Otomotiv sanayi ne kadar büyük?

2 Ağustos 2012

Türkiye’de sanayi ve ihracat denilince 3 sektör öne çıkar: Gıda, tekstil ve otomotiv. Otomotiv sektöründe araç üretenler var, yan sanayide faaliyet gösterenler var. Araç üreten büyük kuruluşların sermayeleri bazılarında sermayenin tamamı, bazılarında bir bölümü yabancılara ait.
İSO, 2011 yılının 500 büyük firmasını açıkladı.
Acaba İSO 500’de otomotiv sektörünün ağırlığı nedir? Adları listenin başlarında yer alan otomotiv firmaları ne kadar büyük?
Otomotiv Sanayicileri Derneği (OSD), ISO 500’deki firmalar içinde yer alan otomotiv ana sanayi ve yan sanayi firmalarının durumunu toplu halde gösteren rakamlar yayınladı. Okuyucularıma toplu bilgi vermek istiyorum. Önce ISO 500’den başlayalım. 2011 yılında ISO listesine giren 500 büyük sanayi firmasının toplam satış hasılatı 409 milyar TL veya 243 milyar dolar. (Fortune 500 sıralamasında 1’inci sıradaki Wall Mart’ın satış hasılatı 421 milyar dolar, 8’inci sıradaki Toyota’nınki bizim ISO 500’deki tüm firmalarınki kadar.)
Bizde öne çıkan 3 sektörden ISO 500 listesine giren 43 otomotiv ana ve yan sanayi kuruluşunun 2011 yılı satış hasılatı 31.8 milyar dolar. Toplam satış hasılatında sektörün ağırlığı yüzde 13 oranında.
Gıda

Yazının Devamı

FRENLER TUTTU

1 Ağustos 2012

İthalat ve ihracat rakamları bizim için önemlidir. İhracat döviz geliri, ithalat döviz gideri demektir. Gider ile gelir arasındaki farka “Dış Ticaret Açığı” diyoruz. Dış ticaret açığı, bizim döviz açığımızı (Cari Açık diyoruz) oluşturan ana kalemdir.

Dış ticaret açığı büyüdükçe (döviz açığı) cari açık büyüyor. Döviz açığının büyüklüğü milli gelire oranlanarak ölçülüyor.

2011 yılında döviz açığımız (cari açığımız) 76.9 milyar dolar oldu. Milli gelirimizin yüzde 10’una ulaştı. Bu çok yüksek bir oran idi. Bu oranın yüksek olması ülkenin riskli bir ülke görünüm almasına neden oluyor.

Risk şurada: (1) Cari açığın büyümesi ülkenin açığı kapatmak için dışarıdan giderek daha fazla döviz bulmasını gerektiriyor. (2) Cari açığı büyüyen ve giderek daha fazla döviz bulmak zorunda kalan ülkelerin, döviz borçlarının faizlerini ve ana paralarını tekrar borçlanarak ödemeleri zorlaşıyor. Hatta imkansız hale geliyor.

Yazının Devamı

Şişe ve damacana suyun içinde ne var?

31 Temmuz 2012

Bir doğal kaynak su şişesini veya herhangi bir gıda maddesini alırken öncelikle ambalajın üzerindeki son kullanma tarihine bakacaksınız. Son kullanma tarihi geçmiş suları ve ürünleri almamamız gerekir. Gelelim “su şişesi”nin üzerinde yer alan bazı bilgilerin ne anlama geldiğine.
SUDER Danışmanı Dr. İsmail Mert’e, su şişelerinin üzerindeki etiketlerde yazılı olan diğer özelliklerin ne anlama geldiğini sordum. Bunların en düşük ve en yüksek değerlerini bana anlattı.
(Bu yazıda verilen değerlerin tamamı “İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkındaki Yönetmelik”te verilen değerlerdir. Bu değerler AB mevzuatı ile uyumludur.)

Sularla ilgili olarak Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanmış iki yönetmelik vardır. Bunlar “Doğal Mineralli Sular Hakkında Yönetmelik” ile “İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik”tir.
Bu yönetmeliklere göre suların etiketlerinde, (1) Suyun özelliğine göre hangi yönetmelik çerçevesinde izin alındığı (2) Verilen izine göre suyun cinsi belirtilmek zorundadır.
Yönetmeliklere göre sular (1) Doğal Mineralli Su, (2) Kaynak Suyu veya (3) İçme Suyu diye 3 farklı gruba ayrılır.

Yazının Devamı

Su şişeleri ve damacanalar nasıl temizleniyor?

30 Temmuz 2012

Şişe ve damacana ile satılan sular hakkındaki söylentilerle halkımızın kafası karıştırıldı. Sağlık Bakanlığı damacana ile su satan 5 firmanın (Buzada, Erpınar, Alps, Kervansaray ve Yalısu) sularının sağlık kurallarına uymadığını açıkladı.

Çok kişi içtiği suyun şişesinin ve damacanasının nasıl temizlendiğini bilmiyor. Ben de bilmiyordum. Sordum, soruşturdum, öğrendim... Bu yazıda cam şişe ve cam damacanalar dışındaki şişe ve damacanaların temizliğinden söz edeceğim.

Ozon bromürle birleşirse fena

Cam şişeler dışındaki plastik dediğimiz su şişelerinin tamamı şimdilerde “Polietilen Teraftalat” denilen plastik esaslı maddeden yapılıyor. Bunlara kısaca “Pet” şişe deniliyor. Pet şişelerde sağlığa zararlı olduğu söylenilen “Bisfenol A” maddesi yok.

Yazının Devamı

Suyun pH’sı nedir?

29 Temmuz 2012

Ambalajlı (Cam veya plastik şişe veya damacanalarda satılan) su tüketimi giderek yaygınlaşıyor. Ambalajlı suların her birinin özelliği var. Aynı marka altında satılan ambalajlı sular eğer farklı kaynaklardan ambalajlanıyor ise onların özellikleri de farklı oluyor.

Suyun ana özellikleri sertlik derecesi ile pH ölçüsü. Okuyucularıma bu konularda derlediğim bilgileri aktarmak istiyorum

Suyun sertlik derecesi...

Yeryüzünden buharlaşarak bulutlarda depolanan sular yeryüzüne yağmur veya kar olarak dönerken atmosferdeki karbondioksidi çözer ve bir miktar asidik hale gelirler. Bu asidik yağmur suları kaya ve toprak katmanlarından geçerken bu defa da kayalardaki ve topraktaki kalsiyum karbonatı çözerler. İşte bu çözülmüş mineralleri taşıyan sulara sert su denilir.

Yazının Devamı

Enflasyon hedefi yüzde 6.2’ye düştü

27 Temmuz 2012

Ağustos ayı başında yayınlanan rakamlara göre, Türkiye’de yıllık enflasyon (Tüketici Fiyatları’ndaki yıllık artış oranı) yüzde 8.9 idi. ABD’nin enflasyonu yüzde 1.7, Çin’inki yüzde 2.2, İngiltere’ninki yüzde 2.4, Japonya’nınki yüzde 0.2, Avrupa Topluluğu ülkelerininki yüzde 2.4 oranında.
Bu ülkeler bizim büyük ölçüde ithalat yaptığımız, ihracat yaptığımız ülkeler. Demek ki onlara göre enflasyonumuz yüksek.
Bizde enflasyon yüksek denildiğinde özür hazırdır. “Efendim 1996 yılında enflasyon yüzde 84.9 olmuştu. 2002 yılında yüzde 29.7 idi” denilir. Evet enflasyon böyle idi ama, nasıl ki hiçbir uçak yıllar boyu havada kalamaz ise enflasyon da hiçbir zaman o çizgilerde kalamazdı. 2005 yılında yüzde 7.7’ye düştü. 2009 yılında yüzde 6.5, 2010 yılında yüzde 6.4 oldu.
Uzun süredir de yüzde 5’e çekmeye çalışıyoruz. Merkez Bankası’nın yılsonu tahmini, 6.5 idi. 2012 yılı İkinci Üç Aylık Enflasyon Raporu’nu açıklarken başkan, yılsonu hedefinin 0.3 puan düşürülerek yüzde 6.2 olarak belirlendiğini açıkladı.
Yılsonu enflasyon hedefinin (veya tahmininin) yüzde 6.2‘ye çekilmesine sevinelim de... Bu arada da (1) Başkaları yıllardır yüzde 2 enflasyonu yüksek enflasyon diye adlandırırken,

Yazının Devamı

Şişe suyunun etiketinde yazılanları okuyunuz

26 Temmuz 2012

Şimdilerde çok kişi şişede veya damacanada satılan suları içiyor. (1) Su içmek önemli ama (2) İçilen suyun ne özelliği olduğunu bilmek daha da önemli.
(1) Su içmek önemli: İnsan vücudu büyük oranda sudan oluşuyor. Vücuttaki su oranı yaşam süreci boyunca değişiyor. Yeni doğan bir bebekte vücut ağırlığının %75'i sudan oluşuyor. Çocuklarda vücudun %70’i, yetişkinlerde yüzde 60’ı, yaşlılarda yüzde 50’si su. Vücuttaki su sindirim, terleme ve nefes alma yoluyla sürekli kayboluyor. Vücudun varlığını sürdürebilmesi için her gün kaybolan su miktarı kadar suya ihtiyacı var.
Uzmanlara göre insanın bir gün içersinde vücut ağırlığının en az 1/36'sı kadar su alması gerekiyor. Örneğin 70 kg. ağırlığındaki birinin günlük su ihtiyacı en az 2 litre. Bu ihtiyacın bir kısmı yiyecekler yolu ile, çay kahve gazoz ile alınıyor diyelim. Bu varsayım ile yetişkin bir insanın günde en az 1.5 litre su içmesi gerekiyor.
(2) İçilen suyun özelliği önemli: Dereden, kaynaktan, çeşmeden akan suyun özelliğini bilmek zor. Ama şişe sularının özelliği, üzerlerindeki etikette yazıyor. Şişe suyu içenlerin etiketi iyi okuyarak ne içtiklerini bilmeleri gerekir.

Çeşit çeşit su var
Şişelenmiş sularla ilgili

Yazının Devamı

KİT’ler ölmüş ağlayanı yok

25 Temmuz 2012

İstanbul Sanayi Odası’nın her yıl açıkladığı İSO 500 ve İSO ikinci 500 tabloları ekonomide olan biteni daha iyi anlamamıza imkân veriyor. 2011 yılına ait ISO 500 rakamları gösteriyor ki, 2011 yılında büyük kuruluşların mali yapıları genelde bozulmuş. Bir yıl önce yüzde 119.2 olan toplam borç/özkaynak oranı yüzde 140.7’ye yükselmiş. Bunun nedeni 2011 yılında döviz fiyatlarında ve faizde görülen artış. Döviz fiyatı artınca firmaların döviz borçlarının Türk Lirası karşılığı yükseldiğinden firmalar zarar yazmış. Faiz yükselince, faiz giderleri artmış.
Üretimdeki kârlılığa rağmen finansal yük nedeniyle firmalar 2011 yılında pek mutlu olamamışlar. Unutmayalım 2012 yılının ilk yarısında bu finansal sorunlar yok oldu. İkinci yarıda talep canlanır ise, firmalar 2012 yılını 2011’den daha iyi kapatacaklar demektir. ISO 500 ile ilgili açıklamalar Milliyet Ekonomi’nin diğer sütunlarında yer alıyor. Ben sadece önemli gördüğüm 4 konuda okuyucularımın dikkatini çekmek istiyorum:
1) Kamunun 500 büyükteki payı yüzde 50’den yüzde 5’e düştü.
1982’de İSO 500 listesinde 431 özel, 69 kamu kuruluşu vardı. Ekonomik büyüklüklerde özel ve kamunun payları birbirine yakındı. 1990 yılına gelindiğinde

Yazının Devamı