Müfettişler konuşsun

14 Eylül 2003

20 bankanın hortumlandığı için battığı başka ülke var mı acaba?Ve 20sinin de sahiplerinin paraları yutulan vatandaştan daha itibarlı oldukları başka ülke...İşin acı tarafı yavuz hırsız ev sahibini bastırır misali, bunlardan bazılarının dürüstlük timsali kesilip yolsuzlukla mücadele bayrağı açmaları...Vatandaşı iki kez enayi yerine koymaları...Yine ne acıdır ki, polisler birbirini vurunca ilk akla gelen, rüşvet paylaşımı oluyor.Akla hayale gelmeyecek bankacılık numaraları okuyup şaşırıyoruz, bugünlerde...Vatandaşın şaşırması normal de, yetkililerin şaşırmaları veya şaşırıyormuş gibi yapmaları normal değil.Dünyada, Türkiye kadar denetim elemanı bol ülke azdır...Peki bu elemanlar yıllardır ne yaparlar?Bugün basına çarşaf çarşaf yansıtılan hırsızlıkları hiç görmemişler midir?Denetim elemanlarının tamamı örtbasçı mıdır? Tamamı rüşvet alıp yolsuzlukları kapatmışlar mıdır?Elbette değil...Kuşku yok ki, bugün günyüzüne çıkan birçok yolsuzluğun, banka hortumculuğunun farkına varmışlardır, bunları raporlamışlardır. Örtbast edilenler bu raporlardır. Bunları sümenaltı edenler de üst düzeydeki bürokratlar ve siyasilerdir.Ne zaman ki, iş ticari veya siyasi olarak çıkarlarına dokunmaya başlar, o

Yazının Devamı

Müfettişler konuşsun

14 Eylül 2003

<#comment>
<#comment>
Türkiye'nin bir soygun ve rüşvet cenneti olduğunu bilmeyen yok. Nereye el atsanız elinizde kalıyor...
20 bankanın hortumlandığı için battığı başka ülke var mı acaba?
Ve 20'sinin de sahiplerinin paraları yutulan vatandaştan daha itibarlı oldukları başka ülke...
İşin acı tarafı yavuz hırsız ev sahibini bastırır misali, bunlardan bazılarının dürüstlük timsali kesilip yolsuzlukla mücadele bayrağı açmaları...
Vatandaşı iki kez enayi yerine koymaları...

Yazının Devamı

Rektörlerin talebi

13 Eylül 2003

Rektörlerin mutlaka çözülmesini istedikleri iki konu var:1- Siyasallaşmanın önlenmesi,2- Akademik liyakat.Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Aras, bu iki konuyu şöyle açıklıyor:"Yeni yasa taslağında, YÖKün oluşturulma biçiminin siyasallaşmaya zemin hazırlanacağı düşüncesindeyiz. YÖK üyelerinin yarısından fazlası hükümetçe seçilmiş oluyor. Bu da siyasallaşma kaygımızı artırıyor.İkinci konu ise yeni düzenlemede akademik liyakatin sıfırlanacağı kaygısı. Yeni düzenlemede öğretim üyesi alımında sadece ana bilim dalının belirtileceğine ilişkin hüküm bulunması. Oysa ana bilim dalları birçok alt dala ayrılıyor. Bu durumda sadece ana bilim dalını ifade ederek, yapılacak alımlarda ihtiyaç duyulan uzmanlık nasıl saptanacak? Böyle bir uygulama, akademik liyakati zedeler, spesifik uzmanlık gerektiren alanlarda ihtiyacı karşılamaktan uzak kalır."Prof. Dr. Aras, hükümetle yapılacak görüşmelerde ilerleme sağlanmasının öncelikle bu iki konunun düzeltilmesine bağlı olduğunu vurguluyor.Prof. Dr. Aras, üniversite personelinin mali olanakları ve diğer özlük haklarıyla ilgili taleplerinin de göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtiyor.Rektörlerin üzerinde durdukları bir diğer konu da

Yazının Devamı

Rektörlerin talebi

13 Eylül 2003

<#comment>
<#comment>
Hükümetin hazırladığı YÖK yasa taslağına ilişkin tartışmalar sıcaklığını koruyor. Üniversite rektörleri, hükümetle görüşmeleri sürdürmenin anlam taşıması için bazı adımların atılmasını zorunlu görüyorlar.
Rektörlerin mutlaka çözülmesini istedikleri iki konu var:
1- Siyasallaşmanın önlenmesi,
2- Akademik liyakat.
Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Aras, bu iki konuyu şöyle açıklıyor:

Yazının Devamı

Hükümet ve KKTC

12 Eylül 2003

Gülün bu çabaları yerinde...ABye üyelik sürecinde Ankara, üzerine düşünleri büyük ölçüde yerine getirdi. Getirmeye devam ediyor.Ancak, Ankara, demokratikleşme yolunda ağzıyla kuş tutsa bile, karşısına Kıbrıs ve Ege sorununun çıkacağı kesin.Reformlar eksiksiz uygulansa bile AB Türkiyeye müzakere takvimi vermeden önce Kıbrıs sorununun çözüme bağlanmasını isteyecek.ABnin beklediği çözümle Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetiminin çözümü aynı: Annan Belgesinin kabul edilmesi.Hükümet de Kıbrısta bir çözüme varmadan, ABden takvim alamayacağını biliyor. Son zamanlarda yapılan açıklama ve değerlendirmeler gösteriyor ki, Ankarada hükümet, takvim alabilmek için ABnin KKTCyle ilgili beklentilerini karşılamak niyetinde.KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile Dışişleri Bakanı Gül arasındaki söylem farklılığı hatta karşıtlığı da bunun göstergelerinden biri.Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Gül, Cumhurbaşkanı Denktaş ve KKTC hükümetinden çok, KKTC muhalefetiyle paralellik içinde...Bu nedenle de Erdoğan ve Gül, KKTCde aralık ayında yapılacak seçimleri bekliyorlar. Tahmin edilen o ki, Ankarada hükümet, bu seçimlerde KKTC muhalefetinin iktidara gelmesini ve Cumhurbaşkanı Denktaştan görüşmeci yetkisinin

Yazının Devamı

Hükümet ve KKTC

12 Eylül 2003

<#comment>
<#comment>
Hükümet, AB'den müzakere takvimi almak için yoğun çaba harcıyor. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, AB'yle uyum yasalarını izlemek üzere Reform İzleme Grubu, AB İletişim Grubu, gönüllü elçilik gibi yeni girişimleri açıkladı. Bir çeşit seferberlik ilan etti.
Gül'ün bu çabaları yerinde...
AB'ye üyelik sürecinde Ankara, üzerine düşünleri büyük ölçüde yerine getirdi. Getirmeye devam ediyor.
Ancak, Ankara, demokratikleşme yolunda ağzıyla kuş tutsa bile, karşısına Kıbrıs ve Ege sorununun çıkacağı kesin.
Reformlar eksiksiz uygulansa bile AB Türkiye'ye müzakere takvimi vermeden önce Kıbrıs sorununun çözüme bağlanmasını isteyecek.

Yazının Devamı

Denktaş planı

11 Eylül 2003

Sadece Rum tarafı değil, Avrupa Birliğinde ve Türkiyede Rum tarafına yakın çözüm için ağırlık koyanlar da şaşırmıştı.Denktaşın attığı adım nedeniyle uzun süre bocalayan Rum yönetimi ile içerideki ve dışarıdaki destekçileri, kapılar açılırsa, "KKTC boşalır, herkes Rum tarafına kaçar" biçimindeki tezlerini rafa kaldırmak zorunda kalmışlardı.Bugünlerde Denktaş ve KKTC yine benzeri bir baskı süreci yaşıyorlar.Baskı kaynakları da yine aynı.Ancak, deneyimli lider Denktaş, sınır kapılarının açılması kararında olduğu gibi yeni bir sürprize hazırlanıyor. Bunu kendisi de ifade etti. "23 Nisanda yaptığımız gibi yeni açılımlar" yapabileceğinin mesajını verdi.KKTC Cumhurbaşkanı, Annan Planı yerine, ondan da yararlanarak yeni bir planı gündeme getirmeye hazırlanıyor. KKTC ve Ankarada, "Denktaş Planı" olarak adlandırılan bu çalışma sürüyor.Denktaşın Annan Planına alternatif olarak gündeme getirmeye hazırlandığı yeni planın çerçevesi şöyle özetlenebilir:1- İki eşit devlete dayalı konfederal bir yapı,2- 5i Rum, 3ü Türk olmak üzere 8 kişilik Başkanlık Konseyi,3- Dönüşümlü Cumhurbaşkanlığı,4- Meclis ve senatodan oluşan iki meclis. Milletvekili meclisinde oransal denge, senatoda ise eşit temsil.5-

Yazının Devamı

Denktaş planı

11 Eylül 2003

<#comment>
<#comment>
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, içeriden ve dışarıdan gelen baskıların yoğunlaştırılıp, "köşeye sıkıştırılmaya" çalışıldığı bir dönemde sınır kapılarını açarak Rum tarafının ezberini bozmuştu.
Sadece Rum tarafı değil, Avrupa Birliği'nde ve Türkiye'de Rum tarafına yakın çözüm için ağırlık koyanlar da şaşırmıştı.
Denktaş'ın attığı adım nedeniyle uzun süre bocalayan Rum yönetimi ile içerideki ve dışarıdaki destekçileri, kapılar açılırsa, "KKTC boşalır, herkes Rum tarafına kaçar" biçimindeki tezlerini rafa kaldırmak zorunda kalmışlardı.
Bugünlerde Denktaş ve KKTC yine benzeri bir baskı süreci yaşıyorlar.
Baskı kaynakları da yine aynı.

Yazının Devamı