Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

8’İNCİ Cumhurbaşkanı Merhum Turgut Özal’ın mezarı açılacak.
“Öldürüldü mü?” sorusunun cevabı bilimsel yöntemlerle araştırılacak.
“Vefatının üzerinden 20 yıla yakın süre geçmiş. Bu saatten sonra mı?” diyenler çok.
Oysa...
Yüzyılların derinine “ölüm nedeni araştırmaları” da var.
“Mozart’ı Kim Öldürdü” adlı kitapta “cıvayla zehirleme” kuşkularının izi sürülmekte.
Mozart’ın ölümünden 172 yıl sonra 1963’te Dieter Kerner şöyle yazmış:
Birden elden ayaktan kesilip çökmesi ve ani ölümü, adı geçen birçok hastalıktan daha iyi bir açıklamayı gerektirir.
Mozart’ın zehirlendiği, bugün daha mümkün görünüyor.
“Subakut (seyir ve şiddet açısından akut ile kronik arası nitelik gösteren)” bir cıva zehirlenmesinin bütün belirtileri neredeyse tastamamdır.
Özal zehirlendi mi?
Bilimsel araştırmalar belki bu soruya cevap getirir.
Ama...
Bu iddiaları “fantezi” gibi görmek “olmaz böyle şey” diye geçiştirmek de yanlış.
Çünkü...
Özal daha önce ayan beyan suikast girişimine hedef olmadı mı?
Kartal adlı suikastçı, dinleyici sıralarında benim de bulunduğum Anavatan Kongresi’nde kürsüdeki Özal’a iki el ateş etmişti.
Kurşunlardan biri mikrofon ayağına çarpmış ve sekerek yön değiştirmişti.
Yoksa...
Bu mucize olmasaydı kurşun Özal’ın kalbine saplanacaktı.
Diğer kurşun ise Özal’ın parmağını sıyırıp geçmişti.
Yani...
Birilerinin Özal’ın canına kastetmiş olabileceği paranoya değil.
Kurşunla sonuç alınamayınca o birilerinin “zehirleme tezgahını” kurmuş olmaları büsbütün ihtimal dışı değil.
Mozart’ı yıllara yayarak cıva ile sürekli zehirlemişler.
Bunun etkisiyle olmalı ki Mozart’ın yaratıcı gücü de son iki yılında adeta durmuş.
Mozart’ın cıvayla zehirlenmeye başladığı tarih hemen hemen kesin olarak belirlenebiliyor.

KATİL KİM?

ARAŞTIRMALAR “katil kim” sorusuna birtakım isimler ortaya atarak cevap bulmaya çalışmışlardır.
Bunlar arasında elbette en yakınında olan eşi ve aşkı Constanze’nin adı geçer.
Constanze’nin bunu yapacak donanımda olmadığı ve Mozart’ı diğer maceralarına hatta frengi kapmasına rağmen çok sevdiği biliniyor.
Sihirli Flüt yapıtında mensubu olduğu Mason locasının sırlarını ifşa etmesi ve Mason kurallarına göre öldürülmesi gerektiği de konuşulmuştur.
Ama...
Sözler Mozart’a ait olmadığı için bu iddia çöküyor.
Genellikle Mozart’ın rakibi olarak bilinen ünlü müzisyen Salieri “katili” olarak anılır.
Fakat...
Bu da sinema için hoş bir karakter olmakla beraber gerçeği yansıtmaz.
Salieri sarayda çok daha sağlam bir statüye sahipti.
Bir de “gri elçi” vardır.
Ablası Sophie Haibl hiç kuşkulular arasında yer almadı bile.
Kardeşine ruhani sevgiyle doluydu.
Daha çok Mozart’ın “gri elçi” diye sözünü ettiği biri üzerinde duruluyor.
Mozart’ın ölümünden 6 ay önce esrarlı biri peyda olur.
Kendisine bir ölüm missası, “requiem” ısmarlar.
Bu kişi kime hizmet ettiğini söylemeyi reddeder ve o gece sırra kadem basar.
Mozart, onun yaklaşan ölümünün habercisi olduğundan ve ısmarlanan requiem’in de kendisininki olduğundan emindir.
Bu fikir gece gündüz yakasını bırakmaz.
“Gri elçi” zaman zaman bu esrarengiz ziyaretlerini sürdürür requiem’i bitirmesini ister.
Mozart o tarihlerde şöyle yazar:
Tanımadığım bu kişinin görüntüsü gözlerimin önünden gitmek bilmiyor.
Karşımda hep onu görüyorum.
Bana ricada bulunuyor, beni sıkıştırıyor ve sabırsızca bu işi bitirmemi istiyor.
Zamanımın dolduğunu hissediyorum.
Nitekim ölümünden birkaç saat önce bu eserini arkadaşlarına söyletti, kendisi de cılız sesiyle eşlik etti.
Son bölümde hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
Baldızına, “kendim için yazdığımı söylememiş miydim yoksa sana” dedi.
“Ölüm meleği gri elçi” kimdi?
Walsegg Kontu’nun uşağıydı.
Kont, kesenin ağzını iyice açarak ünlü müzik adamlarına yapıtlar yazdırır, sonra bunları oda orkestrasıyla konuklarına dinletir, “kendi şaheserleri” diye tanıtırdı.
Mozart’ın requiem’i de Kont’un ardından geriye kalan çeşitli eserler arasında bulundu.
Kont yoksa bu requiem sırrının ortaya çıkmaması için mi Mozart’ı zehirletmişti?
Bu da uzak bile olsa bir ihtimal.
Ve...
Bir diğer ihtimal saray doktorunun oğlu Van Swieten’in babasından kopyaladığı “cıva tedavisini” Mozart’a uygulamış olmasıdır. Frengi hastalığının tedavisinde o zamanlar abartılmamış dozajda cıva kullanılıyordu.
Fakat bunun “zehirleme eylemine dönüşmesi” de yakın ihtimal değil.
Peki böylesine büyük bir müzik dehası zengin dostları olan Mozart nasıl oldu da kimsesizler mezarlığına gömüldü?
Yerini belirleyen tek bir taş parçası bile yoktu.
........................
Mozart ölüme yaklaşırken doktoru arandı.
Doktor tiyatrodaydı.
“Oyun bittikten sonra gelirim” diye haber yolladı.
Yazının başına dönelim.
Özal vefat ettiği anda, Köşk’te doktor olmayışı da dikkat çekici değil mi?
Özal ölmeseydi yeni bir parti kurup seçimlere girmek için Cumhurbaşkanı görevinden istifa etmeye karar vermişti.
Türkiye’de putları kırmaya, devirmeye bir siyaset yolculuğuna çıkmak üzereydi.
Birileri rahatsızlık duymuş olabilirler.