Fikret Bila
İNGİLİZ İşçi Partisi ve Lideri Tony Blair'e gıpta etmeyen yok. Muhafazakar Parti ve Thatcherizmi 18 yıl sonra deviren İngiliz halkına özellikle Türk solundan yağdırılan övgünün haddi hesabı yok. Sağ ve sol entellektüeller ise,
"Tony'nin geleceğini ben senden kaç gün önce yazmıştım, biliyor musun" yarışı içindeler.
"Zaten ben yazmamış mıydım ki; bu Tony, İşçi Partisi'ni merkeze çekiyor. İngiliz halkı da bunu gördü görecek, ama, bizim halk görmez, diye" böbürlenen böbürlenene...
Thatcherizm veya Türk versiyonu olarak bilinen Özalizm dediğiniz; yasal kamu zoru veya doğrudan darbeyle toplumsal örgütlenmenin dağıtılması üzerine, orta ve alt sınıf kitlelerin reel gelirlerini düşürüp, efektif talebi baskılamak ve sosyal haklarını sınırlayarak, yaratılan kaynağı
"tersine gelir göçerimi"ne dönüştürmektir. Bu politikanın sağlayacağı üretim fazlasını da devlet desteğinde ihraç etmektir. Sosyal yönü olmayan bu ekonomi politikası, kitlelerin daha da fakirleşmesini göze alarak, dinamik ve rekabet gücü yüksek özel kesim marifetiyle dengesiz de olsa büyüme sağlamaktır. Bu politikanın sol partiler tarafından savunulması mümkün değildir.
Türk halkı, bu ekonomi politikasına İngiliz halkından çok önce karşı çıkmıştır. 1983 - 1987 arasında askeri dönemin yarattığı ortamda bu politikayı uygulayabilen Özal, 1987'den itibaren halk desteğini kaybetmeye başlamıştır. 1989 yerel seçimlerinde de SHP'yi birinci parti yaparak, kendi deyimleriyle Özalizmin üzerinden silindir gibi geçmiştir. Bunu yaparken de,
`yeni sol' olmadı
`bir daha yeni sol', o da olmadı
`yepyeni sol', bu da olmaz,
`Tony'nin solu', bu da bize gitmez,
`merkeze yaklaşmış sol' gibi yapay ideoloji yaratma gayretlerine göre oy kullanmamıştır. Özal politikalarına karşı solu sol olarak seçmiştir.
1989'da yerel iktidarı devralan sol, sol gibi davranacağına, Genel Merkez'de liderlik hesaplarına dalıp, belediyelerde Özalizmi aratmayacak biçimde köşe dönmeye yönelince kaybetmiştir. 1991 sonrasında merkezi iktidarda ise İSKİ'siyle, sıfır zamla toplu sözleşme yapabilme gayretiyle merkezi de delip geçerek, kendini sağ cephede bulunca, hezimete uğramıştır.
Yıllarca yerel ve merkezi iktidarda sol adına bir politika göremeyen alt sınıf seçmen halkalarının Allah'tan ve Allah adına
`adil düzen' vaadinden medet umması şaşırtıcı değildir.
Sol,
"buyrun merkeze" yarışına girmeden önce,
"sol" olmayı denemelidir.