Baykal İncirlik'e neden dikkat çekiyor?

28 Ekim 2005

Ortadoğu'nun giderek ısındığı, Irak-Suriye sınırında ABD ve Suriye askerleri arasında yer yer çatışmalar çıktığı yolunda haberlerin geldiği ve Washington'un Şam'a yönelik baskısını artırdığı bugünlerde, Baykal, bu vurguyu neden yapıyor? Hükümeti, İncirlik konusunda kamuoyuna bilgi vermeye neden çağırıyor? CHP lideri Deniz Baykal son günlerde İncirlik üssüne dikkat çekmeye başladı. Baykal, dün yönelttiğimiz bu soruları yanıtlarken, geçen salı CHP grup toplantısında yaptığı konuşmayı anımsatarak şöyle dedi:"Grup konuşmamda da dikkat çektim. İncirlik'in kullanımıyla ilgili olarak hükümetin Meclis'e ve kamuoyuna bilgi vermesi gerektiği üzerinde durdum. Çünkü, İncirlik'in kullanımı SEİA (Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması) çerçevesiyle sınırlıdır. Hukuki temelini bu oluşturur. Ancak, son günlerde İncirlik'in kullanımında bu çerçeveyi zorlayan uygulamalar olduğuna ilişkin bilgiler geliyor. Dışişleri yetkilileri, İncirlik'in, 15 Nisan'da yapılan ve Irak ve Afganistan'a dönük insani amaçlı lojistik destek çerçevesinde kullanıldığını ifade ettiler. Ancak bu açıklama uygulamayla ne kadar örtüşüyor, onu merak ediyorum." CHP'nin kaygısı Baykal, İncirlik'teki ve İskenderun Limanı'ndaki

Yazının Devamı

OYAK Axa'dan ayrılırsa 'sermaye ırkçısı' mı olacak?

27 Ekim 2005

OYAK, bu konuda Axa şirketi ve Fransa nezdinde en üst düzeyde konuyu izlediğini, inceleme yaptığını ve sonuca göre de gereğini yerine getireceğini açıkladı.OYAK'ın açıklamasında, "Halkımızın hissiyatını yansıtan her türlü girişim kararlılıkla yürütülmektedir" vurgusu da yer aldı.CHP İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ'ın, TBMM'de dile getirdiği "OYAK ortaklıktan ayrılmalıdır" önerisini dün yansıtmıştık. Bu yazı üzerine OYAK mensuplarından gelen ileti ve telefonların çoğunluğu, OYAK mensuplarının da yönetime bu taleplerini ilettiklerini gösteriyor. OYAK'ın, Ermenilere "1915 soykırımı" gerekçesiyle tazminat ödemeyi kabul eden ortağı Axa'dan ayrılma kararı verip vermeyeceği merakla bekleniyor. Axa, ABD'de, California Mahkemesi'nde görülen dava sonuçlanmadan, uzlaşma yoluyla 17 milyon dolar tazminat ödemeyi kabul etmişti. Davayı açan Ermenilerin avukatlarıyla Axa arasındaki uzlaşmanın yürürlüğe girmesi için California Mahkemesi'nin bu kararı onaylaması gerekiyor. Mahkeme, tazminat öngören uzlaşmayı kasımda görüşecek. Onay vermesi halinde, OYAK'ın ortağı Axa, "1915 soykırımı mağdurlarının vârislerine" tazminat ödemeye başlayacak.Ermeni dernekleri daha önce de benzeri tazminat

Yazının Devamı

Elekdağ'dan OYAK'a 'Axa'dan ayrıl' önerisi

26 Ekim 2005

Sermayenin "millisi", "gayri millisi" olmaz teziyle, ekonomik gerekçeler dışında gerekçelerle, milli duygu ve düşüncelerle hareket edilemeyeceği savunulmuştu.OYAK bu eleştirilere karşın ihaleye girdi ve kazandı.OYAK'ın başında bulunan Coşkun Ulusoy da "milliyetçi tutum ve söylemi"nden dolayı eleştirilerden nasibini almıştı.Şimdi OYAK bir başka "milli sorun" nedeniyle gündemde...Sorun, OYAK'ın ortağı Axa... OYAK son dönemde gündemin ön sıralarında. Kısa bir süre önce Erdemir ihalesine girerken tartışma konusu olmuştu. Erdemir'in "milli sermaye"de kalmasını savunanlara paralel gerekçelerle Erdemir ihalesine giren ve kazanan OYAK yönetimine eleştiriler yöneltilmişti. Axa-OYAK reklamlarını televizyonlardan görmüşsünüzdür.Axa, OYAK'ın ortağı Fransız ağırlıklı bir şirket. Bugünlerde aldığı bir kararla Türkiye'de rahatsızlık yarattı. Tabii başta ortağı OYAK'ta...Axa, "1915 Ermeni soykırımı mağdurlarının vârislerine tazminat ödemeyi" kabul etti. Mahkeme süreci henüz kesinleşmeden, davacıların avukatlarıyla uzlaşmaya giden Axa, tazminat ödeme kararı alarak, "Türklerin Ermenilere soykırım uyguladıkları" tezini de kabul etmiş oldu.Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının oluşturduğu OYAK,

Yazının Devamı

YÖK Başkanı'nı aramak ayıptır

25 Ekim 2005

YÖK Başkanı'nı aramak ayıptır.Cezaevi güvenliği YÖK Başkanı'yla birlikte Başkan Vekili Prof. Dr. Aybar Ertepınar'ı, Üniversitelerarası Kurul Başkanı ve 9 Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Emin Alıcı'yı, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Yüksel'i de aramadan geçirmiş.YÖK Başkanı ve rektörlere yapılan bu muamele yakışıksızdır.YÖK Başkanı ve beraberindeki rektörlerin, cezaevinde, "Daltonlara iç ceplerinde veya pasta içinde eğe veya silah götürebilecek" kişiler gibi karşılanmaları, eğer "kötü niyet" değilse özür dilenmesi gereken bir büyük hatadır.Prof. Dr. Yücel Aşkın'ın tutuklanması sırasında olduğu gibi Prof. Dr. Teziç ve beraberindekilere yapılan bu işlem de ağırdır. YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın'ı ziyaret etmek üzere gittiği Van Cezaevi'ne girerken detaylı biçimde aranmış. Tutuklu bir rektörü ziyarete gelen Teziç ve beraberindekiler önce jandarma tarafından aranmışlar. Cezaevinin dış güvenliğinden sorumlu jandarma, giriş kapısında Teziç'i ve diğer hocaları üst aramasından geçirmiş.Jandarma, Teziç'in ve arkadaşlarının üzerinde "ateşli veya kesici silah" arıyor!Bununla de

Yazının Devamı

Ya üniversite ya yargı mahcup olacak

23 Ekim 2005

Bu açıdan bakıldığında Van 100. Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın'ın tutuklanması ve sonrasında yaşanan tartışmalar iki kurumu da sorumluluk altına sokmuştur.Rektörler Komitesi'nin bildirisine baktığımızda, gelişmelerin, "Prof. Dr. Aşkın'ı savunmanın Cumhuriyet'i savunmakla eşanlamlı olduğu"nu kanıtlaması gerekir.Yargı açısından bakıldığında ise, yargı sürecinin "Prof. Dr. Yücel Aşkın'ın tutuklu yargılanması gereken, her an kaçacak çete reisi tehlikeli bir zanlı" olduğunu kanıtlaması gerekecektir.İkisi birden olmayacağına göre, sonuç ya üniversiteyi ya yargıyı mahcup edecektir... Yargı da, üniversite de demokratik, laik, sosyal hukuk devletinin güvenceleridir. Güven kurumlarıdır. Bu özellikleri bu kurumların mensuplarına özel sorumluluk yükler. Her biri topluma her yönüyle örnek olmak sorumluluğu altındadır. Van olayında iki kurumun da abartılı tutum sergiledikleri öne sürülebilir.Yargı cephesine bakıldığında, bir üniversite rektörünün, usul hukukunu devre dışı bırakacak şekilde, çıkar amaçlı suç örgütü oluşturmakla suçlanması ve apar topar tutuklanması, kuşku uyandırıcıdır.Rektör Prof. Dr. Yücel Aşkın'ın, yurtdışındayken evinin basılıp aranması da bu cümleden

Yazının Devamı

Bakan'dan Hoca'sına sitem

22 Ekim 2005

İki anayasal kurumun bu konuma gelmesinden rahatsız olduğunu belirten Adalet Bakanı Cemil Çiçek, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden hocası olan YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç'e sitemde bulundu.Çiçek, Teziç'in, okuduğu "Rektörler Komitesi" bildirisinin, çok sert, hukuki olmaktan çok, siyasi nitelikli bir metin olduğunu vurguladı.Çiçek, Teziç'in hem kendisinin hem de birçok savcı ve yargıcın hocası olduğunu anımsattıktan sonra sitemini şöyle dile getirdi : Van 100. Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın'ın tutuklanmasıyla başlayan tartışma üniversite ile yargıyı karşı karşıya getirdi. "Ben, bildirinin açıklanmasından bir gün önce tamamen hoca-talebe ilişkisi içinde Sayın Teziç'i aradım. Ben, talebeyken Teziç Hocamız asistandı.Onun pratik derslerine girerdik. Bu nedenle bakan olarak değil, bir vatandaş bir talebe-hoca ilişkisi içinde telefon ettim.Bir toplantı yapılacağını duyduğumu, kurumlar arasında bir çatışma ortamı yaratılmasının sakıncalı olacağını belirtmeye çalıştım. Teziç Hoca da bana biz sadece polisin davranışlarından rahatsız olduk, yoksa yargıya güvenimiz tamdır dedi. Bir gerginlik yansıtmadı. Ama ertesi gün, okuduğu bildiri zehir zemberek bir

Yazının Devamı

Ankara'nın Irak beklentileri gerçekçi mi?

20 Ekim 2005

Referandumun kuşku yaratması doğal. Koşullar belli. Sonucun "evet" olarak ilan edilmesi için örneği görülmemiş garip kurallar ve yorumlar geliştiren ABD-Irak yönetimi, sonradan daha az garip koşullarla referandumu yaptırdı. Sonucun Şii ve Kürt oylarıyla "evet" çıktığı gayri resmi ilan edildi, sonradan, "kuşku" nedeniyle resmi açıklama ertelendi. Sonuçta halkın anayasayı onayladığı açıklanacaktır.Kuşku boyutu ne olursa olsun bilinen şu ki, Şiiler ve Kürtler "evet" derken Sünniler "hayır" dedi.Ankara'nın referanduma sunulan anayasadan çok memnun olduğu söylenemez. Daha önce yürürlükte olan geçici anayasa hükümlerine göre referanduma sunulan anayasanın Türkiye'nin beklentilerinden daha uzak olduğu söylenebilir. Irak, anayasa referandumunun sonuçlarını açıklayamadı. İnceleme yapıyor. Bazı bölgelerden tümüyle evet, bazılarından tümüyle hayır oyu çıkması, kuşku yaratmış. Türkiye'nin Irak'la ilgili olarak kilitlendiği iki temel hedef olduğunu söyleyebiliriz:1- Irak'ın bütünlüğü,2- Kerkük'ün Kürt yönetimine verilmemesi.Birinci hedefi açısından baktığımızda, Ankara, Kürt lider Talabani'nin Irak cumhurbaşkanı olmasını ve Sünnilerin de referanduma katılmasını olumlu görüyor. Cumhurbaşkanlığı

Yazının Devamı

Rumlar ipleri geriyor

19 Ekim 2005

AB ve Güney Kıbrıs, Türkiye'nin liman ve havaalanlarını Rum gemi ve uçaklarına açmasını bekliyor. Ankara bu yönde bir baskı altında.Türkiye ise KKTC'ye uygulanan izolasyonun kaldırılması, liman ve havaalanlarının birlikte açılması beklentisi içinde.Karşılıklı beklentiler sürerken Türkiye, Kıbrıs'ta "nihai çözüm" için Birleşmiş Milletler'i (BM) devreye sokmak amacıyla girişimlerini sürdürüyor. Ancak, Rum yönetiminde çözüm yolunda en küçük bir hareket yok. Aksine, Rumlar ipleri germeyi sürdürüyor.Rumların bu politikasına göz atmakta fayda var. Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) müzakere sürecinde karşılaşacağı ilk siyasi sorunun Kıbrıs olacağı biliniyor. Güney Kıbrıs'ın lideri Papadopulos'un KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın ABD'ye davet edilmesi üzerine yaptığı açıklama, kafasında ortak çözüme ilişkin en küçük bir niyet taşımadığını da gösterdi.Talat'ın ABD'ye resmen davet edilmesi üzerine Papadopulos'un yorumu, bu davetin, "Kıbrıslı Türklerin ayrılma eğilimlerini güçlendireceği" biçiminde oldu. Sanki ortada birlikte bir yaşam, tek bir devlet, tek bir toplum varmış gibi. Ama Papadopulos'un böyle gördüğü anlaşılıyor. Bu yaklaşım Kıbrıs Türkü'nün "ayrılmaya heveslenmiş bir azınlık"

Yazının Devamı