ÜLKEYİ 18 Nisan'da seçime götürmek işlevini azınlık hükümetiyle üstlenen Başbakan Bülent Ecevit, seçimler hakkında ne düşünüyor?
Önceki gün, Genel Yayın Yönetmenimiz Yalçın Doğan ve Bedri Koraman üstatla birlikte Başbakan'ı ziyaretimizde bu sorunun yanıtını aradık.
Ecevit, genel kanaatin aksine, "seçimden aynı tablonun çıkacağı" görüşünde değil:
- Ben seçimlerin aynı sonuçları vereceğini sanmıyorum. Diğer partileri bilmem ama, en azından DSP için bunu söyleyebilirim. Hükümette verdiğimiz sınav, DSP'nin oylarını artıracaktır. DSP oylarındaki gelişme de seçim sonuçlarını etkileyecektir.
- Sizce seçimde hangi partiler başa yarışır? Sizin rakibiniz hangi parti olur?
- Yarış, DSP ile Fazilet Partisi arasında geçer, diye düşünüyorum. Öyle umuyorum.
- Yerel seçimlerde fiili bir ittifak düşünüyor musunuz?
ALLAH razı olsun...
Fazla üzerine varmayacakmış zabıta, memurumuza yardım olsun diye...
Günlük 200 bin lira "işgaliye" parası alacakmış, o kadar.
Memur, zabıtaya minnettar tabii. Bayramı zehir olmayacak!
Başvurusunu yapacak, tezgah açma izni alacak ve günde 200 bin lira işgaliye ödeyerek, bayram boyunca, şeker, kolonya, mendil, eşarp satabilecek..
Zabıta, tezgahı tekmelemeyecek...
Memuru kovalamayacak...
"SÖZ vermişsiniz" diyoruz, Başbakan Bülent Ecevit'e...
O günün başbakanı olarak, Bahçelievler katliamını değerlendirirken, "İnsanlık dışı bu katiller mutlaka yakalanacak" demişsiniz...
- Kırcı 21 yıl sonra yakalandı ve siz 21 yıl sonra başbakansınız. Kırcı'nın yakalanmasıyla karanlıkta kalmış birçok olay aydınlatılabilir mi?
"Bir kere" diyor, Başbakan Ecevit, "Yakalanmasını çok önemli buluyorum." "Ama" diyerek ekliyor: - Konuşmuyor. - Yakanlanmasından bu yana hiç ilerleme yok mu? - Konuşmamakta ireniyor. Bu konuda eğitimli. Uzmanlar konuşmasını sağlamaya çalışıyorlar. Ancak, sağlık sorunu çıkarmakla tehdit ediyor. Açlık grevi yapıyor. - Konuşmamasını nasıl değerlendiriyorsunuz? - Kaybedecek bir şeyi yok, bana göre. Birkaç ömür sürecek cezaları kapsayan yargılamalar söz konusu. Bu nedenle konuşmamaya
BANKALAR "batacak yer arıyor" desek, yeridir.
Sistem gayet basit:
"Büyük ve enayi" bankalar, dolara yüzde 7 - 8 faiz verirken...
"Küçük ve akıllı" bankalar, yüzde 32 faiz veriyorlar...
"Enayi" vatandaşlar, tasarruflarını düşük faize rağmen büyük bankalara yatırırken...
"Akıllı" vatandaşlar, tasarruflarını yüksek faiz veren küçük bankalara yatırıyorlar...
Küçük bankaların herkesten "akıllı" sahipleri, vatandaştan topladıkları paraları, yurtdışında bir bankaya "depo"luyorlar...
KABİNESİ onaylandıktan yaklaşık yarım saat sonra Başbakan Bülent Ecevit'in makam odasındayız.
Başbakan'dan ilk telefon eşine...
İlk tebrik Rahşan Hanım'dan...
İlk teşekkür de Rahşan Hanım'a...
Bülent Bey'e soruyoruz:
- Rahşan Hanım neler söyledi?
- Hayırlı olmasını diliyor, tebrik ediyor. Şu ara çok yoğun. Biliyorsunuz adaylık başvuruları var. Saat l7.00'ye kadar müracaatların tamamlanması lazım. Günlerdir bu başvurularla ilgili çalışıyor. Rahşan Hanım'ın emeği çoktur. Parti çalışmalarının en zor kısmını o üstlendi. Bu noktalara gelmemizde katkısı çok büyüktür. Özellikle örgütlenme çalışmalarını büyük bir titizlik ve çabayla gerçekleştirdi.
DSP lideri Bülent Ecevit, azınlık hükümetinin çalışma planını saptamış durumda.
Güvenoyu alır almaz yapacağı ilk iş, Ekonomik ve Sosyal Konseyi toplamak olacak. Konseyin gündemini ise ağırlıklı olarak ekonomik kriz nedeniyle işten çıkarmalar oluşturacak.
Ecevit, ekonomik ve mali krizin nedenleri ve etkilerini konu alan bu toplantıda, özellikle işten çıkarmalara karşı ne gibi önlemler alınabileceğini belirlemeye çalışacak.
İşveren, işçi ve hükümet temsilcilerinin "üçlü uzlaşma" yoluyla toplu işten çıkartmalar ve zorunlu izin uygulamaları konusunu çözüme kavuşturmalarını isteyecek.
Krizin ne kadarı ekonomik, ne kadarı mali?
Darboğaza giren sektörlerle, darboğaza girmiş gibi yapan sektörler hangisi?
Krizin aşılması için işten çıkarmalar gerçekten çözüm mü?
"TÜRKİYE iyi yönetilmiyor."
Bu klişeleşmiş "ana muhalefet" söylemidir Türkiye'de...
Mesajı, tersinden okunması gereken bir yaklaşımdır:
"Ben olsam daha iyi yönetirim" demektir.
"Ne iyi, ne kötü" ayırımı yapmak zahmetinde bile bulunmadan, kabaca "muhalefet" etmektir, bu anlayış...
Siz iktidara gelince de, aynen yeni muhalefete devredilir, "Türkiye iyi yönetilmiyor" siyaseti...
Son zamanlarda "iyi yönetilmiyor"dan, "zaten yönetilemez"e doğru bir kayış gözleniyor.
YENİ bir "pürüz" çıkmazsa, Ecevit, kabinesini pazartesi günü Çankaya'ya sunacak...
Gayri resmi program hazır.
Başbakan Mesut Yılmaz hafta sonunu İstanbul'da geçirecek.
Ankara'ya pazartesi günü dönmüş olacak.
Ecevit kabinesinin Cumhurbaşkanı'nca akşam saatlerinde onaylanması bekleniyor.
Salı sabahı da Yılmaz'la Ecevit arasında "devir - teslim" töreni planlanmış durumda...
Ecevit'in, Yılmaz Ankara'da yokken kabinesini Çankaya'ya sunmanın "nezaket" açısından uygun olmayacağını düşündüğü için, böyle bir gayri resmi program hazırlığı yapıldığı belirtiliyor.