Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       İrticai, bölücü, yıkıcı faaliyetlere karışan ve laik Cumhuriyet aleyhine faaliyet gösteren kamu görevlilerinden memurların, memuriyetten çıkarılmalarına ilişkin düzenlemenin kanun hükmünde kararname biçiminde yapılması, artık mümkün gözükmüyor. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer bunun "hukuki" olmayacağı kanaatine vardı ve bu konuda ısrar ederek, kanun hükmünde kararname yolunu kapattı.
       Artık kararnamenin "hukukilik" tartışması geride kaldı.
       Şimdi geldik işin siyasi yönüne.
       Milli Güvenlik Kurulu, laik devletin korunması için kararnamenin içeriği yönünde bir düzenleme mutlaka yapılması gerektiğini 28 Şubat'ta olduğu gibi 23 Ağustos toplantısında da yeniden kayıt altına aldı.
       28 şubat 1997'den 23 Ağustos 2000 yılına kadar geçen süre içinde, söz konusu düzenlemenin yapılamayışının nedeni siyasidir. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, işin bu yönüyle konumu ve uzmanlığı itibariyle hukuk sorunu aşılmadan ilgilenmedi. Ancak, MGK kararına imza koyarak, siyasi açıdan bir muhalefeti olmadığı mesajını vermekle yetindi.
       Bundan sonrası siyasi partilere düşüyor.
       3.5 yıldır sağ siyasi partiler, bu tür memurların meslekten çıkarılmasını hukuki gerekçelerden çok kendileri açısından siyasi gerekçelerle reddetmişlerdir. Hükümetle Çankaya arasındaki tartışmalar sırasında, koalisyondaki sağ partilerin liderleri, Başbakan Ecevit ile birlikte tutum aldıklarına göre, Meclis açılır açılmaz, konunun yasalaşması için yapılacak çalışmalarda, hükümetin kararını, parlamentoda samimiyetle desteklemeleri gerekir. Eğer bunu yapamaz ve söz konusu düzenlemenin Meclis'ten geçmesi için gerekli desteği sağlayamazlarsa, düne kadar hukuki gibi görünen sorun bu aşamadan sonra artık siyasi bir nitelik kazanacaktır. Böyle bir sorun ise Çankaya - hükümet ilişkilerinden çok daha önemli siyasi sorunları doğuracaktır.
       Dinci çevrelerden gelecek veya gelmiş olan oy desteğini esas alarak hareket etmeleri halinde, sağ siyasi partiler, laik Cumhuriyet karşıtlarının bürokrasiyi ve o yoldan devleti hakimiyet altına alma çabalarına göz yummuş olacaklardır.
       Çankaya - hükümet tartışmaları sırasında toplumda gözlenen "laik - anti laik" cepheleşme, yasa çıkarma sürecinde de, muhtemelen daha sert bir biçimde yaşanacaktır. Kararname hukuku tartışmaları sırasında gözardı edilen bu cepheleşme, sağ siyasi partileri baskı altına almaları halinde demokratik - laik Cumhuriyet açısından Türkiye'nin sürüklenmekte olduğu sıkıntı çok daha net biçimde ortaya çıkacaktır.
       Cumhurbaşkanı'nın siyasi sorumluluğu yoktur ama siyasi parti ve liderlerinin vardır.



Yazara E-Posta: fbila@milliyet.com.tr