Af ve veto

13 Aralık 2000

Af ve veto
<#comment>"Hani" diyor Rahşan Ecevit, "Sıtkım sıyrıldı, derler ya... İşte ben de o noktadayım. Bu af konusu o kadar istismar edildi ki artık sıtkım sıyrıldı. Ben elimden geleni yaptım."Rahşan Ecevit'i bu noktaya getiren ne?
Bu soruya şu yanıtı veriyor Rahşan Hanım:
"Ben nasıl bir af istediğimi defalarca kamuoyuna açıkladım. Çok sınırlı ve sadece gariban kader kurbanlarını kapsayan bir af çıkarılmasını istemiştim. Ama o kadar istismar edildi ki, sonuçta arzu edilmeyen bir kapsam ortaya çıktı. Herkes yasaya bir şeyler ekledi. Eşitlik ilkesi denilerek kamu vicdanını rahatsız edecek hükümler konuldu. Bu benim istediğim af kapsamı olmadığı halde eleştiriler hep bana yöneltildi. Bu bir haksızlık.""O kadar ki" diye devam ediyor, Rahşan Ecevit:
"İşkencecileri bile af kapsamına almak istediler. Sonra benim hareket noktam ve yaklaşımım ortadayken, Meclis'te bazı takıntılı milletvekillerinin kabul edilemeyecek davranışları ortaya çıktı. Ayrıca kamuoyunun önüne hep mağdur insanların tepkileri getirildi. Buna bir itirazım yok ama hiç normal vatandaşların yaklaşımları, onların aileleri, gerçekten gariban sayılacak mahkumların ailelerinin duyguları konu

Yazının Devamı

Ecevit - Kıvrıkoğlu görüşmesi

12 Aralık 2000

Ecevit - Kıvrıkoğlu görüşmesi
<#comment>Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun Başbakan Bülent Ecevit'i ziyareti hangi çerçevede gerçekleşti ?
Başbakanlık çevrelerinden aldığımız bilgiye göre, Org. Kıvrıkoğlu'nun Başbakan'ı ziyaret talebi yeni değil. Org. Kıvrıkoğlu, Ecevit'le görüşme isteğini, Başbakan, Avrupa Birliği Zirvesi için Nice'e gitmeden önce, Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'a iletmiş. Dün gerçekleşen ziyaret bu talebin bir sonucu.
Başbakan Bülent Ecevit'le dün Org. Kıvrıkoğlu'nun ziyaretinden sonra görüşme olanağı bulduk.
En çok merak edilen Org. Kıvrıkoğlu'nun, Başbakan Nice'teyken Genelkurmay'ın yaptığı açıklamanın zamanlaması konusuydu. Genelkurmay'ın PKK'nın bazı Avrupa devletlerince desteklendiği ve Kürtçe TV talebinin de PKK'nın siyasallaşma çabasına yardımcı olacağı gibi bazı kaygıların dile getirilmesi Başbakan'ı rahatsız etmiş miydi?
Başbakan Ecevit'e sorduk :
- Genelkurmay Başkanı'yla görüşmenizde, yaptıkları açıklamanın zamanlamasıyla ilgili tartışmalara girildi mi?

Yazının Devamı

Söyleyene bakın...

11 Aralık 2000

Söyleyene bakın...
<#comment>"Sayın Ecevit'in geleneğinde vatan hainlerini affetmek fazla yabancı gelen bir husus değildir."Kim söylüyor bunu?
MHP milletvekili Ali Güngör...
Ali Güngör kim?
Ecevit'in affından yararlanıp, cezaevinden çıkmış bir sağ eylemci.
Eylemi ne?
1970, Dr. Asteğmen Necdet Güçlü'nün Hacettepe'de öldürülmesi olayına karışmak.

Yazının Devamı

Hem sevinçli hem üzgün

10 Aralık 2000

Hem sevinçli hem üzgün
<#comment>Af yasasına tepkiler sürüyor. Eleştirilerin ortak noktası affın adaleti zedelediği, kamu vicdanını yaraladığı düşüncesi. Doğal olarak suçluların mağdur ettiği insanların, özellikle cinayetlere kurban vermiş insanların tepkisini anlamamak mümkün değil...
Eleştirilerin odağındaki isim ise DSP Genel Başkan Yardımcısı Rahşan Ecevit.
Rahşan Ecevit af yasasıyla ilgili olarak fırlatılan eleştiri oklarına ne diyor?
Af düşüncesinin ilk sahibi olarak Rahşan Hanım'ın hem sevinçli, hem üzgün olduğu söylenebilir. Eleştirileri değerlendirdiği dünkü görüşmemizde duygu yüklüydü. Affı sevinçle karşıladığı yönünü şöyle anlattı:
"Affın beni sevindiren yönü çocuklar ve garibanlardır. Hele çocuklar... Cezaevi koşullarında yozlaşan, garip kişiliklere bürünen, kullanılan çocuklar. Çocuklar yozlaşıyor içerde... İstedim ki, çocukların geleceği çirkinleşmesin. Cezaevinde doğup orada büyüyen çocukların geleceği aydınlık ve güzel olabilir mi? Kimsenin canına kastetmemiş, yoksulluğun, yoksunluğun sonucu hata yapmış baklava, şeker, fıstık çalmış çocukların geleceği kararmasın istedim. Ceza Yasası'ndaki dengesizliklerin kurbanı garibanlara toplum olarak bir

Yazının Devamı

Rahşan Hanım'ın dediği oldu

6 Aralık 2000

Rahşan Hanım'ın dediği oldu
<#comment>Başbakan Ecevit, ilk haberi Rahşan Hanım'a vermek istedi.
Başbakanlık makamından ilk telefonu eşine etti:
- Rahşan, önce sen duy istedim. Af konusunda uzlaştık. Senin amaçladığın çerçevede anlaştık. Sayın Bahçeli ve Sayın Yılmaz da uygun görünce işlemleri başlattık. İlk imzaları üç genel başkan attık.
Rahşan Hanım, af önerisinin ilk sahibi olarak derin bir nefes aldı. Aylardır "yılan hikayesi"ne dönen af konusu nihayet çözüme kavuşmuştu. Hem de Rahşan Hanım'ın savunduğu çerçevede. Ecevitlerin deyimiyle genel hatlarıyla "içlerine sinen" bir yasa tasarısı aylar sonra da olsa imzaya açılmıştı.
Aynı rahatlama Başbakan Ecevit'te de gözleniyordu. Dünkü görüşmemizde durumu kısaca özetledi:
- Mali piyasalardaki sorunu büyük ölçüde çözdük. IMF'den beklediğimizin de üzerinde bir destek aldık. ABD Başkanı Clinton ve ABD Hazine Bakan Yardımcısı'nın da çok katkıları oldu. Yarın (bugün) detaylarını açıklayacağım. Ayrıca Nice'e hareket edeceğim. Brüksel'de alınan sonuç da bizim açımızdan olumlu. Bir diğer olumlu gelişme de elbette af konusunda uzlaşmayı sağlamış olmamız. Üç önemli konuda da çok iyi sonuçlar aldık.

Yazının Devamı

Merkez bankası ve IMF

5 Aralık 2000

Merkez bankası ve IMF
<#comment>Borsada düşüş ve faizdeki yükseliş dün de sürdü. Merkez Bankası döviz taleplerini karşılıyor.
Merkez Bankası durumu şöyle görüyor :
"Dalgalanma döviz çekişinden kaynaklanıyor. Merkez Bankası döviz isteyene istediği dövizi veriyor. Tabii döviz verince, karşılığı kadar Türk Lirası'nı da piyasadan çekmiş oluyor. Bu da TL'nin kıtlaşmasına ve faizin yükselmesine neden oluyor. Döviz talebi durursa bu dalgalanma da durur."
Merkez Bankası, açıktan para basmıyor, gelen döviz kadar piyasaya Türk Lirası veriyor çekilen döviz kadar Türk Lirası'nı piyasadan çekiyor.
Son dalgalanmalar üzerine Türkiye'ye gelen IMF heyeti ile Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel, önceki gece yarısına kadar çalıştılar. Bu çalışmadan çıkan sonuç IMF heyetinin Erçel'in izlediği bu politikayı doğru bulması ve desteklemesi.
Erçel'in ise şu değerlendirmeyi yaptığı kaydediliyor :

Yazının Devamı

Hesap uzmanının hesabı

4 Aralık 2000

Hesap uzmanının hesabı
Fikret BİLA
Son zamanlarda ülke gündemini oluşturan büyük yolsuzluk olaylarının ortaya çıkmasında kuşkusuz en büyük katkıyı sağlayanların başında maliye denetim elemanları geliyor. Hesap uzmanı, maliye müfettişi, gelirler kontrolörleri, vergi denetmenlerinin, hem yolsuzlukların yakalanması hem de kaçırılan vergilerin saptanmasında emekleri çok büyük.
Devlete her yıl trilyonlarca lira katkıda bulunan vergi denetimleri yürüten bu nitelikli elemanlar aynı devletten şikayetçiler. Denetim elemanları kendilerine sağlanan ücret ve diğer özlük haklarının yetersizliğini, "denetim yaparken cebimizden para haracamak zorunda kalıyoruz" diyerek dile getiriyorlar.
Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları Kurulu'nun Kasım - 2000'de hazırladığı"Vergi Denetim Elemanlarının Özlük Hakları Açısından Yaşanan Sorunlar" başlıklı raporu çarpıcı örneklerle dolu...
Hesap Uzmanları Kurulu, önce denetim elemanlarının yaptığı işin sonucunu sunuyor...
1998, 1999 ve 2000 yılının on ayında yapılan vergi incelemeleri sonucunda bulunan matrah farkları ile aldıkları ortalama ücretleri karşılaştıran tablo sorunun en somut kanıtı.

Yazının Devamı

Ölüm orucu...

3 Aralık 2000

Ölüm orucu...
Fikret BİLA
Cezaevlerinde, (F) tipine karşı yürütülen açlık grevi ve ölüm orucu eylemleri sürüyor. 816 mahkum açlık grevinde, 137 mahkum da ölüm orucunda.
Ölüm orucuna başlayan ilk grup 44. güne girdiler. Doktorların verdiği bilgiye göre 50. günden itibaren kalıcı etkilerin oluşması kaçınılmaz. 60 günden itibaren de yaşamsal risk söz konusu...
(F) tipi cezaevlerine karşı bu eylemleri, siyasi tutuklu ve hükümlüler yürütüyor. Cezaevlerinde mafya düzeni kuran, haraç kesen, adam öldüren, müdür döven çetelerin, cezaevi tipi umurlarında değil...
Gerekçesi ne olursa olsun, "ölüm orucu"na başlamış ve ölmeyi göze alacak kadar haklı olduğuna inanmış insanların, her şeyden önce yaşamaya ikna edilmeleri ve yaşama döndürülmeleri gerekiyor. Çağdaş bir devletin, böyle bir olaya seyirci kalması düşünülemez...
Örgüt mensubu oldukları gerekçesiyle veya isteklerinin yerinde olmadığı düşüncesiyle ölüme terkedilmeleri "haklılık" veya "sorumlulukla" izah edilemez.

Yazının Devamı