Talat: Türkiye'nin gölgesiyle olmuyordu

6 Kasım 2005

30 yıldır dini ve resmi bayramlarda KKTC Cumhurbaşkanı kutlamaları Türkiye'nin KKTC Büyükelçisi ve Barış Kuvvetleri Komutanı ile birlikte kabul ediyordu. Bu Ramazan Bayramı'nda ise Talat, bu uygulamaya son verdi. Kutlamaları tek başına kabul etti.Bu gelişme üzerine Barış Kuvvetleri Komutanı Korg. Hasan Memişoğlu Talat'ın törenine katılmadı, ayrı bir bayramlaşma töreni düzenledi. Türkiye'nin KKTC Büyükelçisi Aydan Karahan ise iki törene de katılmadı. KKTC'de Ramazan Bayramı nedeniyle iki ayrı kabul töreni yapılması tartışmalara yol açtı. KKTC Cumhurbaşkanı Talat, başlattığı uygulamaya ilişkin eleştirileri "haksız ve yersiz" buluyor. Talat, dünkü görüşmemizde, törenlerde KKTC Cumhurbaşkanı ve diğer yetkililerinin "ev sahibi" olarak kutlamaları kabul etmelerinin doğru olduğunu, eski uygulamanın ise KKTC'nin bağımsızlığına gölge düşürdüğünü savundu. Talat, şu değerlendirmeyi yaptı:"Bir devleti cumhurbaşkanı temsil eder. Cumhurbaşkanı devletin başıdır. Ben KKTC'nin cumhurbaşkanıyım. Törenlerde devleti benim temsil etmem gerekir. Ben buna inandığım için bu uygulamaya geçtim. Doğrusunun bu olduğuna inanıyorum. Bunda alınganlık gösterecek bir şey yok. Uygulamanın eleştirilmesinin tek

Yazının Devamı

Demirel: Kürt devleti Türkiye için en büyük zorluk olur

5 Kasım 2005

Demirel Irak'ı bir arada tutmanın giderek zorlaştığını, üç uzlaşmaz unsur olarak Şiiler, Sünni Araplar ve Kürtlerin üniter, hatta federal bir yapı içinde bulunmalarının kolay olmadığına dikkat çekti. 9'uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, KDP lideri Mesut Barzani'nin ABD Başkanı George Bush tarafından Beyaz Saray'da ağırlanmasından sonra başlayan tartışmaları değerlendirirken, bağımsız bir Kürt devletinin Türkiye için büyük zorluk olacağını vurguladı. Demirel, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün Barzani'nin ABD ziyaretini değerlendirirken, "Durum değişti. Bunu kabul etmemiz gerekir" biçimindeki sözlerini anımsatmamız üzerine, şöyle konuştu:"Irak'ta ABD'ye en büyük desteği Kürtler verdi. Yaklaşık 10 yıldır alışageldikleri bir otonom idare var. Bu yarın bağımsız Kürt devletine kapı açar. Zaten Wilson prensipleri ile ABD'nin Kürtlere bağımsız devlet vaatleri de var. Son zamanlarda yapılan beyanatlarla kurulacak bağımsız bir Kürt devletinin Türkiye için bir zorluk olmayacağı düşünülüyor ve söylenmek isteniyorsa, ben buna katılmam. Şahsen ben bu görüşte değilim. Bağımsız bir Kürt devleti, Türkiye için çok büyük bir zorluktur. Önemli zorluklar ve sıkıntılar çıkarır." Org.

Yazının Devamı

Ecevit'e göre, gelişmeler bağımsız 'Kürt devleti'ne gidiyor

4 Kasım 2005

Bu "kabul"e Ankara'nın yeterli tepkiyi vermediği kanaatinde eski Başbakan Ecevit...Bayram kutlaması için yaptığımız dünkü görüşmede, ABD'nin "Irak'ı bir arada tutmak bir tarafa, aksine fiilen üçe böldüğü"ne işaret eden Ecevit, gelişmelerin de Kuzey Irak'ta bağımsız bir Kürt devletine doğru gittiğini söyledi. Eski Başbakan Bülent Ecevit'e göre, KDP lideri Mesud Barzani'nin ABD Başkanı Bush tarafından Beyaz Saray'da ağırlanmasının taşıdığı siyasi anlamı Ankara tam anlamış değil veya anlamak istemiyor... Ecevit, Barzani'nin Bush tarafından Beyaz Saray'da ağırlanmasını şöyle değerlendirdi:"Başkan Bush, Barzani'yi devlet başkanı gibi ağırladı. Kendisine 'başkan' diye hitap etti. Irak'a baktığımızda ise fiilen üçe bölünmüşlük gözlüyoruz. Bu süreçte ABD, Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti oluşturmuştu, bunu savaştan sonra iyice güçlendirdi. Artık Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti var. Referandumda kabul edildiği ilan edilen anayasanın Irak'ın bütünlüğünü sağlaması da mümkün gözükmüyor. ABD, şimdiden ileriye dönük hazırlık içinde. Barzani'nin Beyaz Saray'da bağımsız bir devlet başkanı gibi karşılanmasının işareti ve siyasi anlamı da budur. Irak bölünüyor." "Başkan Barzani" Ecevit, gelişmelerin

Yazının Devamı

Çubukçu: Bürokratik değil, insani ilişki esas olacak

3 Kasım 2005

Siyasi alanda yoğun bir tartışma izledik.Bu tartışmalar devam ediyor.Kimsesiz, korunmaya muhtaç çocukların, yaşlıların bakımı; insani, vicdani yönü ön planda bir konu...Şiddetli tartışmalar ise siyasi alanda, karşılıklı suçlamalar şeklinde yapılıyor. Bu konunun siyaseti ilgilendiren yönü yok mu?Elbette var. Belki de öncelikli olarak siyaset alanıyla ilgisi var.Bu ilgi, "siyasi şov, siyasi çıkar, siyasi yatırım"dan arındırılmış bir ilgi olmalı. Siyaset bu alana "sorumluluk" boyutuyla bağlanmalı.Bayramlarda bakan veya valilerin eşleriyle kameralara görüntü verdikleri bir alan olmamalı. Yuvalara, "görüntü hesabı"yla ilgi gösterilmemeli.Aksine, sevgi, ilgi gösterilmeden verilmeli.Siyasetteki yarış, kimsesiz, korunmaya muhtaç çocuk ve yaşlıların bakımının, yetiştirilmesinin daha iyi koşullarda sağlanması için olmalı.Bu alan kadrolaşma, yandaşa iş bulma, ihale verme, makam, mevki dağıtma alanı olmamalı.Malatya olayından sonra ortaya dökülen görüntüler, bilgiler, tartışmalar maalesef Türkiye'de her "hizmet"in siyasi amaçların aracı olarak istismar edildiğini gösterdi. Malatya Çocuk Yuvası'ndan yansıyan görüntüler, kimsesiz, korunmaya muhtaç çocukların bakımını gündeme taşıdı. Malatya

Yazının Devamı

Çiçek: Fehriye kararı, AB'nin yüzünü gösterdi

2 Kasım 2005

Çiçek, Belçika Gent Mahkemesi'nin "Fehriye Erdal'ın Türkiye'de işlediği suçlardan Belçika'da yargılanamayacağı" yönündeki kararını, "İşte Avrupa Birliği'nin (AB) yüzünü gördük" biçiminde değerlendirdi.Çiçek, her zaman vurguladığını anımsatarak, "Türkiye'de terör ve terör örgütlerine dış destek var. Bu karar da bunun kanıtlarından biri" değerlendirmesini yaptı. Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Belçika'nın Özdemir Sabancı suikastının sanığı Fehriye Erdal'ın yargılanamayacağı yönündeki kararına sert tepki verdi. Çiçek, Türkiye'de yargıya özellikle son dönemlerde sürekli yüklenildiğini belirterek, Belçika'ya şu mesajı verdi:"Türkiye'ye sürekli şöyle yapın, böyle yapın, şöyle yapmayın, şunu şöyle yargılayın, şu mahkeme bu kararı versin diye baskı yapan AB, bakalım Belçika'nın bu kararına ne tepki gösterecek? Merak ediyorum. Terör örgütü mensubu olduğu belli olan, Sabancı suikastının sanığı bir kişiyi terörist kabul etmiyor. Tabii onlar için Özdemir Sabancı ve arkadaşlarının öldürülmesi önemli değil. Onlar için önemli olan Fehriye'nin silahı. Silah otomatik mi, yarı otomatik mi? Önemsedikleri, dikkate aldıkları ölçü bu. Şimdi bu komik karar karşısında AB'nin tepki vermesi gerekir. Terörle

Yazının Devamı

Elkatmış'ın bakışı Başbakan'dan farklı

1 Kasım 2005

Elkatmış, açıklamalarına "basına teşekkür"le başladı. Malatya Çocuk Yuvası'ndaki rezaleti açığa çıkaran basının çok önemli bir görev yaptığını sık sık vurguladı.Başbakan Erdoğan'ın tepkisi ise, basını suçlamak biçiminde olmuştu. Sanki Malatya'da çocuklara eziyet eden basın mensuplarıymış gibi...Başbakan, basını "yargısız infaz"la suçlamayı da ihmal etmedi.Oysa, Elkatmış, basının işlevini yerine getirdiğini, Malatya olayını açığa çıkarmakla topluma sayısız faydalar sağladığını belirtti. Bunlar arasında belki de en önemlisinin, toplumda oluşan duyarlılık olduğunun altını çizdi.Malatya skandalının, diğer yuvaları yönetenler bakımından caydırıcı bir etki de yaratacağını kaydetti.Elkatmış'ın basının işlevine bakışındaki bu farkın üzerinde durulması gerekir. Eğer basın, Malatya skandalını görüntüleyip kamuoyuna sunmasaydı, vicdanları kanatan bu uygulamalar sürüp gidecekti. Belki Malatya sayesinde oluşan toplumsal duyarlılık, "çocuk yuvaları"nın daha iyi hizmet vermesi açısından bir dönüm noktası oluşturacaktır. Caydırıcı, yapıcı bir işlev görecektir.İktidarlar basının görevini yapmasından üzüntü duymamalıdır. Eksiklikleri, aksaklıkları, yanlışlıkları ortaya koymak, kamuoyunun bilgisine

Yazının Devamı

Sosyal devletin Malatya'daki hali

30 Ekim 2005

Korunmaya muhtaç çocuklara "bakıcı"larının yaptığı işkence bayram sevincini herkesin kursağında bıraktı.Malatya'daki çocuk görüntüleri de, "bakıcı anne" görüntüleri de Cumhuriyet'le bağdaşmıyordu.Anayasa'nın, "sosyal güvenlik bakımından özel olarak korunması gerekenler" başlığını taşıyan 61. maddesindeki, "Devlet, korunmaya muhtaç çocukların topluma kazandırılması için her türlü tedbiri alır" hükmünün nasıl uygulandığı Malatya'da ortaya çıktı!Ekrana yansıyan "anne" görüntüleriyle, korunmaya muhtaç çocukları topluma kazandırmak mümkün olabilir mi?Toplumu ayağa kaldıran Malatya Çocuk Yuvası'ndaki vahşetten sadece o okul yüzü görmedikleri anlaşılan "anne"leri sorumlu tutmak da doğru değil tabii...O "anne"lerden başka ne beklenebilir ki?Çocuk bakımından ve terbiyesinden sadece dayağı anlayan cehaletin elinden başka bir görüntü yansıyabilir mi?O "anne"lerin kendi çocuklarına da yuvadaki çocuklardan fazla farklı davranmadıklarını tahmin etmek zor değil. 82. yılını kutlarken Cumhuriyet'in niteliklerinden biri olan "sosyal devlet" ilkesinin ne halde olduğunu Malatya'da gördük. Malatya Çocuk Yuvası kameralara yakalandığı için açığa çıktı. Birçok yuvanın aynı durumda olduğu, Malatya

Yazının Devamı

'Basına gözdağı veriyorsunuz'

29 Ekim 2005

Baykal'dan Gül'e tepki: Tan, "Anılan belgeye dair bilgileri sızdıran sorumsuz kişiler, yasalarımız uyarınca ciddi suç işlemektedirler" dedikten sonra şu bilgiyi de aktardı:"Bu itibarla Sayın Bakanımızca, Başbakan Vekili sıfatıyla söz konusu bilgilerin kimler tarafından, nasıl ve hangi yöntemlerle sızdırıldığının araştırılması ve sorumluların tespiti için devletimizin istihbarat birimlerine talimat verilmiş bulunmaktadır."Bu ifadeden de anlaşıldığı gibi Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Başbakan Vekili sıfatıyla, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı gibi ulusal istihbarat kurumlarına "Bilgileri sızdıranı bulun" talimatı vermiş oluyor. Milli Güvenlik Kurulu'nda (MGK) kabul edilen "Milli Güvenlik Siyaset Belgesi"ne ilişkin haberler üzerine Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan'ın bir soruyu yanıtlarken yaptığı açıklama ilgi çekiciydi. Böyle bir talimat verildiğinin açıklanması, gündeme, "haber kaynağı-gazeteci" tespiti yapmanın ulusal istihbarat kurumlarının görevi olup olmadığı sorusunu getirdi.Devletin, idari denetim mekanizması içinde gizli bilgi sızdırılmasına ilişkin olarak amir-memur denetimi yapması veya ilgili bir müfettiş

Yazının Devamı