Ecevit, Yılmaz ve 312

21 Eylül 2000


       Türk Ceza Yasası'nın ünlü 312. maddesiyle ilgili değişiklik konusunda FP Genel Başkanı Recai Kutan'ın temasları sürüyor. Kutan, Başbakan Ecevit'le yaptığı görüşmede, konunun "Erbakan pazarlığı"na dönüştürülmesinden özenle kaçınmış görünüyor. Her ne kadar kamuoyundaki yargı bu yönde olsa da Kutan, böyle bir pazarlık havasının, Meclis'te sorun yaratacağının farkında. Başta Başbakan Ecevit olmak üzere diğer liderler de "kişiye özel" yasa değişikliği girişimlerinin ters tepeceği kanaatindeler.
       312. maddenin değiştirilmesi konusunda daha önceki girişim de Meclis Genel Kurulu'na kadar gelmiş, ancak, CHP'nin desteğini çekmesi ve erken seçim kararı nedeniyle yasalaşamamıştı.
       Başbakan Ecevit, ekimde Meclis açıldığında 312 konusunda nasıl yol izleyecek?
       Ecevit, dünkü görüşmemizde bu sorumuzu şöyle yanıtladı:
       - Aslında Türk Ceza Yasası'nın tümüyle değiştirilmesine ilişkin geniş kapsamlı bir çalışma mevcut. Ancak bu hacımlı çalışmanın yasalaşması çok zaman alacaktır. Bu nedenle belki bazı

Yazının Devamı

CHP'de durum

20 Eylül 2000


       CHP, on gün sonra bir olağanüstü kurultay daha toplayacak.
       1991'den bu yana kurultaylar içinde yuvarlana yuvarlana Meclis dışına düşen CHP'nin artık kronikleştiği anlaşılan sorunlarını bu kurultayda sağlıklı bir çözüme kavuşturmasını beklemek gerçekçi olmaz. Büyük olasılıkla kurultayın bittiği saat itibariyle 5 - 6 ay sonraki olağan kurultayın ve belki de bir başka olağanüstü kurultayın hesapları yapılacaktır.
       Şu rahatlıkla söylenebilir ki, CHP, iktidarın da, muhalefetin de parti dışında olduğunu unutmuş durumdadır. Parti içi iktidar ve muhalefeti de bir "hizipler", "gruplar" koalisyonuna dönüşmüş olan CHP'nin kendini dışarıdan görebilmesi giderek zorlaşmaktadır.
       Bu durumu parti içi demokrasi ile izah etmek de bir başka zorluktur.
       * * *
       OLAĞANÜSTÜ kurultay kararıyla sonuçlanan süreç ise hala tartışılıyor.

Yazının Devamı

312'ye Amerikan modeli

19 Eylül 2000


       Türk Ceza Yasası'nın 312. maddesiyle ilgili tartışmalar yeniden güncellik kazandı. Kapatılan Refah Partisi lideri Necmettin Erbakan'ı da ilgilendiren yasa maddesinin değiştirilmesi konusunda daha önce yapılan girişimler, sonuçlanmamıştı.
       Adalet Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk'le, 312. madde ile ilgili yapılacak çalışmaları konuşma olanağı bulduk. Prof. Türk, bu madde hükmü ile ilgili olarak, "Anglo - Sakson" modelini esas almayı düşündüklerini, nitekim Meclis Genel Kurulu'na kadar gelen ancak erken seçim nedeniyle yasalaşamayan tasarının da bu modele göre düzenlendiğini ifade etti.
      "Amerikan modeli" olarak da bilinen bu yaklaşımda madde hükmü "halkı din, dil, ırk ve sosyal sınıf farkı gözeterek umumun emniyetini tehlikeye sokacak biçimde tahrik etmek" biçiminde oluşturuluyor. Bu düzenleme ile suçun oluşması, "umumun emniyetini tehlikeye sokacak biçimde" koşuluna bağlanıyor.
       Bakan Türk, Amerikan anayasasında düşünceyi ifade özgürlüğünün hiçbir şekilde sınırlanamayacağı hükmü bulunduğunu, ancak bu hükmün Amerikan

Yazının Devamı

Erbakan, Çiller ve komutanlar

18 Eylül 2000


       Kapatılan RP'nin Lideri Necmettin Erbakan'ın, 28 Şubat sürecinde Refahyol hükümeti olarak, komutanları görevden almak istediklerini, ancak, ortağı DYP lideri Tansu Çiller'in, "partime güvenemem" gerekçesiyle, bu öneriyi kabul etmediği yolundaki açıklaması dünkü gazetelerde yer aldı...
       DYP lideri Tansu Çiller'e dün bu konuyu sorduk. Çiller şu karşılığı verdi:
       "Ben Sayın Erbakan'ın böyle bir açıklama yaptığına ihtimal vermiyorum. O nedenle kendisine cevap vermek anlamında konuşmuyorum. Böyle bir açıklama yapıp yapmadığını bilmeden konuşmak istemem. Ama Sayın Erbakan bana böyle bir öneride bulunmadı. Kendisi düşünmüş olsa bile bana ifade etmedi. Olay şöyle oldu: Ben Sayın Erbakan'a istifa etmesini ve benim başbakanlığımda bir DYP hükümeti kurulmasını önerdim. Bu öneriyi uygun buldu. Dönemin Cumhurbaşkanı Sayın Demirel'e de çıktım ve aynı öneriyi götürdüm. Sayın Demirel'e, 'Refah Partisi ve kendi partimden yeterli imzayı topladım. Sayın Cumhurbaşkanı ben yıllarca başbakanlık yaptım. Bana 3 ay lazım. Bu 3 ayı verirseniz başbakan olarak Türkiye'nin Avrupa

Yazının Devamı

Memura elektrik mesaisi

17 Eylül 2000


       Bakanlar Kurulu, 21 Eylül günü yapacağı toplantıyı enerji tasarrufu ve insan haklarına ayırmış durumda.
       Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer, enerji tasarrufu konusunda yapılacak Bakanlar Kurulu'na sunmak üzere seçenekli önlemler hazırlıyor. Bakanlar Kurulu bu seçeneklerden hangisini kabul ederse, zaman yitirilmeden uygulamaya konulacak.
       Ersümer, dünkü görüşmemizde elektrik tasarrufu için memurların mesai saatlerini yeniden düzenlemeyi zorunlu gördüklerini belirterek, bu konuda hükümete sunacakları seçeneği şöyle özetledi:
      "Enerji tasarrufu amacıyla Türkiye zaten yaz ve kış mesaisi uyguluyor. Bizim sunacağımız seçeneklerden biri, saat 8.30 - 17.30 olan çalışma saatlerini 8.00 - 17.00 saatlerine çekmek. İkinci seçeneğimiz ise öğlen tatilini kaldırarak çalışma saatlerini 8.00 - 16.00 olarak belirlemek. Bakanlar Kurulu hangisini uygun görürse önümüzdeki hafta ona karar verilmiş olacak."

Vitrinde tasarruf
       BAKAN Ersümer, yapılan çalışmalarda en fazla sarfiyatın vitrin

Yazının Devamı

Zorunlu hizmet geliyor

16 Eylül 2000


       Milli Güvenlik Kurulu'nun Aralık 1999 toplantısında alınan karar uyarınca hazırlanan "Doğu ve Güneydoğu Eylem Planı" hükümet tarafından süratle uygulamaya geçiriliyor.
       Başbakan Bülent Ecevit'in 10 Mayıs 2000 tarihinde imzalayarak resmiyet ve yürürlülük kazandırdığı eylem planının gerektirdiği yeni düzenlemeler, ardarda açıklanacak.
       Başbakan Bülent Ecevit, dün bu konudaki sorularımızı yanıtlarken, söz konusu planda da öngörüldüğü gibi Doğu ve Güneydoğu'da kamu görevlileri için "zorunlu hizmet" uygulamasına geçileceğini ve bu konudaki hukuki düzenlemenin çok yakın bir sürede açıklanacağını ifade etti.

Tıpkı asker, polis gibi
       Başbakan Ecevit, "zorunlu hizmet" uygulamasıyla ilgili olarak şu bilgiyi verdi:
      "Doğu ve Güneydoğu'da en önemli sorunlardan biri, nitelikli kamu personeli sorunudur. Bu sorunu aşmak için kamu görevlilerine bu bölgelerde zorunlu hizmet uygulamasına geçilecek. Askerler ve polisler, nasıl bölgede zorunlu hizmet veriyorlarsa diğer kamu personeli de verecek.

Yazının Devamı

Eylem planı ve valiler

15 Eylül 2000


       Doğu ve Güneydoğu için hazırlanan "eylem planı"nın ana hatlarını dün duyurmuştuk.
       Milli Güvenlik Kurulu'nun Aralık 1999 toplantısında alınan karar uyarınca hazırlanan planın kaynağını bölgede gerçekleştirilen bilimsel nitelikli ve detaylı bir çalışma oluşturuyor. Bu çalışmada ortaya çıkan gerçekler özellikle siyasi partilerin üzerinde önemle durmalarını gerektirecek nitelikte.
       Rapora kaynaklık eden çalışmaların ortaya çıkardığı en önemli eksiklik ve aksaklığın, kamu yönetiminde olduğunu ortaya koyuyor ki; bu gerçek sadece Güneydoğu bölgesi için değil bütün Türkiye için geçerli. Bir idare reformunu gerekli kılan eksiklik ve aksaklıklar, vali ve kaymakam esasına dayalı sistemin bugünkü haliyle işlerlik ve işlevsellikten uzak kalması.
       Vali ve kaymakam atamalarının meslek yeterliliğinden çok yıllardır siyasi ölçülere göre yapılmış olması "mülki idare hizmetleri" sınıfını felç etmiş gibi görünüyor.
       Bu sorunun çözümü için planda yer alan öneri, yargıçlık - savcılık mesleğinde olduğu

Yazının Devamı

Devlet, G.Doğu'da harekete geçti

14 Eylül 2000

Güneydoğu sorunu ile ilgili olarak kamu kesimine yöneltilen en yoğun eleştirilerin başında devletin bölge ile ilgili detaylı ve uygulanabilir bir planı olmadığı yönündedir.
Değişik kurumların, değişik açılardan hazırladıkları projeler ve programların dağınık uygulamaları da hep eleştiri konusu olmuştur.
Terörle mücadelede çok önemli bir mesafe alındıktan sonra devletin tüm kurumlarıyla bu konuyu ele aldığı ve "Doğu ve Güneydoğu Eylem Planı" adı altında geniş kapsamlı bir çalışma yaptığı anlaşıldı.
Çalışmanın hareket noktası Aralık 1999'da yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı. Bu toplantıda alınan karar uyarınca devletin bütün kurumlarının katkısıyla hazırlanan ve bir çeşit "bölgesel kalkınma planı" niteliği taşıyan çalışma, şimdi hükümetin önünde ve uygulama aşamasında. Devletin hazırladığı eylem planı, mayıs ayında Başbakan Bülent Ecevit'in imzasıyla resmiyet ve yürürlük kazanmış durumda.
Eylem planı, "durum saptaması" ve "öneriler" olmak üzere başlıca iki bölümden oluşuyor.
Planın bir diğer özelliği de, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in görevi Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e devrederken ve hükümete başkanlık ettiği veda toplantısında bıraktığı ve mutlaka uygulanmasını istediği 4 önemli dosyadan birini oluşturması.

Kadınlar okumuyor, doktor yok

DOĞU ve Güneydoğu Eylem Planı'nın ilk bölümünde bölgenin sosyo - ekonomik bir fotoğrafı çekilmiş bulunuyor. Bu bölümde Güneydoğu sorununa "teşhis" konuluyor.
Bölgedeki durumla ilgili temel saptamalar, eylem planında şöyle yer alıyor:
  • Doğu ve Güneydoğu'da karşılaşılan sorun, `sosyal' nitelikli bir sorundur.
    Sosyal nitelik arz eden bu sorunun kaynakları ise şöyle özetlenebilir:
    a) Terör olayları bölgede geniş ölçüde bir güvenlik sorunu yaratmıştır.
    b) Kamu yönetimindeki eksik ve aksaklıklar, sorunu beslemektedir.
    c) Ekonomik sorun çok önemli bir ağırlık oluşturmaktadır.
    d) Eğitim sorunu, büyük boyuttadır.
    d) Sağlık sorunu, temel sorunlardan biridir.


    Terör yanlıları saf değiştirir
  • 1984'ten bu yana devam eden 16 yıllık süreçte, `bölgede bir kimlik duygusu' uyandırılmaya çalışılmıştır. Bu duygu, kısmen uyanmış gibi görünmekte ancak yaygın ve temel bir sorun olarak gözlenmemektedir.
    Terör ortamı içinde etkilenmeye çalışılan bölge halkı, gruplandırılacak olursa;
    a) Bir grup PKK sempatizanı olarak görülmekte,
    b) Bir grup protestocu niteliği taşımakta,
    c) Bir grup ise PKK kimliği taşımaktadır.
    Her üç grubun toplamı bölge halkı içinde çok yüksek bir yer tutmamaktadır. İlk iki gruptaki vatandaşların ekonomik ve sosyal sorunları ön plandadır. Bu sorunların çözülmesiyle bu gruptaki vatandaşların PKK etkisinden kurtarılmaları mümkündür. Üçüncü gruptakiler ise bilinçli şekilde PKK kimliği taşımaktadır.

  • Bölgede yapılan bilimsel çalışmaların ortaya koyduğu verilere göre bölge halkının yarısına yakını, `güçlü, adil, sevecen' devlet istemektedir.
    Güçlü devletten kastedilen kamu yönetimindeki eksikliklerin giderilmesidir.

  • Kamu yönetiminde çok büyük eksiklikler vardır. Yönetici kadro açığı yüksektir. Örneğin Tarım Bakanlığı yüzde 28, Sağlık Bakanlığı yüzde 46, Milli Eğitim Bakanlığı yüzde 66 kadroyla çalışabilmekte ve işlerin çoğu vekaleten atanan görevliler tarafından yürütülmektedir. Vekaletle yönetim yüzde 50 düzeyindedir.
    Eğitim konusunda Milli Eğitim Bakanlığı'nın çok gayretleri gözlenmekle birlikte, kapasite kullanımı açısından önemli bir açık söz konusudur. Yatılı bölge okullarının güçlendirilmesi ve özendirilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Örneğin, 10 bin kişilik bir öğrenci kapasitesi boşluğu vardır. Okul var ancak öğrenci yok. Birleştirilmiş sınıf uygulaması önemli bir sorun olarak gözükmektedir. Öğretmen açığı, 1998 - 1999 yılında 12 bin iken, bu açık yüzde 37 azaltılarak, 7 bin 453'e kadar indirilmiştir.
    Eğitimde en önemli sorunlardan biri kadınlardır. Okuma - yazma bilen kadın oranı yüzde 38 düzeyindedir.
  • Sağlık sorunu da çok önemli boyutlarda gözükmektedir. Türkiye'de bir uzman ekibe 2 bin 141 hasta düşerken, Güneydoğu'da bir uzman hekime 7 bin 600 hasta düşmektedir. Türkiye ortalamasında bir diş hekimine 5 bin 400 kişi düşerken, Güneydoğu'da bir diş hekimine 21 bin kişi düşmektedir.

    Tarımda kağnı devri
  • Ekonomik göstergeler de sorunun önemli ölçüde ekonomik kaynaklı olduğunu ortaya koymaktadır. Türkiye'de istihdamın yüzde 54'ü tarım kesiminde iken, Güneydoğu'da bu oran yüzde 70, Doğu'da ise yüzde 73'tür. Tarımda istihdam yığılmasına rağmen, bu bölgede verimlilik çok düşüktür. Arazilerin küçük ölçekli olması, girdi yetersizliği ve kooperatifçiliğin gelişmemesi, verimliliği düşürmektedir.
  • Hayvancılık alanına bakıldığında ise Türkiye genelinde yüzde 36 oranında iyi cins büyük hayvan kullanılırken, bölgede bu oran yüzde 12'dir. Bölgede 50 bin hayvana bir veteriner düşmektedir.
  • Yatırım teşvikleri çok düşük düzeydedir. Türkiye geneline oranlandığında, kullanılan teşvikin tutarı, Doğu'da yüzde 2, Güneydoğu'da yüzde 8'dir."

    Önerilen önlemler

    Korucular memur olacak
    DOĞU ve Güneydoğu Eylem Planı, ilk bölümünde bu saptamaları yaptıktan sonra ikinci bölümde alınması gereken önlemleri sıralıyor. Plan, 30'u kamu yönetiminde, 47'si ekonomide, 17'si eğitimde ve 13'ü sağlıkta olmak üzere toplam 107 önlem önerisi içeriyor.
    Bu önlemlerin bazıları şöyle sıralanıyor:
  • "1- Kamu yönetiminin güçlendirilmesi. `Valilik teminatı' müessesesi getirilerek vali ve kaymakamların güvence altında çalışmalarının sağlanması. Bu amaçla, birinci sınıfa ayrılmış mülki idare amirleri uygulamasına geçilmesi ve valilerin bu grup içerisinde atanması.
  • Vali ve kaymakam seçiminde objektif kriterlerin esas alınacağı bir atama sistemine geçilmesi.
  • Geçici köy korucularının mağdur edilmeden istihdamının veya emekliliklerinin sağlanması. Bu görevlilerden Orman Muhafaza Memuru, kamu kurumlarında koruma görevlisi işlerinde yararlanılması.
  • Bölgeye dönük, Türkiye İş Kurumu kurulması. Bu kurumun hem meslek edindirme, hem de iş bulma işlevini üstlenmesi.
  • Arazi toplulaştırılmasına gidilerek, tarım yapılan arazilerin rantabl ölçülere yükseltilmesi.
  • Sulu tarımın teşvik edilmesi ve bu konuda bölge halkının eğitilmesi.
  • Kooperatifçiliğin güçlendirilmesi ve yaygınlaştırılması.
  • Sağlık elemanlarının rotasyona tabi tutularak bölgeye atanmalarının sağlanması.
  • Kamu görevlilerinin bölgede belli bir dönem hizmet vermelerinin zorunlu hale getirilmesi ve terfilerinde bu husususun dikkate alınması.
  • Bölgede sözleşmeli personel istihdamına yönelinmesi.
  • Bölgede öncelikle, bölge insanının istihdamının teşvik edilmesi.
  • TRT'nin eğitici ve öğretici yayınlarının artırılması."

    4 bin PKK'lı K.Irak'ta

    SÖZ konusu eylem planı çalışmaları yürütülürken, PKK'nın mevcut durumuna ilişkin saptamalar da yapılmış görünüyor. Bu saptamalara göre PKK'nın bölgede yürüttüğü çalışmaların niteliği değişmiş durumda. Terör örgütünün çabası, kaybettiği silahlı mücadeleden siyasi mücadeleye geçebilme yönünde. Ancak, yapılan saptamalara göre örgüt, silahlı gücünü dağıtmış değil. 4 bin kadar silahlı gücü Kuzey Irak topraklarında eğitimlerini sürdürüyor. İran'dakilerle birlikte toplam sayılarının 5 bin olduğu tahmin ediliyor. PKK'nın bu silahlı güce, "Halk Savunma Kuvvetleri" adını vererek, sempati toplamaya çalıştığı da bir diğer saptama. "Potansiyel ordu" gözüyle bakılan bu silahlı gücün her an harekete geçirilebileceği de devletin saptamaları arasında. Bu nedenle, terörün tümüyle bittiği sonucuna varmanın yanıltıcı olabileceğinin altı çiziliyor.

    Sonuç

    Mayısta düğmeye basıldı
    HAZIRLANAN eylem planı, partilerüstü bir yaklaşımla yürütülen geniş kapsamlı ve katılımlı bir çalışmanın ürünü niteliğinde görülüyor. Uygulamasının da böyle bir yaklaşımla yapılması gerektiği, plana emeği geçenlerin ortak beklentisi.
    Planda, önerilen önlemlerin bazıları kısa vadeli, bazıları ise uzun vadeli çalışmalar gerektiriyor.
    Mayıs ayında yürürlüğe giren eylem planının gerektirdiği çalışmalar, 57. hükümetin en önemli gündem maddelerinden biri olacak.
    Planın amacı bölgedeki ekonomik ve sosyal sorunların çözüme kavuşturulması ve başta PKK olmak üzere bölücü ve irticacı örgütlerin sempatizan edinmelerine uygun sosyal ortamın ortadan kaldırılması.


    Yazara E-Posta: fbila@milliyet.com.tr

  • Yazının Devamı