Bayar: Gelenekten geleceğe...

2 Mayıs 2002


<#comment>Geride kalan yazın başlarıydı. Mehmet Ali Bayar ile yan yana Bodrum'a uçuyorduk.
Bir sırrı paylaşmıştı:
"Merkez sağda bir oluşumun başına geleceğini" daha o tarihte söylemişti.
Demokrat Parti, Adalet Partisi çizgisindeki odaklarla dirsek temasındaydı. O odaklar Galatasaray'ın Fenerbahçe'nin "divanları" gibidir.
Nasıl ki bir başkan adayının kongrede seçime girmeden önce divanın onayı olması gerekiyorsa Bayar'a yeşil ışık yakanlar da merkez - sağ siyasetin divanı gibidir.

Yazının Devamı

Hukuk diye diye...

1 Mayıs 2002

Toplumdaki tepkilere karşın Bülent Ecevit ısrarlı oldu... Ortaklara da bu bağlamda çiçekler sunuldu.Ama...İki engel vardı. 1- Anayasa'nın 14. maddesi bazı suçların affını engellemişti. Kimi siyasetçiler için suistimal iddiaları ve ter"r suçları bu kapsamdaydı. 2- Ayrıca... Abdi İpekçi' nin katili Ağca ile 7 gencin katilleri arasında yer alan Kırcı' nın da af kapsamına girmeleri kamuoyunda büyük duyarlılık yaratacaktı.Ç"züm arandı.Çıkacak yasaya "af" yerine "Şartlı Salıverme ve cezayı erteleme" gibi bir ad verilirse birinci engel aşılıyordu.İkincisi? Anayasa Mahkemesi' nin iptal kararı alacağı açıktı.İptal kararından sonra, toplum duyarlığına karşı günah topu b"ylece Anayasa Mahkemesi' nde kalmış olmaz mıydı? Anayasa Mahkemesi kararında yer alan 6 aylık süre sonuna kadar beklenir, yasa son gün çıkardı. Cumhurbaşkanı veto etse bile artık çok geç olurdu. Yasa boşluğu nedeniyle tahliyeler başlardı. "Her şey tamı tamına bu senaryo içinde kuruldu ve uygulandı" iddiasında değilim.Ama "hukuk diye diye hukukun ne hale geldiğini" düşündürüyor. Yanlışlıklar dizisinin başından alalım. Hukuk diye diye... (2) Anayasa Mahkemesi iptal edilen hükmün yer aldığı yasayı "toplu

Yazının Devamı

Bir başyapıt: GS

30 Nisan 2002

K"kü, Fatih Sultan Mehmed' in tercüme ettirerek okuduğu Platon' un (Eflatun) Devlet adlı kitabına dayanır. Fatih, Platon' un "devleti filozoflar y"netmelidir" satırlarının etkisinde kalmıştı.Bu g"rüşünü, yakınlarıyla ve oğullarıyla paylaşmıştı.Sonrası biliniyor.Oğlu İkinci Bayezid, Galata sırtlarında avlanırken çok bakımlı geniş bir bahçe içindeki Gül Baba adlı bir bilgeye ait kulübe g"rür. Gül Baba, ona, bahçesinde yetiştirdiği sarı ve kırmızı iki karanfil sunar. Galatasaray, sadece futbol takımı, kulüp ya da okul değildir. Galatasaray'ın hayat suyu Sonraları şehzadelerin de eğitildikleri bu okulun adı, Mekteb - i Sultani olur.Osmanlının üç kıtaya yayılan g"rkemi yüzyıllarca bu okulun temellerine sinmiştir.Oradan yetişenlerde en büyük olmak, bunu kültürle, inançla, hoşg"rüyle, efendice ve kendi gücüne güvenerek yapmak genleri vardır.O genlerin laboratuvar tahlili olamaz.Camianın içinde hissedilir.Umutsuz gibi g"rünen 2001 - 2002 sezonunda, şampiyonluk hayat suyunu Galatasaray Fatih' ten hatta Platon' dan almıştır. "Olmaz" sanılanı "olur" yapan "Galatasaray ruhu" budur. Saray'da sultana ve vezirlere danışmanlık yapan Enderun'a g"nderilmek üzere,

Yazının Devamı

Bir başyapıt: GS

30 Nisan 2002


<#comment>Galatasaray, sadece futbol takımı, kulüp ya da okul değildir.
Kökü, Fatih Sultan Mehmed'in tercüme ettirerek okuduğu Platon'un (Eflatun) Devlet adlı kitabına dayanır. Fatih, Platon'un "devleti filozoflar yönetmelidir" satırlarının etkisinde kalmıştı.
Bu görüşünü, yakınlarıyla ve oğullarıyla paylaşmıştı.
Sonrası biliniyor.
Oğlu İkinci Bayezid, Galata sırtlarında avlanırken çok bakımlı geniş bir bahçe içindeki Gül Baba adlı bir bilgeye ait kulübe görür.
Gül Baba, ona, bahçesinde yetiştirdiği sarı ve kırmızı iki karanfil sunar.

Yazının Devamı

Işık izi

28 Nisan 2002

Feyyaz Tokar, birden çıkışmıştı: "Ne bu haliniz yahu! Kendi ülkemizde beyaz Türklere mi d"nüştük? Kendi ülkemizde Türkiye sılası mı çekiyoruz?"Tokar' ın bu s"zleriyle sarsılmış kendimize gelmiştik.™yle ya... Buruk Türkiye nostaljisi de ne oluyordu.Bu şarkı "Onuncu Yıl Marşı" gibi güvenle, neşeyle çoşkuyla s"ylenmeliydi. Tokar' ın sesi bir kez daha yükselmişti: "Hadi bakalım canlanın.Sürgün falan değiliz." Kalbimiz ısındı, içimizi neşe sardı. Ona sevgiyle baktık. G"zlerimizde umut ışıltıları ile "Bir başkadır benim memleketim" i tadını çıkara çıkara s"ylemeye başladık. Piyanoda İlham Gencer... "Bir başkadır benim memleketim" şarkısına bizler, g"zleri buğulu, yürekleri kaygı yüklü, boğuk sesle eşlik etmekteyiz. Kabus yıllar Sol ve sağ çarpışmalarında kan oluk oluk akıyordu. Abdi İpekçi' den, Nihat Erim' e, Gün Sazak' a, Kemal Türkler' e kadar aydınlar "ldürülmekteydi.Kanlı pazarlar yaşanıyordu. 1 Mayıs mitinginde "meçhul failler" Taksim meydanındaki halk yığınlarının üzerine yaylım ateşi açacak kadar azıtmışlardı. Bülent Ecevit suikastten kıl payı kurtulmuştu. İstanbul boşalıyordu. Apartmaların pencerelerinde "satılık kat" levhaları 10 binlerceydi.Umutsuzluk alaca

Yazının Devamı

Işık izi

28 Nisan 2002


<#comment>Piyanoda İlham Gencer... "Bir başkadır benim memleketim" şarkısına bizler, gözleri buğulu, yürekleri kaygı yüklü, boğuk sesle eşlik etmekteyiz.
Feyyaz Tokar, birden çıkışmıştı: "Ne bu haliniz yahu! Kendi ülkemizde beyaz Türklere mi dönüştük? Kendi ülkemizde Türkiye sılası mı çekiyoruz?"Tokar'ın bu sözleriyle sarsılmış kendimize gelmiştik.
Öyle ya... Buruk Türkiye nostaljisi de ne oluyordu.
Bu şarkı "Onuncu Yıl Marşı" gibi güvenle, neşeyle çoşkuyla söylenmeliydi.
Tokar'ın sesi bir kez daha yükselmişti:
"Hadi bakalım canlanın.Sürgün falan değiliz."Kalbimiz ısındı, içimizi neşe sardı. Ona sevgiyle baktık. Gözlerimizde umut ışıltıları ile "Bir başkadır benim memleketim"i tadını çıkara çıkara söylemeye başladık.

Yazının Devamı

Erdoğan ve "jet lag"

27 Nisan 2002

İnsan doğası için de geçerli olan bu s"ylem Tayyip Erdoğan' ın ses bantlarıyla doğrulanmakta.Sadece Erdoğan' ın değil, o zihniyetin diğer sahipleri de aynı konumdalar.Onların k"klerinden yıllardır aldıkları hayat suyu, bedenlerinde yürüyor, beyin kıvrımlarına ulaşıyor.S"yleme d"nüşüyor.Bazen istemeseler bile olmadık s"ylemlerde bulunuyorlar. Dillerine egemen olamıyorlar.Bedenleri ancak k"kleriyle hayatta kalabilir.Farklı coğrafyalara - "rneğin demokrasi coğrafyasına - dikilseler ve beden doğaya uyum g"stermeye çalışsa bile, o topraktan beslenmeyebilirler. Erdoğan, farklı iklimde, farklı kültürde yetişti... K"k saldı.Şeriat zihniyeti coğrafyasından demokrasi coğrafyasına g"çün "jet lag" durumunda mı?Yoksa bunu mu oynuyor? "K"kler, derinlerdedir ve bedenden daha boyludur..." Laf ebeliği ve gerçek Soru: "Tayyip Erdoğan'ın 10 yıl "nce s"ylediği s"zlere, Genelkurmay Başkanı'nın 10 yıl sonra cevap vermesi doğru mu?" Cevap: Erdoğan' ın PKK karşısında yaşamını yitiren Mehmetçik bağlamındaki "intihar cellatları" s"ylemi, ne yazık ki, orada bulunması gereken devlet g"revlileri tarafından - nedendir bilinmez - yargıya ve idareye yansıtılmamıştır. Bant 10 yıl sonra açıklanınca,

Yazının Devamı

Erdoğan ve "jet lag"

27 Nisan 2002


<#comment>"Kökler, derinlerdedir ve bedenden daha boyludur..."İnsan doğası için de geçerli olan bu söylem Tayyip Erdoğan'ın ses bantlarıyla doğrulanmakta.
Sadece Erdoğan'ın değil, o zihniyetin diğer sahipleri de aynı konumdalar.
Onların köklerinden yıllardır aldıkları hayat suyu, bedenlerinde yürüyor, beyin kıvrımlarına ulaşıyor.
Söyleme dönüşüyor.
Bazen istemeseler bile olmadık söylemlerde bulunuyorlar. Dillerine egemen olamıyorlar.
Bedenleri ancak kökleriyle hayatta kalabilir.

Yazının Devamı