<#comment>#comment>ABD Başkanı Bush, son günlerdeki açıklamalarıyla, Irak’a müdahale konusunda tansiyonu düşürüyor. Son olarak, Irak lideri Saddam Hüseyin’in yerinde kalabileceğini de söyledi.
Bölgedeki savaş bulutları dağılıyor mu?
Başkan Bush’un sözlerine bakarsanız dağılıyor. Ama askeri hazırlıklara bakarsanız dağılmıyor.
Bush’un, "Saddam yerinde kalabilir" dediği günlerde, ABD ordusu, dünyanın en büyük nakliye gemisine savaş malzemesi doldurarak Körfez’e doğru yola çıkardı. Bölgede askeri yığınak sürüyor.
Washington bu çelişkili görüntüyü neden veriyor?
Acaba bir taktik mi yoksa gerçekten ABD Irak’a müdahaleden vaz mı geçiyor? Bağdat’la sorununu savaşsız da çözebilecek bir yol mu buldu?
Rahşan Ecevit ise böyle düşünmüyor. Bayan Ecevit, Özkanın, Ecevitler ve DSPden uzaklaşmasının nedenini yakın çevresine şöyle özetliyor:"Güvenimi kötüye kullandı. Uzaklaşmasının gerçek nedeni af yasası değil güvensizliktir."Peki bu güvensizlik ne zaman başladı ve bardağı taşıran damla ne oldu?Rahşan Ecevitin bu soruyla ilgili olarak kurmaylarına verdiği yanıt şöyle:"Af yasasından çok önce güven duygum sarsılmaya başladı. Çalışma yöntemi olarak Bülentin etrafına kendi kontrolünde bir duvar ördü. Milletvekillerini uzak tuttu. Hatta onları azarlamaya başladı. Genel Merkeze ulaşan birçok konuyu arkadaşlar Başbakana iletemez hale geldiler. Bu, rahatsızlık yaratmaya başladı. Bana ulaşan bazı bilgiler ve iddialar vardı. Bunlarla ilgili tatmin edici yanıtlar alamadım. İkna olmadım." Hüsamettin Özkan, Rahşan Ecevitle arasının af yasası yüzünden açıldığını açıkladı. Af gerçeği... "Af konusu istismar edildi, hala ediliyor. Sonuçlarından beni sorumlu tutuyorlar. Hüsamettin Bey de uzaklaşma nedeni olarak bunu gösteriyor. Oysa hiç ilgisi yok. Bir kere ben af konusunu Parti Meclisine getirdim. Sadece, kader kurbanı denilen, ekonomik ve sosyal koşullar nedeniyle cezaevine girmiş gariban insanlar
<#comment>#comment>Hüsamettin Özkan, Rahşan Ecevit’le arasının af yasası yüzünden açıldığını açıkladı.
Rahşan Ecevit ise böyle düşünmüyor. Bayan Ecevit, Özkan’ın, Ecevitler ve DSP’den uzaklaşmasının nedenini yakın çevresine şöyle özetliyor:
"Güvenimi kötüye kullandı. Uzaklaşmasının gerçek nedeni af yasası değil güvensizliktir."
Peki bu güvensizlik ne zaman başladı ve bardağı taşıran damla ne oldu?
Rahşan Ecevit’in bu soruyla ilgili olarak kurmaylarına verdiği yanıt şöyle:
"Af yasasından çok önce güven duygum sarsılmaya başladı. Çalışma yöntemi olarak Bülent’in etrafına kendi kontrolünde bir duvar ördü. Milletvekillerini uzak tuttu. Hatta onları azarlamaya başladı. Genel Merkez’e ulaşan birçok konuyu arkadaşlar Başbakan’a iletemez hale geldiler. Bu, rahatsızlık yaratmaya başladı. Bana ulaşan bazı bilgiler ve iddialar vardı. Bunlarla ilgili tatmin edici yanıtlar alamadım. İkna olmadım."
ABDnin Iraka müdahale konusunda izlediği politikayı çelişkili olarak niteleyen Başbakan Bülent Ecevit, Washingtonun belirsizliği ortadan kaldırması gerektiğini vurguladı. ABDli General Franksin Genelkurmayı ziyaretinden sonra görüştüğümüz Başbakan Ecevit, ABD Başkanı Bushu "karar vermeye" çağırdı ve şu değerlendirmeyi yaptı: Türkiye arada kalıyor Başbakan Ecevit, ABDnin Kuzey Iraka ilişkin görüşleriyle aldığı tutumun da çelişkili olduğunu belirtti ve "Kürt devleti" oluşumuyla ilgili şöyle konuştu:ABD sivil veya askeri temsilcileriyle yapılan görüşmelerde Kuzey Irakta bir Kürt devleti kurulmasına karşı olduğunu söylüyor, ama gelişmelere baktığımızda, ABDnin verdiği cesaretle Kuzey Irakta devletleşme yönünde adımlar atıldığını görüyoruz. Kuzey Iraktaki gelişmeler ABDnin yönlendirmesi, koruması ve cesaretlendirmesiyle yapılıyor. Bu konuda da ABD söylediğiyle uyumlu davranmalıdır. Hem Irakla, hem de Kuzey Irakla ilgili olarak çelişkili bir tutum sergiliyor. Bundan en fazla Türkiye sıkıntı çekiyor. Başkan Bush ve ABD yönetimi hâlâ bir karar vermiş değil. Bir yandan sürekli askeri harekât havası veriyorlar, bir yandan da müdahale olmayabilir, daha karar vermedik, diyorlar. Bu çelişkili
<#comment>#comment>
ABD’nin Irak’a müdahale konusunda izlediği politikayı çelişkili olarak niteleyen Başbakan Bülent Ecevit, Washington’un belirsizliği ortadan kaldırması gerektiğini vurguladı. ABD’li General Franks’in Genelkurmay’ı ziyaretinden sonra görüştüğümüz Başbakan Ecevit, ABD Başkanı Bush’u "karar vermeye" çağırdı ve şu değerlendirmeyi yaptı:
Başkan Bush ve ABD yönetimi hâlâ bir karar vermiş değil. Bir yandan sürekli askeri harekât havası veriyorlar, bir yandan da müdahale olmayabilir, daha karar vermedik, diyorlar. Bu çelişkili tutum en fazla Türkiye’yi olumsuz etkiliyor. Biz, arada kalıyoruz ve büyük baskı görüyoruz. Başkan Bush ve ABD yönetimi artık kararını vermeli ve bu belirsizliği gidermelidir. Bir yandan her an askeri müdahalede bulunabileceklerini belirtip bu yönde hazırlık yapıyorlar, bir yandan Bush, BM’de askeri müdahale bizim için son seçenektir, diyor. ABD artık ne yapacağına, ne yapmak istediğine karar vermelidir.
Başbakan Ecevit, ABD’nin Kuzey Irak’a ilişkin görüşleriyle aldığı tutumun da çelişkili olduğunu belirtti ve "Kürt devleti" oluşumuyla ilgili şöyle konuştu:
ABD sivil veya askeri temsilcileriyle yapılan görüşmelerde Kuzey Irak’ta
ABD, Franksın ziyaretinden önce de diplomatik kanaldan Ankaranın özellikle de Türk Silahlı Kuvvetlerinin düşüncelerini öğrenmeye çalıştı. ABDnin Ankara Büyükelçisi Pearson bu amaçla bazı komutanları ziyaret etti. ABDnin bağımsız bir Kürt devletinden yana olmadığını onlara da tekrarladı. Ancak aldığı yanıt, Kuzey Iraktaki gelişmelerden ABDnin de sorumlu olduğu yönündeydi. Pearsona özellikle Kuzey Iraklı Kürt liderlerle yapılan "Washington mutabakatı" anımsatıldı. Kuzey Irakta fiilen devletleşme adımlarının Washington mutabakatından sonra atıldığı, dolayısıyla gelişmelerden ABDnin de sorumlu olduğu belirtildi. ABD Büyükelçisine, Türkiyenin Kuzey Irakta bağımsız bir Kürt devletine izin vermesinin mümkün olmadığı, Türkiyenin her koşulda bunu önlemeye muktedir ve kararlı olduğu vurgulanarak, "aklınızdan bile geçirmeyin" mesajı verildi.Peki General Frankse ne mesaj verilecek?Franksle de Pearsona söylenen çerçeve içinde konuşulacağını belirtebiliriz. Genelkurmay askerî, Dışişleri diplomatik ve siyasi açıdan Frankle yapılacak görüşmelere dönük dosyalarını hazırlamış durumdalar. Türkiyenin, Kuzey Irakta bağımsız Kürt devleti ilanı, Türkmenler, PKK konularındaki duyarlılığı ile Irakın
<#comment>#comment>
Kuzey Irak’la ilgili olarak Ankara’nın askeri ve diplomatik trafiği hızlandı. ABD Merkez Komutanı General Franks bugün Ankara’da temaslarına başlayacak. Franks’ın ziyareti ABD’nin Irak müdahalesi ve politikası açısından büyük önem taşıyor. Ankara’dan alacağı hava ve mesajlar Washington yönetimine Ankara’nın nabzını verecek.
ABD, Franks’ın ziyaretinden önce de diplomatik kanaldan Ankara’nın özellikle de Türk Silahlı Kuvvetleri’nin düşüncelerini öğrenmeye çalıştı. ABD’nin Ankara Büyükelçisi Pearson bu amaçla bazı komutanları ziyaret etti. ABD’nin bağımsız bir Kürt devletinden yana olmadığını onlara da tekrarladı. Ancak aldığı yanıt, Kuzey Irak’taki gelişmelerden ABD’nin de sorumlu olduğu yönündeydi. Pearson’a özellikle Kuzey Iraklı Kürt liderlerle yapılan "Washington mutabakatı" anımsatıldı. Kuzey Irak’ta fiilen devletleşme adımlarının Washington mutabakatından sonra atıldığı, dolayısıyla gelişmelerden ABD’nin de sorumlu olduğu belirtildi. ABD Büyükelçisine, Türkiye’nin Kuzey Irak’ta bağımsız bir Kürt devletine izin vermesinin mümkün olmadığı, Türkiye’nin her koşulda bunu önlemeye muktedir ve kararlı olduğu vurgulanarak, "aklınızdan bile geçirmeyin" mesajı verildi.
Şu değerlendirmeyi yaptı:- Gelişmelere bakılırsa, ABDnin, "tavşana kaç, tazıya tut" politikası izlediği akla gelmiyor değil. Bizim yaptığımız her görüşmede ABDliler, Kuzey Irakta bağımsız bir Kürt devleti kurulmasını istemediklerini belirtiyorlar ama gelişmeler fiilen bir devlet kurulduğunu gösteriyor.- Iraka müdahaleye hazırlandığı bir dönemde ABD böyle bir politika ile neyi amaçlıyor olabilir?- Gelişmelere bakınca akla gelen bir diğer kuşku da şu: Acaba, ABD bu gelişmeleri teşvik ederek Ankarayı tahrik etmeye mi çalışıyor? Örneğin, kendileri müdahale etmeden önce Türkiyenin Kuzey Iraka girmesini mi istiyorlar? Böyle bir amaç da güdülüyor olabilir.- Peki Ankara nasıl hareket etmeyi düşünüyor?- Bizim dış tahrik ve teşviklerle hareket etmemiz söz konusu olmaz. Türkiye, gelişmeleri kendi ulusal çıkarları açısından değerlendiriyor ve hareket tarzını da buna göre belirliyor. Biz bu şekilde davrandık, bu şekilde davranırız. Müdahaleye karşı olduğumuz zaten biliniyor. Ama biz ulusal çıkarlarımız konusunda çok duyarlıyız. Bunun da koşullarını açıkladık. Kuzey Irakta bağımsız bir Kürt devleti ilan edilmesi, Türkmenlerin güvenliğinin tehlikeye sokulması, yok edilmek ve yok sayılmak