Org. Özkök noktayı koydu

25 Kasım 2005

Genelkurmay Genel Sekreterliği'nin yaptığı açıklamada Org. Özkök'ün görev süresinin uzatılması düşüncesinin ve beklentisinin olmadığının, emekli olduktan sonra da bir siyasi görev almayı düşünmediğinin vurgulanması, son dönemde yoğunlaşan spekülasyonları sona erdirecektir.Bu açıklamayla söylentilere noktayı koyan Org. Özkök, askeri çevrelerde de siyasi çevrelerde de rahatlama sağladı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'le ilgili açıklama hem içerik hem zamanlama açısından isabetli oldu. Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök'ün görev yaptığı dönem, birçok yönden özellikler taşıyor. Ulusal ve uluslararası siyasi ortam, Genelkurmay Başkanlığı görevinin zaten var olan hassas konumunu daha da hassas hale getirdi. Org. Özkök'ün zor bir dönemde görev yürüttüğünü kabul etmek gerekir.Bu ortamda en çok dikkati çeken durum, Org. Özkök üzerinden siyasi mesaj verilmesi çabalarıydı. Org. Özkök'ün, siyasi koşulların özelliğinden dolayı, "Sizden değil bizden" çekişmelerine ve mesaj yarışına konu edilmeye çalışılması, başlı başına ağır bir yük oluşturuyordu.Türk Silahlı Kuvvetleri'nin siyaset dışında tutulmasını zorlaştıran bu gayretlerin sadece kişisel olarak değil, kurumsal olarak da

Yazının Devamı

Org. Cömert: F-16'lardan gurur duymaları gerekirdi

24 Kasım 2005

İlçenin önde gelenleri Başbakan Erdoğan'ın ziyareti sırasında F-16'ların uçuşundan rahatsız olduklarını belirterek, şikâyette bulunmuşlardı.F-16'ların cenaze töreni sırasında özellikle uçurulduğu ve ilçe halkını korkutmayı amaçladığı öne sürülmüştü. Şemdinli'den sonra Yüksekova'da çıkan olaylarda ölenlerin cenaze töreni sırasında F-16 savaş uçaklarının alçak uçuş yapmaları tepkilere ve tartışmalara neden olmuştu. Başbakan Erdoğan'ın da şikayette bulunanlara, "Cenazelere sarı, kırmızı, yeşil örtüler sararsanız böyle olur" yanıtı verdiği basında yer almıştı.F-16 savaş uçakları Yüksekova'nın üzerinden neden uçtu?Bu soruyu dün Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Faruk Cömert'e, eleştirileri anımsatarak sordum.Org. Cömert, "tamamen tesadüf" dedikten sonra, söz konusu uçuşla ilgili şu bilgiyi verdi:"Orada benim her gün uçaklarım uçar. Türk hava sahasında Türk F-16'ları uçmayacak da ne uçacak? Bundan doğal bir şey var mı? O gün yapılan devriye görevi çerçevesinde Merzifon'dan Batman'a gelen uçaklardı. Batman'dan sonraki uçuşlarıydı. Her gün onlarca böyle görev uçuşu yapılıyor. Cenaze töreniyle ne ilgisi olabilir? Kaldı ki, Türk F-16'larını görenlerin gurur duymaları gerekirdi. Biz görünce

Yazının Devamı

Gül: Şemdinli'yi örtmek isteyen gider

23 Kasım 2005

Gül, olayın aydınlatılması konusundaki kararlılığı yineleyerek, Türkiye'nin artık Susurluk'un yaşandığı 1996 Türkiye'si olmadığını vurguladı. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Afrika Birliği Komisyonu Başkanı Alpha Oumar Konare onuruna verdiği resepsiyonda gazetecilerin Şemdinli olayına ilişkin sorularını da yanıtladı. Gül, gazetecilerin, "Astsubay sorgulanmadı. Sorgulanacak mı?" diye sormaları üzerine şu yanıtı verdi:"Sorgulanıp sorgulanmayacağını görürsünüz, yakında görürsünüz. Kimseyi peşinen suçlu ilan etmek doğru değil. İlk anda gözaltına alınmamasından kaynaklanan bir usul hukuku prosedürü vardı. Ama üzerinin örtülmesi söz konusu değil. Soruşturma devam ediyor." 'Yakında görürsünüz' Gül, Şemdinli olayının hemen ardından yapılan kararlılık söyleminin son günlerde değiştiğine, olayın kapatılacağı izleniminin doğduğuna ilişkin soruya da şu karşılığı verdi:"Bunun (Şemdinli olayının) üstünü örten gider. Türkiye artık eski Türkiye değil. 1996'da Susurluk'un yaşandığı şartları hatırlayın, o Türkiye artık değişti. 1996'daki Türkiye değil. Belki siz de değiştiğine inanmıyorsunuz ama değişti. Devletin çıkarı bir şeyi örtmek değil, hepsini açık seçik ortaya çıkarmaktır. Devletin çıkarı

Yazının Devamı

Başbakan'ın Şemdinli'de karşılaştığı tablo

22 Kasım 2005

Şemdinli'den başlayıp Yüksekova ve Hakkâri'ye yayılan olayların üzerinden 10 günden fazla süre geçmesine karşın, Başbakan ve bakanlar, bölgeye ancak dün gittiler. Bu gecikmiş bir ziyaretti.DYP lideri Mehmet Ağar ve CHP lideri Deniz Baykal başta olmak üzere muhalefetin, Başbakan'ı ve bakanları olaylara ilgisiz kalmakla suçlamaları ve yurtdışı seyahatlerine bol zaman ayıran Erdoğan'ın, Hakkâri'yi, Şemdinli'yi, Yüksekova'yı görmezlikten geldiğini vurgulamalarının da bu hızlı ziyarette etkisi bulunmuş olabilir.Sorunları yerinde incelemek için bir güne sıkıştırılmış üç ziyaretin yeterli olmayacağı açıktır.Ayrıca İçişleri Bakanı, Başbakan'ı beklemeden de bölgeye gidebilir ve daha uzun kalarak, durumu yerinde saptayabilirdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Şemdinli, Yüksekova ve Hakkâri'ye "ani ve hızlı" bir ziyaret yaptı. Başbakan'a bu bir günlük gezisinde Adalet Bakanı Cemil Çiçek ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu eşlik ettiler. Erdoğan'ın Şemdinli'de karşılaştığı tablo, sorunun esası ve boyutları hakkında da fikir veriyordu. Başbakan, kendisini ellerinde pankartlarla karşılayanların PKK yanlısı tavırlarından rahatsız oldu. Gençlerden pankartları indirmelerini istedi. Slogan atanları

Yazının Devamı

Baykal seçim kampanyasını başlattı

20 Kasım 2005

CHP lideri Baykal, bu ortamda konuşmasını, izleyeceği muhalefet stratejisine ayırdı.CHP'nin öncelikli hedefi, 2006'da seçime gidebilmek. Anayasa'ya göre "erken seçim" olsa da, uygulamaya bakılırsa, dördüncü yıl olan 2006'da yapılacak seçim CHP'ye göre "normal seçim" olacak. CHP'nin 31. Olağan Kurultayı Baykal açısından sancısız geçti. Bunun nedeni parti içi muhalefetin kurultaya katılmamasıydı. Bu kez Baykal'ın rakibi yoktu. Baykal'ın 2006'da seçime gidilmesinde ısrar etmesinin nedeni 2007'nin önemi. CHP liderinin hedefi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olmasını önlemek. İktidar ise mevcut parlamentoyla 2007'ye ulaşıp Çankaya'ya da çıkmak istiyor.CHP'nin önümüzdeki dönem AKP'yi seçime zorlamaya dönük bir strateji izleyeceği dünkü kurultayda bir kez daha anlaşıldı. İlk hedef Çankaya Baykal'ın ana mesajını, AKP iktidarı karşısında, "Cumhuriyet'e sahip çıkmak" oluşturuyor. CHP lideri, halkın sandıkta bu düşünceyle oy kullanmasını istiyor. CHP'ye verilecek oyların "laik ve üniter Cumhuriyet"in korunması anlamına geleceği mesajını veriyor.Bu amaçla iki konuya yükleniyor:1- Laiklik2- Üniter yapıCHP lideri, bu bağlamda terörün arkasında iki siyasi proje olduğunu

Yazının Devamı

Şemdinli olaylarının siyasi boyutu

19 Kasım 2005

Kitabevi eylemini yapan veya yaptıran asker miydi?Savcılık bu iddiayı soruşturuyor.Susurluk türü bir örgütlenme ve eylem biçimi olup olmadığını aydınlığa kavuşturmak yönünde, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı'nın karar birliği içinde oldukları, hükümetin de aynı siyasi kararlılıkla hareket ettiği ve edeceği sık sık kamuoyuna duyuruldu.Şimdi, kamuoyu sonucu bekliyor. Şemdinli'de bir kitabevine bomba atılması sonrasında zincirleme gelişmeler yaşandı. Yüksekova'da ve Hakkâri'de de olaylar oldu. Şemdinli, Yüksekova ve Hakkâri'deki olayların üzerinde durulması gereken bir diğer önemli tarafı da siyasi boyutudur.Yansıyan görüntüler, PKK ve siyasi alanda aynı çizgiyi temsil eden parti ve kuruluşların, halkı yönlendirebildiğini gösterdi.Siyasi kontrol açısından Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) bölge halkı üzerinde ne kadar etkili olduğu görüldü. Nitekim, protesto anlamında kapatılan kepenklerin, DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk ve Diyarbakır Belediye Belediye Başkanı Osman Baydemir'in yaptıkları konuşmalar sonrasında açılması, bunun göstergelerinden sadece biriydi.Bölgede halkın siyasi tavrını büyük ölçüde DTP'ye bakarak belirlediğini söylemek abartı sayılmaz. Bu saptama, PKK için

Yazının Devamı

Ok: Türban kararı politik güç için test olacaktır

18 Kasım 2005

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) türbanla ilgili kararına yönelttiği eleştirilere ilişkin tartışmalar sürüyor. Erdoğan'ın, bu konuda söz söyleme hakkının mahkemede değil din ulemasından olduğunu söylemesine, siyaset ve hukuk dünyasından tepkiler geliyor. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok da, AİHM kararı ve Erdoğan'ın yorumlarıyla başlayan tartışmaları, hukukçu kimliğiyle değerlendirdi.Ok, dün sorularımızı yanıtlarken, Erdoğan'ın ismini zikretmeden şu değerlendirmeyi yaptı:"Bu tartışmaları hukuk bilinci açısından ele almak gerekir. Türkiye Cumhuriyeti'nin hukuk devleti olma iddiası var. Hukuk, hukuk bilincinin geliştiği anlayışı ve yapıyı ifade eder. 'Test niteliğinde' Bu anlayış ve yapı içinde politik gücün hukuk bilincine sahip olması, demokratik sistemin ve demokratik toplumun düzenli işleyişi yönünden yaşamsal önem taşır.Üniversitelerde türban yasağı konusunda ulusal yargı kararları ile en son AİHM'nin aldığı karar, bu bilincin test edilmesine imkân verecektir."Ok, kişi ve kurum ismi zikretmiyor ama türban konusunda Anayasa Mahkemesi'nin kararı ile AİHM kararının, demokratik, laik hukuk devleti ilkeleri açısından, Erdoğan ve

Yazının Devamı

Danıştay Başkanı Çetinkaya: Tartışılmaz bile

17 Kasım 2005

Erdoğan'ın, "Mahkemenin de bu konuda söz söylemeye hakkı yoktur. Söz söyleme hakkı din ulemasınındır" sözleri, "Türbanla ilgili düzenleme pozitif hukukun mu dinin mi konusudur?" sorusunu gündeme getirdi.Bu soruyu yönelttiğimiz Danıştay Başkanı Ender Çetinkaya, bu konunun tartışmaya bile gerek olmayacak biçimde hukukun, dolayısıyla mahkemelerin konusu olduğunu vurguladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) türban hakkındaki kararıyla ilgili yorumu hem hukuk hem siyaset dünyasında yankı buldu. Çetinkaya, bir polemiğe girmek istemediğini belirterek, konuyu hukuki açıdan şöyle değerlendirdi:"Yargı organları kararlarıyla konuşur. Biz de türbanla ilgili kararımızla konuşmuş olduk. Bu tür düzenlemelerin pozitif hukukun, mahkemelerin konusu olduğu tartışılmaz bile. Bunda bir kuşku yok. Eğer, mahkemenin konusu olmasaydı biz zaten karar vermezdik. Karar verdiğimize göre belli ki mahkemenin konusudur. Kararımızın gerekçesi de okunursa, bu kararın laiklik ve üniversitelerin özerkliği gerekçelerine dayandığı da görülür."Danıştay 8. Dairesi, türban kararının gerekçesinde, yükseköğretim dersliklerinde ve ilgili yerlerde dinsel inançları simgeleyen

Yazının Devamı