Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Kursk, İkinci Dünya Savaşı'nın kaderini değiştiren tarihin en büyük tank savaşının yapıldığı yerin adıdır. Sovyet Generali Jekov'un Nazi tanklarını büyük bir yenilgiye uğrattığı Kursk "meydan savaşı", dönüm noktalarından biridir. Kursk yenilgisinden sonra İkinci Dünya Savaşı, Hitler Almanya'sının aleyhine dönmüş ve Rusya'yı işgal planı geri tepmiştir. Bu nedenle Sovyetler için Kursk en çok övündükleri zaferlerden biridir.
       Şimdi bu zaferin adını taşıyan nükleer denizaltı "bir yenilgi"nin sembolü olarak denizin 108 metre altında yatıyor. Böylece Kursk, Rus tarihine bir zafer, bir de mağlubiyet sembolü olarak geçiyor.
       Mağlubiyet sembolü Kursk'un 118 mürettebatıyla birlikte deniz dibinde günlerdir yatıyor olması, yeniden Soğuk Savaş dönemini andırır biçimde tartışılmaya başladı.
       Kursk'un 118 insanla ölüme yatmış olması gerçekten bir "Sovyet" veya "KGB" inadı mıdır? Yoksa bir çok alanda olduğu gibi rejim farkı gözetmeyen doğa karşısında Rusya'nın değil, insanlığın bir yenilgisi midir? Bu soruları işin bir uzmanına sorduk. Aldığımız yanıt daha çok ikinci soruyu doğrular nitelikteydi.
       Rusya'nın yardım kabul etmeyişi yeni yönetimin eskiye takılı bir tavrı olarak görülse bile dünya kamuoyuna verilen bilgiler ışığında yapılabilecek fazla bir şey olmadığı, denizaltıcılığı bilen uzmanların ortak görüşü.
       Bugün Türk Deniz Kuvvetleri'nden ayrılmış bulunan ve ABD donanmasında nükleer denizaltı eğitimi almış olan Kurmay Yüzbaşı Dinç Üner'in sorularımıza verdiği yanıtlar bu yargıyı güçlendirecek nitelikte.
       Kur. Yzb. Üner, Rusya'nın "sır" vermemek için yardım kabul etmediği görüşüne katılmıyor. Şöyle diyor:
       "Kursk Oscar sınıfı bir denizaltıdır. Bütün özellikleriyle taşıdığı silahlar ve yetenekleri NATO tarafından bilinir. Bu bakımdan Rusya'nın saklayacağı bir askeri sır yoktur."
       "Ancak" diye devam ediyor Üner:
       "Rusya bir şey saklıyorsa, bu olsa olsa kazanın nedeni olabilir. Şu ana kadar açıklanan kaza nedenleri tam olarak doğrulanmış değil. Ayrıca bazıları olasılık dahilinde de gözükmüyor. Bir çarpışma olsa, çarpışan diğer gemi veya nesne ortaya çıkardı. Torpidonun içerde patlama olasılığı da akla çok yatkın değil. Torpidolar çarpışma sonucu patlamayacakları gibi taşıdıkları mekanizma gemi içinde patlamalarına engeldir. Nükleer başlıklı bir torpidoyu isteseniz de bir hata olarak gemi içinde patlatmanız mümkün değildir."
       "O zaman" diyor Üner:
       "Akla gelen soru şu. Acaba Rusya gemi komutasının yaptığı çok büyük ve denizcilik açısından kabul edilmeyecek bir hatayı örtmeye mi çalışıyor. Bu soru, Rusya sır mı vermek istemiyor, sorusundan çok daha anlamlıdır."
       Üner, gerekçesi ne olursa olsun Rusya'nın Batı yardımını gecikmeli kabul edişinin büyük hata olduğu görüşünde. Doğu ve Batının ortak teknolojisi ve çabasıyla gemiye öncelikle su ve hava verilmesinin mümkün olduğunu, ancak bunun için çok geç kalındığını belirtiyor. Bu kadar süreden sonra denizaltındaki mürettebatın sağ kalmasının da mümkün görülmediğini vurguluyor.
       Uzayda araçlarını birbirlerine kenetleyen, aynı istasyonda aylarca birlikte çalışan ABD ve Rusya'nın özellikleri bilinen Kursk denizaltısının sırlarını saklamak amacıyla 118 insanın ölümüne göz yummaları akla yatkın değil.
       Sonuç değişmiyecek olsa da, değişen dünya koşullarında Rusya'nın herkesi yardıma çağırması çok daha yerinde bir tavır olurdu.
       Kursk'un ölüme yatışı önlenememiş olsa bile, bütün dünyanın saniye saniye izlediği bu insanlık dramının nedenleri mutlaka dünya kamuoyuna açıklanmalı...


Yazara E-Posta: fbila@milliyet.com.tr