Demirel, Miloşeviç'i anlatıyor...

7 Ekim 2000


      "Türkiye, Yugoslavya'nın parçalanmasını desteklemekten kaçınan tutumuyla, ne kadar sorumlu bir politika yürüttüğünü göstermiştir. Bunu çok takdir ediyoruz."
       Bu sözler, Miloşeviç'e ait...
       23 Ocak 1992'de Ankara'ya, "Sırbistan Devlet Başkanı" sıfatıyla yaptığı bir günlük ziyaret sırasında, Esenboğa'ya ayak basar basmaz yaptığı açıklama.
       Miloşeviç'i, Esenboğa'da karşılayan dönemin Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü, Sırp lideri, Başbakan Süleyman Demirel'e getirmişti.
       Miloşeviç'le Ankara'nın kurduğu son üst düzey resmi temas, Başbakan Süleyman Demirel'in yaptığı görüşmeydi.
       Ankara ile Belgrad arasındaki son zirve, Demirel - Miloşeviç görüşmesi oldu.

Yazının Devamı

Hükümetten ince ayar

6 Ekim 2000


       Ankara, Ermeni tasarısının Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu'ndan, başta ABD Başkanı Clinton olmak üzere Washington yönetimine rağmen geçtiği görüşünde. Başbakan Ecevit ve hükümet, Başkan Clinton ve ABD yönetiminin, tasarının komisyondan geçmemesi yolunda gösterdiği çabaların samimi olduğuna inanıyor.
       Ancak sonuçta tasarının komisyondan geçtiği ve Temsilciler Meclisi'nden geçirilmesi olasılığının az olmadığı da ortada...
       Bakanlar Kurulu'nun dünkü toplantısında gündeme gelen konulardan biri de tasarının Temsilciler Meclisi'nden geçmesi halinde alınacak önlemlerdi. Hükümet, Ankara'nın böyle bir olasılık karşısında neler yapabileceğini bir kez daha duyurma kararı aldı.
       Bu kararın alınmasında ise Washington'a karşı bir "ince ayar" yapıldı.
       Yapılacak açıklamanın bir "hükümet kararı" olarak değil, Meclis'te grubu bulunan siyasi partilerin ortak kararı biçiminde duyurulması tercih edildi.
       Bu yöntem, Ecevit başkanlığında koalisyon

Yazının Devamı

Filistinli Rami...

5 Ekim 2000


       İnsanı isyan ettiren bir görüntü...
       Televizyonlarda defalarca izlemiş olmalısınız...
       Filistinli Rami, 10 - 12 yaşlarında bir çocuk. Toz - duman içindeki sokakta bir duvar dibine çökmüş, yanı başındaki babasına sokuldukça sokuluyor. Bir bakış babasına, bir bakış karşı tarafa fırlatıyor. Karşıya bakışında, "yapmayın, ateş etmeyin" diyen yalvarışlar; babasına bakışında ise doğal olarak "babam bir şey yapar" diyen "paniklemiş güven" arayışları var...
       Babanın ise yapıp yapabileceği, arkasına sığındıkları fıçıya ve sırtını verdiği duvara yapışmak. Bir eliyle karşıya "durun yapmayın" diye müdahale ediyor, bir eliyle de oğlunun başını kucağına gömüyor. Gömüyor ki, ateş edilirse kurşun başına isabet etmesin...
       Ateş başladığında babası Rami'nin başını iyice kucağına gömüp, üzerine kapaklanıyor. Ortalığı yeniden toz duman ve kurşun sesleri kaplıyor...
       Ateş kesilip, duman dağıldığında Filistinli Rami'nin cansız vücudu, babasının gevşemiş, sığınak

Yazının Devamı

Murat Demirel ve batık bankalar

4 Ekim 2000


       9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in yeğeni Murat Demirel, sahibi olduğu Egebank'ın içini boşalttığı gerekçesiyle tutuklanarak cezaevine kondu.
       Murat Demirel, Egebank'ı aldıktan sonra, yurtdışı ve yurtiçinde bazı paravan şirketler ve hesaplar aracılığıyla bankasının içini boşalttığı, bankaya el konulmasından sonraki birkaç saat içinde de bankadan çuvallarla para çıkararak yurtdışına götürdüğü ve gönderdiği iddialarıyla yargılanacak.
       Yargılanma sırasında işin bütün boyutları ortaya çıkacak.
       Murat Demirel ve Egebank olayının birkaç yönü var.
       Bunlardan biri 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in yeğeni olması...
       Murat Demirel'in, amcası tarafından kayrıldığı, Egebank'a el konulmasının Cumhurbaşkanı Demirel tarafından onaylandıktan sonra bankadan para kaçırılmasının Çankaya'dan giden haberler üzerine sağlandığı yönünde imalar, günlerdir basında yer alıyor.

Yazının Devamı

Baykal'ın mesajı

3 Ekim 2000


       CHP Genel Başkanlığı'na yeniden seçilen Deniz Baykal, dün Milliyet'in konuğuydu...
       16 ay aradan sonra Genel Başkanlığa dönen Baykal, siyaseti nasıl okuyor, topluma ne mesaj veriyor?
       CHP Genel Başkanlığı'ndan ayrı kaldığı sürede yaptığı saptamalar neler?
       Baykal söyleşimizin ana sorularını bunlar oluşturdu.
       Sözlerine, "Geçmişi unutalım, artık kavga yok" diyerek başlayan Baykal'ın CHP'lilere mesajı şu oldu:
      "İlk hedefimiz kendiyle barışık bir CHP yaratmamızdır."

Yazının Devamı

Baykal ve CHP

2 Ekim 2000


       CHP Genel Başkanlığı'ndan 18 Nisan seçimlerindeki yenilgi nedeniyle ayrılan Deniz Baykal, l6 ay sonra yeniden partisinin başına geçti.
       11. Olağanüstü Kurultay gösterdi ki, 16 aylık süre içinde CHP, Baykal'a alternatif oluşturabilecek bir lider ve kadro üretememiş. Kurultay, CHP'nin liderinin Baykal olduğunu bir kez daha kanıtladı...
       Karşısında oluşturulan ittifaklar, "sol kanat" iddiası kurultayda başarılı olamadı. Seçimlere geçilmesiyle birlikte gözlenen gruplaşmalar, Parti Meclisi için hazırlanan listeler, kurultayın bir çeşit "CHP - SHP" mücadelesi olduğunu gösterdi. Yarışı CHP kazandı. SHP kaybetti. Bu da, CHP çatışı altında gerçekleştirilen birleşmenin bir bütünleşme sağlamadığının kanıtı...
       Bir diğer bakışla, 11. Olağanüstü Kurultay'ın, Altan Öymen'le Deniz Baykal arasında değil, Baykal'la Karayalçın arasında geçtiği söylenebilir. Öymen'in kurultaya sunduğu Parti Meclisi listesi Erdal İnönü ve Murat Karayalçın'a yakınlığıyla tanınan eski SHP kurmaylarının ağırlığını taşıyordu.
      

Yazının Devamı

Mazeret ve başarı

1 Ekim 2000


       CHP Kurultayı, bütün genel başkan adaylarını Atatürk'ün sesiyle karşıladı.
       Adayların kurultay salonuna girişinde Atatürk'ün sesi mikrofonlara verildi:
      "Türk milleti çalışkandır, Türk milleti zekidir..."
       Ardından çalınan "Dağ başını duman almış" marşıyla lider adayları yerlerine götürüldü.
       Anlaşılan CHP yönetimi, kurultay salonunda gerginliğe yol açmayacak "hiziplerüstü" tek isim olarak Atatürk'ü düşünmüştü...
       * * *

Yazının Devamı

Demirel ne yapacak?

30 Eylül 2000


       Bu sorumuza, "İstediğim her şeyi yapamam" diye yanıt veriyor 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel...
      "Neden" diye sorarsanız diye devam ediyor:
      "Ben sizim kadar özgür değilim. 7 sene cumhurbaşkanlığı, 12 sene başkanlık, 21 sene parti başkanlığı yaptım. Her isteğimi yapamam."
       "Ama bir beklenti var" diyerek sorumuzu sürdürüyoruz:
       - Çankaya'dan ayrıldıktan bu yana, sizinle ilgili bir beklenti oluştu. Özellikle sonbaharda yeniden sokağa çıkacağınız, merkezi sağı toparlayacağınız, siyasete döneceğiniz yolunda söylentiler yoğunlaştı. Böyle bir düşünceniz var mı?
      "Benden çok beklenti var" dedikten sonra, kendine bir soru yönelterek devam ediyor Demirel:

Yazının Devamı