ELİF ŞAFAK’IN SATIRLARIYLA
BİR genç kadın erkeklerin oturduğu kahveye yorgun adımlarla yaklaşıyor.
Elinde hala kan sızdırmakta olan bir torba vardır.
Torbanın içinde ise bir erkeğin kesik başı...
Kadın kahvenin önüne geldiğinde torbayı iskambil, okey oyunlarını yarıda kesip ona bakmakta olan erkeklerin önüne atar.
Torbadan fırlayan kesik erkek başı toprakta yuvarlanır.
Kadın onlara acı yüklü sesiyle haykırır:
“Namusumu, şerefimi kurtardım. Bundan böyle arkamdan konuşmayı kesin.”
Kadının adı N.Y., 26 yaşında...
İki çocuk annesi...
Kocası mevsimlik işçi olarak çalışmak üzere gurbette.
Onun yokluğunda, 35 yaşındaki Nurettin Gider kadına tecavüz ediyor.
Çıplak fotoğraflarını çekip şantaj yaparak tecavüzlerini sistematik hale getiriyor.
İşi daha da ileri götürüyor.
Sarhoş halde sık sık kadının evine gitmeye başlıyor.
Artık kadın çevredekilerin dillerine düşmüştür.
Üstelik bu tecavüzler sırasında gebe kalmıştır.
Bunun üzerine adamı 10 el ateş ederek öldürür.
Sonra başını kesip torbaya koyarak kendisi hakkında ileri geri konuşulan kahveye gider.
Yazının başında anlattığım sahne yaşanır.
Kadın bu dönemde okula başlaması gereken 7 yaşında büyük kızının “or.... çocuğu” yerine “şerefini temizleyen kadının çocuğu” diye anılmasını istediğini söyler.
OLAYIN sonrası da iç acıtıyor.
Kadın, öldürdüğü tecavüzcünün çocuğunu karnında taşımaktadır.
Bu yükten kurtulmak istemektedir.
Ancak...
Mahkeme kararı önünde engeldir.
Mahkeme onun “kürtaj için 10 haftalık yasal limiti aştığını, 29 haftalık hamile olduğu için kürtaj yaptıramayacağını” karara bağlar.
Gerçi mahkemenin “sağlık” söz konusu olduğunda 20 haftaya kadar gebelik sürecinde de “kürtaj izni” vermesi mümkün ama 29 hafta yasanın dışında kalıyor.
Buyurun...
Çözümü olan varsa söylesin.
Kadın sadece kendine tecavüz eden değil, hayatını karartan, rezil eden, çocuklarını bile utanca sokan, öldürdüğü ve kafasını kestiği adamın çocuğunu doğurmak zorunda.
“Ölürüm de doğurmam” söylemini yasanın neresine sığdıracaksınız?
“20 haftadan sonra cenin artık can sayılır, kürtaj yaptırmak bir canı öldürmektir” yasa gerekçesine bir işaret koyun ve şu soruya da o gerekçenin içinde -eğer varsa- bir yer bulun.
“Ölürüm de doğurmam diyen bu kadın -Allah korusun- kendine zarar verirse ne olacak? Bir can öldürülmesin gerekçesiyle konulan hüküm iki can yitirilirse” hala kalmalı mı?
..........................
Bu olayı Elif Şafak’ın İngiliz The Guardian gazetesindeki yazısından yansıttım.
Siyaset gündemine “kürtaj” ansızın, gökten zembille iniverdi.
Tartışmaların tozu dumanı içinde alelacele çıkarılan yasalar bakın ne dramların kuytulara itildiği çıkmaz sokaklarda çözümsüz kalabiliyor.
HANGİSİ SAĞIR VE DİLSİZ
Z.K. henüz 14 yaşındaki işitme ve konuşma engelli kız çocuğudur.
Edirne’de Yıkık Hamam diye anılan metruk bir yerde 5 kişinin cinsel istismarına uğrar.
Z.K. 7 kardeşin 5’incisi...
Baba kanser hastası bir emekli işçi.
Z.K. çok zor hayat şartları içindedir.
Kuru ekmek bulamadıkları geceler olur.
Çocuğu “kazık kadar herifler” kandırır.
10-20 TL vererek sürekli tecavüz ederler.
“Nasıl olsa sağır ve dilsizdir, başımızı belaya sokamaz” diye düşünürler.
Ancak...
Bir ihbar üzerine tecavüzcüler polis tarafından gözaltına alınır.
Dava açılır.
Ne var ki mahkeme tecavüzcüleri tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakır.
Ve...
Aradan geçen haftalarda Z.K.’ya tecavüzler devam eder.
14 yaşındaki bu zavallı sağır ve dilsiz kız 14 haftalık gebedir.
Yasa gereği daha ilk mahkeme kararında Z.K.’nın “çocuk koruma kanunu” uyarınca “çocuk mahkemesi kararıyla koruma altına aldırılması” gerekiyordu.
Ama...
Bu yapılmadı.
Z.K. ailesine verildi, tecavüzler sürdü.
Z.K. hamile kaldı.
Şimdi 10 haftadan fazla süreli hamilelik halinde mahkemenin karar vermesi gerektiği için, bekleniyor.
...........................
Bu durumda sadece Z.K. mı “sağır ve dilsiz” yoksa “hepimiz mi?”
