ile asimetrik harekât arasındaki farkın iyi bilinmesi,2- Askeri ve politik makamların ortak görüşe ulaşması ve kararları ortak alması.Kara Kuvvetleri Komutanı, bu iki beklentinin asimetrik harekâtın (terörle mücadelenin) başarısı için çok önemli olduğunu vurguluyor.Başbuğ, özellikle klasik (konvansiyonel) harekât ile asimetrik harekât arasındaki farkların iyi bilinmemesi

Yazının Devamı

Org. Başbuğ'un ilk dersinin şifreleri

25 Eylül 2007

Yön Kara Harp Okulu'nun 2007-2008 eğitim ve öğretim yılı açılış töreninde, Harbiyelilere ilk dersi Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ verdi. Org. Başbuğ'un verdiği ilk ders, iyi hazırlanmış bir dünya, bölge ve Türkiye analizi niteliğindeydi. İlk dersin şifrelerini çözelim. Org. Başbuğ'un mesaj yolladığı adreslerin ilki AKP'ydi. Org. Başbuğ, laiklik ilkesi ve tanımının, son dönemde yeni anayasa tartışmalarına konu edilmesine üstü kapalı gönderme yaparak, AKP'ye "Anayasa'daki laiklik ilkesine ilişkin işlevsel tanımlar tartışma konuları içerisine çekilmemelidir" mesajını yollamış oldu. 1- AKP'ye: Laiklik tartışılamaz Org. Başbuğ'un mesaj gönderdiği ikinci adres ise ABD'ydi. Başbuğ, ABD'ye üç mesaj gönderdi:A- ABD ve Irak, PKK'ya karşı bugüne kadar hiçbir yaptırımda bulunmadı,B- ABD, Türkiye'nin desteğini almayan bir çözümün Irak'ta kalıcı bir çözüm olmayacağını ve PKK'nın Türkiye için hayati bir tehdit oluşturduğunu, zamanın söz söyleme değil, eylem zamanı olduğunu anlamalı ve görmelidir,C- Türkiye'nin bulunulan şartlarda Irak'taki gelişmelere tek başına yön verebilecek güce sahip olmadığı söylenebilirse de, gelişmeleri engelleyebilecek, maliyetlerini artırabilecek bir

Yazının Devamı

Toptan: Görev düşerse elbette yaparım

23 Eylül 2007

Yön Laiklik ve türban konusundaki eleştirilerin yanı sıra çalışmaları sadece AKP'nin yürütmesi de tepkilere neden oldu.Rektörler Komitesi'nin açıklamasından sonra YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, Yargıtay, TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, anayasa hazırlamanın bir partinin tekelinde olamayacağına yönelik açıklamalar yaptılar.Teziç, önceki gün yaptığımız söyleşide anayasa çalışmalarına TBMM Başkanı Köksal Toptan'ın öncülük etmesini önerdi. Meclis Başkanı olarak Hüsamettin Cindoruk'un üstlendiği öncülüğü anımsattı. Bu görüş, yazarlar arasında da destek buldu.Gözler bütün partilerden oy alarak seçilen TBMM Başkanı Toptan'a çevrilmiş durumda.TBMM Başkanı Toptan'la dün bu konuyu görüştüm. AKP'nin yeni anayasa hazırlama yöntemine yöneltilen eleştiriler giderek artıyor. Toptan, devlet adamlığı, uzlaşmacı ve yapıcı kişiliği, siyasetin ve toplumun her kesimiyle kurduğu dengeli ilişkileriyle tanınan, ağırlıklı bir isim.Toptan'a, kendisine yönelik beklentiyi anımsatarak, anayasa çalışmalarına öncülük edip etmeyeceğini sordum.TBMM Başkanı şu yanıtı verdi:"Bana bir görev düşerse elbette elimden geleni yaparım. Ben TBMM Başkanı'yım, uzlaşma sağlamak da benim görevim. Bu yönde her

Yazının Devamı

Yalçındağ'ın saptamaları ve uyarıları

22 Eylül 2007

Yön Yalçındağ'ın sözlerinden bu konuşma için iyi bir hazırlık yaptığı anlaşılıyor. Anayasa çalışmasının türban konusuna odaklanmasının nedenleri ve doğurabileceği sonuçlar açısından konuyu çok yönlü irdeleyen bu konuşma iş dünyasının kaygılarını açık bir biçimde yansıtıyordu.Büyük sermaye, genellikle siyasi otoriteyle doğrudan çatışmaya girmekten kaçınır. Bu, sermayenin ve iş dünyasının doğasında vardır. Ancak, Arzuhan Yalçındağ'ın giderek dikkat çeken söylemi, konu Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesi ve öz olarak laik cumhuriyet olunca, iş dünyasının da tepki verebildiğini, açık, tutarlı ve kararlı bir tutum alabildiğini gösteriyor.Yalçındağ'ın başkanlığı döneminde öne çıkan bu söylem, son dönemde "Türkiye'de milli burjuvazi var mı, yok mu?" tartışması açısından da, kanımca, önem taşıyor. Küreselleşme olgusuna paralel olarak burjuvazinin "milli" niteliğinin de kaybolduğu ve kuruluş ilkeleri dahil olmak üzere ulusal konularda, "milli burjuvazi" tepkisi veremeyeceği eleştirileri yapılıyordu.TÜSİAD Başkanı'nın İskenderun'da ve Yüksek İstişare Konseyi'nde yaptığı konuşmalar bu açıdan da değerlendirilmelidir. Rektörler Komitesi, YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç ve Yargıtay

Yazının Devamı