Vatandaş kaz değildir

9 Ekim 2003

Vergi politikasını vatandaşın yolabildiği kadar yolmaya dayandıran bir anlayış vergi direncini artırır, vergi kaçırmayı özendirir.Bunun son örneği ek taşıt vergisidir.Anayasanın 73. maddesi, vergi yükünün adaletli ve dengeli dağıtımı, maliye politikasının sosyal amacıdır, hükmünü taşıyor.Aynı maddede, vergi, resim, harç gibi mali yükümlülüklerin ancak kanunla konabileceği de hükme bağlanıyor.Türkiyede vergi sistemi ve uygulamasının sosyal amaç taşıdığını söylemek mümkün değil. Vergi kaçırma cenneti olan ülkemizde vergi sistemi dolaylı vergiye dayanan yapısıyla, adaletsizliğin başlıca kaynağıdır.Bu genel çarpıklık bir yana ek taşıt vergisi uygulaması fiilen devlet eliyle gasp olayına dönüşmüştür. Anayasanın vergilerin mutlaka yasayla konulması hükmüne göre yasasız vergi alınamaz. Ek taşıt vergisi hükümetin ısrarına karşın Anayasa Mahkemesi tarafından ikinci kez iptal edildi. Yasa ortadan kalktı.Ancak, Maliye, dürüst vatandaşı cezalandırmakta ısrarlı. Vergisini ödemeyenler kazançlı. Onlar için bir yükümlülük yok. Ama vergi "ödevi"ni yerine getiren düzgün vatandaşlar, ödedikleri vergiyi geri alamayacaklar. Ödeme yaparken kayıt düşenlerin ne kadar süreceği ve nasıl sonuçlanacağı belli

Yazının Devamı

Vatandaş kaz değildir

9 Ekim 2003

<#comment>
<#comment>
Bir vergi idaresinin düşebileceği en büyük yanlış, vatandaşı yolunacak kaz yerine koymaktır.
Vergi politikasını vatandaşın yolabildiği kadar yolmaya dayandıran bir anlayış vergi direncini artırır, vergi kaçırmayı özendirir.
Bunun son örneği ek taşıt vergisidir.
Anayasa'nın 73. maddesi, vergi yükünün adaletli ve dengeli dağıtımı, maliye politikasının sosyal amacıdır, hükmünü taşıyor.
Aynı maddede, vergi, resim, harç gibi mali yükümlülüklerin ancak kanunla konabileceği de hükme bağlanıyor.

Yazının Devamı

Askeri seçenekler

8 Ekim 2003

Bundan sonraki aşamada Türk ve ABD heyetlerinin yapacağı görüşmede Türk askerinin görev bölgesi ve sayısı belirlenecek.Bu konuda yapılan ilk temasta, ABD tarafı, Türkiyeye Bağdatın batısında Suriye sınırına kadar olan bir bölge önermişti. Türk tarafı ise Bağdatın kuzeyinde görev bölgesi istemişti. Taraflar, bir ortak karara varmadan, görüşmelere tezkere sonrasında devam etmek üzere ayrılmışlardı.Şimdi Genelkurmay ve Dışişleri, mutabakat görüşmeleri için seçenekli hazırlık çalışması yürütüyorlar.Genelkurmayın tercihi yine Bağdatın kuzeyinde görev yapmak. Ancak, ABD tarafı, Bağdatın batısı için ısrar ederse, Türk tarafı, her iki bölgede de görev almayı önerebilir. Bu öneriyi, ABD tarafı kabul ederse Türk askeri Bağdatın hem kuzeyinde, hem de batısında konuşlandırabilir. İki bölge birden söz konusu olursa bu kez gönderilecek asker sayısı da artırılacaktır. Görev bölgesi asker sayısını da belirleyecektir.Bir bölgede görev üstlenilmesi seçeneğine göre Ankaranın yaptığı hazırlık, Ankarada 1. Taktik Tümen Komutanlığı ile bu tümene bağlı bir tugayı görevlendirmek yönünde. Tümen Komutanlığında göre yapacak personel dışında, görevlendirilecek tugayın 4.000 - 4.500 kişiden oluşması

Yazının Devamı

Askeri seçenekler

8 Ekim 2003

<#comment>
<#comment>
1 Mart sürecinde yaşanan deneyimler ışığında bu kez Ankara ve Washington, mutabakat görüşmelerini TBMM kararının sonrasına bıraktı.
Bundan sonraki aşamada Türk ve ABD heyetlerinin yapacağı görüşmede Türk askerinin görev bölgesi ve sayısı belirlenecek.
Bu konuda yapılan ilk temasta, ABD tarafı, Türkiye'ye Bağdat'ın batısında Suriye sınırına kadar olan bir bölge önermişti. Türk tarafı ise Bağdat'ın kuzeyinde görev bölgesi istemişti. Taraflar, bir ortak karara varmadan, görüşmelere tezkere sonrasında devam etmek üzere ayrılmışlardı.
Şimdi Genelkurmay ve Dışişleri, mutabakat görüşmeleri için seçenekli hazırlık çalışması yürütüyorlar.
Genelkurmay'ın tercihi yine Bağdat'ın kuzeyinde görev yapmak. Ancak, ABD tarafı, Bağdat'ın batısı için ısrar ederse, Türk tarafı, her iki bölgede de görev almayı önerebilir. Bu öneriyi, ABD tarafı kabul ederse Türk askeri Bağdat'ın hem kuzeyinde, hem de batısında konuşlandırabilir. İki bölge birden söz konusu olursa bu kez gönderilecek asker sayısı da artırılacaktır. Görev bölgesi asker sayısını da belirleyecektir.

Yazının Devamı

Çiçek: Komşuyuz ve hedefiz

7 Ekim 2003

Bakanlar Kurulu toplantısından sonra görüştüğümüz Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, hükümetin kararının gerekçesini iki sözcükle özetledi:"Komşuyuz ve hedefiz"Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve diğer bakanlarca paylaşıldığı anlaşılan bu temel yaklaşımı Çiçek, şöyle izah etti:"Bu kararı almamızda kuşku yokki temel etkenlerden biri Irakla komşu olmamız. Komşuluk ilişkilerimiz tarihi bağlarımız, din ve kültür yakınlığımız Türkiyenin Irakın sorunlarının çözümüne katkıda bulunmasını gerektiriyor. Temel yaklaşımlarımızdan birisi bu. İkincisi ise Türkiyenin hedef ülke olması. Özellikle terör açısından hedef ülke konumunda olmamız bu kararı almamızı gerektirdi. Türkiye bu konumu ve hedef ülke niteliğiyle olayların dışında seyirci pozisyonunda olamaz. Öyle anlaşılıyorki olay sadece Irak olayı da değil. İsrailin Suriyeyi vurması İran ve Suriyeyi teröre destek vermekle suçlaması; ABDnin bölgede kalıcı olduğunun anlaşılması ve diğer sorunlar Ortadoğunun tümünü şekillendirecek önemdedir. Bu süreçte Türkiye de bölgenin etkili ve önder ülkelerinden biri olarak kendi çıkarları açısından gelişmelerin dışında kalamaz. Bakanlar Kurulumuz bu temel mülahazalarla Milli Güvenlik Kurulu ve

Yazının Devamı

Çiçek: Komşuyuz ve hedefiz

7 Ekim 2003

<#comment>
<#comment>
Hükümet Irak'a asker göndermek üzere hazırladığı tezkereyi TBMM'ye sevk etti.
Bakanlar Kurulu toplantısından sonra görüştüğümüz Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, hükümetin kararının gerekçesini iki sözcükle özetledi:
"Komşuyuz ve hedefiz"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve diğer bakanlarca paylaşıldığı anlaşılan bu temel yaklaşımı Çiçek, şöyle izah etti:
"Bu kararı almamızda kuşku yokki temel etkenlerden biri Irak'la komşu olmamız. Komşuluk ilişkilerimiz tarihi bağlarımız, din ve kültür yakınlığımız Türkiye'nin Irak'ın sorunlarının çözümüne katkıda bulunmasını gerektiriyor. Temel yaklaşımlarımızdan birisi bu. İkincisi ise Türkiye'nin hedef ülke olması. Özellikle terör açısından hedef ülke konumunda olmamız bu kararı almamızı gerektirdi. Türkiye bu konumu ve hedef ülke niteliğiyle olayların dışında seyirci pozisyonunda olamaz. Öyle anlaşılıyorki olay sadece Irak olayı da değil. İsrail'in Suriye'yi vurması İran ve Suriye'yi teröre destek vermekle suçlaması; ABD'nin bölgede kalıcı olduğunun anlaşılması ve diğer sorunlar Ortadoğu'nun tümünü şekillendirecek önemdedir. Bu süreçte Türkiye de bölgenin etkili ve önder ülkelerinden biri olarak

Yazının Devamı

Kıbrıs politikasında çatışma

6 Ekim 2003

AKP hükümeti, KKTCde Denktaşa karşı muhalefeti destekleyen bir tutum içinde. Dışişleri Bakanı Gülün, Avrupa Birliği temaslarıyla kamuoyuna yaptığı bazı açıklamalarda, bunu açıkça görmek mümkün.AKP hükümetinin böyle bir tutum almasının başlıca nedeni, ABden gelen baskı. Başta Verheugen olmak üzere ABden gelen mesajlarla, Kıbrısın Annan planı zemininde çözüme kavuşturulması, olmazsa olmaz bir koşul olarak dayatılıyor. Hükümet, ABden müzakere tarihi alabilmek uğruna Denktaşı gözden çıkarmış görünüyor.Buna karşılık başta Çankaya olmak üzere Genelkurmay ve KKTC yönetimi, Ankaranın 40 yıla yakın süredir uyguladığı geleneksel politikadan yana ağırlık koymuş durumdalar. Bu çatışma, zaman zaman Milli Güvenlik Kurulu düzeyinde de uç veriyor. Dışişleri Bakanı Gülün ve diğer hükümet yetkililerinin ABye, "KKTC seçimlerinden sonra daha hızlı mesafe alırız" biçiminde bir çeşit taahhütte bulunmaları, KKTCde bugünkü muhalefetin işbaşına geleceği ve Denktaşsız bir yönetimde, ABnin istediği şekilde çözüme ulaşılabileceği anlamı taşıyor.Bu devletin zirvesinde, hükümetin verdiği taahhüt olarak değerlendiriliyor. Ankarada Kıbrıs politikasındaki çatışma, bu noktada belirginleşiyor.AKP hükümetinin

Yazının Devamı

Kıbrıs politikasında çatışma

6 Ekim 2003

<#comment>
<#comment>
KKTC'de seçim süreci yaklaşırken, Ankara'nın Kıbrıs politikasındaki ayrışma da, iyice su yüzüne çıktı.
AKP hükümeti, KKTC'de Denktaş'a karşı muhalefeti destekleyen bir tutum içinde. Dışişleri Bakanı Gül'ün, Avrupa Birliği temaslarıyla kamuoyuna yaptığı bazı açıklamalarda, bunu açıkça görmek mümkün.
AKP hükümetinin böyle bir tutum almasının başlıca nedeni, AB'den gelen baskı. Başta Verheugen olmak üzere AB'den gelen mesajlarla, Kıbrıs'ın Annan planı zemininde çözüme kavuşturulması, olmazsa olmaz bir koşul olarak dayatılıyor. Hükümet, AB'den müzakere tarihi alabilmek uğruna Denktaş'ı gözden çıkarmış görünüyor.
Buna karşılık başta Çankaya olmak üzere Genelkurmay ve KKTC yönetimi, Ankara'nın 40 yıla yakın süredir uyguladığı geleneksel politikadan yana ağırlık koymuş durumdalar. Bu çatışma, zaman zaman Milli Güvenlik Kurulu düzeyinde de uç veriyor. Dışişleri Bakanı Gül'ün ve diğer hükümet yetkililerinin AB'ye, "KKTC seçimlerinden sonra daha hızlı mesafe alırız" biçiminde bir çeşit taahhütte bulunmaları, KKTC'de bugünkü muhalefetin işbaşına geleceği ve Denktaş'sız bir yönetimde, AB'nin istediği şekilde çözüme ulaşılabileceği anlamı taşıyor.
Bu devletin

Yazının Devamı