Başbakan Bülent Ecevit'le grup toplantısı sonrası Meclis'teki odasında görüşme olanağı bulduk. Başbakan, Tandoğan Meydanı'nda esnaf gösterilerinin kontrolden çıkması üzerine sürekli bilgi alıyordu.
"Bu mitinglerin istismar edilmesinden kaygılıyım" diyerek söze başladı:
- Elbette sivil toplum örgütlerinin tepkilerini göstermeleri hakları, hatta bir anlamda görevleridir. Ancak, bu gösteriler devam ederse bu grupların arasına sızmalar olur, provokasyon olur. Terörist örgütler, gruplar esnafı kullanarak olaylar çıkarabilirler. Endişem bu.
Ecevit, bu endişesini dile getirdiği saatlerde İçişleri Bakanı Tantan da, Tandoğan'da olay çıkaran grubun esnaf değil, bir terör örgütüne bağlı 1000 kişilik bir grup olduğu bilgisini aktardı.
Başbakan Ecevit, ekonomik önlemlerle gösterilere ilişkin sorumuzu yanıtlarken şu değerlendirmeyi yaptı:
- Bakanlar Kurulu esnaf talepleriyle ilgili somut ve önemli kararlar aldı. Hemen hemen bütün taleplerini karşılayacak kararlar süratle alındı ve uygulamaya konuldu. Ama anlaşılıyor ki, bu pek etkili olmamış. Oysa istekleri karşılanan esnafın gösterileri sürdürmesi anlaşılır gibi değil. Bazı kesimlerin esnafı istismar ettiği anlaşılıyor. TESK aldığımız kararları olumlu karşıladı, hükümete desteğini ifade etti. Buna karşın gösterilerin sürdürülmesi başka amaçlara alet edildiklerini düşündürüyor.
Başbakan'a, Merkez Bankası eski Başkanı Gazi Erçel'in dövizin dalgalanmaya bırakılmasından bir gün önce kendi tasarrufunu Türk lirasından dolara çevirmesi ve o gün Merkez Bankası'ndan çıkan 3.5 - 4 milyar doları sorduk.
Ecevit, Erçel'in kendi tasarrufuyla ilgili işlemi yadırgadığını, yanlış bulduğunu ifade ettikten sonra önemli bir girişimini açıkladı:
- Merkez Bankası'ndan o gün çıkan döviz konusunda girişimde bulunduk. Merkez Bankası'na resmen bu konu soruldu. Sayın Hüsamettin Özkan, Merkez Bankası'na yazı yazarak dövizin dalgalanmaya bırakıldığı günden bir gün önce Merkez Bankası'ndan ne kadar döviz çıktığını ve bunları kimin veya kimlerin aldığının bildirilmesini istedi. Bu konuyu açıklığa kavuşturacağız.
Ecevit'le görüşmemizi tamamladıktan sonra Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'a Merkez Bankası'na yazdığı yazının akıbetini sorduk. Özkan, "Yazı yazdım ama hala yanıt gelmedi, bekliyorum. Her şey açıklığa kavuşturulacak" yanıtını verdi.
Gazi Erçel'in kendi tasarrufunu dövize çevirmesi, dalgalı kura geçilmeden bir gün önce Merkez Bankası'ndan çekilen döviz ve onun dağılımı Ecevit ve Özkan'a Merkez Bankası'nın vereceği yanıtla ortaya çıkacak.
O zaman dövizin dalgalanmaya bırakılmasından bir gün önce kimlerin parasını ikiye katladığı ve Gazi Erçel'in bu işlemlerde ne kadar sorumluluğu bulunduğu da anlaşılacak...
Başbakan Ecevit'e siyasi kulislerde yaygınlaşan hükümette revizyon beklentisini sorduk. Yanıtı şu oldu:
- Bu konu benim tek başıma karar verebileceğim bir konu değil. Koalisyon ortaklarımızla görüşmem lazım. İlk fırsatta bu Sayın Bahçeli ve Sayın Yılmaz'la bir değerlendirme yaparız. Kolay bir konu değil.
- Bakan sayısının azaltılması önerileri de var? Bunu nasıl karşılıyorsunuz?
- Bu konuyu hiç düşünmedim. Fırsatım olmadı. Dediğim gibi koalisyon ortaklarımızla birlikte değerlendirmemiz gereken konular bunlar.
- Odalar Birliği gibi bazı kesimler istifanızı istediler?
- Grup konuşmamda da söyledim, ben seçimle geldiğim görevlerden hep kendi isteğimle ayrıldım. Koltuğa yapışmak gibi bir huyum yoktur. Ancak bu koşullarda Türkiye'nin bir de hükümet sorunuyla karşılaşması çok yanlış olur. Gerek görürsem onu da yaparım ama gerekli görmüyorum. Bunu söylemek bana düşmez ama böyle bir gelişme sorunu daha da ağırlaştırır. Şimdi önemli olan bir an önce ekonomiyi düze çıkarmaktır. Yoğunlaşmamız gereken sorun budur.