Çağın hastalığı

25 Ocak 1999

       UĞUR Mumcu, öldürülüşünün 6. yıl dönümünde, dün çeşitli etkinliklerle anıldı.
       Mumcu'yu ananların dün bir kez daha anımsattıkları, "namus ve onur" borcu orta yerde duruyor.
       Mumcu'nun katledildiği 24 Ocak 1993 günü, Başbakan Süleyman Demirel'in "çözüldü, çözülüyor" sözleri, Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü ve İçişleri Bakanı İsmet Sezgin'in, "namus ve onur borcudur" demeçleri, altı yıldır havada asılı...
       Başbakan Bülent Ecevit'e dün sorduk:
       - 55. hükümet döneminde Mumcu dosyasında bir ilerleme kaydedildi mi? 56. hükümet bu konuda ne yapmayı düşünüyor?
       Ecevit, Uğur Mumcu'nun "yürekli bir araştırmacı" olduğunu vurguladıktan sonra, şu değerlendirmeyi yaptı:
      "Uğur Mumcu, yolsuzlukların üzerine cesaretle giderdi. Bilgiyle giderdi. Laikliğin, demokrasinin ve ulusal birliğin yılmaz savunucuydu. Bilinçli bir Atatürkçü'ydü. Uğur Mumcu'ya kıyanlar, onun bu niteliklerinden korkanlardı. Mumcu dosyasında bir aydınlanma sağlanamadı. Ama

Yazının Devamı

Ekonomi ve borç

23 Ocak 1999

       EKONOMİK ve mali sorunlar iki temel noktada yoğunlaşıyor:
       1- Dünyadaki daralmadan etkilenen ihracat sektöründeki durgunluk,
       2- İç ve dış borç ödemeleri.
       Hükümet, bayram tatilini büyük ölçüde bu iki konu üzerinde çalışarak geçirdi.
       Sıkıntıdaki sektörler için ne yapılacak?
       Başbakan Bülent Ecevit, bu sorumuzu yanıtlarken, krizden etkilenen sektörler için daha önce alınan tedbirlerin titizlikle uygulanacağını kaydediyor ve şöyle diyor:
      "Bu krizden etkilenen bazı sektörlerde yasal takiplerin yarattığı güç durumlar var. Bir yandan yasaları uygulamak, bir yandan da bu sektörlerde çalışan insanları korumak zorundayız. İlgili arkadaşlar neler yapılabileceğini araştırıyorlar."

Yazının Devamı

Ani entelleşme!

22 Ocak 1999

       MAAŞ atlamayı, sınıf atlamakla karıştıran bazı meslektaşlarımız kızıyorlar:
       - Kardeşim, ne vardı bayram günü maaş kuyruğunda ölecek.
       - Hadi diyelim, emekli adam maaş kuyruğunda öldü. Münferit olaydır. Bunu haberleştirecek ne var?
       - Hadi haberleştirdiniz diyelim. Bu fakirlik edebiyatı ne oluyor? Sol arabeskçiler, siz de!
       - Sonra, efendim, sabahın köründe kalkıp, bankamatik kuyruğuna girecek ne var? İnsan sahurda kalkıp maaş kuyruğuna girerse, buna ABD Merkez Bankası bile dayanamaz. Tabii böyle bir kuyrukta ölürsen de haber olmaz!
       Neye malolduğunu fazla düşünmeden, maaş atlayan bazı kalem efendilerinin, kendi yaşamlarındaki iyileşmeyi, "Türkiye'de güzel şeyler oluyor" diye yutturmaya çalışmaları sırıtıyor, doğrusu...
       Ani entelleşmenin başgösterdiği bu çeşit kalemşörler, Keçiören'de bankamatik kuyruğunda bekleyen emeklilerin, New York Broadway şovlarından haberdar olmamalarını ve bundan bir anlam çıkaramamalarını

Yazının Devamı

FP'nin bakışı

21 Ocak 1999

       FAZİLET Partisi'nin, Ecevit'in azınlık hükümetini destekleyen DYP lideri Tansu Çiller'e karşı bir "kırgınlığı" var mı?
       Bu soruya "Hayır" yanıtını veriyor Genel Başkan Recai Kutan ve şu değerlendirmeyi yapıyor:
       - Onların pozisyonu bizimkinden farklıydı. Biz kırgın değiliz. İyi ilişkilerimiz devam ediyor. Sanıyorum Sayın Çiller, Sayın Erez'in görevlendirilmesini kendilerine karşı bir hareket olarak değerlendirdi.
       Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Gül de, Kutan gibi düşünüyor:
       - Sayın Çiller ve DYP, kendileri açısından böyle bir tutum izlemekte haklı olabilirler. Sayın Erez'in hükümeti kurmakla görevlendirilmesi, bize göre, doğrudan Sayın Tansu Çiller'i hedef almış bir modeldi. Sayın Çiller'i ve DYP'yi rahatsız edecek bir formüldü. Sanıyorum Sayın Çiller de böyle değerlendirdi.
       Gül, "ANAP'sız" bir model olarak DSP'nin azınlık modelinin kendilerini de çok fazla rahatsız etmediğini söylüyor:
       - Sayın Ecevit temel amacının

Yazının Devamı

Hukuk ile guguk

20 Ocak 1999

       ABD'li yargıç duruma baktı:
       - Ne yaptı bu çocuklar?
       - Efendim nane şekeri çaldılar.
       - Başka?
       - Bir de fındık - fıstık...
       - Doğru mu bu?
       - Değil, efendim. Çalmadık.

Yazının Devamı

Apo'nun izi...

19 Ocak 1999

      "BULURUZ" diyor Başbakan Bülent Ecevit:
       - Herhalde bir - iki gün içinde izi bulunur. Nerede olduğu anlaşılır. Bu gizlilik uzun sürmez.
       - Apo'nun Rusya'ya gitmiş olabileceği haberleri var. İtalya hukukuna göre geldiği ülkeye gönderilmesi gerektiği, belirtiliyor. Moskova ile temasınız sonuç veriyor mu?
       - Hayır. Onlar, kesinlikle Rusya'da olmadığını söylüyorlar. Ama, bir transit geçiş için kullanmış olabilir.
       - Hangi ülkeye yönlendiği konusunda hiç ipucu yok mu?
       - Dışişleri'yle çok sık görüşüp bilgi alıyorum. Şimdilik tahminler yapılabiliyor. Ama, çok uzun süre gizliliğini koruyacağını sanmıyorum.
       - Sayın Cumhurbaşkanı'yla görüştünüz. Bu konuda bir değerlendirmeniz oldu mu?

Yazının Devamı

Ne dersiniz Paşam?

18 Ocak 1999

       HARBİYE öğrencileri, herhalde, okul sıralarındayken, "ileride sıkı bir bankacı olurum" diye düş kurmuyordur.
       Ve herhalde, Harp Akademileri'nde okuyan kurmay subay adayları da, "ülke ekonomisinin huzur ve güveni için paraya komuta etmek" hevesiyle yanıp tutuşmuyordur.
       İlk yıldızla sokağa çıktıklarında, hep üzerlerinde sandıkları hayranlık dolu bakışlara karşılık, omuzlarını hafif yükselterek, gözlerini fazla oynatmadan, dik yürüyüşlerinde bir "Atatürk olma ihtimali", en azından O'nun ocağına mensup olmanın saklanamayan gururu yok mudur?
       Askerinden dolmuş parası almayan, önce onu yedirmeye, giydirmeye, ısıtmaya çabalayan; her yürüyüşlerinde tüyleri ürperip, gözleri dolan, omuzlarında, kucaklarında çocuklarıyla illa da fener alayına giden bu halkın ordusunda subay olmanın, hele paşa olmanın, hele hele komutan olmanın, toz konmaz bir yeri yok mudur?
       Vardır...
       Hem de kolay kolay sarsılmaz bir biçimde vardır.
       O kadar ki, bu

Yazının Devamı

Bayram nedir?

17 Ocak 1999

       BAYRAM, milli gelirin yüzde 4.9'unu alan nüfusun en fakir yüzde 20'lik diliminin uğraşıdır, herşeyden önce...
       Öncelikle onların, üzüntüsü ve sevincidir.
       Öncelikle onların, gururu ve onurudur.
       Öncelikle onların, huzuru ve lüksüdür.
       Bayram, en fazla ve en kolay oruç tutan bu dilimin, ödülüdür.
       Bayram nedir?
       Bayram; Ulus'ta, topuklarına kara su ininceye kadar gezip, 10 milyon lirayı beş çocuğa bölüştürebilmektir. Birine belinden lastikli kadife pantolon, birine ilk yıkamada yamulacak çok desenli bir kazak, birine okula giydirilmeyecek kadar güzel, rugan taklidi bir çift küçük ayakkabı, birine en az üç yıl giyebileceği büyüklükte bir küçük entari, birine ilk defa giyeceği kırmızı veya mavi bir külotlu çorap, birine parıldayan, simsiyah bir çift lastik çizme alabilmektir...

Yazının Devamı