Meclis’teki “dokunulmazlık dosyaları” için “geçici anayasa” maddelerinin oylama sonuçları “riskli” bölgede.
330’la 367 arası oylar “referandum” rotasını çizer.
Cuma günü de hemen hemen aynı sonuçlar çıkarsa ağustos ortalarında referandum sandıklarının kurulması gerekiyor.
....................
Bu durum iktidar partisi için öncelikli olmak üzere tüm Türkiye adına mevcut durumu daha da ağırlaştıracak “tekleme” tehlikesine açıktır.
Çünkü...
Yaşanmakta olan zaten “gergin” ortamda tansiyonu daha da yükseltebilir.
Gazeteciliğe başladığımda aldığım ilk ders “kısa cümleyle” haber yazmaktı.
Sonraları TRT Genel Müdürü olan Doğan Kasaroğlu şefimizdi.
Akşamüstü “çay, simit, kaşar peyniri” yiyor, benim gibi “stajyer” olan diğer gazeteci arkadaşımla laflıyorduk.
Doğan Abi yanımıza geldi.
Tabaktaki “simidi” gösterdi ve sordu:
“Bunun hepsini birden ağzına atıp yiyebilir misin?”
Cevabını da kendi verdi:
Galatasaray Divan Üyesi’yim. “Has” cimbomlu...
Paza akşamı ise Berlin’deki basketbol finalinde “Fenerbahçeli” ve İstanbul’daki Süper Lig karşılaşmasında Osmanlı’yı deviren “BJK”lı.
Berlin’e “yarı final” ve “finali” izlemek için gitmiştim.
Ancak...
Basket potasından bakarken kendimi yakın tarihin “kalbi” denebilecek Berlin’de “dünyanın sahne olduğu en kanlı, en insanlık dışı” kapkara anılarda dolaşır buldum.
Bunları paylaşmak istiyorum.
Peşinen belirteyim... Kimse aşağıdaki satırlarda birileri için ima, iç politika için polemik malzemesi aramasın, algılamasın.
Şeffaf Oda’nın konukları Gülçin ve Fatih Aydın...
İkisi de müzikle ilgileniyor. İkisi de başarılı. Şeffaf Oda’da bu hafta hem kadın sesinden, hem erkek sesinden şarkı dinliyoruz. Önce kadınlar diyerek Gülçin’le başlıyoruz programa... Gülçin “Bitanecik Aşkım” diyor. Gülçin hem şarkıcı hem dansçı. Dansa 8 yaşında başlamış. Bale yapmış.
Solo dans etmeyi seviyor.
Ardından müzik...
Sahnede dans yeteneğini de sergiliyor. Yoga yapıyor. Son single’ı “Harabeyim”in adına aldanmayın, keyifli bir şarkı.
.......................
Onur Öymen’in “ARKA PLAN - Teröre Yön Verenler” kitabını ilgiyle ve zevkle olduğu kadar kaygıyla da okudum.
Bu kez de İstanbul’da terör askeri servis aracını hedef aldı.
Gene yol üzerine bırakılmış bomba yüklü bir otomobilin, askeri servis aracı geçerken uzaktan kumandayla patlatılması...
Sadece bunu görüyoruz.
Arkasında?
Birkaç katil.
Onun arkasında kanlı saldırıyı üstlenen örgüt.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “en etkili, muhalefet yapabileceği” asistlerde olmadık söylemlerle fileleri havalandıramıyor.
Örneğin...
“Başkanlık sistemi” için AK Parti karargahında bile umutların kırılganlığını gösteren “partili Cumhurbaşkanı” gibi bir “B” planı hamlesi yapılıyor...
İşte bu “momentumda” Kılıçdaroğlu “kan dökmeden başkanlık getiremeyeceksiniz” çıkış yapabiliyor.
Ve...
AK Parti’nin “A” planı olan “başkanlık sistemini” -bir süre için de olsa- “beklemeye alınarak” geride yedek tutulan “B” planını ileri sürmesi, böylece “partili Cumhurbaşkanına” razı olması “muhalefet başarısı” iken, bunu “görünmez” hale getirmenin izahı yok.
Şimdi...
AK Parti bir “sürpriz hamle” yaptı.
Grup Başkanvekili Canikli “Anayasa’daki -seçilen cumhurbaş-kanının partisiyle ilişkisi kesilir - yolundaki hükmün çıkarılmasını Meclis’e getireceğiz” dedi.
Bunun “tercüme-i hali” şöyle:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan AK Parti’nin de genel başkanı olabilecek. Böylece milletvekili adaylarının tespitinden hangi sıralara konulacağına, parti organlarına -fiilen- dikte etmeye, teşkilatları görevden almaya ve yenilerini atamaya (bu yetkiyi tekrar alarak), gerekli görürse AK Parti büyük kongresini toplamaya uzanan bütün gücü elinde tutacaktır.”
Ve...
Yanı sıra...
Aynı zamanda Cumhurbaşkanı da olduğu için -AK Parti Meclis’te çoğunluğu sürdürüyorsa- partiden uygun gördüğü bir ismi hükümeti kurmakla görevlendirmeye...
DİYARBA-KIR’daki bomba bizim de yürüklerimize düştü.
Bunu yapan canileri de şiddetle kınıyorum.
........................
Dikkat edilirse hep TSK ve polis hedef alınıyor. (Araçta PKK zanlıları da vardı.)
Bunun nedeni Avrupa “terörist örgüt” tanımında sivillere dönük şiddetin “ölçüt” olması.
PKK ise “terör örgütü” listelerinden çıkmak çabasında.
PKK’nın uzantısı olan PYD’nin IŞİD ile mücadelede -özellikle ABD tarafından- “kara kuvveti” olarak kullanılmasına dayanarak, örgüt “uluslararası meşruiyet” kazanmak peşinde.