Çiller'den Ecevit'e

13 Şubat 2000


       DYP lideri Tansu Çiller, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'le görüştü. Salı günü de Başbakan Bülent Ecevit'e gidecek...
       Konu Cumhurbaşkanlığı seçimi.
       Çiller, Ecevit'e şu öneride bulunacak:
       - Artık harekete geçelim. Varılan uzlaşmanın gereği yapılsın, Bizim önerimiz Meclis'te. Biz önce Cumhurbaşkanı'nı halkın seçmesi önerimizin oylanmasını istiyoruz. Hükümetin, komisyonda bu öneriye katılmayacağı söyleniyor. Eğer öyleyse bir an önce komisyondaki durum belli olsun. Komisyon bizim önerimizi ret edecekse bu ortaya çıksın. O zaman da (5 artı 5) formülünü getirip, çıkaralım.
       Ancak bu noktada Çiller'in üstü kapalı da olsa vereceği bir mesaj daha var: Koalisyon ortaklarının (5 artı 5) formülünün arkasında sağlam durmaları.
       Anlayabildiğimiz kadarıyla DYP lideri, referandumsuz Anayasa değişikliği için ANAP'ın tam desteğini görmek istiyor.

Yazının Devamı

Batman taburunun akıbeti

12 Şubat 2000


       Batman'da oluşturulan "Karma Özel Harekat Taburu"nun yapısı neydi?
       Nasıl oluşturuldu ve akıbeti ne oldu?
       Bu soruları dün birliği kuran Batman Valisi Salih Şarman'a yönelttik.
       Şarman birliğin yapısı ve oluşumuyla ilgili olarak şu bilgiyi verdi:
       - Biz birliklerde görev alacak korucuları seçerken bazı ölçüler kullanıyorduk. Mümkün olduğu kadar genç, bekar ve askerliğini komanda veya jandarma olarak yapmış, atıcılıkta temayüz etmiş olanlar arasından seçtik. Ölçülerimiz bunlardı.
       - Bu korucuların bağlı olduğu aşiretlerin, örneğin Habizbin aşiretinin Hizbullah'a yakın olduğu öne sürülüyor. Birlikte görev alanlarla örgüt arasında bu yolla bir temas kurulmuş ve silah aktarımı yapılmış olabilir mi?

Yazının Devamı

Çiller ve Batman taburları

11 Şubat 2000


       Batman Valiliği'nin Bulgaristan'dan ithal ettiği silahlarla ilgili tartışmalar sürüyor.
       İthalatı yapan dönemin Batman Valisi Salih Şarman'a sorduk:
       - Valilik olarak neden silah ithal etmek istediniz?
       - Benim bir projem vardı. Köy korucularını daha etkin kullanmak gerektiğini düşündüm. Koruculardan eğitilmiş taburlar kurup PKK ile kırsaldaki mücadeleyi etkin hale getirmek istedim.
       - Projeniz ne oldu?
       - Ben OHAL Valiliği'ne (Ünal Erkan) anlattım. `Sen yap ama bunun için benden ek kaynak bekleme' dedi. Ben de Başbakanlığa (Tansu Çiller) yazdım. Uygun görüldü. 1000 kişilik bir tabur kurdum. İlk örnektir. Kışla düzeniyle yerleştirdim. Bunlara 9 veya 12 adet Dodge pikap aldık.

Yazının Devamı

Demirel pürüzleri temizliyor

10 Şubat 2000


Van
       Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, temeli 1970'de atılmış Yüksek İhtisas Hastanesi'ni açmak üzere Van'a giderken, uçakta gazetecilerin serzeniş yüklü sorusuyla karşılaşıyor:
       - Efendim, temel atılalı da 30 yıl olmuş. Çok uzun değil mi?
       Demirel, soruyu gülerek yanıtlıyor:
       - Şimdi ben yatırım tarihine bakıyorum, pürüzleri temizliyorum. Böyle birkaç tane daha var. 16 Mayıs'a kadar bu pürüzleri temizleyeceğim.
       Demirel'in "ima" yüklü bu yanıtına gazeteciler "ima yüklü" bir soruyla karşılık veriyorlar:

Yazının Devamı

MHP merkeze yöneliyor

9 Şubat 2000


       İktidarda siyasetin önemli virajlarını savrulmadan dönebilen MHP, yönünü "merkez"e çevirmiş görünüyor.
       Avrupa Birliği, Öcalan davası, Anayasa değişikliği, ekonomi - politika gibi önemli konularda radikal yaklaşımlar yerine, uzlaşmacı bir merkez partisi gibi tutum alan MHP, siyasi yelpazede merkezi hedeflemiş durumda.
       Seçimlerden önce partide genel sekreterlik görevini yürüten Bayındırlık Bakanı Koray Aydın, Bahçeli yönetiminin bu hedefi seçimlerde de dile getirdiğini vurgulayarak şu değerlendirmeyi yapıyor:
       - MHP, merkez partisi olma hedefini kamuoyuna açıklamıştı. Bunu şimdi uygulamalarıyla da kanıtlıyor. Benim görebildiğim kadarıyla siyasi yelpazede iki büyük, bir de küçük parti kalır. Büyük partiler solda DSP, sağda MHP olur. Küçük parti ise Fazilet Partisi'dir. Merkez sağda olduğunu iddia eden ANAP ve DYP ise önemli zorlukla karşılaşırlar.
       Aydın, MHP'ye, ANAP, DYP ve FP'den önemli kaymalar olacağı tahminiyle, Türk siyasetinin bu üç parti üzerine oturacağını

Yazının Devamı

FP'deki sıkıntı

8 Şubat 2000


       Fazilet Partisi'ndeki sıkıntının ana kaynağı, geçmişte olduğu gibi, "simge"ler üzerinden politika yapmak yolundaki ısrarıdır.
       Fazilet yönetiminin Hizbullah gibi bir olayı bile "28 Şubat'la hesaplaşma politikası"nın bir aracı gibi kullanmaya çalışması ne kadar yanlışsa; parti içi muhalefetin de aynı olayı yönetime karşı politikanın bir aracı olarak kullanması o kadar yanlıştır.
       Fazilet Partisi'nin, parti yönetimi ve muhalifleriyle birlikte yapması gereken, bu tür olaylarda iktidarıyla, muhalefetiyle kamuoyunun beklediği netlikte tavır alabilmesidir.
       Din motifi taşıyan ve taşıdığı imajı veren her olaya, kişiye veya örgüte örtülü de olsa bir "hami" edasıyla yaklaşması, bazıları için Cumhurbaşkanı'na ricacı olabilecek kadar "simge" politikasından medet umması, Refah Partisi'nin kapatılmasından sonraki süreçte, partide sağlıklı bir özeleştiri yapılmadığının göstergesidir.
       Partide yenileşme iddiasındaki hareketin de, durumu muhafaza etmeye çalışan kıdemliler yönetiminin de öncelikle

Yazının Devamı

Devlet memuru...

7 Şubat 2000


       Anlaşılıyor ki, rejim karşıtı akımların, terör örgütlerinin ilk hedefi devlet...
       Devlette köprübaşı tutmak...
       Hangi örgüt veya hangi akım, gün ışığına çıkırılıyorsa, ikinci aşamada devletteki uzantıları veya örgütlenmeleri oluyor.
       Bu, PKK için de, Hizbullah için de, takiye yapan rejim karşıtı dinci akımlar için de geçerli.
       Eskiden "devlet memuru" demek, çağdaşlığın asgari ölçülerine sahip kişi anlamına gelirdi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin memuru, zihni açık, ufku açık, Cumhuriyet memuru olduğunun bilincinde insan demekti. Yargıcıyla, savcısıyla, doktoruyla, öğretmeniyle, mühendisiyle, polisiyle, müfettişiyle memuruyla böyleydi bu...
       Atanması, terfii, tayini belli kurallara bağlıydı.

Yazının Devamı

Cumhuriyet'i sakınmak

6 Şubat 2000


       Cumhuriyet'i, onun temel niteliklerini, Atatürk'ü, onun ilke ve devrimlerini korumayı, sakınmayı Türk Silahlı Kuvvetleri'ne bırakıp, sonra da "siyasete karışıyor" diye, demokrasi adına diklenmek özellikle sağ partilerin temel politikaları haline geldi.
       Demokrasi, Cumhuriyet'i sakınıp, koruyamıyorsa; aksine, onu yıpratma, tehlikeye sokma aracı olarak kullanılıyorsa, sorumluluğu siyasi partilerde aramak gerekir.
       70'li yıllarda siyasi partilerin ve akımların iddiaları ekonomik ve sosyal düzeni değiştirmekti. Şimdi özellikle ekonomik düzen konusunda siyasi parti ve akımların görüş birliği içinde oldukları gözleniyor. O kadar ki, artık parti ve akımlar en cılız iddiaları ekonomik ve sosyal düzen değişikliği.
       80'li yıllardan sonraki gelişmeler ise, siyasi partilerin düzen üzerinde değil, "rejim" üzerinde uzlaşmaları gerektiğini gösteriyor. Bugün siyasal akımların amacı düzeni değil rejimi değiştirmek. Bu akımların terör sahnesindeki temsilcileri PKK, Hizbullah gibi örgütler. Ancak bu örgütlerin dayandıkları siyasi akımların

Yazının Devamı