Devlet Bakanı Kemal Derviş'in görev alanıyla ilgili tartışmalar sürüyor. Devlet Bakanlığı'na atandıktan ve kendisine bağlı kurumlar açıklandıktan sonra yapılan yorumların ortak noktası Derviş'in daha çok DSP'nin elindeki ekonomik kurumlarla yetinmek zorunda kaldığı, ANAP ve MHP'nin ise kendi kurumlarını vermeyerek, biraz mesafeli durduklarıydı.
Bu yorumlar Derviş'in hükümetin sadece DSP kanadı tarafından desteklendiği, MHP ve ANAP kanatlarından ise destek almayacağı düşüncesine yol açtı. ANAP lideri ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'a dün yaptığımız görüşmede bu yorumları anımsatarak sorduk:
- Devlet Bakanı Kemal Derviş'in istediği gücü elde edemediği, ANAP ve MHP'nin elindeki ekonomiyle ilgili kurumları vermediği düşünülüyor. ANAP ve MHP'nin uzak durduğu yorumlarına ne diyorsunuz?
- Tam aksine Sayın Derviş'e üç koalisyon ortağı da destek veriyor. Birincisi Sayın Derviş'in veya Sayın Başbakan'ın bizden kurum talepleri olmadı. Böyle bir konuşma, tartışma hiç geçmedi. Kamuoyuna yansıtıldığı gibi Vakıflar Bankası bize bağlı değil. Sadece özelleştirme verilebilirdi, denilebilir. Ancak hem talep gelmedi hem de buna gerek kalmadı. Önemli olan kurumların bağlanması değil koordinasyondur. Bunu da Özelleştirme Yüksek Kurulu yapacak. O kurula Sayın Derviş de üye olacak. Koalisyonun üç ortağı da o kurulda temsil ediliyor. Bu nedenlerle bir kurum pazarlığı yapılmadı.
- Yeni hazırlanacak programın tek sorumlusu Devlet Bakanı Kemal Derviş mi olacak?
- Bu yaklaşım da yanlış. Program çalışmalarına hepimiz katılacağız. Örneğin Maliye Bakanlığı bürokratları Sayın Derviş'le çalışmaya başladılar. Bugün Maliye Bakanımız Sayın Sümer Oral da çalışmalara bizzat katılacak. Program hükümetin programı olacak. İlgili bakanlar ve bürokratlar çalışmalarda bulunacak. Biz de genel başkanlar olarak katkıda bulunacağız.
- Yarım kalan programa yöneltilen en önemli eleştirilerden biri de sosyal yönünün zayıf olmasıydı. Yeni programda bu konuda neler yapılacak?
- Bunun farkındayız. Vatandaşta bıçak kemiğe dayandı. Bu bilinçle hareket edeceğiz. Hazırlanan yeni bir gelir paketi var. Bu pakette vergi olmayacak. Vatandaşa ek yük getirilmeyecek. Aksine gelir paketinden sağlanacak kaynağın bir bölümü sosyal harcamalar için ayrılacak. Program sosyal yönü bu yolla gözetecek ve kollayacak.
Başbakan Yardımcısı ve ANAP lideri Yılmaz, önümüzdeki bir aylık sürenin çok önemli olduğunu vurguluyor. Bu sürede IMF ile yeni bir uzlaşmaya varılmasının ve 28 Mart'ta IMF Yönetim Kurulu'ndan olumlu karar çıkmasının sağlanması gerektiği üzerinde duruyor. Bu amaçla da bu süre içinde yeni programla birlikte Türkiye'nin üzerine düşeni yapması gerektiğini vurguluyor. Yılmaz da, hükümet açısından hedeflere ulaşmak için yeni programın ve yönetimin son şans olduğunun farkında...
Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş'ten umutlu görünüyor... "Devlet Bakanı Kemal Derviş'le görüştünüz. İlk izlenimleriniz nelerdir?" sorusuna şöyle cevap veriyor: "Benim de izlenimim Sayın Ecevit gibi olumlu. Gerçekçi birisi. Hayal içinde değil. Ayakları yere basıyor. Bunu gözledim."
- Yeni programın en önemli özelliğini dış desteğin oluşturacağı söyleniyor. Bu biraz da Sayın Derviş'in eski görevinden ve ilişkilerinden kaynaklanan bir beklenti. Sizin düşünceniz nedir?
- Dış destek elbette önemli. Ama yine gerçekçi olmak lazım. IMF ile yeni bir anlaşmaya varmak gerekiyor. IMF'nin 28 Mart'ta Yönetim Kurulu toplantısı yapılacak. Bu toplantıdan önce IMF'nin ikinci kredi taksitini vermesi mümkün değil. Bir milyar doların üzerinde bir destek olacak ama bu ancak 28 Mart toplantısından sonra gerçekleşebilir. Bunun da anlamı şudur: Biz en az bir ay daha kendi ayaklarımız üzerinde durmak zorundayız.