<#comment>#comment>AKP’nin seçimlerden -bir mucize olmazsa- birinci parti olarak çıkacağı görünen gerçek... Ve tehlikeli olan şey, genelde "AKP’nin seçeneği olmak" pankartı altında sürdürülen...
Siyasi ittifak arayışlarının, bu yazgıyı değiştirme şansı bulunmayışıdır. Çünkü...
Böyle AKP’ye endeksli politika edilgendir. Negatiftir. Korku vermeye dayalıdır. AKP’nin reklamını yapmaktır.
Oysa AKP’den bağımsız olmak, hatta AKP söylemlerinin önüne geçerek, onu edilgen hale getirmek gerekir. "Hayır" tavrına değil "yapıcılığa" dönük çekim alanı yaratılmalıdır. Pozitiflik esastır.
"AKP geliyor" korku alarmı yerine "biz geliyoruz. Kaygı duymayın" mesajı sonuç verir. AKP’nin reklamını yapmaz. Kendi çekim alanını ışıklandırır.
İttifak arayışları ve oluşumları da böyle olmalıdır.
Yani, Türkiye insanının "kuzuların sessizliğini oynadığı" sanılmasın. Tepkinin daniskası daha şimdiden kamuoyu araştırmalarında görünmekte.Türkiye insanı sokaklara dökülmeyerek, demokrasi inancı ve olgunluğuyla cevabını sandıklarda verecek.Üstelik ölçüsüz değil.AKP, 81 ilin tamamında birinci görünse de oyları yüzde 23 dolaylarında.AKPye de "ihtiyatlı" bakıyor.Daha inanabileceği, güvenebileceği siyasi partilere ya da ittifaklara en az yüzde 77lik bir seçim şansı bırakmakta.Partiler bu büyüklüğü de paramparça etmek aymazlığını sürdürürlerse... Krallıktan, beyliklere dönüşmüş küçücük kalelerinin duvarları arasına sıkışan "az olsun benim olsun" kafasında giderlerse, o kafaları 4 Kasımda duvarlara vururlar.Kâbus senaryosunu hayata geçirebilecek aymazlıklar, AKPyi yüzde 23 oyla TBMMde yüzde 55 oy oranına bile taşıyabilir. Türkiye, evet bir Arjantin olmadı. Halk sokaklara dökülmedi. Ama seçmen, tepkisini uçtaki partiye oylarını dökerek gösteriyor. AKP 81 ilin 81inde de birinci. Dervişin semahı O nedenle "ittifak" semahını sol ve merkez partiler arasında döne döne belki de son kez yapıyor.Gecikmekte gibi görüntüleri, Derviş için "artık şampanyanın tadını kaçırıyor" eleştirilerine neden
<#comment>#comment>Türkiye, evet bir Arjantin olmadı. Halk sokaklara dökülmedi. Ama seçmen, tepkisini uçtaki partiye oylarını dökerek gösteriyor. AKP 81 ilin 81’inde de birinci.
Yani, Türkiye insanının "kuzuların sessizliğini oynadığı" sanılmasın. Tepkinin daniskası daha şimdiden kamuoyu araştırmalarında görünmekte.
Türkiye insanı sokaklara dökülmeyerek, demokrasi inancı ve olgunluğuyla cevabını sandıklarda verecek.
Üstelik ölçüsüz değil.
AKP, 81 ilin tamamında birinci görünse de oyları yüzde 23 dolaylarında.
AKP’ye de "ihtiyatlı" bakıyor.
Ünlü bilgine göre Batı müziğinin belirgin niteliği çoksesliliktir. Değişik insan sesleri, değişik enstrümanlar, bir orkestranın bünyesinde bütünleşir. Değişik yollardan gelen sesler, çoksesli müziğin birimleri, genel bir amaçta buluşur.Değişik icracılar birlikte değişik notaları çalar.Bernard Lewisin müzikle ilgili saptamasından şu sonucu çıkarabilirim:Farklılık, kendi içinde bağımsızdır ama bir bütüne varmaya, orkestra eseri olmaya gereksinim duyar.Değişik icralar, farklı notalar bir orkestra şefinin, bir yönetmenin çabasıyla uyuma kavuşur. Ama orkestrada zaman zaman bütün farklı notaları çalan değişik enstrümanların sesi duyulur.Tek sesli müzikte bu farklılık yoktur. Lewise göre, çoksesli müzik yani orkestra bir takım işidir. Yönetmen de bu takımdaki kişidir.Müzikle ilgili saptamasından sonra Lewis demokrasiye geçiyor.Demokrasi de bir takım oyunudur. Birlikte uyum içinde (harmoni) çalışmadır ama tek sesin egemenliği değildir. Değişik görüşler genel amaç içinde var olur / erir........Orkestra şefinin, takım kaptanının çoksesliliği bastırmadan orkestrayı yönetmesi gerekiyor. Lider de bunu yapacak. Prof. Bernard Lewis, "Nerede Yanlış Yapıldı?" (What Went Wrong?) kitabında
<#comment>#comment>Prof. Bernard Lewis, "Nerede Yanlış Yapıldı?" (What Went Wrong?) kitabında demokrasiyle çoksesli müzik arasında bağlantı kuruyor.
Ünlü bilgine göre Batı müziğinin belirgin niteliği çoksesliliktir. Değişik insan sesleri, değişik enstrümanlar, bir orkestranın bünyesinde bütünleşir. Değişik yollardan gelen sesler, çoksesli müziğin birimleri, genel bir amaçta buluşur.
Değişik icracılar birlikte değişik notaları çalar.
Bernard Lewis’in müzikle ilgili saptamasından şu sonucu çıkarabilirim:
Farklılık, kendi içinde bağımsızdır ama bir bütüne varmaya, orkestra eseri olmaya gereksinim duyar.
Değişik icralar, farklı notalar bir orkestra şefinin, bir yönetmenin çabasıyla uyuma kavuşur. Ama orkestrada zaman zaman bütün farklı notaları çalan değişik enstrümanların sesi duyulur.
Dervişin geleceğinin belirsizliği ekonomiyi nasıl etkileyecek?Sorunun şeffaflaşması gerekir.Öte yandan tutun ki Derviş bir şekilde ayrıldı. Seçimlere kadar bu hükümetin yürüyeceğinin güvencesi mi var?Küskün milletvekilleri seçimi iptal ederlerse ekonomi ne hale gelecek?Zaten Ecevitte konuşmasının satır aralarında erken seçimin iptal edilme olasılığına gönderme yapmıyor mu?Derviş geniş taban için siyaset arayışlarını sürdürürse ne olacak?İşte belirsizlikler... Ecevit - Derviş görüşmesinin "istifa konuşulmadı" açıklaması gene de sis perdesini tam dağıtmış değil. Ne ilginçtir ki Dervişin konumu hâlâ onun hep yakındığı "belirsizliğin" sakıncalı siyaset coğrafyasında. Bir bilen "Bir bilen" nasıl görüyor?Önce Cem - Bayar arasında YTP - DTP ittifakı...Demirel "olumlu" buluyor."İyi rüzgâr yakaladıkları, ancak bunu sürdürmeleri ve tırmandırmaları gerektiği" görüşünde."Bugünlerde yapılan kamuoyu araştırmalarını erken buluyor, seçim kampanyası ilerledikçe değişeceğini" söylüyor. Yasaklı yıllarında Süleyman Demirelin siyaset yorumlarını "bir bilen" rumuzuyla yansıtırdık... Üç santrfor YTP ya da DTPden birinin adayları diğerinin listesinde yer alacak. Seçimden sonra kendi partilerinin çatısı
<#comment>#comment>Ecevit - Derviş görüşmesinin "istifa konuşulmadı" açıklaması gene de sis perdesini tam dağıtmış değil. Ne ilginçtir ki Derviş’in konumu hâlâ onun hep yakındığı "belirsizliğin" sakıncalı siyaset coğrafyasında.
Derviş’in geleceğinin belirsizliği ekonomiyi nasıl etkileyecek?
Sorunun şeffaflaşması gerekir.
Öte yandan tutun ki Derviş bir şekilde ayrıldı. Seçimlere kadar bu hükümetin yürüyeceğinin güvencesi mi var?
Küskün milletvekilleri seçimi iptal ederlerse ekonomi ne hale gelecek?
Zaten Ecevit’te konuşmasının satır aralarında erken seçimin iptal edilme olasılığına gönderme yapmıyor mu?
O halde, insanlarımızın siyasal tercihi Türkiyeyi ABye taşımayı hedef alan partiler ya da o partilerin ittifakı olmalıdır.ABnin coğrafya sınırlarının sonuna kadar açılma süreci 21. yüzyıla damgasını vuracak yeni süper büyüğün ayak seslerini yansıtıyor.AB önce ABD ve Japonyaya karşı "savunma" güdüsüyle büyüyordu.Ancak bu hareket kendi içinde öylesine güçlü ve karşı konulmaz bir ivme yarattı ki, artık durdurulamaz.Türkiye yeni süper büyüğün yıldızları arasında yer almayı ıskalamamalı. Kafalar karışmasın. 3 Kasım için hedef açık. "19. yüzyıl İngiltere nin yüzyılıydı. 20. yüzyıl ABD nin oldu. 21. yüzyıl AB nindir." Euronun, dolar karşısında değerini burun farkıyla öne geçirmesi yarışın sonu için işarettir. AB için ittifak YTP ve DTPnin ABde geniş tabanlı ittifak için ilke kararları 21. yüzyılın kanatlarını Türkiyeye sunmak çabaları diye yorumlanmalı. ANAPın AB eksenli ittifak girişimleri ile de birleşmeli.Daha önceki seçim sonuçlarını en doğru bilen kamuoyu oluşturan kuruluşunun başındaki Tarhan Erdeme göre bu birlik çok olumlu sonuçlar verebilir.Zaten sanılanın üstünde olan yüzde 10lu ilk oranlarda görünen YTPye halkta güvenilirliği sürekli tırmanışta olan Bayarın katkısı önemlidir.