Ankara, Anayasada ne gibi değişiklikler hazırlıyor? Pakette neler var ve yasalaşma takvimini nasıl yaptı?Bu soruları Adalet Bakanı Cemil Çiçeke yönelttik. Çiçek, sorularımızı yanıtlarken bir anlamda Fransız bakana yanıt niteliği de taşıyan şu vaatte bulundu:"Haziran 2004te hazırız."Adalet Bakanı Cemil Çiçek, AB Komisyonunun Türkiye hakkındaki İlerleme Raporunu Haziran 2004te hazırlamaya başlayacağına dikkat çekerek, "Hazirana kadar biz gerekli düzenlemeleri yapmış olacağız, İlerleme Raporu çalışmasının başlayacağı tarihten önce hazır hale geliriz."Çiçek, hazırlanan pakette yer alacak Anayasa değişiklikleri hakkında da şu bilgiyi verdi:"Kopenhag kriterleri bağlamında yapmamız gereken çok az değişiklik kaldı. Bunlarla ilgili Anayasa değişiklikleri ve bu değişikliklere uygun yasa düzenlemeleri yapacağız. Anayasanın 10, 15, 17, 30, 38, 87, 90, 131, 143 ve 160. maddelerinde değişikliğe gideceğiz."Bu değişikliklerle Türkiye, Haziran 2004e kadar DGMlerin uzmanlık mahkemelerine dönüştürülmesi, YÖK ve RTÜKte asker temsilcilerin çıkarılması düzenlemelerini yapmış olacak. Fransa Dışişleri Bakanı Barniernin, "Mevcut koşullarda Türkiyenin AB üyeliğine karşı çıkacağız" şeklindeki sözleri,
Verheugen, referandumda Rumlar "hayır" da deseler, 1 Mayısta Kıbrısın tümünü temsilen ABye gireceklerini açıkladı.24 Nisanda yapılacak referandumla Kıbrısta Türk ve Rumların kaderini belirleyecekleri sanılıyordu ama Rumların kaderinin zaten belli olduğunu Verheugen ilan etmiş oldu:"İster evet deyin, ister hayır, 1 Mayısta AB üyesi ve bütün Kıbrısın temsilcisi sizsiniz."Demek ki, referandum sonucu, Kıbrıs Rumlarının kaderini belirlemeyecek. Onlarınki belli...Kaderi belirlenecek olan Türkler...Başbakan Talat, "bir evetle dünyaya bağlanın" diyor ama Türklerin kararı kendi kaderlerini belirlemeye yetmiyor. Türkler açısından da belirleyici olan Rumların vereceği karar.Rumlar "hayır" derse, Türkler evet derse de sonuç değişmiyor. Rumlar açısından yine bir yaptırım, Türkler açısından da bir "ödül" yok.İsviçredeki heyette de görev yapan Doğu Akdeniz Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Kudret Özersayın NTVde yaptığı açıklamadan öğreniyoruz ki, Rumlar "hayır" derse, sadece Annan Planı değil referandum da "yok" sayılıyor. Plan referanduma sunulmamış oluyor.Bunun bir anlamı da Güney Kıbrısın, bugün BM ve AB tarafından kabul edilen tek yasal devlet statüsü ve bütün Kıbrısın temsilcisi olduğu kararı
Annan Planının İsviçrede ortaya çıkan son şeklinin Türk tarafı açısından olumlu yanları bulunmakla birlikte, olumsuz yanlarına dikkat çekiliyor.Bildiride altı çizilen üç önemli yön var:1- Çözümün Avrupa Birliğinin birincil hukuku haline getirilmesinin garanti altına alınmamış olması,2- Uygulamada sorunlar çıkabileceği olasılığı,3- Türk varlığının, Türkiyenin garantörlüğünün ve iki kesimlilik ilkesinin zayıflatılmaması için uygulamada özen gösterilmesi.Ve bu kayıtlarla, referandum sürecinin başlatılması kararının hükümet takdiri ve sorumluluğunda olmasının anımsatılması...Bildiriye yansıyan bu şerh niteliğindeki ifadelerin MGKnın hükümet kanadına ait olmadığı belli. Hükümet, Annan Planının son şeklini savunduğu gibi, Kıbrıs Türklerinin referandumda "evet" oyu kullanmalarını da istediğini zaten açıklamış durumda.Dolayısıyla, bu kayıtların MGKda Cumhurbaşkanı ve askeri kanada ait olduğu rahatlıkla söylenebilir.Hükümet kanadının da zaten sorumluluğunda olan kararı aldığı ve alacağı aşikar olduğuna göre, referandumda "evet"ten yana ağırlık koyacağı da bellidir.Hükümetin içtenlikle savunduğu ve başarı saydığı bir durumda, MGKdan aksine bir karar beklemek gerçekçi olmazdı. Bu aşamaya
İstanbulda dün akşam yemeğinde birlikte olduğumuz Denktaş, referanduma sunulacak metnin kabul edilmesi halinde 10 - 15 yıllık bir süre içinde Kıbrıs Türkünün tasfiye olacağını öne sürdü.Denktaş, müzakere sürecinin her aşamasında kendisinin de bilgisi olduğu ve onayının alındığı yolunda Başbakan Erdoğan tarafından yapılan açıklamaları ise şöyle değerlendirdi: "Ben her aşamada bütün uyarılarımı sözlü ve yazılı olarak yaptım. Eğer ben bu direnci göstermeseydim, Annan Planının ilk haline de imza atmaya hazır olanlar ne yapacaklardı? Eğer bu plan beş kez değişmiş ve Türk tarafı lehine tatminkâr olmasa da bazı kazanımlar sağlanmışsa bu gösterdiğimiz bir direnç ve çetin müzakere anlayışımızdan kaynaklanmıştır. Ancak sonuçta ortaya çıkan metin, Kıbrıs Türkünün geleceği, Türkiyenin jeopolitik çıkarları bakımından tatminkar değildir." KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Kıbrıs konusunda gelinen aşamayı değerlendirirken, "Büyük kazık yiyeceğiz. Kazık yiyeceğimiz belliydi. Ben yontmak, küçültmek, inceltmek için çaba gösterdim" dedi. KKTC Cumhurbaşkanı, plana evet denilmesi halinde ortaya çıkacak durumu da şöyle özetledi:"Biz binbir zorluk içinde devletimizi kurduk, Türkiyenin garantisini ve
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Kıbrıs konusunda gelinen aşamayı değerlendirirken, "Büyük kazık yiyeceğiz. Kazık yiyeceğimiz belliydi. Ben yontmak, küçültmek, inceltmek için çaba gösterdim" dedi.
İstanbul'da dün akşam yemeğinde birlikte olduğumuz Denktaş, referanduma sunulacak metnin kabul edilmesi halinde 10 - 15 yıllık bir süre içinde Kıbrıs Türkünün tasfiye olacağını öne sürdü.
Denktaş, müzakere sürecinin her aşamasında kendisinin de bilgisi olduğu ve onayının alındığı yolunda Başbakan Erdoğan tarafından yapılan açıklamaları ise şöyle değerlendirdi: "Ben her aşamada bütün uyarılarımı sözlü ve yazılı olarak yaptım. Eğer ben bu direnci göstermeseydim, Annan Planı'nın ilk haline de imza atmaya hazır olanlar ne yapacaklardı? Eğer bu plan beş kez değişmiş ve Türk tarafı lehine tatminkâr olmasa da bazı kazanımlar sağlanmışsa bu gösterdiğimiz bir direnç ve çetin müzakere anlayışımızdan kaynaklanmıştır. Ancak sonuçta ortaya çıkan metin, Kıbrıs Türkü'nün geleceği, Türkiye'nin jeopolitik çıkarları bakımından tatminkar değildir."
KKTC Cumhurbaşkanı, plana evet denilmesi halinde ortaya çıkacak durumu da şöyle özetledi:
Baykal, CHPnin değişimi kavrayamadığı, yeni bir anlayışa yönelmesi gerektiği, Kıbrıs konusundaki tutumunu değiştirmesinin zorunlu olduğu, laikliğe ve devlete sahip çıkan dar bir alanda politika yaptığı yönündeki eleştirilere dünkü görüşmemizde, şu karşılığı verdi:"Bu tür eleştiriler CHP için yeni değil. Bunların yoğunlaşması ve sistemli bir kampanya haline getirilmesi CHPnin taşıdığı önemi gösteriyor. Bu eleştiri ve önerilerin özüne bakıldığında bizden istenen AKPnin bir kopyası olmamızdır. Biz AKPnin kopyası olamayız. Dışarıdan empoze edilen bütün politikalara boyun eğen, içeride güç odaklarının çıkarlarını kollayan, onlarla uyumlu politika yapabilmek için Cumhuriyetin temel ilke ve niteliklerinden vazgeçen bir parti olmamız mümkün değildir. Bizden istenen budur, oysa CHP hiçbir zaman böyle bir parti olmamıştır. Bundan sonra da olmayacaktır." CHP lideri Deniz Baykal, yerel seçim sonrasında hem parti içinden hem de dışından yöneltilen eleştirilere yanıt verdi. CHP lideri, partisinin estirilen rüzgara boyun eğmesinin beklendiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:"Gelişmeler CHPye her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulduğunu ve duyulacağını ortaya koyacaktır. Bazı çevrelerce
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
CHP lideri Deniz Baykal, yerel seçim sonrasında hem parti içinden hem de dışından yöneltilen eleştirilere yanıt verdi.
Baykal, CHP'nin değişimi kavrayamadığı, yeni bir anlayışa yönelmesi gerektiği, Kıbrıs konusundaki tutumunu değiştirmesinin zorunlu olduğu, laikliğe ve devlete sahip çıkan dar bir alanda politika yaptığı yönündeki eleştirilere dünkü görüşmemizde, şu karşılığı verdi:
"Bu tür eleştiriler CHP için yeni değil. Bunların yoğunlaşması ve sistemli bir kampanya haline getirilmesi CHP'nin taşıdığı önemi gösteriyor. Bu eleştiri ve önerilerin özüne bakıldığında bizden istenen AKP'nin bir kopyası olmamızdır. Biz AKP'nin kopyası olamayız. Dışarıdan empoze edilen bütün politikalara boyun eğen, içeride güç odaklarının çıkarlarını kollayan, onlarla uyumlu politika yapabilmek için Cumhuriyet'in temel ilke ve niteliklerinden vazgeçen bir parti olmamız mümkün değildir. Bizden istenen budur, oysa CHP hiçbir zaman böyle bir parti olmamıştır. Bundan sonra da olmayacaktır."
CHP lideri, partisinin estirilen rüzgara boyun eğmesinin beklendiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
Derviş, bazı toplantılar düzenleyerek CHP ve sosyal demokrasi üzerine tartışmalara katılıyor.Derviş, CHPde parti içi muhalefetin lideri mi? Baykala karşı CHPde yeni lider adayı mı?Hareketleri ve eleştirileri o izlenimi verse de Derviş bunu kesin bir dille reddediyor. Ayrıca CHP dışında bir arayış içinde olmadığını her fırsatta vurguluyor. Ama bir arayış içinde olduğu açık. Beyanını esas alırsak Derviş, CHP içinde aranıyor.Ecevit hükümetinden YTPye katılmak üzere ayrıldığı dönemde de "arayış"ı uzun zaman almış ve herkesin başını döndürmüştü. Sonuçta aradığını CHPde bulmuş ve bu partiye katılmıştı.Şimdi CHP içinde arayışlarını sürdürüyor. Bu da gösteriyor ki, aradığını CHPde bulamadığına karar vermiş durumda. Ancak başka bir partiye gitmeye veya başka bir parti kurmaya da resmi beyanına göre niyeti yok.Kemal Derviş, önce ne yapmak istediğini net biçimde ortaya koymalı ve ona uygun davranmalıdır.Bir yandan muhalif hareketler ve girişimlere öncülük ediyor görüntüsü verip bir yandan da böyle bir niyeti olmadığını açıklaması, CHP lideri Deniz Baykala karşı görüşler açıkladıktan sonra, soruyla karşılaşınca geri adım atıp Baykala laf ettirmemesi, çelişkili ve bulanık bir hava