Düzen ve memur

2 Aralık 2000

Düzen ve memur
Fikret BİLA
Emek platformunun bütün Türkiye'de işi bırakma eylemi dün yapıldı.
Kamu çalışanları bir günlüğüne işi bıraktılar ve başta yüzde 10'luk ücret artışının yetersizliği olmak üzere taleplerini hükümet ve Meclis'e bildirdiler.
Türkiye'nin düzeni, gündeme kuşbakışı bakıldığında çok net görünüyor.
Aşağıdakiler ve yukarıdakilerin sorunları düzenin en somut kanıtı.
Aşağıdakilerin gündemi, onbinlerce kamu çalışanının meydanlarda dile getirdikleri komik ücretler ve geçim sıkıntısı.

Yazının Devamı

Naylon köylü...

1 Aralık 2000

Naylon köylü...
Fikret BİLA
Orhan Aslıtürk'ün Maliye'ye parmak ısıttıran "naylon fatura" ticaretinden sonra, şimdi de ormancılara parmak ısıttıran "naylon köylü" ticareti ortaya çıkıyor.
Orman Bakanı Prof. Dr. Nami Çağan, ormanı özel mülkiyetine geçirmek girişimlerinde "naylon köylü" yutturmacısının açığa çıkarıldığını ve İstanbul'da bütün ormanların gözetim altına alınarak, işlemlerin durdurulduğu belirtti.
Nami Hoca dünkü görüşmemizde, İstanbul'da ormandan 65 dönümlük bir yeri almak üzereyken işlemleri durdurulan Nevzat Ak - Ali Şener olayının da yine "naylon köylü" yönetimiyle çalıştıklarını vurguladı ve şu bilgiyi verdi:
"Anayasa ve yasalarımıza göre orman arazisinin özel mülkiyete geçmesi için bazı koşulların gerçekleşmesi gerekiyor. Bu arazinin önce orman vasıflarını yitirmiş ve orman alanı dışına çıkarılması gerekiyor. Anayasamıza göre 1981 tarihi itibariyle orman vasfını kaybetmiş yerlerin orman dışına çıkarılması ve orman köylülerine satılabilmesi mümkün. Ancak, bu kişilerin gerçekten o bölgenin orman köylüsü olması, o köyün nüfusuna kayıtlı olması ve en az beş yıldan beri bu yerde oturması gerekiyor. Ormandan yer almak isteyen bazı kişiler bu

Yazının Devamı

İstanbul zirvesi

30 Kasım 2000

İstanbul zirvesi
Fikret BİLA
Piyasaların dengesi neden bozuldu?
Bankalar neden sürekli döviz talep ediyor?
Borsa neden düşüyor, faiz neden yükseliyor?
Ne oluyor?
Bu soruların yanıtları önceki gün İstanbul'da yapılan bankalar zirvesinde yatıyor. Kamu otoriteleri olarak Bankacılık Üst Kurulu Başkanı Zekeriya Temizel, Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel ve Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp'ın, "piyasa yapıcı" olarak bilinen 19 banka yöneticisiyle yaptıkları zirvede konu masaya yatırıldı.

Yazının Devamı

MİT neden konuştu?

29 Kasım 2000


MİT neden konuştu?
Fikret BİLA

MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun ve Yardımcısı Mikdat Alpay'ın Türkiye'nin gündemindeki önemli konulara ilişkin açıklamaları büyük yankı uyandırdı.
Atasagun ve Alpay'ın ilk kez gazetecilerin sorularını yanıtlarken verdikleri mesajlar, siyaset dünyasında çeşitli yorumlara yol açtı.
MİT'in en üst iki yöneticisinin, Kürtçe TV yayını yapılması, Öcalan'ın asılmayıp Türkiye'nin çıkarları doğrultusunda kullanılması, Kürt anaların ve cami cemaatinin kazanılması, PKK'nın intifada hazırlığına karşı dikkatli olunması gibi mesajları bir anlamda "devlet"in görüşleri olarak algılandı.

Yazının Devamı

Getiren de biziz astırmıyayan da!

28 Kasım 2000


MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun olay yaratacak açıklamalarda bulundu
Getiren de biziz astırmıyayan da!
Fikret BİLA

MİT, giriş kapısına tabela asarak, "Basın ve Halkla İlişkiler Dairesi" kurarak, "gizli, ulaşılmaz ve esrarengiz" görüntüden çıkan yeni bir yapılanma sürecinde. Bu anlayış içinde Müsteşar Atasagun bir ilki daha gerçekleştirdi. Atasagun, konutunda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Sadece Mikdat Alpay'ın atanması değil, gündemdeki önemli sorunlarla ilgili olarak MİT'in hükümete ve MGK'ya sunduğu görüşlerini aktardı.

Apo'yu biz de kullanmalıyız

Yazının Devamı

Zonguldak köleleri

27 Kasım 2000


      "Köle gibi çalıştırdılar oğlumu... Her sene aralık ayına kadar çalıştırıp işten çıkartıyorlardı. Çünkü bir yılı doldurduğunda kıdem tazminatı almaya hak kazanıyordu. Çalıştığı günü de sigortada tam göstermiyorlardı. Köle gibi çalıştı, köle gibi öldü."
       Hidayet Özsaraç, oğlunu böyle anlatıyor...
       Karısı Hamiyet Özsaraç da şöyle :
      "Biz Gökçebey'e bağlı Hacı Musa beldesinde oturuyoruz. Eşim buradan 125 kilometre uzaktaki madene gidiyordu. Haftada bir eve gelerek bize harçlık veriyordu. Son gelişinde baygındı. Ayakta zor duruyordu. Sarmısaklı yoğurt yedirdikten sonra kendine geldi. Emekliliğimi göremeyeceğim, bu maden beni öldürecek, dedi. Dediği de çıktı."
       Zonguldak kömür havzasında, özel maden ocaklarında "köle" gibi çalıştırılan madencilerin tipik yaşam öyküsü bu...
       Metin Özsaraç, 38 yaşında, Göksü beldesindeki özel maden ocağında çalışırken grizu patlaması sonucu öldü. Geride en büyüğü 12 yaşında dört çocuk bıraktı...

Yazının Devamı

KKTC ve Bakü - Ceyhan

26 Kasım 2000


       Çankaya Köşkü'nde yapılan Kıbrıs zirvesinden sonra, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın, aracılı görüşmelerden çekildiğini açıklaması ve Ankara'nın bu karara destek vermesi ne anlama geliyor?
       Başbakan Bülent Ecevit, dün bu sorumuzu yanıtlarken kesin konuştu:
       - Avrupa Birliği'ne gireceğiz diye KKTC'yi feda edemeyiz. Eğer Avrupa, Kıbrıs konusunu, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üyelik sürecinden ayırmazsa, bizim bugünkü tutumumuz değişmez. Kıbrıs ve Ege konularının Avrupa Birliği ile ilgisi yok.
       Avrupa, Kıbrıs ve Ege konusunu, Katılım Ortaklığı Belgesi'ne bir çeşit koşul gibi yerleştirme çabasında...
       Ankara, bu çabaya karşı kesin tavır almış durumda.
       Avrupa ne yapmaya çalışıyor?

Yazının Devamı

Rahşan Hanım'ın af listesi...

25 Kasım 2000


       Af konusundaki tartışmalar tırmandıkça, DSP Genel Başkan Yardımcısı Rahşan Ecevit'e dönük eleştiriler de artıyor. Affa karşı olanlar, çalışmalar tıkandıkça, toplumdan itirazlar yükseldikçe, "Zaten biz af istemiyoruz, katilleri, hırsızları, soyguncuları topluma salmak yanlıştır. Affı isteyen Rahşan Hanım'dır" diyerek, kenara çekiliyorlar...
       Rahşan Ecevit bu eleştirilere ne yanıt veriyor? Neden ve nasıl bir af istiyor?
       Rahşan Hanım'a dünkü görüşmemizde bu soruları yönelttik.
       Bayan Ecevit, daha önce de ifade ettiği af çerçevesini anımsattı:
      "Af konusunu benim gündeme getirdiğim doğrudur. Ama ben affı yüreğimden kopan bir dilek olarak gündeme getirdim. Ben, azılı katiller, teröristler, ırz düşmanları, toplumu ve devleti soyanlar için af istemedim. İki ekmek veya bir bisiklet çalmaktan ya da pankart açmaktan yıllarca hapse mahkum olanlar için, hatta mahkum olmadan yıllarca tutuklu kalanlar için, o yüzden de gelecekleri kararan çocuklar için af diledim. Ben `kader kurbanları' derken,

Yazının Devamı