Galeta kırıntısı

16 Ocak 2002

Kuşkulu bulduklarını sorguladı.Sonra... Tümünü sıkı güvenlik "nlemleri alarak "zel bir uçağa koyup Suudi Arabistan' a g"nderdi.İki büyük gazetenin başyazarı arkadaşlarımızla birlikte bunu, Harvard' da ders veren değerli bir profes"rden dinledik.İlginç... Bin Ladin soyadlı birinin Atatürk Havalimanı' nda birkaç saat alıkonup sorgulanması biz de sorun haline getirilmişti. O şahsın çok kısa süre "nce ABD' ye giriş - çıkış yapmış olması ve vize referansının 11 Eylül kuşkulular listesinde yer alması bir yana, sadece Bin Ladin ismi nedeniyle bile yukarıda anlattığım toplu enterne, sorgu ve sınırdışı uygulaması yapılıyor.Ya adam hiç sorgulanmasaydı, araştırılmasaydı ve Atatürk Havalimanı' ndan elini kolunu sallaya sallaya geçip, bir başka uçağa gitseydi...O zaman ne denecekti? "Bin Ladin'in aynı adı taşıyan akrabası, bizim polisin ruhu duymadan Atatürk Havalimanı'ndan geçti, gitti... Ya o da 11 Eylül'e bulaşmışsa!"İçişleri Bakanı Yücelen' e ve Atatürk Havalimanı' nın "zenli polislerine haksızlık yapmayalım. 11 Eylül saldırısından hemen sonraki 24 saatte Amerikan polisi ABD' deki Bin Ladin soyadlı olan ya da farklı soyadı taşımasına karşın o aileden kadın erkek bütün

Yazının Devamı

Galeta kırıntısı

16 Ocak 2002


<#comment>11 Eylül saldırısından hemen sonraki 24 saatte Amerikan polisi ABD'deki Bin Ladin soyadlı olan ya da farklı soyadı taşımasına karşın o aileden kadın erkek bütün Suudi Arabistanlıları topladı.
Kuşkulu bulduklarını sorguladı.
Sonra... Tümünü sıkı güvenlik önlemleri alarak özel bir uçağa koyup Suudi Arabistan'a gönderdi.
İki büyük gazetenin başyazarı arkadaşlarımızla birlikte bunu, Harvard'da ders veren değerli bir profesörden dinledik.
İlginç...
Bin Ladin soyadlı birinin Atatürk Havalimanı'nda birkaç saat alıkonup sorgulanması biz de sorun haline getirilmişti. O şahsın çok kısa süre önce ABD'ye giriş - çıkış yapmış olması ve vize referansının 11 Eylül kuşkulular listesinde yer alması bir yana, sadece Bin Ladin ismi nedeniyle bile yukarıda anlattığım toplu enterne, sorgu ve sınırdışı uygulaması yapılıyor.

Yazının Devamı

Amerika rüyası

15 Ocak 2002

11 Eylül, Türkiye' ye bakışları bir anda değiştirdi.Hem kriz sürecindeki Türkiye' ye...Hem kriz sonrası süreçte İslam ülkeleri için model Türkiye' ye.™nce birincisi... Ecevit, adeta meleklerin koruduğu bir ülkenin başbakanı olarak ABD' de. 11 Eylül, Türkiye' yi yere çakılmaktan kurtaran paraşüttür. Aksi halde Türkiye, "Arjantin'e bak g"r halini" olurdu. 11 Eylül'e 5 kala ABD Maliye Bakan Yardımcısı, Türkiye ekonomisinin artık kendi kaderi ile başbaşa bırakıldığı mesajını vermiyor muydu? Pivot ülke Türkiye Brzezinski SATRANÇ TAHTASI adlı kitabında Türkiye' yi jeopolitik ve jeostratejik konumuyla "pivot ülke" olarak değerlendirir. "ABD'nin, Türkiye'yi yanında tutması gereğine" işaret eder. Afganistan' a müdahale oyununda sayı yapmak ve sonuç almak için Türkiye çok "nemliydi.Talibana karşı harekatı destekleyen ve simgesel de olsa kuvvet g"nderen bir İslam ülkesi "hilale karşı haç... cihada karşı, haçlı seferi" g"rüntüsünü yok edecek stratejik katkıydı.Ayrıca, Talibana karşı savaşan Kuzey İttifakı' nın parça b"lük İslam kuvvetleri, ABD' nin ve İngiltere' nin yanı sıra Türkiye' nin de destek vermesi nedeniyle Hıristiyan işbirlikçisi olmaktan çıkıyorlardı.Yere

Yazının Devamı

Amerika rüyası

15 Ocak 2002


<#comment>Ecevit, adeta meleklerin koruduğu bir ülkenin başbakanı olarak ABD'de. 11 Eylül, Türkiye'yi yere çakılmaktan kurtaran paraşüttür. Aksi halde Türkiye, "Arjantin'e bak gör halini" olurdu. 11 Eylül'e 5 kala ABD Maliye Bakan Yardımcısı, Türkiye ekonomisinin artık kendi kaderi ile başbaşa bırakıldığı mesajını vermiyor muydu?
11 Eylül, Türkiye'ye bakışları bir anda değiştirdi.
Hem kriz sürecindeki Türkiye'ye...
Hem kriz sonrası süreçte İslam ülkeleri için model Türkiye'ye.
Önce birincisi...

Yazının Devamı

Vera'dan "son gece"

13 Ocak 2002

Nazım' ın eşi Vera, anılarıyla orada tek başına yaşıyordu.Votkalarımızı yudumlarken, şairle son gecesini anlatıyordu: "Akşamüstü bir adam geldi.Yayın kurumundan...Nazım 'dışarda konuşalım' dedi.Güzel bir bahar günüydü.Aşağıdaki banklardan birine oturdular.Uzun konuştular.Daha çok ellerini kollarını sallayarak, hararetle Nazım konuşuyordu.Bir şeyler izah etmek ister gibiydi.D"ndüğünde Nazım üzgündü. 'Ne oldu' diye sordum. 'Para... Yayınevinden çok avans çekmişim. Borçlanmışım.' dedi."Vera bana Nazım' ın hem kendi yaşamlarını, hem de daha "nceki eşi Münevver Hanım ve oğlu Mehmed' in yaşamlarını devam ettirmekte zorlandığını anlattı. "Nazım'ın y"netimle arası açıktı. Stalin'e - kendini putlaştırmış - gibi eleştirileri nedeniyle sevilmiyordu" dedi.Kitaplarını az basıyorlarmış, satışı az olunca avans veriyorlarmış. Nazım epey borçlanmış.Gelen adam da "borçlarını nasıl "deyeceksin" diye sıkıştırmış.Adam aslında bir g"revli... Amaç, Nazım'ı k"şeye sıkıştırarak, yola getirmek, direnişini kırmak,b"ylece ona istedikleri gibi yazdırmak... Güdümlü konuşmalar yaptırmak... Nazım Hikmet' in, pencere camlarına Karag"z - Hacivat resimleri yapıştırılmış Moskova' daki

Yazının Devamı

Vera'dan "son gece"

13 Ocak 2002


<#comment>Nazım Hikmet'in, pencere camlarına Karagöz - Hacivat resimleri yapıştırılmış Moskova'daki apartman dairesindeydik. Yıl 1994...Nazım'ın eşi Vera, anılarıyla orada tek başına yaşıyordu.
Votkalarımızı yudumlarken, şairle son gecesini anlatıyordu:
"Akşamüstü bir adam geldi.Yayın kurumundan...Nazım 'dışarda konuşalım' dedi.Güzel bir bahar günüydü.Aşağıdaki banklardan birine oturdular.Uzun konuştular.Daha çok ellerini kollarını sallayarak, hararetle Nazım konuşuyordu.Bir şeyler izah etmek ister gibiydi.Döndüğünde Nazım üzgündü.'Ne oldu' diye sordum.'Para... Yayınevinden çok avans çekmişim. Borçlanmışım.' dedi."Vera bana Nazım'ın hem kendi yaşamlarını, hem de daha önceki eşi Münevver Hanım ve oğlu Mehmed'in yaşamlarını devam ettirmekte zorlandığını anlattı.
"Nazım'ın yönetimle arası açıktı. Stalin'e - kendini putlaştırmış - gibi eleştirileri nedeniyle sevilmiyordu" dedi.
Kitaplarını az basıyorlarmış, satışı az olunca avans veriyorlarmış.
Nazım epey borçlanmış.

Yazının Devamı

Akıntıya kürek

12 Ocak 2002

"Diyalog kurmak zor bir adam mı?" diye sordum.Cevabı: Yoo ahbaplığı iyidir. Ama resmi g"rüşmeye gelince kendi tarafını savunuyor. Ben de kendi tarafımı savunuyorum" oldu.Ardından ekledi: "Anlaşma olmazsa dünya suçlu olarak gene bizi ilan edecek. Resmi devlet olarak onlar tanınmış. Bizi meşru devlete karşı çıkan azınlık gibi g"rürler." Kısacası Rumların eli daha kuvvetli.Bu g"rüşmelerde geri adım atmaları zor. Zaten Rum ve Yunan medyası Klerides' e, "AB'ye tam üyelik olmadan Türkiye ile anlaşma" yolunda yayın yapmakta. KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş "akıntıya kürek çekiyoruz" dedi. Sabah ve "ğleden sonra iki kez g"rüştüğü Klerides' le bir sonuca varılacağından kuşkuluydu. Eşref saati Denktaş kuşkulu.Ç"zümde eşref saati belli değil. "AB'nin ve ABD'nin Yunanistan'a baskı yapmaları ve - Türklerle anlaşmazsan işin sonu tehlike - diye uyarmaları halinde bu yolun sonuna kadar ç"züm olabilir. Yoksa akıntıya kürek çekeriz" diyor. Denktaş - Klerides arasındaki dünkü g"rüşmelerin gündemi kayıplar sorunun ç"zümüydü. 74 harekatı ve sonrası için iki tarafta da toplu mezarlar açılacak...İlke olarak anlaştılar. Kayıplar komitesinin çalışma y"ntemi Pazartesi saptanacak.Bu

Yazının Devamı

Akıntıya kürek

12 Ocak 2002


<#comment>

KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş "akıntıya kürek çekiyoruz" dedi. Sabah ve öğleden sonra iki kez görüştüğü Klerides'le bir sonuca varılacağından kuşkuluydu.
"Diyalog kurmak zor bir adam mı?" diye sordum.
Cevabı: Yoo ahbaplığı iyidir. Ama resmi görüşmeye gelince kendi tarafını savunuyor. Ben de kendi tarafımı savunuyorum" oldu.
Ardından ekledi:

Yazının Devamı