Talat - Serdar Denktaş uzlaşması

26 Nisan 2004

Başbakan Mehmet Ali Talatın Cumhurbaşkanı Rauf Denktaşın istifasını istemesi, Talat yanlısı grupların Cumhurbaşkanlığı önünde gösteri yapması, BDH lideri Mustafa Akıncının hem Rauf Denktaşın hem de Serdar Denktaşın istifalarını talep etmesi, referandum gecesi Lefkoşadaki siyasi tansiyonu hızla artırdı. Cumhurbaşkanı Denktaşın, istifasına gerek olmadığı yönünde yaptığı açıklama, buna karşılık Başbakan Talatın yüzde 65 evet oyuna uygun bir siyasi mekanizma kurulması gerektiğini belirtmesi, siyasette artık Denktaşa yer olmadığını vurgulaması ilk gece gerginliği doruğa çıkarttı.Bu gerginlik dün sabah saatleri itibariyle etkisini sürdürüyordu. Demokrat Parti milletvekilleri Ahmet Kaşif ve Ünal Üstelin istifa edecekleri veya partiden ihraç edilecekleri haberleri gerginliğin hükümet sorununa dönüşeceği beklentisine yol açtı. İki milletvekilinin ayrılmasıyla CTP-DP koalisyonunun bozulacağı ve yerine CTP-BDH koalisyonunun kurulacağı söylentileri çıktı. Kulislerde bu haberler dolaşırken, dün sabah saatlerinde görüştüğümüz KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Serdar Denktaş, hükümetin devam edip etmeyeceğine Başbakan Mehmet Ali Talatın karar vereceğini belirtti. Talatın devam etmeme

Yazının Devamı

Denktaş: Erdoğanın sözü milli senettir

25 Nisan 2004

"Bizim amacımız devletimizi ayakta tutmaktı. Bu sonuçla KKTC ayakta kalmıştır. Önemli olan sonuçtur. Rumların hayır demeleri bizi Annan Planı gibi bir felaketten kurtarmıştır."KKTC Cumhurbaşkanı, Kıbrıs Türklerinin evet demesi sonucunda istifa etmesi gerektiğini söyleyen Başbakan Mehmet Ali Talatın sözlerini anımsattığımızda ise şu karşılığı verdi:"Benim istifam Annan Planının kabul edilmesi halinde sözkonusu olabilirdi. Eğer iki taraftan da evet çıksaydı o zaman KKTC ortadan kalkmış olacaktı. Ben de bu durumda istifa edecektim. Ama şimdi devletimiz ayakta kalmış, Annan Planı kabul edilmemiştir. Bu durumda benim de istifam sözkonusu olmayacaktır. Devletimiz kaldığına göre Cumhurbaşkanı da görevinde demektir. Ben bundan sonra hükümetle ve halkımla Kıbrıs Türkünün çıkarları için çalışmaya ve özellikle de KKTCnin tanınması için elimden gelen gayreti Türkiye ile de birlikte göstereceğim." Kıbrısta referandum sonuçlarını KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, makamında izledi. Dün saat 19.00 sularında KKTCden evet, Güney Kıbrıstan hayır ağırlıklı sonuçlar gelmeye başladıktan hemen sonra Cumhurbaşkanı Denktaşla makamında görüştük. Denktaşın ilk yorumu şu oldu: Cumhurbaşkanı Denktaş, bu

Yazının Devamı

Denktaş İngiliz modeli önerdi

24 Nisan 2004

Rumların hayır demesi halinde Annan planının ortadan kalkması gerekiyor. Ancak, böyle bir sonuca rağmen, görüşmelerin yeniden başlaması, Rumları tatmin edecek yeni değişiklikler yapılması gerektiğini savunanların yanı sıra, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş da, böyle bir sonuç halinde izlenmesi gereken yol haritası konusunda kafa yoruyor.Kuzeyden evet, Güneyden hayır sonucu alınması halinde Denktaşın kafasında geliştirdiği proje Türkiye ile KKTC arasında "İngiliz Uluslar Topluluğu (Commonwealth)" benzeri bir birlik oluşturmak. Başbakan Erdoğanın böyle bir sonuç alınması halinde Türkiyenin KKTC ile özel bir anlaşma yapacağını ilan etmesi. KKTCnin egemenliği korunarak Türkiye ile askeri güvenlik anlaşması imzalaması, İngiliz Uluslar Topluluğu modeli bir birlik oluşturarak Avrupa Birliğine birlikte girilmesi. Avrupa Birliğine de bu modelle girildiğinde Kıbrısın da AB zemininde birleşmiş olacağını iletmesi. Referanduma 24 saat kala KKTCde, "Bundan sonra ne yapmalı" sorusuna yanıt aranıyor. Türklerden "evet", Rumlardan "hayır" çıkarsa ne yapmalı? Türkiye ne yapmalı? KKTC ne yapmalı? Denktaş ayrıca Türkiye ile KKTC arasında oluşturulacak bu bölgeye sonradan Yunanistan ve Güney Kıbrısın da

Yazının Devamı

AB ve ABDnin samimiyeti

23 Nisan 2004

KKTCde, hem "evet"çilerin, hem de "hayır"cıların bu soruya verdikleri yanıt hemen hemen aynı:"Eğer sonuç böyle çıkarsa, sonrası için ABnin ve ABDnin samimiyet sınavına dönüşür. Rumların plana hayır demeleri halinde AB ve ABD, Türkiye ve Türk tarafına verdiği sözleri tutmalıdır. Türkiyeye müzakere tarihi verileceği daha açık biçimde ifade edilmeli, KKTCye uygulanan ambargolar da kaldırılmalıdır. KKTCnin tanınması da gündeme gelmelidir. Ankara bu yönde atağa geçmelidir."Kıbrıs Türkünün beklentisi haklı olarak böyle...Tabii, sonuç Kuzeyde evet, Güneyde hayır olursa...AB, Güney Kıbrıstan ve özellikle de AKELden "hayır" beklemiyordu. Rum kesiminin 1 Mayısta AB üyesi olacağını garanti ederek Türkiye ve Türk tarafını her koşula razı edeceklerini planlamışlardı. Türkiye ve KKTC hükümetleri açısından başarılı da oldular.Ancak bu kez ummadıkları taş baş yardı. AKEL "hayır" dedi.Verheugen de "Rumlar beni aldattı" açıklaması yapmak zorunda kaldı. Oysa, Rumlara hiçbir yaptırım hissettirmeden, AB üyeliği garanti edilince, hayır eğilimine gireceklerini tahmin etmek zor değildi. AB ve bu politikanın mimarı Verheugen, kendi oyunlarına gelmiş oldular.Türkiyeye istediklerini yaptırabildiler ama

Yazının Devamı

Vah vah!..

22 Nisan 2004

Vah, vah!..Aldatmışlar kendisini...Bu gerçeği Verheugen dün itiraf etti. Dedi ki:"Kendimi Rumlar tarafından aldatılmış hissediyorum. Annan planını benimsiyor gibi görünmüşlerdi. Ben de onlara inandım."Verheugen neden aldatılmış?Rumlar, evet diyecek gibi görünmüş, sonra hayıra dönmüşler. Böylece Verheugeni aldatmışlar!..Acaba öyle mi?Belki de Rumlar, Verheugenin kendilerini aldattığını düşünüyorlardır.Belki verdiği sözleri tutamayan Verheugendir.Örneğin, Karpazın Rumlara bırakılmasını sağlayamadığı için Verheugene küsmüşlerdir. İsviçrede Türk heyetinin üzerine yürüyüp, "Karpazı vereceksiniz. Karpaz Rumlarındır" diye haykırmasını yeterli bulmamışlardır.Veya...KKTC Cumhurbaşkanı Denktaşa sistemli şekilde hakaret etmesini yeterli görmemişlerdir.Veya..."KKTCde seçimi iktidar kazanırsa geçerli saymayız, muhalefet kazanırsa meşru sayarız" demesini yeterince taraflı bulmamışlardır.Verheugen efendinin Rumlara küsmeye, alınmaya hakkı yoktur.AB, Verheugenin öncülüğünde, Rum yönetimine Kıbrısta sonuç ne olursa olsun 1 Mayısta üye olma garantisi vermiş ve bunu müzakerelerin her aşamasında teyit etmeyi ihmal etmemiştir.Türkiye ve Türk tarafını ise sürekli tehdit etmişlerdir. Şantaj

Yazının Devamı

AKELin durumu

21 Nisan 2004

KKTC Başbakanı ve CTP lideri Mehmet Ali Talatın, dün, Güney Kıbrısa geçerek görüşme isteği AKEL yönetimince geri çevrildi. Siyasi nezaketle bağdaşmayan bu tutum, Kuzeyde AKELe en yakın parti konumunda CTPyi ve lideri Talatı üzmüş olmalı. Annan planına ilk hali dahil başından beri "evet" diyen CTPnin, Güneyde güvendiği dağ AKELdi. Şimdi bu dağa kar yağmış olmasını yadırgıyor."Komünist" AKELin milliyetçiliği ağır bastı.Bu gerçekten şaşırtıcı bir durum mudur?Ahmet İnsel, geçtiğimiz pazar günü Radikal - 2de yayımlanan yazısında AKELi çok iyi analiz etmiş. AKELin, komünist değil, "popülist - milliyetçi" eğilimleri her zaman ön planda olan bir parti olduğunu vurguluyor. İnsel, geçmişle ilgili olarak, AKELin, 1960 anlaşmalarına "Enosisi dışladığı" gerekçesiyle karşı çıktığını anımsatıyor. Keza partinin 1954 programında "kayıtsız şartsız Enosis" talebinin yer aldığını da...1975ten sonra bu politikalarını değiştiren, federasyon ve Kıbrıslılık tezlerini savunmaya başlayan AKELin, bugünkü tutumunu eski reflekslere dönme olarak niteliyor İnsel...AKELin bugünkü ikircikli tutumu da gösteriyor ki, AKEL henüz Enosis açısını tam olarak terk edebilmiş değil. Annan planının son halini yine bu bakış

Yazının Devamı

Faiz itirafı

19 Nisan 2004

Erdoğan, bugün hükümette görev yaptığı birçok arkadaşı gibi, "faiz haramdır" diyen bir siyasi ekolde yetişti. Şimdi iktidar olduktan sonra bu söylemin doğru olmadığını, faizsiz bir dünya bulunmadığını, o görüşlere aldandıklarını itiraf ediyor.Aslında faizin gerçek olduğunu görmek için başbakan veya bakan oluncaya kadar beklemeye gerek yoktu. Bir ticaret erbabı olarak faiz gerçeğini görmemiş olmak Başbakan Erdoğan için de pek mümkün değil. Ancak bugün "aldanarak inanıyorduk" şeklinde ifade ettiği o söylem, birçok sembol gibi dini sembollerle siyaset yapmanın bir gereğiydi. Birçoğu profesör olan bu siyasi akımın önde gelenleri aslında o zaman da inanmadıkları bu söyleme halkı inandırmaya çalışıyorlardı. Başarılı olmadıkları da söylenemez. Anlaşılıyorki Erdoğan, Başbakan olduktan sonra artık, "faiz haramdır, faizi kaldıracağız" diyerek kendini de başkalarını da inandıramayacağı gerçeğini anlamış görünüyor. Bütçesinin neredeyse yüzde 80ini borç faizine ayırmak zorunda olan bir ülkenin Başbakanı faiz gerçeğini görmeyecek de kim görecek?Erdoğanın gördüğü gerçek sadece faiz değil elbette...Örneğin Avrupa Birliği. Yine yıllarca, "AB, Hıristiyan kulübüdür" diyen zihniyetle birlikte

Yazının Devamı

Nereye gider?

18 Nisan 2004

Örneğin, 1960 anlaşmalarının tanıdığı, "Kıbrıs, Türkiye ve Yunanistanın birlikte üye olmadıkları uluslararası kuruluşlara üye olamaz" hükmünün çiğnenmesini kabullenmiştir. Türkiye, ABye üye olmadan Güney Kıbrısın üye yapılmasını önleyemediği gibi artık bu hükmü anımsatmaktan, bu hükme dayanarak güçlü itirazlarda bulunmaktan vazgeçmiş görünmektedir.Annan Planının 1960 anlaşmalarının gerisindeki hükümlerini de kabullenmiştir. Dolayısıyla bu aşamadan sonra bu haklarını savunma şansı da kalmamıştır.Bu vazgeçişte kuşku yok ki, neden ve hedef ABdir. AB de bunu çok iyi bildiği için Türkiyeye kesin sözler vermeden taleplerini gündeme getirmekte ve yerine getirtmektedir. Kıbrıs konusunda yaşanan budur.Annan Planı, Kıbrısta kabul edilsin veya edilmesin, AB, Kopenhag kriterlerini yerine getirmiş olan Türkiyeye tarih vermek zorundadır. Kıbrıs koşulu da Adadan ne sonuç çıkarsa çıksın Ankara tarafından yerine getirilmiş durumdadır. Bu aşamadan sonra Rumlar hayır derse bile ABnin Türkiyeye tarih verme konusunda Kıbrıs koşulundan söz etmesi mümkün değildir. Olmamalıdır. Hatta KKTCden zayıf bir olasılık olmasına karşın hayır sonucu çıksa bile böyle olmalıdır. Kaldı ki evet sonucu karşısında ABnin

Yazının Devamı