Orgeneral Başbuğ'un talebi

20 Eylül 2006

Van'da, Hakkâri'de hem birlikleri denetledi hem de çarşı-pazar gezerek esnafla, vatandaşla sohbet etti. Valilikleri ziyaretlerinde de sorunlar hakkında bilgi aldı.Org. Başbuğ bu temasları sırasında önemli mesajlar verdi. Bu mesajlar arasında üzerinde özenle durduğu konulardan biri Diyarbakır'da, termosun içine yerleştirilmiş bombanın patlamasıyla 8'i çocuk 10 kişinin ölümüne ve 17 kişinin yaralanmasına yol açan olaydı.Bu olay Diyarbakır'da geniş katılımlı bir yürüyüşle protesto edildi; faillerin ve arkasındaki güçlerin bulunması istendi. PKK çizgisine yakın kuruluşlar ve yayın organları patlamanın "devlet işi" olduğu yönünde yorum ve yayınlar yaptılar. Emniyet Genel Müdürlüğü ise bomba düzeneğinin PKK'nın daha önceki olaylarda da kullandığı düzeneğe benzediğini açıkladı. Kara Kuvvetleri Komutanı Org. İlker Başbuğ, görevi devraldıktan sonra ilk denetim ve inceleme gezisini 2. Ordu Bölgesi'ne yaptı. Kara Kuvvetleri Komutanı Org. İlker Başbuğ'un valilik ziyareti sırasında bu olayla ilgili olarak yaptığı konuşma dikkat çekiciydi.Org. Başbuğ 10 masum insanın ölümüne yol açan bu eylemle ilgili olarak şöyle dedi:"10 çocuğun ölümüne yol açan bu olayı lanetliyoruz. Bu olayın faillerini

Yazının Devamı

Teziç'e yöneltilen baskılar

19 Eylül 2006

Sorunun kaynağını eğitim-öğretime bakış açısındaki farklılığın oluşturduğu da biliniyor. Milli Eğitim Bakanlığı ile YÖK sık sık karşı karşıya geliyor...Eğitim-öğretim konusunda Anayasa çerçevesinde kalacak bir akademik tartışma anlaşılabilir bir durumdur, ancak, idari yetkinin baskı aracı olarak kullanılması, yetkinin kötüye kullanılması anlamına gelir.Prof. Dr. Teziç, sıradan bir bürokrat değil. Anayasal bir kurumun başkanı ve 46 yıllık bilim adamı.Buna karşılık, hükümetin idari yetkilerini Teziç'i zor duruma sokacak biçimde kullandığına ilişkin işaretler gün geçtikçe artıyor. Hükümetin Yükseköğretim Kurulu'yla (YÖK) yıldızının barışmadığı bir sır değil. Baştan alırsak...1- Prof. Dr. Teziç üç yıldır YÖK Başkanı. Ancak, YÖK Başkanı'na tahsis edilmiş lojmanda oturamıyor. Nedeni, YÖK lojmanının, Teziç yerine MGK Genel Sekreteri Yiğit Alpogan'a tahsis edilmiş olması.Güvenlik açısından lojmanda ikamet etmesi gereken Prof. Dr. Teziç, kendi olanaklarıyla kalıyor.2- YÖK Başkanı'nın eskimiş makam arabası sık sık arıza yaptığı halde yenilenmiyor. Prof. Dr. Teziç, "Devlet yolda kaldı" demesinler diye, arıza yaptığında makam arabasına sivil plaka takıyor.3- Danıştay'a yapılan menfur saldırı

Yazının Devamı

Diyarbakır neyi protesto etti?

17 Eylül 2006

Bu vahşet, insan olan herkesin içini yaktı, acıttı, kanattı. 11 aylık bebeğin, LÖSEV'in tedavisiyle sağlığına kavuşan 13 yaşındaki "çocuk abla" Mizgin'in dramatik öyküleri, lanet yağdırdı terör eylemine...Haklı terör yoktur, olamaz.Terör bir silahlı propaganda yöntemidir ve insanlık suçudur.Terör örgütleri bu yöntemi önce halkı korkutmak, sindirmek, otorite kurmak, devlet otoritesine alternatif oluşturmak ve sonra da "dava"larına desteğe dönüştürmek ve süreci siyasallaştırmak için kullanırlar.PKK'nın izlediği yol da bu yoldur. Diyarbakır'da bir parkta patlayan bomba 8'i çocuk, 10 masum insanın ölümüyle, 17 kişinin yaralanmasıyla sonuçlandı. Halk arasında destek bulmayan terör örgütleri yaşayamazlar. Bu nedenle halkın tutumu belirleyici derecede önemlidir. Halkın teröre karşı durması, terör örgütüne gönüllü, gönülsüz destek vermekten kaçınması, her eyleme tepki vermesi etkili olur. Terör örgütünü zor duruma düşürür.Terörü lanetlemesi, mahkûm etmesi giderek bu yöntemi çıkmaza sokar.Bu açıdan Diyarbakır yürüyüşünü ele alalım. Halkın tutumu Diyarbakır'da binlerce kişinin katılımıyla gerçekleştirilen, "sessiz protesto yürüyüşü" halkın terörü lanetlemesi, teröre, terör örgütüne karşı

Yazının Devamı

Papa yangına körükle gidiyor

16 Eylül 2006

Dünyanın medeniyetler çatışması tezine karşı "medeniyetler buluşması" tezini geliştirmeye ve yaşama geçirmeye çalıştığı bir dönemde Papa'nın, buluşmayı değil çatışmayı özendirecek bir konuşması yapması büyük bir talihsizlik.Papa'nın bu sözlerine Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu işgal ettiği makama yakışan, düzeyli bir yanıt verdi. Papa sadece din adamlarından değil siyasetçilerden de tepki topladı. Türkiye'yi ziyareti öncesinde sarf ettiği sözler diplomatik açıdan da sıkıntı yarattı. Papa 16. Benedictus'un, İslam dini ve Hz. Muhammed hakkındaki sözleri büyük tepki topladı. Papa, Almanya'da yaptığı konuşmada atıf yoluyla da olsa İslam dinini şiddetin kaynağı gibi gösteren, İslamın akılla bağı olmadığını ima eden sözleri, yangına körükle gitmeye benziyor. Prof. Dr. Bardakoğlu'nun, Papa'nın sözlerinde "Haçlı zihniyeti"nin yattığını söylemesi üzerinde durulması gereken bir saptama.Hıristiyan dünyada en yüksek makamda oturan bir din adamının, dinler arası diyalog, insanlık, barış, kardeşlikten söz etmesi gerekirken, Hz. Muhammed'i ve İslamı eleştirmeye yönelmesi bu zihniyeti aşamadığını gösteriyor.Papa, Türkiye'ye yapacağı ziyaret için de "Konstantinopol'e gideceğim"

Yazının Devamı

Önce amaç birliği sağlanmalı

15 Eylül 2006

ABD, emekli Orgeneral Ralston'u, Türkiye de emekli Orgeneral Edip Başer'i görevlendirdi.Bu, ABD'nin bir projesiydi. PKK ile mücadelenin ABD-Türkiye-Irak tarafından oluşturulacak ortak bir mekanizmayla yürütülmesi tezi Washington'a ait.ABD ve Türkiye atamaları yaptılar.Şimdi üçüncü koordinatör bekleniyor. Üçüncüyü Irak atayacak.Üç koordinatör birlikte çalışacaklar, ortak bir mekanizma yürütecekler. ABD ve Türkiye, PKK terörüyle mücadele için alınacak önlemleri koordine edecek özel atamalar yaptılar. ABD'nin öngördüğü, üç ülke tarafından ortak işletilecek terörle mücadele "aracı"nın çalışması için önce üç ülke arasında bir "amaç birliği"nin bulunması gerekiyor.Eğer, amaç birliği sağlanmadan yola çıkılırsa araç birliği sağlamak da zor olur.Üç ülkenin ortak amacının terörle mücadele olduğu, dolayısıyla amaç birliği bulunduğu söylenecektir. "Terörle mücadele" genel amacı, amaç birliği anlamına gelir mi?Konu PKK terörü olduğuna göre öncelikle üç ülkenin PKK'ya bakışını ele almak gerekir. Türkiye'nin nasıl baktığı belli. Anayasa'daki hükümler de açık.Irak ve şu anda yönetimde en etkili konumda olan KDP ve KYP liderleri Talabani ve Barzani PKK'ya nasıl bakıyor?ABD'nin PKK'ya bakışı

Yazının Devamı

Org. Büyükanıt: PKK Koordinatörü çirkin bir isim

14 Eylül 2006

Ralston'un "PKK Koordinatörü" olarak isimlendirilmesi Ankara'yı rahatsız ediyor.Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, bu isimlendirmeye şiddetle karşı çıkıyor. ABD'nin, PKK ile mücadele için görevlendirdiği emekli General Ralston, dün Ankara'daki temaslarına başladı. Türkiye'nin görevlendirdiği emekli Org. Edip Başer de bu temaslara katıldı. Org. Büyükanıt'a, dünkü telefon görüşmemizde bu konuyu sorduğumda, tepkisi sert oldu. Yaşar Paşa, "PKK Koordinatörü" kavramına şu sözlerle karşı çıktı:"PKK Koordinatörü çok çirkin bir isim. Ne demek PKK Koordinatörü? İsim yanlış. Sanki Türkiye ile terör örgütü PKK arasında ilişki söz konusuymuş veya olacakmış gibi çok yanlış yerlere çekiliyor. Ayrıca İngilizcesi de öyle değil. İngilizcesinin anlamı 'PKK Terörüyle Mücadele'de alınacak tedbirlerin koordinasyonu."Org. Büyükanıt'a böyle bir görevlendirme ve çalışma yöntemini nasıl değerlendirdiğini sorduğumda ise, yanıtı şu oldu:"Bakalım General Ralston ne diyecek? Onu bir anlayalım, dinleyelim. Kendi göreviyle ilgili neler söyleyecek, neler düşünüyor. Bunları dinledikten sonra değerlendirme yaparız." "Çok çirkin" Son günlerde şehit cenazelerinde bazı şehit ailelerinin gösterdiği tepkiler

Yazının Devamı

Erdoğan ve Bahçeli beraber yürüyebilir miydi?

13 Eylül 2006

Bu yıl ise gerginlikten öte, olaylı geçti.AKP ile MHP arasında çatışma ve tartışmalara neden oldu. Karşılıklı sloganlar atıldı, yumruklamalar, yaralanmalar oldu. Söğüt Ertuğrul Gazi'yi Anma Şölenleri "ulusal şenlik" havasında ve daha çok bir devlet töreni üslubu içinde geçerdi. Türk ulusal giysileriyle geçitler ve folklor gösterileri yapılır, kültür dernekleri ön planda olur; şölenlere siyaset ve siyasi parti rekabeti fazla yansımazdı. Şölen kortejine ve stadyumdaki dağılıma bakıldığında, bu yılki kutlamaların, "ulusal şölen" havasından çok, parti mitingine dönüştüğünü söylemek mümkün.Partililerin Anadolu'nun uzak illerinden otobüslerle gelmeleri, şölenlerin siyaset platformu olarak görüldüğünün kanıtı...Bu ortam, AKP'liler ile MHP'liler arasında çıkan arbedeyi kısmen açıklıyor. Şölen mi, miting mi? AKP yönetimine göre, Söğüt'teki olayların nedeni MHP'lilerin şölene "belli bir hazırlık"la gelmiş olmaları.AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, MHP'lileri suçluyor ve şu bilgiyi veriyor:"Sayın Başbakan çok üzgün. Bizzat kendisinden dinledim. Bırakın Başbakan'ı, hiç kimseye karşı söylenemeyecek ağır sözler, sloganlar, hareketler söz konusu. Çok çirkin bir davranış.

Yazının Devamı

1 Mart dersleri

12 Eylül 2006

ABD ile yaşanan 1 Mart 2003 tezkere krizi sırasında Türkiye'nin Washington Büyükelçiliği görevini yürüten ASAM Başkanı, emekli Büyükelçi Faruk Loğoğlu, arkadaşımız Utku Çakırözer'e önemli açıklamalar yapıyor. Loğoğlu, 1 Mart krizinin yaşanmasında Türkiye'nin ve ABD'nin hatalı tutumlarını saptadığı açıklamalarında, iki ülke ilişkilerinde dönüm noktalarından biri sayılan 1 Mart olayına ışık tutuyor. Loğoğlu, arkadaşımız Utku Çakırözer'in sorularını yanıtlarken, 1 Mart tezreresi döneminde siyasi iradenin ürkekliğine işaret ediyor. Loğoğlu'nun bu saptaması gerçeği ifade ediyor.O dönemdeki siyasi tablo ve yönetim uyumsuzluğu, 1 Mart tezkeresinin akıbeti açısından belirleyici olmuştur.Ankara, siyasi otoritesi ve diğer kurumlarıyla 1 Mart sürecini iyi yönetememiştir.Yeni göreve gelmiş olan Abdullah Gül hükümetinin 1 Mart tezkeresini çok gönüllü hazırladığı söylenemez. Hükümet, 1 Mart tezkeresini Meclis'e sevk etmiş, ancak kamuoyuna ve AKP grubuna çok gönüllü olmadığını hissettirmiştir.Buna karşılık, 1 Mert tezkeresinden önce çıkarılan ve Türkiye'de havaalanlarının ve limanların harekâta uygun hale getirilmesi için iyileştirme çalışmalarını öngören tezkereyle ABD'ye umut verilmiştir. Bu

Yazının Devamı