Yön 16 MAYIS'TAN SONRA NELER OLACAK? Bu tereddüt açıklığa kavuşmuş görünüyor. Anayasa'nın 102. maddesine göre Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 16 Mayıs'tan sonra yeni cumhurbaşkanı seçilinceye kadar görevini sürdürecek. Çankaya uzmanları, bu konuda bir tereddüt bulunmadığını, Anayasa'nın 102. maddesinin bu amaçla düzenlediğini belirterek hükmün tartışmaya gerek duyulmayacak kadar açık olduğunu vurguladılar. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in görev süresi 16 Mayıs'ta doluyor. Bu tarihe kadar TBMM yeni cumhurbaşkanını seçemezse ne olacak? Cumhurbaşkanı Sezer, yenisi seçilinceye kadar görevine devam mı edecek, yoksa TBMM Başkanı Bülent Arınç vekâlet mi edecek? Anayasa'nın 102. maddesi cumhurbaşkanının seçimini düzenliyor. Maddenin 3. fıkrası, öngörülen sürede cumhurbaşkanı seçilemediği takdirde TBMM seçimlerinin yenileneceğini hükme bağlıyor. 4. fıkra ise yenilenecek olan Meclis'in yeni cumhurbaşkanını seçmesine kadar geçecek süreçte görev süresi dolan cumhurbaşkanının görevinin devam edeceği hükmünü taşıyor.Bu hüküm uyarınca, eğer 16 Mayıs'a kadar TBMM cumhurbaşkanı seçemezse bu tarihte görev süresi dolacak olan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, yeni cumhurbaşkanı seçilinceye
Yön Gül'le program aralarında sohbet olanağı da bulduk. Anayasa Mahkemesi, cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunu iptal kararını açıkladıktan kısa bir süre sonra Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, TRT'de, Fehmi Koru'nun yönettiği özel bir programda bazı meslektaşlarımızla birlikte yönelttiğimiz soruları yanıtladı. Anayasa Mahkemesi kararından sonra Gül ne yapacak? Adaylığını sürdürecek mi yoksa çekilecek mi?Gül'ün düşüncesi bir tur daha denemek. Adaylıktan hemen çekilmeyi düşünmüyor.Bu konudaki görüşünü şöyle özetledi:"Sanıyorum bir tur daha deneriz. Anayasa Mahkemesi de yapılabileceğini söyledi yanılmıyorsam. Bir tur daha 367'yi bulmaya çalışırız. Bulursak zaten sorun yok. Ama bulamazsak ısrar etmenin de anlamı yok. O zaman hemen 'en erken seçim' derim. Düşüncem bu." Bir tur daha Oluşan yeni koşullarda AKP ne yapmayı planlıyor? Anayasa değişikliği için AKP milletvekillerinden imza toplandığı haberleri geliyor. Bu imzalar ne amaçla toplanıyor? Gül, nasıl hareket edeceklerine hükümetin ve AKP yönetiminin karar vereceğini söyledikten sonra, kişisel düşüncesini şöyle açıkladı:"Benim düşüncem, genel seçimle birlikte cumhurbaşkanını da halka seçtirmenin doğru olacağı. Yani Anayasa
Yön Cumhurbaşkanlığı seçiminin bir soruna, hatta bir krize dönüştüğünü kabul etmek gerekir. Teşhisin doğru konulabilmesi ve sağlıklı bir çözüm üretilebilmesinin önkoşulu, gerçeği olduğu gibi görebilmektir. "Temenni" ile "gerçeğin"; "olması gereken"le "olan"ın birbirinden ayrılması zorunluluğu vardır.Cumhurbaşkanlığı seçiminde gelinen bu aşamadan sonra "keşke"ler artık geride kalmıştır.Türkiye'nin gerçeklerini göz ardı ederek, "Genelkurmay mı daha sertti, hükümet mi?" biçiminde "açıklama yarıştırma"nın, soyut analizler yapmanın anlamı yoktur. Yaşadığımız olay bir ortaokul "münazarası" değildir. Genelkurmay Başkanlığı'nın yaptığı açıklama, arkasından hükümetin verdiği yanıt tartışılıyor. Bu arada gözler Anayasa Mahkemesi'nde... Siyaset kurumunun, özellikle de iktidarın gerçeği görebilmesi önemlidir. Bunun için Genelkurmay'ın açıklamasının doğru okunması gerekir.Bu açıklamanın gözden kaçırılan bir yönü var: Genelkurmay Başkanlığı, laiklik konusunda TSK'nın taraf olduğunu ilan etmiştir. Bununla yetinmeyip TSK'nın, cumhuriyetin niteliklerinin korunması konusunda kendisine kanunla verilmiş olan açık görevleri eksiksiz yerine getirme konusunda sarsılmaz kararlılığını muhafaza etmekte
Yön Açıklamanın bütünü dikkatle okunduğunda, cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili, ancak onunla sınırlı olmadığı söylenebilir. Dikkati çeken bir yönü de sadece bir konuya ilişkin tepkinin dışavurumu değil, ileriye dönük mesajlar da taşıyan "ucu açık" nitelikte oluşudur.Genelkurmay Başkanlığı neden böyle bir açıklama yapmak zorunda kaldı?Önce bu soruya yanıt arayalım... Genelkurmay Başkanlığı'nın yaptığı açıklama siyasi sonuçlar doğuracak önemdedir. Açıklamanın yol açacağı siyasi sonuçlar bir iki gün içinde ortaya çıkacaktır. Genelkurmay Başkanlığı'nı açıklamaya iten nedenler arasında ilk bakışta öne çıkan iki güncel olgudan söz edebiliriz:1- Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın 12 Nisan tarihli basın toplantısında verdiği cumhurbaşkanı tanımı içinde yer alan laiklik ilkesi başta olmak üzere, cumhuriyet ilkelerine "sözde değil, özde bağlı", uzlaşmayla belirlenecek bir adaya "hayır" denilmeyeceği mesajı,2- 23 Nisan akşamına kadar bu mesajın dikkate alınacağı yönünde Başbakan Erdoğan tarafından yaratılan hava ve buna uygun olarak Vecdi Gönül veya benzeri niteliklere sahip bir ismin aday gösterileceği izleniminin yaratılması.Org. Büyükanıt'ın 12 Nisan'da verdiği mesajla
Yön 11. Cumhurbaşkanı'nı seçmek üzere toplanan TBMM'nin yaptığı ilk tur oylama Anayasa Mahkemesi'ne gitti.AKP'nin cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde son ana kadar "uzlaşmadan uzak" tutumu bu sonuca yol açtı.İlk tur oylama başlayıncaya kadar yaşananlar ise, Türk siyaseti adına övünç duyulacak nitelikte değildi."Adam adama markaj"ın yaşandığı tarihi günde, cumhurbaşkanı gibi "devletin başı" sıfatı taşıyan ve "milletin birliği"ni temsil eden bir görev için yapılan etik dışı girişimler kayda geçti.Sabah saatlerinde CNN Türk'te ağırladığımız CHP lideri Deniz Baykal, Başbakan'a çok yakın bir işadamının bir CHP milletvekilini arayarak, "Maddi-manevi, ne istersen söyle, yeter ki Genel Kurul'a gir" önerisinde bulunduğunu açıkladı. Hemen ardından Başbakan Erdoğan bunun doğru olmadığını açıkladıysa da bu tür iddiaları ANAP milletvekilleri de dile getirdiler.Türk siyaseti adına dramatik sahneler böyle başladı. Türkiye dün bir ilki yaşadı. Cumhuriyet tarihimizde ilk kez bir cumhurbaşkanlığı seçimi mahkemelik oldu. Yine dramatik sayılacak diğer iki sahne de Adalet Bakanı Cemil Çiçek ve Başbakan Erdoğan'ın açıklamaları sırasında yaşandı. Adalet Bakanı, bağımsız milletvekillerinin Genel Kurul'a
Yön Gözler DYP ve ANAP'ta. Birlikte hareket edecek olan bu iki partide hâkim eğilim oylamaya katılmama yönünde. DYP'nin 4 milletvekilinin de oylamaya katılmaması bekleniyor. ANAP'tan bazı milletvekillerinin ise oylamaya katılacağı biliniyor. Oylamaya kadar 367'nin bulunup bulunamayacağını tahmin etmek kolay değil. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk tur oylaması bugün yapılacak. AKP ve cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül, ilk turda 367'yi bulmak için çabalarını sürdürüyorlar. DYP lideri Mehmet Ağar, olaya "siyasi ilke" açısından bakıyor. Ağar, dünkü görüşmemizde, bakışını şöyle açıkladı:"Bize göre doğru olan erken seçime gitmek ve cumhurbaşkanı seçimini yeni Meclis'e bırakmaktır. Ancak, iktidar partisi bu çağrımızı dikkate almıyor. Oysa, Türkiye seçim atmosferine zaten girdi. Cumhurbaşkanlığı seçiminden kısa bir süre sonra seçime gidilecek. Bu halde doğru olan, fırsat bu fırsattır deyip Çankaya'ya oturmak değil millete gitmektir. Ama AKP, Çankaya'yı da alıp Türkiye'nin üzerine çökmek istiyor. Biz buna karşıyız." Ağar kararlı Ağar, "Biz iktidar partisinin destekçisi olacaksak niye varız?" diye soruyor ve ekliyor:"Eğer öyle olacaksa o zaman seçime girmeyelim. Biz muhalefet partisiyiz,
Yön Kayseri'de bütün siyasi partilerin il başkanlıklarını ziyaret edip izlenim yazıyordum. Sıra Refah Partisi'ne gelmişti.İl Başkanlığı, Milliyet'in "nabız" ziyaretine çok önem vermiş ve çok iyi hazırlanmıştı. Salondaki masanın dört tarafı dolmuş, insanlar ayakta kalmışlardı. Ben izlenim almak için sorular yöneltmeye başladığımda, bilgisi, üslubu, analiziyle genç biri dikkatimi çekmişti.Kim olduğunu sorduğumda, yanındakiler "Doç. Dr. Abdullah Gül" diye tanıştırmışlardı. İslam Kalkınma Bankası'ndan gelmiş ve siyasete girmeye karar vermişti. Kayseri İl Başkanlığı'nda gözlediğim performansı, siyasette hızla yükseleceğinin işaretiydi.Nitekim öyle de oldu.Ankara'da 16 yıl boyunca gazeteci-siyasetçi ilişkimiz, farklı görüşlere sahip olduğumuz zamanlarda da hep karşılıklı güven anlayışı içinde düzeyli biçimde devam etti. Abdullah Gül'le tanışıklığımız siyasete girdiği 1991 yılına kadar gider. Milliyet'in her seçim öncesinde yaptığı, 1991 seçimlerinde düzenlediği "nabız yoklamaları"nda benim görev bölgem Kayseri, Tokat ve Sivas'tı... Abdullah Gül, milletvekili, bakan, başbakan olduktan sonra bugün cumhurbaşkanı adayı...Gül'le dünkü görüşmemizde Kayseri'deki ilk günleri anımsadıktan
Yön "Gül'ün adı" üzerinde yorumlar yapılırken, bir tesadüfe değinildi:Abdullah Gül'ün doğum tarihi 29 Ekim'di. Cumhuriyet Bayramı'nda doğan Gül'ün cumhurbaşkanlığı adaylığı da 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı akşamında kesinleşmişti.Gazeteciler AKP grup salonunun önünde, ancak bir kişinin geçebileceği genişlikte bir koridor oluşturarak beklemeye başladılar.Koridora ilk takılan, adı son ana kadar cumhurbaşkanı adayı olarak geçen Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül oldu.Gazeteciler:- Sayın Bakan sizi kutlayalım mı, diye sordular.Gönül:- Hayırdır, ne kutlaması, diye yanıt verdi.- Başbakan adaylığınızı bildirdi mi?- Hayır. Benim bir şeyden haberim yok, sizin gibi bekliyorum.Gönül, koridoru geçip salona girdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan AKP'nin dünkü grup toplantısına gelmeden önce cumhurbaşkanlığı adayının Abdullah Gül olduğu haberi geldi. Gazeteciler arasında kulaktan kulağa "Aday Gül'müş, kesinleşmiş" duyumu aktarıldı. Cumhurbaşkanı adayı belliydi ama Erdoğan resmen açıklamadıkça, kesinlik kazanmış sayılmayacaktı.Erdoğan ise, bir saati bulan konuşmasının son 2-3 dakikasına kadar bir türlü Abdullah Gül'ün adaylığını açıklamadı. Zaman zaman Gül'ü tarif etti. O anlarda AKP