ABD Temsilciler Meclisi Uluslararası Operasyonlar ve İnsan Hakları Alt Komitesi'nde sözde Ermeni soykırımına ilişkin tasarının kabul edilmesi Ankara - Washington ve Ankara - Erivan ilişkilerinde gerginliğe yol açtı.
Tasarının, perşembe günü de ABD Temsilciler Meclisi Uluslararası İlişkiler Komitesi'nde oylanması bekleniyor.
Ermeni tasarısının iki önerisi var; her yıl 24 Nisan'da ABD Başkanı'nın
"soykırım" sözcüğünü kullanarak Ermenileri anan bir açıklama yapması ve ABD Dışişleri'nin diplomatlarını
"Ermeni soykırımı" konusunda bilgilendirmesi...
Amaç, Ermenilerin, Türkler tarafından soykırıma uğratıldıkları iddiasının ABD tarafından kabul edilmesini ve her yıl anılmasını sağlamak. Ermenistan'da Petrosyan yerine Koçaryan'ın Devlet Başkanlığı'na gelmesinden sonra
"tarihe takıntılı" politika yeniden alevlendirildi. ABD'de her seçim döneminde olduğu gibi Ermenistan lobisi çabalarını yoğunlaştırdı.
Bugünkü koşullar ve uluslararası ilişkiler anlayışı içinde böyle bir tasarının kabul edilmesi Erivan ve Washington'a ne kazandırır, ne kaybettirir?
Erivan açısından bir tarihi iddiayı ABD Temsilciler Meclisi'ne kabul ettirmiş olmanın ve diğer ülkeleri de aynı karara katılmaya zorlamanın dışında bugünkü sorunlarına çözüm sağlayacak somut bir katkısı olmasını beklemek hayaldir.
Hukuken bağımsız gibi görünen Ermenistan, bugün ekonomik ve siyasal açıdan gerçek anlamda bağımsızlığını kazanmış değildir. Ekonomik olarak Rusya'ya bağımlı, yoksulluk içinde, Azerbaycan'la savaş halinde, dış dünyayla bağı ve bağlantısı olmayan bir küçük ülke konumundadır ve nefes alacağı tek boru Türkiye'dir. Ermenistan'ı ekonomik ve siyasal açıdan en fazla rahatlatacak olan Türkiye ile geliştireceği iyi ilişkilerdir. Durum böyleyken Türkiye'nin ekonomik ve siyasi misillemesini göze alarak, Washignton'dan karar çıkartmaya çalışması birçok riski üstlenmesi anlamına gelecektir.
Keza, böyle bir kararın Washington açısından somut bir yararından hiç söz edilemez. Aksine, Ortadoğu, Kuzey Irak, Kafkasya ve Balkanlar'da Türkiye ile stratejik işbirliği içindeki Washington, bir sözde iddiayı resmileştirmek uğruna, Ankara'nın katkılarından vazgeçmeyi göze almak zorundadır.
* * *
ERMENİ tasarısının ABD Temsilciler Meclisi kararına dönüşme olasılığına karşı Ankara'nın hareket tarzı ne olur?
Başkentteki hazırlıklar konunun enine - boyuna 29 Eylül'de yapılacak Milli Güvenlik Kurulu'nda ele alınması yönünde. Hem Erivan'a hem de Washington'a karşı alınacak
"önlemler" bir paket halinde MGK'nın gündemine gelebilir.
Bu pakette Erivan'a karşı ağırlaştırılmış bir ekonomik ve siyasal tecrit politikasının uygulanmasının yanı sıra, TBMM'nin İncirlik'te konuşlanmış olan
"keşif gücü"nün görev süresini bir daha uzatmaması gibi birçok öneri gündeme gelebilir. Nasıl ABD yönetimi istemediği halde Temsilciler Meclisi'nde Türkiye aleyhine bir karar çıkarma çabası gösteriliyorsa, aynı şekilde Ankara'da hükümet istemese bile TBMM'de Keşif Gücü'nün görev süresini sonlandıran bir karar çıkabilir.
Başbakan Ecevit'in Kuzey Irak sorunu, bölgedeki ABD politikası ve Çekiç veya Keşif Gücü'yle ilgili
"tereddütleri" bilinmektedir. Türkiye'nin Ortadoğu, Orta Asya, Irak, Kafkasya ve Balkanlar'da etkisi, işlevi ve ABD'ye sağladığı katkı bir bütün olarak ele alındığında Washington'un Ankara'dan gelecek misillemeleri göz önüne alarak adım atması kendi yararına olacaktır.
Yazara E-Posta: fbila@milliyet.com.tr