THK'nın 100. yıldaki hedefi Türk astronot

10 Eylül 2006

Uzay konusunu açınca Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Faruk Cömert heyecanlanıyor ve önemli bir hedefi ilk kez açıklıyor. Türk Hava Kuvvetleri kuruluşunun 100. yılı olan 2011'de uzayda bir Türk astronot görmeyi hedefliyor. Org. Cömert, uzay çalışmaları ve astronot yetiştirme planlarını şöyle anlatıyor: "Başlangıçta sadece bir prestij unsuru olarak görülen ve stratejik gözlem uydularının konuşlandırıldığı uzay, bugün yalnız süper güçler için değil, ekonomik ve askeri imkânlarını artırmak isteyen tüm ülkeler için ilgi duyulan bir alan haline gelmiştir. Bu gelişim içerisinde, uzay sistemlerinin, bilimsel, ticari ve sosyoekonomik uygulama alanlarının yanında, savunma ve güvenliğe yönelik kullanımı da yaygınlaşmış, uzayda kazanılan yetenekler başarıya ve caydırıcılığa doğrudan etki etmeye başlamıştır. Bu gerçekler ışığında Türk Silahlı Kuvvetleri, ülke savunması açısından sahip olunan yetenekleri uzay boyutuna da taşımak amacıyla uzay çalışmalarını başlatmış ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nı TSK adına bu çalışmaları yürütmekle görevlendirmiştir. Türk Hava Kuvvetleri, kendisine tevdi edilen bu önemli görev gereği, uzayın sunduğu imkânlardan savunma amaçlı olarak istifade edebilmek

Yazının Devamı

Söndürme filosu kuralım

9 Eylül 2006

Hava Kuvvetleri Komutanı Cömert'ten orman yangınlarına karşı Başbakan Erdoğan'a öneri: Bu yıl da öyle oldu. Bodrum, Datça, Kaş, Kuşadası yangılarında yangın söndürme uçakları, helikopterleri ve Türk Hava Kuvvetleri'nin C-130B nakliye uçakları tartışıldı. Bu uçakların yangın söndürme faaliyetlerinden men edilmesinin nedenleri tam olarak anlaşılamadı. Bütün bunları da Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Faruk Cömert'e sorduk. Orman yangınları Türkiye'nin canını yakıyor. Her orman yangınında bir de "söndürme" tartışma yaşanıyor Türkiye'de... Org. Cömert, yangın söndürme filolarının Orman Bakanlığı veya belediyeler tarafından etkin şekilde kullanılması ve sürekli hizmete hazır tutulmasının çok zor olduğu düşüncesinde. Bu nedenle yangın söndürme uçakları ve helikopterlerinden oluşan özel bir filonun Türk Hava Kuvvetleri bünyesinde oluşturulması gerektiğini savunuyor. Bu önerisini Başbakan Erdoğan'a ilettiğini belirtiyor.Org. Cömert'in bu konuda verdiği bilgiler ve değerlendirmeleri şöyle: Bakanlık-belediye işi değil "TSK, vatanın altını üstünü, fezaya kadar olan kısmını ve üzerindeki insanları korumakla görevlidir ve bu hissi taşır. Bence, orman Türkiye'nin yaşayan önemli varlığıdır.

Yazının Devamı

Lübnan'da barış korunur mu?

7 Eylül 2006

Ankara'ya bakarsak, barış gücünün görevi "barışı kurmak" değil, "korumak". Barışın korunması için önce kurulması gerekiyor.En azından Ankara'nın varsayımı, kurulduğu yönünde. Hükümet Türkiye'nin barışı korumak üzere barış gücüne katkı vereceğini söylüyor. Bu soruya yanıt vermeden önce "Lübnan'da barış kuruldu mu?" sorusunu yanıtlamak gerekiyor. Ankara'yı ziyaret eden BM Genel Sekreteri Kofi Annan çok rahattı. Annan da Lübnan'da barışın kurulduğuna ve bir güç kullanımına gerek olmaksızın Hizbullah'ın silahları teslim edeceğine inanmış görünüyor.Öyle olmalı ki, Annan, barış gücünün devreye girmesine gerek olmadan, Lübnan ordusunun Hizbullah'ın silahlarını toplayacağı mesajını verdi.BM Genel Sekreteri, "Barış gücünün silahsızlandırma görevi yok, onu Lübnan ordusu yapacak" diyerek, Başbakan Erdoğan'ı ve hükümeti rahatlatmış oldu. Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Gül, tezkere savunmalarını buna dayandırmışlardı. Muhalefet ise, aksine Türk askerinin de Hizbullah'ın silahsızlandırılması işlevinde kullanılabileceğine... Annan'ın rahatlığı Annan'ın sözlerine bakarsanız, Hizbullah kendisine karşı güç kullanılmasına gerek olmadan, silah bırakacak. Hizbullah'ın kararı buysa, o zaman,

Yazının Devamı

Muhalefet tezkere sonrasından endişeli

6 Eylül 2006

Baykal, hükümetin ve AKP yönetiminin Ortadoğu'daki fotoğrafın bütününü göremediğini ve ilerisini hesaplamadan adımlar attığını düşünüyor. CHP lideri, Lübnan tezkeresinin bu hesapsız adımların bir örneği olduğu kanısında. Partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmadan sonra CHP lideri Deniz Baykal'la Meclis'teki odasında sohbet olanağı buluyoruz. Baykal, Lübnan tezkeresi konusunda hükümetin izlediği politikanın, "samimi, dürüst ve tutarlı" olmadığını öne sürüyor. Bu yargısını şöyle izah ediyor:"Türk askerini niye gönderiyorsun? Hangi amaca hizmet için gönderiyorsun? BM kararları barış gücünün misyonunu Hizbullah'ı silahsızlandırmak biçiminde belirlemiş. Sen bu kararı kabul ediyorsun ve bu karara göre asker gönderiyorsun. Sonra da çıkıp diyorsun ki, ben Hizbullah'ı silahsızlandırmak için asker göndermiyorum. Peki niye gönderiyorsun? İsrail'e karşı mı gönderiyorsun? Hükümet henüz Hizbullah'ı tarif edemiyor. Sorun burada. Hizbullah'tan yana mısın, değil misin? İsrail'den yana mısın, değil misin? Belli değil. Bir kesim Hizbullah'ı korumak için gidiliyor diyor, bir kesim İsrail'i korumak için gidiliyor diyor. Hükümet samimi değil. Halkın asker göndermeye karşı olduğunu biliyor ama

Yazının Devamı

AKP'de Lübnan tezkeresine direnç zayıf

5 Eylül 2006

CHP, 1 Mart tezkeresinde olduğu gibi Lübnan tezkeresine de ret oyu verecek.Genel Kurul'da iktidar ve muhalefet sözcüleri arasında hararetli tartışmalar yaşanacağını tahmin etmek zor değil.1 Mart tezkeresiyle karşılaştırıldığında, AKP grubunda Lübnan tezkeresine karşı direncin zayıf olduğu söylenebilir. Bu nedenle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, 1 Mart'a göre çok daha rahatlar. TBMM bugün Lübnan tezkeresini karara bağlayacak. Beklenti, AKP grubunun oylarıyla tezkerenin kolayca TBMM'den geçeceği yönünde. 1 Mart tezkeresine direnen AKP grubu, Lübnan tezkeresine neden direnç göstermiyor?Bu nedenleri şöyle sıralamak mümkün:1- 1 Mart tezkeresine, tezkereyi TBMM'ye sevk etmiş olmasına karşın, o zamanki Gül hükümeti içtenlikle destek vermiyordu. Tezkerenin TBMM'ye sevk edildiği Bakanlar Kurulu toplantısının sonunda, hükümet sözcüsü sıfatıyla Abdüllatif Şener, tezkereyi "kerhen" sevk ettiklerini kamuoyuna yansıtmıştı.Tezkereye imza atan bazı bakanlar bile tezkereye karşı duruş sergiliyorlardı.2- AKP grubunda etkili olduğu bilinen TBMM Başkanı Bülent Arınç, 1 Mart tezkeresine karşı olduğunu açıklamış ve ağırlığını bu yönde koymuştu.3- 1 Mart tezkeresi 65 bin

Yazının Devamı

Öymen: "Havaalanı ve limanlara kim izin verdi?"

3 Eylül 2006

Muhalefete göre, tezkere, askeri ve politik açıdan incelikler taşıyor. Hükümet, Lübnan'a asker göndermeyi öngören tezkereyi TBMM'ye sevk etti. Meclis 5 Eylül'de kararını verecek. CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen'e göre, bu inceliklerin başında hükümetin tezkeredeki bir "itiraf"ı geliyor. Öymen, hükümetin Meclis'in yetkisinde olan bir konuda tek başına karar aldığının tezkeredeki bir bilgiden anlaşıldığını belirterek şu değerlendirmeyi yapıyor:"Tezkerede aynen şöyle deniliyor: (UNIFIL faaliyetlerine katkıda bulunmak amacıyla Türkiye'deki bazı liman, havaalanı, tesis ve üslerin dost ve müttefik ülkeler tarafından Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararında öngörülen amaçlar doğrultusunda kullanımına izin verilmesi Bakanlar Kurulu'nca 28 Ağustos 2006 tarihinde kararlaştırılmış ve keyfiyet BM'ye bildirilmiştir.) Hükümet bu yetkiyi kimden aldı? Böyle bir karar için de TBMM'nin izni gerekir. Hükümet kendi kararıyla liman ve havaalanlarını müttefiklere açtığını BM'ye bildiriyor. Meclis'ten izin almadan İskenderun, Mersin limanları, Adana ve İstanbul Sabiha Gökçen havaalanlarını açtıklarını bildirmiş. Bu yetki aşımıdır." TBMM izni var mı? Tezkerede, Türkiye'nin deniz gücü

Yazının Devamı

"Çatışma Kuralları"nda Gül-Öymen tartışması

2 Eylül 2006

Gül, barış gücü askerlerinin silah taşımalarının normal olduğunu, işlerine mani olunduğunda veya saldırıya uğramaları halinde kendilerini ve görev yapacak diğer personeli koruyacağını vurguluyor.Gül, angajman kuralları belgesini muhalefete kendilerinin gönderdiğini, muhalefetin ise basına yanlış yansıttığını öne sürerek, isim vermeden CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen'i eleştiriyor. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Lübnan'da görev yapacak barış gücünün angajman kurallarını belirleyen belgeyi muhalefetin yanlış yorumladığını öne sürüyor. Görev alması muhtemel Türk askerinin, Hizbullah'ın silahlarını toplama gibi bir görevi olmayacağını vurguluyor. Gül, BM belgelerinin de barış gücü için bu yönde böyle bir işlev öngörmediğini, buna karşılık, muhalefetin böyle bir yorum yaptığını ifade ediyor. CHP lideri Deniz Baykal, BM'nin angajman kuralları belgesini Dışişleri Bakanı Gül veya Dışişleri yetkililerinin CHP'ye vermediklerini belirtti. Baykal, dün, konuya ilişkin sorularımı yanıtlarken şu değerlendirmeyi yaptı:"Sayın Gül yanlış bilgi veriyor. Bir kere bu belgeyi bize kendisi veya bakanlığı vermiş değil. Telefonla dahi bir bilgilendirmesi veya belge vermesi söz konusu değil. Biz

Yazının Devamı

"Angajman Kuralları Belgesi" düşündürüyor

1 Eylül 2006

Resepsiyondaki konuşmalardan çıkan izlenim, komutanların eğiliminin, Türkiye'nin Lübnan'da görev yapacak barış gücüne bir "deniz gücü"yle katkıda bulunması yönündeydi. Denizde ve deniz kıyısında görev yapacak bir deniz gücünün daha az riskli olacağı görüşü resepsiyon kulisine hâkimdi.Buna karşılık, Birleşmiş Milletler'in (BM) beklentisinin Türkiye'nin küçük sayılmayacak bir kara gücüyle de destek vermesi. ABD'nin beklentisinin de BM'yle paralel olduğu söylenebilir.Çıkan bir diğer sonuç da şu: Henüz hükümetle Genelkurmay, görev yapması muhtemel birliğin niteliği ve yapısı hakkında bir karar oluşturmuş değiller. Bu konuda temas ve çalışmalar sürüyor. Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt'ın Gazi Orduevi'nde verdiği 30 Ağustos resepsiyonunda, Lübnan'a asker gönderme, sohbetlerin başlıca konusuydu. Barış gücüne deniz gücüyle katkıda bulunmak Fransa ve İtalya dışındaki ülkelerin ortak tercihi gibi görünüyor. Örneğin Almanya, Danimarka, İsveç, Norveç, Yunanistan deniz gücüyle katılmayı isteyen ülkeler. Bu tercihte kuşkusuz Güney Lübnan'da görev yapacak barış gücü için çatışma riskinin yüksek görülmesi başlıca etken. Deniz tercihi Lübnan'da görev yapacak barış gücü iki belgeye

Yazının Devamı