Ara rejim tartışmalarının yersizliğine ve ekonomik programın başarılı olacağına ilişkin inanca yer veren Milli Güvenlik Kurulu bildirisi, askerlerin tutumunu sergilemesi açısından önemli bir belge niteliğindedir.
Ekonomik krizle birlikte özellikle Ankara'da yürütülen "ara rejim" kulisi, sonunda askerleri de rahatsız edecek boyutlara vardı. Hem Meclis'i, hem hükümeti, hem de askerleri rahatsız eden bu kulise, MGK bildirisiyle nokta konulmuş oldu. Bizzat askerlerin, "bu tartışmalar, AB'ye girme aşamasında olan Türkiye'nin dışarıdaki imajını zedeliyor" ifadesine imza konulması, "bulanık su avcıları"na kesin bir yanıt oldu.
Keza ekonomik durumun Milli Güvenlik Kurulu toplantısında yine askerler tarafından gündeme getirilmesi ve başarıya olan inançlarının belirtilmesi de altı çizilmesi gereken ikinci önemli konu.
İki konu birbiriyle bağlantılı düşünüldüğünde, askerlere atfen dillendirilen, "ekonomik durumun kötülüğü nedeniyle ara rejime kayılıyor" senaryosunun "gerekçe" bölümünü de ortadan kaldırmış oldu.
Askerlerin, "ekonomik durumdan vazife çıkarma" peşinde olmadıkları da böylece kamuoyuna ve rejime ara verilmesini bekleyenlere duyurulmuş oldu.
MGK bildirisi bu yönleriyle kamuoyunda beklenilen "güven" ortamının oluşturulması yolunda en önemli adımlardan biridir. Bu zemin üzerinde hükümetin ve parlamentonun güven artırıcı bir çalışmaya yönelmeleri gerekir. Hem dış, hem de iç desteğin buna bağlı olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Siyaset bu ortamı değerlendirmelidir.
Gereksinim duyulan kaynağın dışarıdan çok içeriden sağlanacağı ve sağlanması gerektiği de anlaşılmış durumda. Hükümetin iç kaynak sağlarken, fakirlik sınırında gezinen kesimi koruması da büyük önem taşıyor. Bu nedenle yükünü dar ve sabit gelirlilerin çekeceği vergi düzenlemeleri yerine başka kaynakların mutlaka devreye sokulması gerekiyor. Hükümet, bu konuda güven verici adımlar atmazsa, iç destek eksik kalacaktır.
Yeni programın vatandaşın ayağına bir daha basılmadan yürütülmesi gerekmektedir.