Fikret Bila

       Af tasarısının koalisyon ortakları arasında soruna dönüşmesi ve rafa kaldırılması, Rahşan Ecevit'in kendi ifadesiyle "kader kurbanları"nın affedilmesi girişimini yarım bırakmıştı.
       Hazırlanan tasarıda özellikle Haluk Kırcı ve benzeri mahkumların af kapsamına alınması çabaları tasarının yasalaşmasını önlemiş ve geri çekilmesine neden olmuştu. Ancak, cezaevlerinde ve kamuoyunda af beklentisi oluşmuştu. Bu beklenti zaman zaman cezaevlerinde huzursuzluğa da yol açtı.
       Af beklentisi sürüyor...
       Meclis açıldığında af konusu yeniden gündeme gelecek mi?
       Af önerisinin sahibi olan DSP Genel Başkan Yardımcısı Rahşan Ecevit bu sorumuzu yanıtlarken, "af konusunun peşini bırakmadık" diyerek, yeni bir af tasarısı üzerinde çalıştıklarını söyledi.
       Rahşan Ecevit, yeni tasarının kamuoyunun duyarlılığı göz önünde tutularak hazırlanmakta olduğunu belirterek şu değerlendirmeyi yaptı:

SİİRT
       Başbakan Ecevit'in Siirt ve Şırnak gezisini izleyen gazetecilerin aklı Ankara'da bıraktıkları ikinci KHK krizinde.
       Cumhurbaşkanı Sezer'in özelleştirme kararnamesini de geri çevirmesine karşılık, Başbakan Bülent Ecevit ve hükümet ne yapacak?
       Sezer'in kararnameler konusundaki tutumu Başbakan Ecevit'in Çankaya'ya bakışını nasıl etkiliyor?
       Gazeteciler bu sorulara yanıt almaya çalışıyorlar.
       Ancak Başbakan Ecevit bu tür soruları yanıtsız bırakıyor. Kanun hükmünde kararname konusunda da, Sezer'in tutumu konusunda da bir yorum yapmıyor.

       Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, üç kamu bankasının özelleştirilmesine ilişkin kanun hükmünde kararnameyi de hükümete iade etti.
       Sezer iade gerekçesinde, söz konusu kararname ile vergi bağışıklığı düzenlendiğini, oysa vergi düzenlemelerinin Anayasa'nın 91. maddesi uyarınca kararname ile yapılamayacağını vurguladı.
       Cumhurbaşkanı'nın gerekçesi, irticai, bölücü, yıkıcı faaliyetlere karışan memurlarla ilgili kanun hükmünde kararnameyi geri çevirme gerekçesiyle aynı:
      "Yasak alan"da kanun hükmünde kararname düzenlemek...
       Yasak alan, Anayasa'nın 91. maddesinde belirtilen çerçeve...
       91. madde, Anayasa'nın dördüncü bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevlerin kanun hükmünde kararname ile düzenlenemeyeceğini belirtiyor. Vergi ödevini düzenleyen 73. maddede vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulup kaldırılabileceğini hükme bağlıyor.

       Dünya Bankası'nın, "Dünya Kalkınma Göstergeleri 2000" raporu gelir dağılımına ilişkin çarpıcı sonuçlar içeriyor.
       Gelişmiş ülkelerde kişi başına gelir 30 bin doları aşarken, başta Afrika ülkeleri olmak üzere geri kalmış ülkelerde bu rakam 100 dolar düzeyinde.
       Gelir dağılımının en iyi olduğu ülkelerde nüfusun en fazla gelire sahip yüzde 10'luk kesimi ile en kötü gelire sahip yüzde 10'luk kesimi arasındaki gelir farkı 4 kat olurken, bu fark gelir dağılımı bozuk ülkelerde 87'ye kadar çıkıyor.
       Gelir dağılımı en iyi ülkeler Slovakya, Belarus, Avusturya, Japonya ve İskandinav ülkeleri. 104 ülkeyi kapsayan araştırmada Türkiye adaletli gelir dağılımı sıralamasında 70. durumda. ABD ile birlikte gelir dağılımı kötü ülkeler arasında yer alıyor.
       En iyi ile en kötü gelir sahipleri arasındaki fark Slovakya'da 4, Brezilya'da 53, Orta Afrika Cumhuriyeti'nde 68, Sierra Leone'de 87, Türkiye'de ise 14.
       1994 rakamlarıyla hazırlanmış tabloda Türkiye'de nüfusun

       ABD Temsilciler Meclisi Uluslararası Operasyonlar ve İnsan Hakları Alt Komitesi'nde sözde Ermeni soykırımına ilişkin tasarının kabul edilmesi Ankara - Washington ve Ankara - Erivan ilişkilerinde gerginliğe yol açtı.
       Tasarının, perşembe günü de ABD Temsilciler Meclisi Uluslararası İlişkiler Komitesi'nde oylanması bekleniyor.
       Ermeni tasarısının iki önerisi var; her yıl 24 Nisan'da ABD Başkanı'nın "soykırım" sözcüğünü kullanarak Ermenileri anan bir açıklama yapması ve ABD Dışişleri'nin diplomatlarını "Ermeni soykırımı" konusunda bilgilendirmesi...
       Amaç, Ermenilerin, Türkler tarafından soykırıma uğratıldıkları iddiasının ABD tarafından kabul edilmesini ve her yıl anılmasını sağlamak. Ermenistan'da Petrosyan yerine Koçaryan'ın Devlet Başkanlığı'na gelmesinden sonra "tarihe takıntılı" politika yeniden alevlendirildi. ABD'de her seçim döneminde olduğu gibi Ermenistan lobisi çabalarını yoğunlaştırdı.
       Bugünkü koşullar ve uluslararası ilişkiler anlayışı içinde böyle bir tasarının kabul

       CHP Kurultayı'nda genel başkanlığa aday olacak isimler belli olmaya başladı. Genel Başkan Altan Öymen'in yanısıra, "sol kanat"ın adayı olarak Hasan Fehmi Güneş, adaylığını açıkladı. Ertuğrul Günay, Sefa Sirmen, Hurşit Güneş'in adaylıkları da konuşuluyor. Ve tabii Deniz Baykal'ın adaylığı... Baykal'ın da hafta başında İstanbul İl Başkanlığı'nda adaylığını açıklaması beklentisi yaygın.
       Baykal da aday olursa, Öymen ve Güneş'le birlikte en az üç genel başkan adayının yarışacağı bir kurultay olacak.
       Baykal, henüz doğrudan bir değerlendirme yapmadı. Genel Başkan Altan Öymen, Parti Meclisi'nin uyumsuz tavır ve seçimlerle kendisini çalışamaz duruma ittiğini ve böylece kurultayı zorunlu hale getirdiklerini vurguluyor. Öymen, sorularımızı yanıtlarken, "beni kurultay dayatmakla suçluyorlar ama asıl dayatmayla karşı karşıya kalan benim" görüşünü sık sık dile getirdi. Partinin artık Genel Başkanı ve Parti Meclisi uyumlu olan bir yönetime kavuşturulmasının acil gereksinim haline geldiğinin altını çiziyor.
       Görüştüğümüz diğer iki aday

       Ankara, Avrupa Birliği'yle ilgili çalışmalarını çok yönlü olarak sürdürüyor.
       Başbakan Yardımcısı ve ANAP lideri Mesut Yılmaz'ın koordinasyonunda yürütülen çalışmaların merkez üssü, Başbakanlık'ta oluşturulan AB Genel Sekreterliği.
       Genel Sekreterlik görevini yürüten Büyükelçi Volkan Vural çok yoğun bir çalışma içinde. Bir yandan Sekreterliğin kuruluş çalışmalarını, bir yandan altyapı hazırlıklarını, bir yandan mevzuat ve kadro çalışmalarını, bir yandan da resmi ve sivil ilgili kuruluşları bilgilendirme faaliyetlerini yürütüyor.
       Büyükelçi Volkan Vural önceki gün yapılan Bakanlar Kurulu'na da katıldı. Vural'ın Bakanlar Kurulu toplantısına davet edilmesi, hükümetin AB çalışmaları ve Genel Sekreterlik'e verdiği önemi gösteriyor.
       Bakanlar Kurulu'nda alınan İnsan Hakları Başkanlığı kurulmasına dönük karar da AB Genel Sekreterliği'yle birlikte Avrupa Birliği'ne dönük yapılacak çalışmaların ikinci önemli ayağını oluşturacak.
       Büyükelçi Vural, "Bu iki

       Bakanlar Kurulu'nun dün ele aldığı iki konu, enerji darboğazı ve insan haklarıydı.
       Devlet Bakanı Rüştü Kazım Yücelen'in başkanlığında yürütülen çalışmalar Bakanlar Kurulu'nda değerlendirildi. İnsan Hakları Koordinasyon Üst Kurulu'nun raporu ele alındı. Yücelen'in sunduğu rapor ve çalışma planı, Başbakan Ecevit ve koalisyon ortakları Yılmaz ve Bahçeli'nin tam desteğini almış durumda.
       Yücelen, Bakanlar Kurulu'na yaptığı sunuşta, insan hakları sorununun sadece Kopenhang kriterlerinin gereği olarak değil, hükümet programının bir gereği olarak çözüleceğinin altını çiziyor. Önerdiği "İnsan Hakları Başkanlığı" kurulması da Bakanlar Kurulu'nun onayını alıyor.
       Yücelen'in projesi, Başbakanlık'ta Avrupa Birliği Genel Sekreterliği gibi ve onunla paralel bir çalışma yürütecek bir başkanlık oluşturulması. İnsan hakları konusunda saptanan, gözlenen tüm eksikliklerin uygulamadan doğan aksaklıkların izlenmesi ve çözüme kavuşturulması.
       Yücelen, Başkanlık oluşumuyla birlikte 25 Eylül Pazartesi günü