Koyunun bacağı

Mina Urgan’dan lazer gibi keskin bir söylem. “Her koyun ötekinin bacağından asılır.”
Tarihi, bugünü ve geleceği ile yaşamın gerçeğini beş kelimeyle anlatıyor.
Bireyin aymazlığını parçalıyor.
“Her koyun kendi bacağından asılır” gibi bencil, umursamaz, gamsız, duyarsız ve menfaat odaklı bir ezberi hurdaya çıkarıyor.
Kötülüklere seyirci ve sessiz kalmanın kimseyi kurtarmadığını ortaya koyuyor.
“Çengelde kendin de asılıyorsun, farkında değilsin” diye tokat gibi çarpıyor.
Elbette...
“Aydın” sorumluluğu var.
Aydın, “görmedim, duymadım, konuşmam” simgesi “3 maymunu” oynayamaz.
Ama...
Toplumlarda, tüm bireyler çengelin kendi tenine yaklaştığını hissetmeliler.
Sadece kendileri için değil, “insan haklarının, özgürlüklerin, adaletin, doğanın” herkes ve “ötekiler” için de sorumluluk bilincinde olmalılar.
Bu ortak değerlerde tavır koymalılar.
Bireysel korku bu ortak tavır karşısında küçücük bir çakıl taşına dönüşür.
Evet...
“Her koyun ötekinin bacağından asılır!..”
............................
Not: Mina Urgan’ın bu söylemini, Dr. Erdal Atabek’in yazısından aldım. (Cumhuriyet -23 Temmuz 2012)

KILIÇDAROĞLU’NA AÇIK ÇEK

Suriye, “parçalanmaya” gidiyor.
- Batı’da, sahil boyunca “Laskiye” kentini merkez alan “Nasuri” mezhebinden olanların ülkesi. (“Alevilerin ve Hıristiyanların” coğrafyası da denebilir.) Esad ve takımı Rusya ya da başka bir güvenceli yere göçmek yerine burada yönetimi sürdürmek istiyor izlenimini veriyorlar.
- Müslüman Kardeşlerin omurgasını oluşturacağı Sünni muhalefetin bölgesi... (Büyük Suriye...)
- Kuzey Suriye’de, Türkiye sınırı boyunca uzanan “Kürt” bölgesi.
Bu bölgenin başlangıcı, Barzani’nin egemen olduğu Kuzey Irak’la Türkiye’nin Güney Doğu’sunun kesişme noktasıdır.

PKK SURİYE’Sİ
Özellikle sonuncusu Türkiye’nin “tehdit” olarak algılaması gereken bir coğrafyadır.
Daha şimdiden o şeritteki yerleşme merkezlerinden Suriye Silahlı Kuvvetleri ayrıldı.
Barzani yönetiminin ve PKK’nın bayrakları asıldı.
Apo posterleri açıldı.
Daha önceleri bir kısım PKK’lının kamp yaptığı ve Apo’nun da konutu olan Kamışlı düşmek üzere.
Kürt şeridi tamamen oluşmuş olacak.
Türkiye’ye karşı PKK’nın kampları ve üsleri sadece Kandil değil artık Kuzey Suriye şeridinde de yoğunlaşacak.
Kaygı duyulur ki, “Kandil ne diyor”dan sonra “Kamışlı’nın bakışı” da sorgulanabilir.

TÜRKİYE’NİN MUHALETEFET ŞANSI
Bu koşullarda, -kabul etmek gerekir ki- “kriz yönetimi” çok zor.
Duyarlık katsayısı yükselen bir sürece girildi.
Zaman içinde taşlar yerine oturuncaya kadar, Ankara, Suriye olaylarına “yeteri kadar yakın, gereği kadar uzak” ihtiyatlı çizgide kalabilir.
Ancak...
Burada iktidarın yanı sıra muhalefete de sorumluluk düşmekte.
Özellikle, Suriye’nin Kuzey’indeki Kürt Bölgesi’nden, sınırın bu tarafına kıvılcımlar uçarsa iç politikanın “nevri” değişir. İşte bu olasılık tehlikelidir.
İktidar ve muhalefet, içeride yangın çıkarmak tezgâhlarına karşı bir ve bütün tavır koymalıdır.
Geçirilen süreçte “Kürt sorunu” hareketlenen bir fay hattına dönüşürse “demokratik çözümler” daha da ivedilik, etkinlik, kararlılık gerektirir.
İktidar ve muhalefet seçim hesaplarının, oy kaygılarının üstüne çıkmak sağduyusunu göstermelidir.
Burada CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “demokratik çözümler için sonuna kadar varım, siyaset hayatımın bitmesi pahasına olsa bile varım” söylemi Türkiye’nin de, Başbakan Erdoğan’ın da şansı olabilir.
Silaha değil, barışa ve demokrasiye hız kazandırarak Türkiye insanına daha da acı verecek bu “tehlike/tehdit” böyle sonlanır ve geride bırakılır.

SAKALLI CAN DÜNDAR
Milliyet’te “sakallılar” arasına Can Dündar da katıldı.
Bodrum Marina’da karşılaştık.
Bu fotoğrafı çektirdik.
Ay sonuna kadar Can’ın sakallarını kesmeyeceği kesin.
Ya tatil bitince?
Kim bilir?
Ben de senelik iznimi geçirdiğim bir arkadaş teknesinde, saçı sakalı koyuvermiştim.
Yıl 2000...
UEFA Kupası’nı alan Galatasaray, Monaco’da “süper kupa” için Real Madrid ile karşılaşacaktı.
Karaya bu maç için ayak basmıştım.
Kendi kendime “Galatasaray Real Madrid’i yenip Süper Kupa’yı alırsa sakalımı kesmemeye” söz vermiştim.
Monaco Stadı’nda Jardel “altın golü” atınca havalara fırladık.
Stattan çıkınca Savarona’da “Süper Kupa” bayramı sürdü.
O günden bu yana sakallıyım.
Can’ın da belki kendine söz verdiği bir “miladı” vardır.
Can’a yakışmış.
“Aydın” çehresini vurguluyor.