Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Biz bakkaldan başka bir şey bilmez, "bakkal amca"dan başkasını tanımazdık. Karşımıza önce marketler, sonra süpermarketler, derken hipermarketler çıktı.
Mahalle bakkalı Coşkun'un karşısına ismini beceremediğimiz yabancı isimleri kapısına yazan dev firmalar dükkan açtı.
Doğrusunu isterseniz bakkal nedir, süpermarketten, hipermarketten farkı nedir ben pek bilemiyordum. Yeni öğrendim. İsim, işyerinin büyüklüğüne göre değişiyor imiş:
- Dükkan 50 metrekareden küçük ise, ona bakkal der imişiz.
- İşyeri 50 metrekare ile 100 metrekare arasında ise market oluyormuş.
- İşyeri 100 - 400 metrekare ise ona küçük süpermarket,
- İşyeri 400 - 1000 metrekare ise süpermarket,
- Yok daha büyük, 1000 - 2500 metrekare ise büyük süpermarket deniliyormuş.
- İşyeri 2500 metrekareden büyük yerler ise hipermarket imiş.
Şimdilerde 165 bin bakkala karşılık 1500 küçük süpermarket, 600 süpermarket, 250 büyük süpermarket, 110 hipermarket savaş veriyormuş.
Savaş çıkınca kim kimi yener? Tabii gücü olan galip gelir. İşte bu güç savaşında mahalle bakkalının kaybetmemesi ve hele oyunun kaidesi yok ise, hepten kaybetmemesi imkansız. Market rekabetine karşı 1991 - 1998 yılları arasında savaşı kaybeden 5 bin bakkal kapandı.
* * *
Oyunun kaidesi şu: Bakkal - market savaşı ilk defa Türkiye'de çıkmıyor. Başka ülkelerde yıllar önce çıkmış ve sürüyor. Ama o ülkelerde kamu düzeni içinde oyunun kuralları konulmuş. Mahalle içinde market açtırılmıyor. Marketin belli büyüklükte arazi içinde açılması, otopark imkanının bulunması şart. Hipermarketlerin ise mutlaka şehir dışında, yerleşim bölgelerine belli uzaklıkta kurulması kaideye bağlanmış. Bizde, İstanbul'un Boğaz yolunda, ana arter üzerinde market var. Müşteri otomobilleri ana yola diziliyor. Yol kapanıyor. Aldıran yok.
Bizde hiçbir işte olmadığı gibi perakende ticarette de temel kurallar (yabancılar buna "regülasyon" diyor) konulmuyor. Orman kanunu esas oluyor.
Bakkallara toptan mal satan Metro grubunun değerlemesi şöyle: "Bakkallar müşterilerini yakından tanıyor. Tercihlerini biliyor. Damak zevklerini gözden kaçırmıyor. Evlere servis imkanları var. Üstelik sanıldığının aksine fiyatları marketlerdeki fiyatların üzerinde değil. Hatta çok malı daha düşük fiyatla satıyor. Marketler hatırda kalan belli malların fiyatını ucuz tutarak müşterilerin gözünü boyuyor."
AcNisen Zet grubunun araştırmasına göre, bir bakkal dükkanında ortalama 1250 çeşit mal varmış. Bunların 425'i en fazla işlem gören mallarmış. 163 çeşit mal toplam cironun yüzde 90'ını oluşturuyormuş. Veresiye satışların ciroya oranı yüzde 30 imiş.
Hızlı tüketim malları diye adlandırılan "temel ihtiyaç maddeleri" ticaretinin (bakkaların yaptığı işin) yıllık cirosu 20 milyar dolar olarak tahmin ediliyor. Bu ciroda 165 bin bakkalın payı yüzde 70 dolayında. 2500 market, iş hacminin yüzde 30'unu kapmış durumda. Market sayısının 2003 yılında 3500'e çıkacağı ve marketlerin bakkaliye işinin yüzde 45'ini ele geçirecekleri tahmin ediliyor. Benim güçsüz ve sahipsiz bakkalımın işi zor. Allah, bakkal Coşkun'un yardımcısı olsun.