Hande Soral, Pascal Nouma ve Nihan Çilesiz’le Portaxe’ın muhteşem manzarasında çekilen keyifli bir program.
ŞEFFAF Oda’da dönem sürprizi yaşanıyor. Fatih dizisinin Gevher Sultanı Hande Soral etrafında kastı oluşturuyoruz.
Shakespeare’in ünlü Othello’su siyahi “emiri” de Pascal Nouma oluyor.
Kral ve prenses var... Bir de müzik prensesi gerekiyor.
O da, Nihan Çilesiz.
Hande’nin Pascal tedavisi
GÜNÜN konusu futbol... Estonya maçı öncesi yazıyorum...
Brezilya -umut- biletleri benim kişisel gündemim.
Futbol için birkaç paragraf...
Türkiye’de yıllarca top koşturan ünlü bir yabancı futbolcuyla birkaç yıl önce “çok özel” söyleşmiştik.
Adını yazmayacağım.
Kimse kızmasın, sadece düşünelim...
İlk cümlesi aynen şöyleydi: “Avrupa’da futbol oynamak zor.
“O elbiseyi” Ayşe Arman giydi. Elbisenin sahibi sunucu Gözde Kansu ile bir söyleşi yapıp yayınladı.
Ayşe Arman kendi tarzında “eksen kayması” yaparak bir süredir kalemiyle keskin “sivil çizgiler” çekiyor.
Bu eksende de başarılı.
Ayşe’nin “o elbise” ile fotoğrafı televizyonlara da bir “çağrıdır.”
Bakalım aynı tavrı koyacak televizyon ünlüleri olacak mı?
Olsa bile bunu yapacak TV ekranı bulabilecekler mi?
Aslında “kimsenin giyimine, içkisine, yaşam tarzına karışmıyoruz” söyleminin sahibi iktidarın da -son tahlilde- yararına bile olur bu.
Havai fişek gösterilerini andıran “Başörtüsüne özgürlük ve büyük devrim” gibi yayımlarla aynı gün bir özel sektör kanalında sunum yapan genç kadın “giysisi nedeniyle” işinden oldu.
Yoksa bu tarihin “iyi düşünün” seslenişi mi?.
İktidar partisinin sözcüsü, kimsenin “hayat tarzına ve giyimine, içkisine karışma yok” güvenceleri sıralanırken “sunucunun dekoltesini eleştiriyor” ve o sunucu bir başka gerekçeyle(!) gönderiliyor.
“Tarihin bir daha düşün, iyi düşün” uyarısıyla birkaç satır...
......................
Yıllarca “üniversiteli öğrencilere başörtü yasağı” konusunda “sağlam” olduğuna inandığım hukuk duruşu şöyleydi:
“Kamuda hizmet alan ve kamu hizmeti veren farklıdır.
Yukarıdaki başlık bana değil, Erdoğan’ın Başdanışmanı ve Ankara milletvekili Yalçın Akdoğan’a ait.
Gündemdeki soru işaretleriyle örtüşmekte.
“Suriye ve Mısır” için ABD ile Avrupa’nın makas değişikliği sonrasında Türkiye’nin kendi rayında kalması “değerli yalnızlık” söylemini üretmişti.
Sonra...
“Değerli” kelimesi tabeladan düştü.
“Yalnızlık” kaldı.
Şimdi ise ABD ve Batı’ya “karşıtlık mı” sorgulaması yapılıyor.
HAFTA SONU Gaziantep’teydim. Gaziantep’in Karkamış kampına da gittim.
7 bin 500’e yakın Suriyeli mültecinin bulunduğu büyük bir kamp.
Düşünün ki...
Karkamış ilçe nüfusunun iki katı bu kampta yaşıyor.
Ne olursa olsun köklerinden kopmuş insanlardan bahsediyoruz.
En iyi kamp da olsa nihayetinde tellerle çevrili bir kamp yaşamı bu.
Fakat...
Güneş Zavrak, Ümit İbrahim Kantarcılar ve Burcu Güneş’le bol eğlenceli ve müzikli sohbet...
ŞEFFAF Oda programı için “Boğaz’ın tek taşı” Portaxe’ta koltuklarımızdayız. Etrafta Gül Kokusu...
Sehpada duran CD’yi elime alıyorum. Koku artıyor.
Evet, Burcu Güneş’in son albümü gerçekten gül kokuyor.
Burcu Güneş’ten yazın şarkısı olan “Gül Kokusu”nu söylemesini istiyorum.
Zamanı durduran bir canlı performans...
Seçim sistemi “bugünkü gibi mi kalsın, daraltılmış bölge mi olsun, dar bölge mi?”
AK Parti def’ide bulunuyor:
“Bize göre hepsi bir...”
......................
“Muhalefetin sorunu” demeye getiriyor.
Aslında...
Siyasi sistemin bütünü bir “demokrasi sorunu...”