Fikret Bila

       Cumhurbaşkanı Demirel'in, "Güniz Sokak'a dönerim" sözleriyle, cumhurbaşkanlığı seçimine dönük tartışmalar yeni bir boyut kazandı.
       Demirel'in bu sözleri siyaset dünyasında, "Güniz Sokak'a dönerim, bu, merkez sağ partileri ve liderlerini düşündürür" biçiminde yorumlanarak, Cumhurbaşkanı'nın "aba altında sopa gösterdiği"ne işaret sayıldı. Bir çeşit "siyasi tehdit" olarak değerlendirildi. Demirel'in bu sözleriyle, ANAP ve DYP liderlerine, "yerlerinizden memnunsanız beni Çankaya'da tutun" mesajı verdiği kanısı oluştu.
       ANAP lideri Mesut Yılmaz'la dün Çankaya sorununu konuşma olanağı bulduk ve sorduk:
       - Cumhurbaşkanı, Güniz Sokak'a inerse, bundan siz ve partiniz etkilenir mi?
       Yılmaz, bu sorumuza önce "gülerek" karşılık verdikten sonra şöyle dedi:
       - Bu konuda konuşmayacağım. Değerlendirme yapmayacağım.

       Bakanlar Kurulu'nun cuma günü yapılan toplantısında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan, yasa tasarısı taslağı sunuyor.
       Taslağın konusu memur sendikaları.
       Memur sendikalarına ilişkin yasa düzenlemesi geçen dönemde Meclis Genel Kurulu'na gelmiş, görüşülmeye başlanmış, ancak çıkarılamamıştı.
       Okuyan'ın sunduğu taslağın Meclis'tekine göre üç önemli farklılığı var :
       1 - Kamu işverenleri sendikasının kurulması
       2 - Hizmet kollarının 10'a indirilmesi,

       Kiralar bu yıl en fazla yüzde 25 artırılacak. Gelecek yıl da en fazla yüzde 10.
       Kiraları sınırlayan yasa, Meclis'ten geçti.
       Hükümet, enflasyon hedefini tutturmak için işe ücret ve kira artışlarını sınırlayarak başladı.
       Yasanın olumlu yönlerine bakalım.
      "Ya artır, ya çık, benim oğlan oturacak" tekerlemesi kiracıların korkulu rüyasıdır Türkiye'de. Bu dayatmayla karşılaşan kiracı çaresiz, çoğunlukla ev sahibinin istediği kirayı kabullenir. Artışın da genel olarak yüzde 100'den aşağı olmaması kaydıyla pazarlık başlar. Ev sahibinin "kutsal" gerekçesi hazırdır:
       - Bu zamanda bu kira olur mu? Enflasyona baksana...

       Üretim fazlası patatese çözüm aranıyor:
       - Patates güzeli seçelim, tüketimi teşvik edelim.
       - Patatesi Hülya Avşar tanıtsın, peynir - ekmek gibi satılsın.
       - O olmaz. Nadide Sultan tanıtsın. Yüksek eğitimlidir.
       - Patatesi ekmeğe katalım.
       - Ekmeği kaldıralım, herkes mecburen patates yesin.

       Hükümet ortakları Cumhurbaşkanlığı seçimi için Anayasa değişikliği önerisini verdiler.
       Önerinin özü, Cumhurbaşkanı'nın beş yıllığına seçilmesi ve bir kişinin iki kez seçilebilmesi.
       Önce bir saptama yapalım:
       Değişiklik Cumhurbaşkanlığı için değil, Cumhurbaşkanı Demirel için yapılıyor.
       Neden?
       Bu saptamayı haklı kılan birkaç neden var:

       Davos toplantısında yabancı yatırımcılar Başbakan Ecevit'e yakınıyorlar:
       - Türkiye'de yatırım yapmak istiyoruz ama bürokrasi yıldırıyor.
       - Nasıl?
       - Yatırım müracaatımız için 40'tan fazla onay almamız gerekiyor. Bu engeli aşabilmek çok zor.
       Başbakan, yabancı sermaye yatırımları için 40 yerden imza gerektiğine inanmıyor ve Davos'tan döner dönmez durumu incelettiriyor.
       Sonuç şu:

       Devlet rutin dışına çıkabilir mi?
       Cumhurbaşkanı Demirel, "çıkabilir" dedi.
       Doğrudur. Çıkabilir.
       Rutin, normal koşullarda izlenen yolsa; devlet olağanüstü hallerde bu yolun dışına çıkabilir.
       Devletin ne zaman ve nasıl rutin dışına çıkabileceği de yine yasalarda gösterilmiştir.
       Devletin hangi hallerde normal usullere uymayacağı ve hangi olağanstü yöntemleri izleyebileceği bellidir.

       Kimdir lümpen?
       - Yılmaz Güney mi?
       - Nedir ki Yılmaz Güney, dediğiniz be... Lümpendi, lümpen...
       - Başka?
       - Başkası ne olacak, işte yıkıyorum tabuyu be... Katildi, katil...
       - Daha başka?