Suudi Arabistan tüm Müslümanlar için önemli bir ülke... Suudi Arabistan zengin mi zengin. Cari açık derdi yok. Milli Gelir’inin yüzde 18.0’i ölçüsünde döviz fazlası veriyor. Enflasyon yüzde 2.6 dolayında. Dinen faiz haram ama, resmi faiz (Suudi Arabistan’da da faiz var. Hem de resmi faiz) yüzde 2.0 oranında. Enflasyona göre yüzde 0.58 bir negatif faiz söz konusu.
Bizde Merkez Bankası faizi yüzde 10.0 oranında. Enflasyon 9.38 olarak açıklandı. Cari açık (döviz açığı) milli gelirin yüzde 6.1’i dolayında. Enflasyondan arındırıldığında faizin (reel faizin) yüzde 0.57 olduğu görülüyor.
Yerliye başka, yabancıya başka
Bu yazının altında Zeynel Abidin Balcı’nın araştırmasından aktardığım, değişik ülkelerdeki faiz ve enflasyon oranlarını gösteren bir tablo var.
Tabloyu değerlendirecekler için ufak bir açıklaya yapayım:
- Faiz enflasyondan arındırılırken faiz dönemindeki enflasyon dikkate alınır. Tabloda verilen enflasyon oranları geçen bir yılın enflasyonunu gösteriyor. Ama geçmiş, gelecek hakkında bir fikir veriyor.
(Tencere 4 ay önceye göre % 9.02, 12 ay önceye göre % 13.15 pahalıya kaynıyor)
Ayşe Hanım Teyzem için enflasyon denilen şey, ocakta kaynayacak tencereye girecek yağın, etin, soğanın, patatesin fiyatının ne ölçüde arttığıdır.
Ayşe Hanım Teyzem aynı tencereyi kaynatmak için, 12 ay öncenin nisan ayına göre bu nisan ayında yüzde 13.15 daha fazla para ödedi.
Aralık ayından bu yana son 4 ayda tencereye giren gıda maddelerinin fiyatı (inanılacak gibi değil) yüzde 9.02 oranında arttı.
Fakirlik edebiyatı yapmanın modası geçti. Evet... TOKİ binalar dikiyor. Evet... Boğaz’ın altına tüneller, üstüne köprüler yapılıyor. Evet... Duble yollar, hızlı trenler yapılıyor... Bunlara sevinelim de...
Bu arada Ayşe Hanım Teyzem ile Ali Rıza Bey Amcam gibi dar ve sabit gelirlilerin durumunu da unutmayalım.
Onların eline geçen para, net gelirleri, eğer geçen nisandan bu nisana yüzde 13.15 oranında artmadı ise, onların evinde tencere sorunu var demektir.
New York
Sabancı Üniversitesi mezunu oldukdan sonra Amerika’da değişik üniversitelerde lisans üstü ve doktora çalışması yapanlar veya eğitimlerini tamamladıkdan sonra Amerika’da değişik şehirlerde çalışan gençler, kızlar, erkekler, yılda bir defa bir araya geliyorlar.
Yedi yıldır bu toplantılar için üniversite mütevelli heyeti başkanı Güler Sabancı Amerika’ya gelerek toplantılarda ev sahibeliği yapıyor. Bu yıl New York’ta Columbia Üniversitesi’nde yapılan toplantıya yüzden fazla genç katıldı.
Üniversite görevlilerinden öğrendiğime göre, Sabancı Üniversitesi mezunlarından yaklaşık 550 genç Avrupa’da, 500 genç Amerika’da ya eğitimlerine devam ediyor, ya da çalışıyor.
Amerika’daki 500 gencin yarısı master ve doktora çalışması yapıyor. Eğitimini sürdürenlerin tamamına yakını burslu olarak üniversitelerde araştırma projelerinde çalışıyor.
Amerika’da üniversite demek, araştırma demek. Saygın üniversitelere Amerikalı veya yabancı ülke firmaları belli konularda araştırma işi veriyor. Araştırma sorumlusu hocalar, Amerikan üniversiteleri ile diğer ülke üniversitelerinin en başarılı öğrencilerini seçerek takım oluşturuyor.
Zeliha Berksoy’a, Sabancı Uluslararası Adana Film Festivali “açılış töreninde“ “Yaşam Boyu Onur Ödülü” verildi.
Zeliha Berksoy çok yönlü bir sahne sanatçısıdır. Bertolt Brecht’in yüzüncü doğum yılı nedeniyle sahnelediği tek kişilik oyununu unutamam.
Genco Erkal’ın yönettiği bu tek kişilik oyun, Kerem Çalışkan’ın Türkçeleştirdiği Brecht’in aşk şiirleriyle başlıyor, Brecht’in “sosyal içerikli” mesajlarıyla devam ediyordu:
“- Yaşlı kadın, her gün kasaba gider ve etin fiyatını sorarmış. Sonra çantasını açar, bakar, ‘Benim maaşım bir kilo et almaya yetmez’ der ve çıkar gidermiş... Her gün... Her gün!.. Kasap sormuş. ‘Maaşın et almaya yetmiyorsa her gün neden geliyorsun?..’ Kadın demiş ki, ‘Ben her gün gelip söylemezsem, birçok kimsenin parası olmadığını, bu nedenle et alamadığını kim bilecek? Kim duyacak?’- Tahterevallinin yukarıda durması, daha da yukarıya çıkması için, insanların çoğunun tahterevallinin öbür ucunda kalıp, o ucu aşağıya çekmesi gerekir. Daha az sayıdaki yukarıdakilerin hep, hep, hep yukarıda kalabilmesi için, daha çok sayıdaki aşağıdakilerin hep, hep, hep aşağıda kalması gerekir. Aşağıdakilerin bir kısmı şu veya bu şekilde tahterevallinin öbür ucuna geçer
Washington
ABD eski dışişleri bakanların-dan Madeleine Albright dün Washington’daki 10’uncu Sakıp Sabancı Konferansı’nda “Türkiye önemli bir ülke. Türkler önemlerinin bilincinde hareket etmeli” dedi. “Tek parti ile demokrasi olmaz. Ülke ufkunun alternatif politikalarla geliştirilmesi için muhalif partilere ihtiyaç vardır” dedi.
Washington’da on yıldır, her mayıs ayı başında düzenlenen Sakıp Sabancı Konferansları’nın bu yıl bir özelliği vardı.
Bu yıl hem Sakıp Sabancı’nın ölümünün hem de konferansların onuncu yılı. Sabancı Üniversitesi ile Brookings Enstitüsü’nün işbirliği ile düzenlenen konferansların bu yılki konuşmacısı, on yıl önce ilk konferansın da konuşmasını yapan Madeleine Albright idi.
Albright (1937, Prag) Columbia Üniversitesi’nde okudu, öğretim üyesi oldu. 1993 yılında Birleşmiş Milletler’de ABD temsilciliğine atandı. Daha sonra uzun yıllar ABD dışişleri bakanlığı sorumluluğunu taşıdı. Bakanlığı döneminde Ortadoğu sorunlarına özel ilgi duyduğu için Türkiye‘ye de çok kere gitti, geldi. Bu nedenle Türkiye’yi, Türkiye‘nin dünya politikasındaki durumunu çok iyi biliyor.
Washington
Washington’da bugün 10’uncu Sakıp Sabancı Konferansı’nda ABD’nin önceki dışişleri bakanlarından Madeleine Albright konuşacak.
Sakıp Sabancı’nın vasiyeti üzerine Sabancı Üniversitesi her yıl;
1) ABD’de Washington’da “Sakıp Sabancı Konferansı” düzenliyor. Bu konferanslarda uluslararası bir konuşmacı Türkiye ile ilgili gelişmeleri değerlendiriyor.
2) Uluslararası bir araştırma yarışması düzenliyor. Her yıl farklı bir konuda Türkiye’nin sorunlarının uluslararası araştırmacılar tarafından değerlendirilmesine imkan yaratılıyor. Yarışmaları nedeniyle her yıl çok sayıda yabancı ve yerli araştırmacı Türkiye’nin sorunları üzerine ciddi araştırmalar yapıyor.
Türkiye için önemli toplantılar
Washington
Washington, ABD politika-larının oluştuğu bir şehir. Senato, kongre üyeleri ve başkan burada yaşıyor.
Washington’da çok sayıda bağımsız düşünce kuruluşu var. Bu kuruluşların önde gelenleri federal hükümete danışmanlık yapıyor.
ABD içindeki değişik sosyal ve ekonomik ilgi grupları yanında, dünyanın her ülkesi Washington’da sorunlarını, bekleyişlerini başkana, kongre ve senato üyelerine duyurabilmek için profesyonel lobi kuruluşlarından ve düşünce kuruluşlarından yararlanıyor.
Washington’da bulunan ve düşünce kuruluşlarının önde gelenlerinden biri olan Brookings Enstitüsü Türk Hükümeti’nin ilişki kurduğu ve ilişkisini sürdürdüğü ciddi bir kuruluş.
University of Pennsylvania’nın 2012 Küresel Düşünce Kuruluşları sıralamasında “Brokings dünyanın en etkin düşünce kuruluşu” olarak gösteriliyor.
Genel değerlemede “merkez-liberal” bir yapısı var. Kongre çevrelerince yüzde 53 liberal-yüzde 43 muhafazakar bir kuruluş olarak değerlendiriliyor.
Washington
İngilizce “Think tank” deyimini Türkçeye “düşünce kuruluşları” olarak çeviriyoruz.
Washing-ton’da çok sayıda “Think tank” var.
Think tanklar entelektüellerin sosyal, ekonomik, siyasi, askeri konularda araştırma yapmak, görüş geliştirmek, politika önerileri ortaya koymak amacıyla kurdukları dernekler. Washington’da iç ve dış politika kararlarının oluşmasında büyük etkileri var. Bir bakıma “siyaset lobisi” yapıyorlar.
Günümüzde bunların çoğu gönüllü kuruluşlar, bağımsız örgütler olma niteliğini kaybetti. Hükümetler, haber alma teşkilatları, ordular, silah üreticileri, enerji şirketleri için araştırmalar yapan, politikalar geliştiren, kamuoyu oluşturan, başka ülkelerin iç ve dış politikalarını yönlendirmeyi amaçlayan, amaçları doğrultusunda etkili ve yetkili kişileri, oluşturdukları politikaların takipçisi yapma arayışında olan örgütler haline dönüştü.
Think tanklar, nereden para aldıklarını, neler yaptıklarını gizlemiyorlar. Bütün bu bilgiler internet sitelerinde açıklanıyor.