Sıcak paranın çıkanı çıkar kalanı yeter

31 Ocak 2011

Başbakan Yardımcısı ve ekonomiden sorunlu Devlet Bakanı Sayın Babacan, Merkez Bankası’nın uygulamaya koyduğu tedbirlerden sonra ülkeden 6 milyar dolar dolayında sıcak paranın çıktığını belirtti.
Son verilere göre;
1) Kamu iç borçlanma senetlerinde (Hazine tahvil ve bonolarında) 32 milyar $,
2) Merkez ve bankalarda mevduat olarak 10 milyar dolar sıcak para ve de
3) Hisse senetlerinde 71 milyar dolar ‘ılık para’ vardı. (borsaya giren sıcak para borsada ‘ılır’. Mevduattaki ve tahvil ile bonodaki sıcak para kadar hemen çıkış yapamaz. Hisse senedinin satışı zaman alır)
Bankacıların verdiği ön bilgilere göre;
(1) Borsadan sıcak parada çıkış var.

Yazının Devamı

Düzce Üniversitesi (Bir devlet üniversitesi 5 yılda nasıl büyür? Gidip görmeyen inanamaz!)

30 Ocak 2011

Düzce Üniversitesi kuruluş kanunu TBMM’den 1996 yılında çıkmış. 1997 yılında üniversitenin başına rektör olarak bir kadın öğretim üyesi Prof. Dr. Funda Sivrikaya Şerifoğlu atanmış.
Üniversite için Düzce’ye 8 km. uzaklıkta, Akçakoca yolu üzerinde Konuralp‘te 155 bin hektar arazi tahsis edilmiş. Rektör Prof. Dr. Funda Sivrikaya Şerifoğlu, devletin imkânlarını değerlendirerek bu arazi üzerinde 5 yılda Tıp Fakültesi için 180 yataklı bir hastane binasının, Araştırma Uygulama Hastanesi için 350 yataklı binanın, Sağlık Yüksek Okulu, Orman Fakültesi, Teknik Eğitim Fakültesi, merkezi derslik binaları ile konferans salonu, kapalı spor salonu binalarının yapımını gerçekleştirmiş. Yerleşkede(eskiden “kampüs” denilirdi) 500 kişilik konferans salonu, sosyal tesisler, yemekhane, yarı olimpik yüzme havuzu, bin kişilik açık hava tiyatrosu, çim futbol sahası, açık hava spor tesisleri yapılmış. Çağdaş bir kütüphane ve bilgisayar laboratuvarları kurulmuş. Kütüphane için yeni bir bina yapılıyor. Düzce Meslek Yüksek Okulu şehir içinde bir başka yerleşkede eğitimi sürdürüyor. Üniversitenin Akçakoca, Kaynaşlı, Çilimli, Gölyaka, Gümüşova ve Cumayeri ilçelerinde de birer yüksek okulu var.

10 bin

Yazının Devamı

ABD’de başkanlar her yıl birliğin durumunu anlatıyor

28 Ocak 2011

Başkan Obama, önceki gün ABD Kongresi’nde yıllık konuşmasını yaptı “Birliğin Durumu” hakkında hesap verdi.
Bir ülkede (bu arada bizim ülkemizde) “birliğin” önemini anlayamayanların, ABD’de başkanların önce gelenek, sonra anayasa gereği olarak yılda en az bir defa “Birliğin Durumu”nu halka anlatmalarından ders almaları gerekir.
ABD’de başkanların yaptıkları bu konuşmaların değişmez başlığı vardır: “State of Union” (Birliğin Durumu.)
Bu konuşmalarda kullanılan “birlik” sözcüğü önce ABD’yi oluşturan 50 eyaletin birliğini, sonra da bu eyaletlerde yaşayanların tümünün birliğini ifade eder.
Geçen yılki Birliğe Sesleniş konuşmasında Başkan Obana birlik konusunda bakınız neler söylemişti: “...bu ülkenin liderleri hem harp günlerinde, hem ekonominin kötü günlerinde, hem de refah günlerinde bu görevi yerine getirdi. Geriye baktığımızda, ileriye gitmemiz gerektiğini görüyoruz. Amerika her zaman kazanmaya ve başarılı olmaya mahkûmdur. İkinci Dünya Savaşı’nda müttefiklerimizle Avrupa’ya çıkarma yaptığımızda, ekonomimiz çöktüğünde gelecek hep karanlık görünüyordu. Ama bütün bunlar cesaretimizi ve birliğimizin kuvvetini denediğimize imkân verdi.
Ayrılıklarımıza, farklı görüşlerimize ve

Yazının Devamı

Porto Alegre öldü, yaşasın Davos

27 Ocak 2011

Zenginlerin her yıl Davos’ta yapılan Dünya Ekonomik Forumu toplantılarını kıskanan fakirler, “Başka bir dünya mümkündür” diyerek “Alternatif Küreselleşme’nin şartlarını oluşturma arayışında” 2001 yılında Porto Alegre’de “Dünya Sosyal Forumu” toplantılarını başlattılar.
Fakirler de her yıl Davos toplantıları ile aynı tarihlerde toplanır oldular. Ama on yılda yavaş yavaş nefesleri kesildi. Beceremediler, ipin ucunu bıktılar. Veya para olmayınca hiçbir şey olamayacağını anladılar. Her ülke kendi toplantısını yapsın denildi. Bu yıl 6-11 Şubat’ta Senegal’de Dakar Üniversitesi’nde toplanalım denildi. İş cıvıdı.
Büyüklerimiz ne demiş? Parası olan devesini yedi dağdan aşırır, parası olmayan yolunu düz ovada şaşırır...
İşte o biçim..
Davos toplantılarını 1971 yılında başlatan Dr. Klaus Schwab akıllı adamdır. Hedef kitleyi zenginler olarak seçti. Daha doğrusu hedef kitle “Zenginlerin zengini” olarak belirlendi. Davos zenginlerin görülmek, fakirlerin de onları görmek için gittikleri bir sosyal panayır halinde gelişti.
Zengini sevmeyen politikacı, devlet adamı olur mu? Zenginler panayırına politikacılar ve devlet adamları da gelir olunca, Davos ünlendikçe ünlendi.

Yazının Devamı

Ayşe Teyzem faiz düştü diyerek bankadaki parayı harcamayacak

26 Ocak 2011

Ayşe Hanım Teyzemin “bankalar faizi düşürdü” diyerek, mevduat hesabındaki üç beş kuruşunu çekecek durumu yok.
Müteahhit Rıza Efendi’nin de “mevduat hesabındaki“ parasını çekmesi beklenemez.
Ailesinden kalan gayrimenkullerin gelirini ne yapacağını bilemeyen Fatma Hanım da aynı durumda.
Neden mi? Çünkü hepsi paralarını bankada saklamaya mecbur. Eğer alternatif yatırım alanlarında paralarını değerlendirme becerileri, güçleri ve yürekleri olsa idi zaten bugüne kadar bankadan paralarını çekerlerdi. Ve de akıl hocalarının tavsiyelerine uyar, borsaya, altına, arsaya, konuta para bağlarlardı.
Küçüğü ile büyüğü ile mevduat hesaplarındaki paraların özelliği, bu para sahiplerinin (1) alternatif yatırım alanlarını bilmemeleri, alternatif yatırım riskini göze alamamaları, banka güvencesine önem vermeleri (2) paralarını istedikleri zaman geri alabilme arayışında olmalarıdır.

Mevduatta düşük faize alışıldı

Yazının Devamı

Otomobilde sorun, yapmak değil satmak

25 Ocak 2011

Mademki Başbakan TÜSİAD’ın 40‘ıncı yılındaki toplantısında “yerli marka bir otomobil üretme hedefi”nden söz etti, TÜSİAD’ın en kısa zamanda bir araştırma grubu oluşturarak “yapılabilirlik/sürdürülebilirlik çalışması”nı başlatması gerekir.
Dikkat buyurunuz, 40 yıl önce TÜSİAD kurulduğunda Türkiye kendi markası ile yerli otomobil üretiyordu. Üretirken 40 yıl sonra üretemez oldu? Ne oldu da böyle oldu?
Bundan 40 yıl önce Türkiye’de döviz yoktu, otomotiv sanayinde tasarım ve üretim teknolojisi birikimi yoktu, sermaye yoktu ama gümrük koruması vardı. Anadol da, Tofaş’ın kuş serisi araçları da iç piyasa için üretiliyordu. Ve de maliyetin tamamını aracın satış fiyatına yansıtma imkânı vardı.
Şimdilerde gümrük duvarları kalktı. Ülkede bir yılda satılan 509 bin binek aracının 354 bini ithal araç. Yerli kabul ettiğimiz 155 bin araç, yabancı markalarla içeride üretilen araçlar.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, bugün için Türk markası taşıyacak bir otomobili tasarlayacak ve üretecek insan gücümüz var. Teknolojimiz var. Otomobilin motoru dahil her parçasını üretecek tezgâhımız, işçimiz, ustamız var.
Böyle bir projeyi başlatıp yürütecek liderlerimiz var. Bunlardan biri Ali İhsan

Yazının Devamı

Faiz ne kadar iner? Dolar ne kadar çıkar?

24 Ocak 2011

Merkez Bankası faizi indiriyor. Faiz indikçe döviz fiyatı yükseliyor? Şimdilerde merak edilen, faizin ne kadar ineceği, dövizin ne kadar çıkacağıdır.
Merkez bankaları genelde faizi, ekonomiyi canlandırmak için indirir. Faiz inince ülkede tüketim ve yatırım harcamalarının artması beklenir.
Şimdilerde bizim Merkez Bankamız faizi, sıcak para girişini sınırlamak için indiriyor.
Faizi indirirken tüketim ve yatırım harcamalarının artmaması için de bankaların;
(1) Krediye yöneltecekleri imkanları daraltıyor.
(2) Bankaların kredi maliyetleri artırarak, borç kredileri pahalı hale getirmeye, kredi hacminin büyümesini önlemeye çalışıyor.
Merkez Bankası faizi aşağıya indirdikçe döviz fiyatı yükseleceğine göre, faizin geleceği döviz fiyatının ne kadar yükseleceğine bağlı olacak demektir.

Yazının Devamı

Şakir Eczacıbaşı’dan çağrışımlar, tanıklıklar, dostluklar

23 Ocak 2011

Bu akşam dostları bir araya gelerek 23 Ocak 2010 tarihinde vefat eden Şakir Eczacıbaşı’yı anacaklar. 1973 yılında Dr. Nejat F. Eczacıbaşı önderliğinde 17 işadamı ve sanatsever tarafından kurulan İKSV’yi Dr. Nejat F. Eczacıbaşı’nın vefatının ardından, 16 yıl Şakir Eczacıbaşı yönetti.
İKSV kuruluşundan bu yana İstanbul Festivalleri ve diğer etkinlikleriyle İstanbul’un kültür merkezi olma yolundaki çalışmalara önemli katkı sağladı, sağlıyor.
Dünyanın başka yerlerinde izlenmeleri güç ve çok pahalı olan sanat etkinliklerini İstanbullular İKSV sayesinde makul ücretler ödeyerek izleme şansına sahip oluyor.
Şakir Eczacıbaşı sorumluluk taşıdığı son 16 yıllık dönemde yoğun sanat ve kültür programlarının uygulanmasını gerçekleştirmekle kalmadı İKSV’ye 4.200 metrekare kapalı alanı olan bir kültür ve sanat merkezini “Deniz Palas”ı da kazandırdı

Bayrak Bülent Eczacıbaşı’da
Şakir Eczacıbaşı’nın ölümünden sonra vakıf başkanlığı görevini üstlenen Bülent Eczacıbaşı, vakıf yönetim kurulu ve İKSV çalışanları şimdi önümüzdeki dönemin etkinlikleri için çalışıyor.

Yazının Devamı