Kamu işçileri neden emekli olmak istiyor?Bu soruyu y"nelttiğimiz Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler şu yanıtı verdi:- Anayasa Mahkemesi "Emeklilik Yasası'nı iptal etti. Şimdi işçiler yeni yasayla emeklilik yaşı yükseltilir ve emekli olamayız diye endişe ettiklerinden fırsat çıkmışken emekli olmak istiyorlar. Emeklilik yaşı yükseltildiğinde bu şansı kaybedeceklerini düşündükleri için emeklilik başvurusu yapıyorlar. Hesaplarımıza g"re, g"nüllü olarak emekli olacakların sayısı bizim resen emekli etmeyi düşündüklerimizin sayısından fazla olacak. Bu durumda, bu kadar çok emekli olmak isteyen varken, emekli olmak istemeyenleri zorlamanın anlamı yok. Bu nedenlerle resen emeklilik uygulamasına artık gerek kalmadı.Keçeciler'e resen emekli etmeyi düşündükleri işçi sayısıyla g"nüllü başvuruların sayısını soruyoruz:- Bizim hesabımıza g"re, 26 bin 500 kamu işçisini emekli etmek gerekiyordu. Ancak şu ana kadar yapılan başvurular, g"nüllü emeklilik talep edenlerin bu sayıyı aşacağını g"steriyor. ™rneğin bir - iki gün içinde Telekom'dan 5 bin 500, Çay-Kur'dan 4 bin 500, İsdemir'den 5 bin ve Sümerbank'tan 2 bin 800 kişi emekli olmak için bavşurdu. Bir - iki gün içinde başvuranların sayısı, 16 bine
<#comment>#comment>Kamu kesiminde çalışan işçilerden gönüllü olarak emekli olmak isteyenlerin sayısı, Başbakanlık'ın beklediği sayının çok üzerinde çıktı. O kadar ki Başbakan Ecevit artık resen emeklilik uygulamasının gerek olmadığını açıkladı.
Kamu işçileri neden emekli olmak istiyor?
Bu soruyu yönelttiğimiz Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler şu yanıtı verdi:
- Anayasa Mahkemesi "Emeklilik Yasası'nı iptal etti. Şimdi işçiler yeni yasayla emeklilik yaşı yükseltilir ve emekli olamayız diye endişe ettiklerinden fırsat çıkmışken emekli olmak istiyorlar. Emeklilik yaşı yükseltildiğinde bu şansı kaybedeceklerini düşündükleri için emeklilik başvurusu yapıyorlar. Hesaplarımıza göre, gönüllü olarak emekli olacakların sayısı bizim resen emekli etmeyi düşündüklerimizin sayısından fazla olacak. Bu durumda, bu kadar çok emekli olmak isteyen varken, emekli olmak istemeyenleri zorlamanın anlamı yok. Bu nedenlerle resen emeklilik uygulamasına artık gerek kalmadı.
Keçeciler'e resen emekli etmeyi düşündükleri işçi sayısıyla gönüllü başvuruların sayısını soruyoruz:
- Bizim hesabımıza göre, 26 bin 500 kamu işçisini emekli etmek gerekiyordu. Ancak şu ana kadar yapılan başvurular,
Bu g"revi başından kabul etmeseydi daha iyi olurdu, ama istifa etmesi de isabetli bir davranıştır.Tanrıyar olayında üzerinde durulması gereken, yaşından daha çok, uzmanlık alanı olmadığı halde sadece eski bakan veya milletvekili olması nedeniyle TšPRAŞ gibi Türk ekonomisinin en "nemli kurumlarından birine y"netim kurulu üyesi olarak atanmasıdır.Türkiye bir süreden beri kamuda yeni bir yapılanma çabası içinde g"rülüyor. Bu çaba ekonomik krizle birlikte toplumdan gelen baskıyla daha da arttı. Siyasetçilerin kamu kurum ve olanaklarını babalarının çiftçiliği gibi kullanmalarına engel olunması, devletin küçültülmesi, üretime katkısı olmayan kamu işçi ve memurlarının emekli edilmesi veya işten çıkarılmaları son aylarda Türkiye'nin gündeminde eksik olmayan tartışma konuları...Toplum bu konuda o kadar duyarlı hale geldi ki, partiler bu alanlarda proje üretme yarışına girdiler. ™rneğin ANAP yeni yapılanma projesi geliştirdi. Bazı kamu kurumlarının kapatılmasını "nerdi.Ancak Tanrıyar olayı herkese, "bu ne perhiz bu ne lahana turtuşu" dedirtecek türdendi.Sorun sadece Tanrıyar mı?Değil elbette. Politikayı bırakmış veya seçilememiş milletvekillerinin kamu kurumlarına ilgili - ilgisiz
<#comment>#comment>İçişleri eski Bakanı ve ANAP eski Milletvekili Ali Tanrıyar'ın, 87 yaşında TÜPRAŞ Yönetim Kurulu üyeliğine getirilmesi kamuoyunda garipsendi. Tanrıyar, garipsemeyi algıladığı için dün yeni getirildiği görevinden istifa etti.
Bu görevi başından kabul etmeseydi daha iyi olurdu, ama istifa etmesi de isabetli bir davranıştır.
Tanrıyar olayında üzerinde durulması gereken, yaşından daha çok, uzmanlık alanı olmadığı halde sadece eski bakan veya milletvekili olması nedeniyle TÜPRAŞ gibi Türk ekonomisinin en önemli kurumlarından birine yönetim kurulu üyesi olarak atanmasıdır.
Türkiye bir süreden beri kamuda yeni bir yapılanma çabası içinde görülüyor. Bu çaba ekonomik krizle birlikte toplumdan gelen baskıyla daha da arttı. Siyasetçilerin kamu kurum ve olanaklarını babalarının çiftçiliği gibi kullanmalarına engel olunması, devletin küçültülmesi, üretime katkısı olmayan kamu işçi ve memurlarının emekli edilmesi veya işten çıkarılmaları son aylarda Türkiye'nin gündeminde eksik olmayan tartışma konuları...
Toplum bu konuda o kadar duyarlı hale geldi ki, partiler bu alanlarda proje üretme yarışına girdiler. Örneğin ANAP yeni yapılanma projesi geliştirdi. Bazı
Başbakan'ın bu kaygısı İsrail Başbakanı Şaron'un tutumundan kaynaklanıyor. Şaron'la uzun bir telefon g"rüşmesi yaptığını anımsatan Ecevit, Şaron'un kendisine açıkça "Afarat'tan kurtulmak" istediğini belirttiğini s"yledi. Şaron'un bu yaklaşımı Ecevit'i, Arafat'ın can güvenliği konusunda da endişeye y"neltmiş g"rünüyor.Başbakan, "Arafat'a suikast yapılırsa Türkiye'nin tavrı konusunda Şaron'a bir g"rüş ilettiniz mi" biçimindeki bir soruyu yanıtlarken, "O kadar ağır olasılıkları konuşmak istemiyorum" dedi, ama kaygısını vurgulamayı da ihmal etmedi:- Arafat yeri doldurulamayacak bir liderdir. Arafat bir şekilde ortadan kalkarsa sorunun daha da ağırlaşacağından endişe duyarım. Bunu Sayın Şaron'a da s"yledim.Ecevit, Arafat'ın can güvenliği dahil gelişmeleri karamsarlık içinde izliyor.Türkiye'den başka da uzlaşma sağlamaya d"nük çaba g"steren ülke olmadığına işaret ediyor.İsrail'in Filistin'i açıkça savaş ortamına sürüklediğini düşünen Ecevit, Arafat'ın da Filistin Y"netimi'ne karşı olan ve ter"r eylemi gerçekleştiren gruplara karşı daha etkili "nlem almasını istiyor. İsrail'in ter"r eylemleri karşısında vatandaşlarını korumasının doğal hakkı olduğunu, ancak sorunun ç"zümü için
<#comment>#comment>Başbakan Bülent Ecevit, dün düzenlediği basın toplantısında, İsrail -Filistin sorunu ve Arafat'ın güvenliği konusunda çok kaygılıydı.
Başbakan'ın bu kaygısı İsrail Başbakanı Şaron'un tutumundan kaynaklanıyor. Şaron'la uzun bir telefon görüşmesi yaptığını anımsatan Ecevit, Şaron'un kendisine açıkça "Afarat'tan kurtulmak" istediğini belirttiğini söyledi. Şaron'un bu yaklaşımı Ecevit'i, Arafat'ın can güvenliği konusunda da endişeye yöneltmiş görünüyor.
Başbakan, "Arafat'a suikast yapılırsa Türkiye'nin tavrı konusunda Şaron'a bir görüş ilettiniz mi" biçimindeki bir soruyu yanıtlarken, "O kadar ağır olasılıkları konuşmak istemiyorum" dedi, ama kaygısını vurgulamayı da ihmal etmedi:
- Arafat yeri doldurulamayacak bir liderdir. Arafat bir şekilde ortadan kalkarsa sorunun daha da ağırlaşacağından endişe duyarım. Bunu Sayın Şaron'a da söyledim.
Ecevit, Arafat'ın can güvenliği dahil gelişmeleri karamsarlık içinde izliyor.
Türkiye'den başka da uzlaşma sağlamaya dönük çaba gösteren ülke olmadığına işaret ediyor.
Kıbrıs Rum Y"netimi'nin Avrupa Birliği'ne girmesi "ncesinde Türk tarafı nasıl bir ç"züme "evet" diyebilir?Güney Kıbrıs'ın AB'ye girmeyi garantilemiş gibi g"rünmesiyle yeni başlayan sürecin bağlantısı nedir ve Türk tarafını nasıl etkiler?Güney Kıbrıs Y"netimi'nin Denktaş'ın girişimlerine olumlu yanıt vermesinde, Avrupa Birliği'ne girecek olmasının belirleyici bir etken olduğu kesin.Aynı yaklaşım Türk tarafı için de geçerli olabilir mi?Dışişleri Bakanı İsmail Cem, Brüksel'den yaptığımız telefon g"rüşmesinde Ankara'nın yaklaşımını ş"yle "zetledi: "Biz bu aşamada işin Avrupa Birliği y"nüyle ilgili değiliz. O konuyu ayrı tutuyoruz. Şimdi "nemli olan Kıbrıs'ta tarafların ikili g"rüşmeler yoluyla bir ç"züme ulaşmasıdır. ™nce Kıbrıs'ta eşitliğe dayalı bir ç"züme ulaşmalarıdır. Bizim tezimiz her zaman bu sorunun Kıbrıs'ta iki taraf arasında ç"züme ulaştırılması, dışarıdan müdahale edilmemesiydi. Şimdi b"yle bir süreç başladı. Güney Kıbrıs'ın Avrupa Birliği'ne girmesi konusu ayrı. O aşama geldiğinde ayrıca değerlendiririz. Şimdi yoğunlaştığımız konu Kıbrıs'ta ç"züm bulunmasıdır." Cem, bu yaklaşımı aktardıktan sonra "ihtiyatlı" olmayı da elden bırakmıyor: "Doğal olarak bizim üzerinde
<#comment>#comment>KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Klerides'in beklentileri de aşan bir şekilde başlattıkları diyalog süreci nereye varır?
Kıbrıs Rum Yönetimi'nin Avrupa Birliği'ne girmesi öncesinde Türk tarafı nasıl bir çözüme "evet" diyebilir?
Güney Kıbrıs'ın AB'ye girmeyi garantilemiş gibi görünmesiyle yeni başlayan sürecin bağlantısı nedir ve Türk tarafını nasıl etkiler?
Güney Kıbrıs Yönetimi'nin Denktaş'ın girişimlerine olumlu yanıt vermesinde, Avrupa Birliği'ne girecek olmasının belirleyici bir etken olduğu kesin.
Aynı yaklaşım Türk tarafı için de geçerli olabilir mi?
Dışişleri Bakanı İsmail Cem, Brüksel'den yaptığımız telefon görüşmesinde Ankara'nın yaklaşımını şöyle özetledi: