Bahçeli'nin önemli uyarıları

23 Haziran 2006

Bahçeli, özellikle etnik eksenli gerginliğin tırmandığı günlerde sağduyulu tutumu ve çağrılarıyla Türkiye'nin bir iç çatışma ortamına sürüklenmesini önleyen bir liderlik gösterdi. Yangına körükle gitmedi, sokağı adres göstermedi, çatışmalar yoluyla siyasi getiri peşinde koşmadı.Bahçeli'nin bu yerinde tutumunun değeri, bugün olmasa bile, belki ileride daha iyi anlaşılacaktır.Önceki gün yaptığı analiz ve uyarılar, bu nedenle önem taşımaktadır.Bahçeli'nin analizini ve uyarılarını yorumlarsak... MHP lideri Devlet Bahçeli'nin yaptığı yazılı açıklama dikkate alınması gereken önemli uyarılar içeriyor. Bahçeli'nin saptaması, son dönemde siyasal gündemdeki tartışmaların, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş ilkelerinin ve devletin temel kurumlarının hedef alındığına ilişkindir.Bahçeli'ye göre, hedef tahtasına konulan üç temel kurum ve ilke söz konusu:1- Üniter yapı ve ulus bilinci2- Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)3- Yargı.MHP liderine göre bu üç kurum, Avrupa Birliği (AB) süreci içinde zayıflatılıp yıpratılıyor. Dahası, bir tahribat söz konusu.Bahçeli, temel sorunu böyle tanımlıyor. Temel sorun İddianamenin hazırlanmasında yaşananlar, Bahçeli'nin analizine göre, Şemdinli olaylarının devletle

Yazının Devamı

Kıbrıs'ta düş kırıklığı

22 Haziran 2006

"Avrupa Birleşik Kıbrıs Planı"Planın içeriği henüz belli değil. Belli olan "Avrupa" vurgusu. Bu vurgu, Yunanistan ve Güney Kıbrıs'ın konuyu "Avrupa Birliği zemini"ne çekmek istedikleri biçiminde yorumlandı. Yunanistan'ın ve Güney Kıbrıs'ın üye olduğu ama Türkiye'nin karar mekanizmasında bulunmadığı AB zemini.Oysa Türkiye, başından beri çözüm yerinin Birleşmiş Milletler olduğunu vurguluyor.Ankara'nın bütün gücüyle desteklediği ve KKTC'de iktidar değişikliğine yol açan etkili faktör olan "Annan Planı" rafa kalkmış görünüyor.KKTC'nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, bu plana ve sürece karşı çıkarken Ankara'yı karşısında bulmuştu.Bugün ise, hem Ankara'nın hem de Kıbrıs Türkünün bir düş kırıklığı içinde olduğunu görmemek mümkün değil. Yunanistan Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni, Kıbrıs'ta çözüm için yeni plan geliştirdiklerini söylüyor: 12 Haziran'da Türkiye-AB müzakerelerinin fiilen başlaması için Güney Kıbrıs'ın kaprisi, istediği atıflar yapılarak son anda aşıldıktan sonra Başbakan Erdoğan'ın söylemi hızla sertleşmeye başladı.Başbakan Erdoğan, "Kıbrıs'ın Türkiye'nin onuru olduğunu, AB için Kıbrıs'ın feda edilemeyeceğini" vurgulamaya başladı.Bu söylem, Rauf Denktaş'ın söylemini ve

Yazının Devamı

Erdoğan-TÜSİAD görüşmesinin sonuçları

21 Haziran 2006

TÜSİAD bir süredir hükümeti dikkat çekici bir tonda eleştiriyordu.Bir yandan Avrupa Birliği (AB) sürecine ilişkin reformların hız kestiğinden yakınırken, bir yandan "sizden-bizden" ayrımından rahatsız duyulduğunu vurguluyordu.TÜSİAD'ın önemli açıklamalarından biri de Erdoğan'a, cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda uzlaşmaya yönelmesi çağrısında bulunması, diğeri ise seçimlerin zamanında (2007 Kasım'ı) yapılması isteğiydi.Tabii, TÜSİAD'ın son dönemde ekonomide dalgalanma konusunda uyarıcı sayılabilecek değerlendirmeleri de önem taşıyordu.Erdoğan-TÜSİAD görüşmesinin Ankara kulislerine yansıyan sonuçları ve doğurduğu izlenim şöyle sıralanabilir: TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı ve Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Mustafa Koç, dün Ankara'da, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı ziyaret ettiler. 1- Başbakan Erdoğan'ın TÜSİAD'la görüşmesi, TÜSİAD'ın "Başbakan her eleştiriyi hükümete karşı bir komplo gibi değerlendiriyor" türündeki eleştirisi anımsanırsa, bu izlenimi silmeye katkıda bulunacaktır.2- Başbakan, kendisini eleştirenlere sert üslupla yanıt vermek yerine, görüşerek eleştirileri ve gerekçelerini dinleme yolunu seçmiştir, bu bir tavır değişikliği sayılabilir.3- Başbakan Erdoğan, AB sürecinin en

Yazının Devamı

Rahşan Ecevit ittifak girişimine başlıyor

20 Haziran 2006

Rahşan Hanım'la dün Oran'daki evde görüştük.Önce, Bülent Ecevit'in sağlık durumunu sordum. Rahşan Hanım, Bülent Bey'in durumunu şöyle özetledi:"İyi diyeyim. Çünkü, zaman zaman tepki veriyor. Ben sabah akşam iki kez görüyorum. Bir şeyler söylüyorum. Sanki bana bazen anlıyormuş gibi geliyor. Gözlerini açmaya çabalıyor. Elini tutuyorum, o da sıkmaya çalışıyor veya kıpırdatıyor. Böyle tepkiler var ama doktorlar refleks diyorlar. Çünkü şuuru açık değil." Rahşan Ecevit, zaman zaman GATA'dan Oran'daki kütüphane-eve gelerek ihtiyaçlarını alıp yeniden dönüyor. Rahşan Hanım, özellikle, Ecevit'e sevgi sözcükleriyle konuştuğunu, sevdikleri şeyleri anımsatmaya çalıştığını belirtti ve şu örnekleri verdi:"Bülent, diyorum, yine mavi kanepemizde çay içeceğiz, diyorum. İyileş, bahçemize çıkalım, bahçede çay içelim, diyorum. Böyle sevdiği şeyleri söylüyorum. Eğer zaman zaman duyuyorsa, algılıyorsa, bunları duysun, yaşama sevinci hissetsin istiyorum. Doktorlar da bekliyorlar. Ödemin 3/4'nün dağıldığını ama henüz şuurunun açılmadığını söylüyorlar. Böyle izliyoruz, sabırla bekliyoruz." Mavi kanepe Rahşan Ecevit, Bülent Bey'in rahatsızlanmadan önce gündeme getirdiği ittifak projesini tamamlamak istiyor.

Yazının Devamı

Küçük Kıbrıs'ın büyük tarihi

18 Haziran 2006

1999'da adaylık statüsüyle birlikte Türkiye'ye attırılan her adımın önüne Kıbrıs konuldu. "Önce Kıbrıs, sonra Türkiye" ilkesiyle hareket eden AB, bugünlerde yine Ankara'yı Kıbrıs'la sıkıştırıyor.Başbakan Erdoğan'ın boğazına kadar gelmiş olacak ki, kestirip attı:"İzolasyonlar kalkmadan bizden bir şey beklemeyin, müzakereler durursa durur."AB duracak değil tabii...Yanıt gecikmeden geldi:"Erdoğan'ın bu sözleri sorun yaratır. Problemli sözler. Türkiye, Güney Kıbrıs'ı tanımalıdır."Türkiye'nin Kıbrıs'la "tanışıklığı" çok eski de, bu "tanıma" işi farklı, tabii...Kıbrıs, sadece Osmanlı-Türkiye tarihinde değil, dünya siyasetinde neredeyse varoluşundan bu yana hep önemli bir yer tutmuş.M.Ö. 1320'den başlayıp günümüze kadar bu küçük adaya sahip olmak istemeyen millet kalmamış neredeyse...Şöyle bir bakınca hangi millet yok ki: Hititler, Asurlar, Mısırlılar, Persler, Makedonlar, Romalılar, Emeviler, Bizanslılar, İngilizler, Memluklar, Venedikliler, Türkler, Rumlar...Kimi "Akdeniz'in kilidi", "Önasya'nın anahtarı", "kimi şövalye yurdu", "kimi korsan sığınağı", "kimi sürgün yeri" demiş; hep Kıbrıs'a hâkim olmaya çalışmış...Bu gayret şimdi de sürüyor aslında...Türkiye'nin AB'ye girme koşulu

Yazının Devamı

Kıbrıs sorununun özü değişti mi?

17 Haziran 2006

Güney Kıbrıs engellemesi son dakikada belli koşullarla aşıldı.Yunanistan ve Güney Kıbrıs isteklerini kayda geçirdiler.Türkiye'nin deklarasyonuna karşı AB'nin çıkardığı 21 Eylül deklarasyonuna atıf yapıldı.Öz olarak, AB, Türkiye'ye, liman ve havaalanlarını Rum gemi ve uçaklarına açması gerektiğini bir kez daha anımsattı. Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinde Kıbrıs yine "anahtar" sorun niteliğinde öne çıktı. Bu yapılmazsa, Türkiye-AB müzakerelerinin durabileceğini bildiren başta Fransa Cumhurbaşkanı Chirac olmak üzere Avrupalı liderler ve AB yetkilileri oldu.Bu ısrarlı taleplere hatta gözdağına karşı Başbakan Erdoğan sert bir tepki verdi. Diğer bir deyişle, rest çekti.İzolasyonlar kalkmadan kimsenin Türkiye'nin liman ve havaalanlarını açmasını ve Ek Protokol'ü Meclis'ten geçirmesini beklememesi gerektiğini bir kez daha ilan etti ve ekledi:"Diyorlar ki, bunu yapmazsanız müzakereler durur; durursa dursun."Böylece Erdoğan, müzakerelerin durmasını göze aldığını AB'nin isteklerinin ancak KKTC'ye uygulanan izolasyon kalkarsa yerine getirilebileceğini açıkladı.Türkiye, bir süredir bu çizgide duruyor.Her aşamayı geçmek için AB'nin dayattığı koşulları kabul eden hükümet, müzakerelerin fiilen

Yazının Devamı

Baykal'a göre Erdoğan kendini tarif ediyor

16 Haziran 2006

Başkan Ömer Sabancı, önceki gün Milliyet'i ziyaretinde de cumhurbaşkanlığı seçiminin uzlaşmayla yapılacağına ilişkin bir açıklamanın Türkiye ve piyasalar açısından çok faydalı olacağını vurguladı.Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da Hırvatistan gezisinden dönerken uçakta bu konuda bazı ölçüler açıkladı. Erdoğan, cumhurbaşkanının lider vasıflı olması gerektiğini, adayı AKP'nin seçeceğini, Meclis dışında uzlaşma olacağını söyledi. TÜSİAD, cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda uzlaşma çağrılarını sık sık yineliyor. Başbakan, bu ölçülerle kimi tanımlıyor?CHP lideri Deniz Baykal'a göre Başbakan, kendini tarif ediyor.Baykal, Erdoğan'ın sözlerini şöyle yorumladı:"Başbakan kendini tarif etmeye çalışıyor. Kafasını cumhurbaşkanı olmaya takmış durumda. Onun için seçim yapmıyor, seçimden kaçıyor. Partisinin her gün eridiğini biliyor ve seçim yaparsa cumhurbaşkanı olamam diye korkuyor." Kendisi mi? Erdoğan "Seçim yok" vurgusunu sık sık yapıyor ama bazı muhalefet liderleri Ekim ve Kasım 2006'da seçim yapılacağına kesin gözüyle bakıyorlar.Baykal bu konuda ne düşünüyor?Yanıtı şu:"Erdoğan seçim istemiyor, kaçıyor. Ama 2006 içinde bir seçim kararı alınırsa bu Erdoğan istediğinden değil, artık Türkiye'yi

Yazının Devamı

Demirel: Şeyh uçmaz müritleri uçurur

15 Haziran 2006

Bu düşüncesini daha önce de Cumhuriyet'teki köşesinde dile getirmişti.Selçuk, Demirel'in öneminin neden arttığını şu mantığa dayandırmıştı:Demirel dindardır, Başbakan Erdoğan dinci. Demirel'in önemi buradadır.İlhan Selçuk dünkü yazısında bu konuyu bir kez daha işledi.Diyor ki:"Müslüman halkımız tehlikeyi yeterince göremiyor.Aklı başında din adamları -çoğunlukla devlet memurudurlar- susuyorlar.Meydan tarikat şeyhleri, cemaat üçkâğıtçıları, siyaset numaracılarına kalmıştır.İktidar şerbetiyle sarhoş olanlar bir şeriat devletinin özlemini açıkça dile getiriyorlar.Süleyman Demirel tehlikeyi görmüştür..."Ve devam ediyor:"Halkımız 'İslamcılık'la 'Müslümanlık' arasındaki farkı anlamadan bu ülkede demokrasi kurulamayacaktır...1.5 milyar nüfuslu koskoca İslam coğrafyasında bu yüzden demokrasi kurulamamıştır...""20. yüzyılın ortalarında siyasete giren Demirel, 21. yüzyıldaki tarihsel misyonunun felsefi içeriğini yakalamış durumda mıdır?Öyle sanıyorum ki Süleyman Bey'in yeni hedefi koltuk moltuk hırsının ötesine taşan bir tarih bilincinin kılavuzluğunda oluşuyor."İlhan Selçuk, Demirel'in misyonunun "İslamcılık" ile "Müslümanlık" arasındaki farkı halka anlatmak olarak görüyor. Bir diğer

Yazının Devamı