<#comment>#comment>Kafalar karışmasın. 3 Kasım için hedef açık. "19. yüzyıl İngiltere’ nin yüzyılıydı. 20. yüzyıl ABD’ nin oldu. 21. yüzyıl AB’ nindir." Euronun, dolar karşısında değerini burun farkıyla öne geçirmesi yarışın sonu için işarettir.
O halde, insanlarımızın siyasal tercihi Türkiye’yi AB’ye taşımayı hedef alan partiler ya da o partilerin ittifakı olmalıdır.
AB’nin coğrafya sınırlarının sonuna kadar açılma süreci 21. yüzyıla damgasını vuracak yeni süper büyüğün ayak seslerini yansıtıyor.
AB önce ABD ve Japonya’ya karşı "savunma" güdüsüyle büyüyordu.
Ancak bu hareket kendi içinde öylesine güçlü ve karşı konulmaz bir ivme yarattı ki, artık durdurulamaz.
Türkiye yeni süper büyüğün yıldızları arasında yer almayı ıskalamamalı.
Milletvekillerinin bir kısmı listelerde yer almamış ya da seçilemeyecek yerlere düşmüş olmanın öfkesiyle Ankaraya gelecekler.Ayrıca...Bir kısmının partileri barajın altında kalacağı zaten belli olduğu için, onların tamamı seçimin iptaline gönüllüdür. Hele barajın üstüne çıkacakları "ittifak" formülleri bulunmamışsa...YTPnin biraz daha zamana ihtiyacı olabilir. 2003 baharında seçimi tercih edebilir.Recep Tayyip Erdoğanın önü 3 Kasım için kesilmiş görünmekte.Fakat, cezasının bitiş tarihi Ocak 2003... Eğer partisi için tek başına iktidarı görüyorsa, Başbakanlığı Abdullah Güle bırakmamak için o da 2003 baharında seçimi yeğleyebilir. Başkent gündeminde, bir başka ittifak var; "Seçim kararını iptal ittifakı..." Anayasa gereği 1 Ekimde TBMM toplandığında, milletvekili aday listeleri Yüksek Seçim Kuruluna verilmiş olacak. Mangaldaki küller Parmak sayısı daha fazla gibi.Hele milletvekilleri, seçim yörelerine dağılsınlar, protestolarla yüz yüze gelsinler, bir daha seçilmemeyi birebir yaşasınlar... O zaman herhalde "biz ne hata yapmışız" diye düşüneceklerdir.En çok seçim ister görünen DYP bile, kamuoyu araştırmaları için geçerli olan artı ve eksi yüzde 3 yanılma payı dikkate alınırsa, yüzde
<#comment>#comment>Başkent gündeminde, bir başka ittifak var; "Seçim kararını iptal ittifakı..." Anayasa gereği 1 Ekim’de TBMM toplandığında, milletvekili aday listeleri Yüksek Seçim Kurulu’na verilmiş olacak.
Milletvekillerinin bir kısmı listelerde yer almamış ya da seçilemeyecek yerlere düşmüş olmanın öfkesiyle Ankara’ya gelecekler.
Ayrıca...
Bir kısmının partileri barajın altında kalacağı zaten belli olduğu için, onların tamamı seçimin iptaline gönüllüdür. Hele barajın üstüne çıkacakları "ittifak" formülleri bulunmamışsa...
YTP’nin biraz daha zamana ihtiyacı olabilir. 2003 baharında seçimi tercih edebilir.
Recep Tayyip Erdoğan’ın önü 3 Kasım için kesilmiş görünmekte.
Dervişe "azil" formülü işler mi? Birkaç nedenle "hayır..."- Olası bir azil kararının Çankayadan döneceği gözden uzak tutulmamalı.Cumhurbaşkanının "Türkiyenin ihtiyacı olduğu için göreve devamını" rica ettiği bir bakanın azlini istemek siyaset geleneklerine aykırı.- Her şeye karşın, bir Başbakan elbette artık birlikte çalışmayı olanaksız bulduğu bir bakanı görevden almak istiyorsa, onun iradesi geçerlidir... Ama ya Başbakan daha bir hafta önce "Derviş siyaset yapacaksa bakanlığı bıraksın" diyen hükümet ortağı MHPnin lideri ve Başbakan Yardımcısı Bahçeliye "Derviş giderse ben de beraber giderim" restini çekmişse?Oysa şimdi Ecevitler ve onların sesli mesajı Emrehan Halıcı "Hem hükümette kal, hem bu hükümete karşı partilerle politika yap... Olmaz böyle şey" diyorlar."U" dönüşü.Yani değişen Dervişin değil Ecevitin tavrı.- Hükümetini ve Türkiyeyi tarihinin en ağır ekonomik krizinde çökmekten kurtaran bir insana bu yapılamaz. Böyle teşekkür edilemez.Emrehan Halıcı gibi birini Dervişin karşısına çıkartarak "asimetrik" siyaset savaşı bile şıklıktan uzak.Derviş, onu muhatap almamakla en doğru olanı yaptı. Bazılarını cevapsız bırakmak hak ettikleri cevaptır. Derviş, bakanlığı sürdürüyor.
<#comment>#comment>Derviş, bakanlığı sürdürüyor. Sinirleri de çelik gibi. Bir soru:
Derviş’e "azil" formülü işler mi? Birkaç nedenle "hayır..."
- Olası bir azil kararının Çankaya’dan döneceği gözden uzak tutulmamalı.
Cumhurbaşkanı’nın "Türkiye’nin ihtiyacı olduğu için göreve devamını" rica ettiği bir bakanın azlini istemek siyaset geleneklerine aykırı.
- Her şeye karşın, bir Başbakan elbette artık birlikte çalışmayı olanaksız bulduğu bir bakanı görevden almak istiyorsa, onun iradesi geçerlidir... Ama ya Başbakan daha bir hafta önce "Derviş siyaset yapacaksa bakanlığı bıraksın" diyen hükümet ortağı MHP’nin lideri ve Başbakan Yardımcısı Bahçeli’ye "Derviş giderse ben de beraber giderim" restini çekmişse?
Oysa şimdi Ecevitler ve onların sesli mesajı Emrehan Halıcı "Hem hükümette kal, hem bu hükümete karşı partilerle politika yap... Olmaz böyle şey" diyorlar.
Konu: "Dervişin oluşturmak istediği sosyal - liberal partiler bloku için öngördüğü formül."Ankaraya inene kadar en az 1 saat baş başa konuşmak, akılcı buluşma.Daha önce de aynı şeyi yapmışlar.Böylece ziyaretlerin şatafatlı manzaraları çizilmiyor. Gazetecilerin "anlaştınız mı" soruları ile sıkışmıyorlar.Tavuskuşları gibi kabararak, TV kameralarıyla liderlik ihtişamını gözlere sunan programlı vitrin görüşmelerden çok farklı.Sade, fakat, çok daha etkin bir yöntem. Geride kalan hafta sonu İstanbuldaki Kemal Derviş ile Bodrumdaki Mehmet Ali Bayar arasında bir telefon konuşması... Pazartesi (dün) 16.15 uçağında Ankaraya yan yana uçmak için sözleştiler. İki ılımlı isim En köklü partilerde "barajın altında kalmak" kâbusunun yaşandığı gerçeği karşısında, Derviş faktörü, daha açık görülmekte.Derviş, Bayarı harekete kazanmakta ısrarlı. Bayarın kalitelerinin yanı sıra merkez / merkez sağ oyları da harekete geçirecek isim. Tıpkı, karlı dağlarda adeta asılı duran potansiyelin bir sesle "çığa" dönüşmesi gibi. Bayar işte o ses.Dedesi Kemal Aygün DPnin kurmayıydı. Babası Nuri Bayar DPnin uzantısı APnin Genel Sekreteri ve Bakanı.. Kendisi DP ve AP çizgisinin devamı DYPyi Demirelin Başdanışmanı
<#comment>#comment>Geride kalan hafta sonu İstanbul’daki Kemal Derviş ile Bodrum’daki Mehmet Ali Bayar arasında bir telefon konuşması... Pazartesi (dün) 16.15 uçağında Ankara’ya yan yana uçmak için sözleştiler.
Konu: "Derviş’in oluşturmak istediği sosyal - liberal partiler bloku için öngördüğü formül."
Ankara’ya inene kadar en az 1 saat baş başa konuşmak, akılcı buluşma.
Daha önce de aynı şeyi yapmışlar.
Böylece ziyaretlerin şatafatlı manzaraları çizilmiyor. Gazetecilerin "anlaştınız mı" soruları ile sıkışmıyorlar.
Tavuskuşları gibi kabararak, TV kameralarıyla liderlik ihtişamını gözlere sunan programlı vitrin görüşmelerden çok farklı.
Yani, Fransada son seçimlerin ikinci turunda, merkez ve merkez sol partilerin büyük sıçrama yapan ırkçı Le Penin partisine karşı birleşerek sandığa gitmeleri gibi..."lUnion pour la Democratie" yani "Demokrasi için Birlik" Fransadaki hareketin adıydı.Yükselen ırkçılığa karşı Fransa demokrasisi çağdaş partileriyle "meşru savunma" hakkını hayata geçirdi.Halkın büyük desteği ile kazandı.Demokrasi ve Cumhuriyet ilkelerine olası tehditlere karşı bütünleşmek refleksi ve çoğunluğa dayalı merkez partilerin katkıları önemlidir. AB uyum yasalarından sonra, bir "umut" daha... Belki de serap. Dervişin "sosyal - liberal büyük sentez" için bütünleşme formülü son aşamada. Cem, Bayar ve Baykala somut öneriler sunulmak üzere. Merkezden Hüsnü Doğanın da oluşumda yer alması konuşulmakta. Meşru savunma Kamuoyu araştırmaları, seçimlerde AKPnin tek başına iktidara gelme olasılığını göstermekte.Türkiye bu kadar radikal bir siyasal değişikliğe hazır mı?İçte ve dışta oluşacak yoğun kuşkuları, zaten bıçak sırtında olan ekonomi taşıyabilecek mi?Derviş, işte bu kaygılı beklentilere önlem araştırıyor.AKPnin karşısına tek başına iktidar olabilecek "seçenek" oluşturmak amacıyla sosyal demokrat ve merkez