<#comment>#comment>
Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş, Amerika'dan Başbakan Ecevit'e telefon ederek, ANAP ve MHP kanadındaki kamu bankalarının ve özelleştirme idaresinin kendisine bağlanmasını istedi mi?
Başbakan Ecevit, bu soruya, "kesinlikle hayır" yanıtını verdikten sonra, şöyle devam ediyor:
"Basında bu yönde haberler gördüm. Ancak bunlar tamamen gerçek dışıdır. Sayın Derviş'le bir kez telefonla konuştum. O konuşmada da böyle bir konu kesinlikle geçmedi. Zaten daha önce Ankara'da yapılan görüşmelerde de, liderler zirvesinde de böyle bir konu gündeme gelmemişti."
- Sayın Derviş telefonda ne tür bilgiler verdi? Temaslarından memnun mu?
<#comment>#comment>Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş'in ABD dönüşünde nasıl bir program açıklayacağı merak konusu.
Uluslararası kuruluşlardan alınacak desteğin büyük ölçüde bu programın içeriğine ve arkasında siyasi iradenin kararlılığına bağlı olacağı biliniyor.
Üç koalisyon ortağı bu desteği sürdüreceklerini açıkladılar.
Yeni programın uygulanabilmesi, bu açıklamaların gereğinin de yapılmasına bağlı. Alınacak kararların radikal nitelikte olacağı, Derviş'in sözlerinden hissediliyor.
Sorunun büyük ölçüde bankacılık sektöründen kaynaklandığı, özellikle üç kamu bankası ile Fon'daki bankaların krizi tetiklediği görüşü hakim.
Ziraat, Emlak ve Halk bankalarının 1991 yılından bu yana biriken "görev zararları" en ağır yükü oluşturuyor. Çarkı döndürebilmek için bu bankaların borçlanmak zorunda olması ve yüksek faizlerle her gün para toplamaya çalışmaları, sistemi kilitliyor. Aynı şekilde Fon'daki bankalar da günlük işleri yürütebilmek için para talep ediyor ve piyasayı yükseltiyorlar.
<#comment>#comment>Başbakan Ecevit'le, Devlet Bakanı Kemal Derviş arasındaki yakınlığın çok eskilere dayandığı biliniyor.
Başbakan Ecevit'in, gazetelerin Ankara temsilcileriyle önceki gün yaptığı görüşme sırasında bu yakınlığı konuşma olanağı bulduk.
Ecevit'in, CHP Genel başkanı olarak, partiyi "ortanın solu - klasik sosyal demokrasi" çizgisinden "demokratik sol" çizgiye oturtmaya çalıştığı dönemde, Kemal Derviş'le birlikte çalıştığını öğrendik.
Ecevit'in, CHP'yi, "devlet partisi" görüntüsünden uzaklaştırmaya giriştiği bu dönemde, özellikle "katı devletçilik" çizgisinin terk edilmesi yaklaşımının genç bir akademisyen olarak Kemal Derviş tarafından paylaşıldığı ve bu çalışmalara katıldığı bilgisini aldık.
Ecevit, bu konudaki sorumuzu yanıtlarken, "Zaten bu düşünceler nedeniyle Sayın Derviş'le birlikte çalıştık" dedi.
Anlaşılıyor ki, 1970'li yıllarda Ecevit'le Derviş arasında bir çizgi beraberliği oluşmuş. Derviş'in, Özal ve Çiller'in davetlerini geri çevirip Ecevit'in çağrısını kabul etmesinde bu çizgi yakınlığının önemli etkisi var.
<#comment>#comment>Başbakan Bülent Ecevit, gazetelerin Ankara temsilcilerini kabul ederek gündemdeki konulara ilişkin sorularını yanıtladı. Ecevitler'in Or - An'daki kütüphane evlerinde gerçekleşen görüşmede, gündem, ağırlıklı olarak yeni ekonomik program, Devlet Bakanı Kemal Derviş, IMF, Dünya Bankası ve bayramdan sonraki muhtemel gelişmelerdi.
Başbakan Ecevit, Derviş'in ABD'den getireceği haberlerden, yeni programdan çok umutlu görünüyor. Piyasada ve kamuoyunda giderek güvenin yeniden oluşmaya başladığına dikkat çekiyor. Dövizin dalgalanmaya başlamasıyla birlikte dışsatımda hızlı bir hareketlenme gözlendiğini, dışsatım artışının iç üretimi ve istihdamı da artıracağını vurguluyor. Başbakan Ecevit'in gündemdeki konulara ilişkin görüşleri şöyle: "Enflasyonla mücadeleden vazgeçmiş değiliz. Düşüş sürüyor. Bu birkaç ay aksayacak. Ancak yeni programın devreye girmesiyle yeniden düşüşe geçecek. Kriz biraz aksatmış olacak, ama yeniden düşüş sürecine girilecek. Dövizdeki tırmanış sürdü. 800 - 900 bin aralığında seyrediyor. En olumlu gelişme dışsatımda gözleniyor. Hemen artışa geçti. İç üretimi de olumlu yönde etkileyecek bir seyir izliyor."
"Yeni program, Sayın Derviş'in
<#comment>#comment>Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş, ABD'ye hareket etmeden önce Ankara'daki son gününü özelleştirme çalışmalarına ayırdı. Derviş, önceki gün Maliye Bakanı Sümer Oral'la çok uzun bir telefon görüşmesi yaptıktan sonra dün de Devlet Bakanı Yüksel Yalova ile bir araya geldi ve özelleştirmeyi ele aldı.
Derviş, Maliye Bakanı Oral'la yaptığı görüşmede programın bütçe ve maliye ayağının iyi göründüğü saptamasını yaptı. Derviş ve Oral, ekonomideki iki tıkanıklık noktasının banka sistemi ve özelleştirme olduğu konusunda görüş birliğine vardılar.
Devlet Bakanı Derviş, özelleştirmeden sorumlu Devlet Bakanı Yüksel Yalova ile yaptığı dünkü toplantıya Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti'yi de davet etti ve özelleştirmede neler yapılabileceğini konuştu.
Toplantıdan çıkan önemli sonuçlardan biri ilk kez özelleştirme bakanının da yeni programın ve IMF'ye verilecek ek niyet mektubunun hazırlık çalışmalarına katılması oldu. Yalova da Derviş'le birlikte yeni program hazırlıklarına katılacak.
Derviş ve Yalova'nın uzlaştıkları bir diğer konu ise ivedilikle üç kamu bankasının satılması ve kapsamdaki büyük kurumların özelleştirilmesinin gerçekleştirilmesi
<#comment>#comment>Devlet Bakanı Kemal Derviş'in öncelikli çabalarından biri de bir ekip oluşturmak. Genel eğilimi mevcut yöneticilerle uyumlu bir çalışma yürütmek, gerekli olan yerlerde kadro takviyesine yönelmek.
Derviş'in şimdilik ABD'den getirdiği tek kişi, yardımcısı Oya Ünlü.
Oya Ünlü Devlet Bakanı Fikret Ünlü'nün kızı. Dört yıldır Dünya Bankası'nda Kemal Derviş'le birlikte çalışıyor ve portföy yönetiminden sorumlu olarak görev yapıyor. Ünlü, ODTÜ İşletme Fakültesi mezunu. ODTÜ'yü bitirdikten sonra Milli Eğitim Bakanlığı'nın bursunu kazanarak ABD'ye gitmiş ve George Washington Üniversitesi'nde mastır çalışmasına başlamış. O arada Dünya Bankası'na girerek Kemal Derviş'in yardımcılarından biri olmuş.
Kemal Derviş, Başbakan Ecevit'ten davet alınca Ünlü'ye birlikte Türkiye'de çalışmayı önermiş ve Ankara'ya getirmiş. Oya Ünlü, Derviş'in bakanlığında bir anlamda onun "sağ kolu" gibi çalışacak. Hem ekonomi hem siyasi alanlarda danışmanlığını yapacak.
Oya Hanım'la dün konuşma olanağı bulduk.
Derviş'in danışmanı ve yardımcısı olarak hem kendi düşüncelerini hem de yakın tanıdığı Derviş'in yaklaşımlarını sorduk.
<#comment>#comment>
Devlet Bakanı Kemal Derviş'in görev alanıyla ilgili tartışmalar sürüyor. Devlet Bakanlığı'na atandıktan ve kendisine bağlı kurumlar açıklandıktan sonra yapılan yorumların ortak noktası Derviş'in daha çok DSP'nin elindeki ekonomik kurumlarla yetinmek zorunda kaldığı, ANAP ve MHP'nin ise kendi kurumlarını vermeyerek, biraz mesafeli durduklarıydı.
Bu yorumlar Derviş'in hükümetin sadece DSP kanadı tarafından desteklendiği, MHP ve ANAP kanatlarından ise destek almayacağı düşüncesine yol açtı. ANAP lideri ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'a dün yaptığımız görüşmede bu yorumları anımsatarak sorduk:
- Devlet Bakanı Kemal Derviş'in istediği gücü elde edemediği, ANAP ve MHP'nin elindeki ekonomiyle ilgili kurumları vermediği düşünülüyor. ANAP ve MHP'nin uzak durduğu yorumlarına ne diyorsunuz?
- Tam aksine Sayın Derviş'e üç koalisyon ortağı da destek veriyor. Birincisi Sayın Derviş'in veya Sayın Başbakan'ın bizden kurum talepleri olmadı. Böyle bir konuşma, tartışma hiç geçmedi. Kamuoyuna yansıtıldığı gibi Vakıflar Bankası bize bağlı değil. Sadece özelleştirme verilebilirdi, denilebilir. Ancak hem talep gelmedi hem de buna gerek kalmadı. Önemli olan
<#comment>#comment>Kemal Derviş'in ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı olarak kabineye alınması kamuoyunun bir süredir bozuk olan moralini olumlu yönde etkiledi. Karamsar havanın dağılmasında önemli bir faktör oldu. Derviş'in birkaç gündür sergilediği görüntü, nitelikleri, güven verdi. Özal döneminde ABD'den getirilen "prens"lere benzemiyor.
Derviş'in olumlu bulunan bu özelliklerinin yanı sıra iyi bir teknisyen olması da ekonominin düze çıkarılması yolunda kamuoyundaki beklentiyi güçlendirdi.
Psikolojik atmosferde olumlu gelişmeler yaşanırken, Bankacılık Üst kurulu Başkanı Zekeriya Temizel'in istifa etmesi üzüntü yarattı.
Temizel, dürüstlüğü, çalışkanlığı, banka soyguncularına karşı verdiği mücadeleyle toplumun güvenini kazanmış bir isimdi. Temizel'in yönetiminde bankaların güvenli ve sağlam ellere teslim edildiği yargısı yerleşmişti.
Bankacılık sektörünün attığı bir "pıhtı"nın tüm ekonomiyi felç etmeye yettiği bir dönemde Temizel'in bankacılık sektörüne vermeye çalıştığı düzen de dört gözle bekleniyordu.
Derviş'le ilgili ilk gözlemler ve Temizel'in bilinen özellikleri bu iki ismin işbirliği içinde verimli ve hızlı bir çalışma yapabilecekleri izlenimini de