Sayın R. T. Erdoğan yakın zamana kadar kırıcı kelimeler kullanarak eleştirdiği TÜSİAD’ın 41‘inci genel kurul toplantısına katılmayı ve de konuşma yapmayı kabul etmiş. TÜSAİD üyeleri salonu doldurmuş. Bu ahval ve şartlar altında kimse TÜSİAD adına yapılan konuşmalarda Sayın R. T. Erdoğan’ı kıracak, üzecek şeyler söylenmesini ve Sayın R. T. Erdoğan’ın da TÜSİAD’cılarla ilgili eleştirilerini tekrarlamasını beklemiyordu ama...
Ama bu kadarı da beklenmiyordu: Taraflar “sarmaş dolaş oldu!” Baldan tatlı bir toplantı gerçekleşti. TÜSİAD’cılar “Kırk yıl geçti aradan... Neler oldu neler?” muhabbetine girdi. Sayın R. T. Erdoğan, “Sizler ekonominin çok iyi olduğunun zaten farkındasınız... Bizim Rahmi bey de Koç marka yerli otomobil yaparsa çok iyi olur. Bu durumda en iyisi ben size yumurta olaylarını, yargıdaki sorunları falan anlatayım” diyerek güzel bir seçim konuşması yaptı.
Önceki toplantılarda Yüksek İstişare Konseyi başkanları ile Yönetim Kurulu başkanları ekonomiyi değerlendirir, eleştirilerini dile getirir, önerilerini sıralardı. Bu yıl Sayın R. T. Erdoğan “belki alınır” endişesi ile konuşmalarda hiçbir eleştiri ve öneri yer almadı. Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Ü. Boyner’in
İstanbul sermayesi diye bir şey yok. Öncekiler ve bizimkiler var
TÜSİAD İstanbul sermayesini temsil etmiyor. Çünkü “İstanbul sermayesi” diye bir şey yok. “Öncekiler” var. “Bizimkiler” var.
Bugün İstanbul’daki sermayenin tamamı Anadolu kökenlidir. Ancak Anadolu’dan gelenlerin bir kısmı daha önce geldi, bir kısmı daha sonra geldi.
Her iktidar, kendi döneminde güçlenen sermayeyi “Bizimkiler” diye benimser. Daha öncekilere “İstanbul sermayesi” der.
Osmanlı döneminde İstanbul’da ekonomiyi elinde tutan gayrimüslim işadamları ile yabancı sermaye “İstanbul sermayesi” diye adlandırılıyordu. Yabancı sermaye 1938’lere kadar tasfiye edildi. ”İstanbul sermayesi” Varlık vergisi ile tırpanlandı. 6-7 Eylül olayları ile tasfiye edildi.
Ondan sonra İstanbul’daki boşluğu Anadolu sermayesi doldurmaya başladı. Vehbi Koç Ankara’dan, Nejat Eczacıbaşı İzmir’den, Sakıp Sabancı Adana’dan, Kamil Yazıcı Kayseri’den, Asım Kocabıyık Afyon’dan geldi.
Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından yayımlanan 2 ayrı tebliğ çerçevesinde AB ülkeleri dışından yapılan kumaşlarda yüzde 40, giyim eşyasında yüzde 30 oranında bir vergi artırımı yapılması öngörüldü. Dokuma ve giyim sanayi Türkiye için önemli sektörler üretici, ihracatçı, perakendeci ve tüketici bu kararlardan etkilenecek de nasıl etkilenecek?
LC Waikiki, Türkiye’nin büyük perakende mağaza zincirlerlerinden birinin markası. Bu markanın sahibi Tema Mağazacılık şirketi 2010 yılında mağazalarında satmak üzere yurtdışından 386 milyon dolarlık (CİF) mal ithal etti ve sattı. Kendi üretiminden ve diğer yerli üreticilerin ürünlerinden 351 milyon dolarlık mal sattı. Açık anlatımı ile ithalatta da, üretimde de pazarlamada da ve yurtdışı perakende mağazacılıkta da parmağı taşın altında bir grup. Bu grubun tepe yöneticisi Mustafa Küçük, koruma amaçlı kararnamelerin uygulanmasının ekonomideki olumlu ve olumsuz etkilerini şöyle değerlendiriyor:
Kazananlar kimler olacak?
Yurt içerisindeki konfeksiyon üreticileri: Hazır giyim ithalatına getirilecek yüzde 40 dolayındaki ek vergi ek vergi sonucu Uzakdoğu’dan yapılan yaklaşık 750 milyon dolarlık hazır giyim ithalatı yurtiçi üretime kayacak.
2010 yılı bütçesinde gelir gider hesabı 50.1 milyar TL açığa göre yapılmıştı. Dün yapılan açıklamaya göre bütçe açığı 39.6 milyar TL olarak gerçekleşti.
Bütçe açığı nasıl oluşur? Hükümet gelirden fazlasını harcar ise bütçe açığı oluşur. Ve de genellikle açık, yıl başında belirlenen sınırın (başlangıç bütçesindeki hedefin) üzerinde gerçekleşir.
Bütçe açığı nasıl küçülür? Hükümet yapacağı harcamaları yapmaz ise açık küçülür. Veya bütçe geliri beklenenin üzerinde artar.
2010 yılında ne oldu da açık küçüldü? Hükümet, bütçede belirlenen çizginin (286 milyar TL’nin) üzerinde (293 Milyar TL) harcama yaptı. Harcama bütçede belirlenen çizginin 7 milyar TL üzerinde ama... Genel bütçe gelirleri (vergi ve diğer gelirler) bütçede belirlenen rakamın (236 milyar TL) çok üzerine çıktı. Beklenene göre 18 milyar TL artış gerçekleşti.
Gelir (kabaca) 18 milyar TL artarken harcama artışı 7 milyar TL’de kalınca, bütçe açığı da bütçede belirlenen rakamın 10.5 milyar TL altında kaldı. 50.1 milyar TL yerine 39.6 milyar TL olarak gerçekleşti.
Harcamalardaki 7 milyar TL artış nereden ortaya çıktı? Kaba rakamlarla personel harcamalarında başlangıç bütçesine göre 2 milyar TL, mal ve hizmet alım
Avrupa Birliği (AB) ülkelerinden ithal edilen dokuma kumaşlar işe giyim eşyasından alınan vergilere (dikkat buyurunuz malların fiyatlarına değil, bu mallardan yurda girerken alınan vergilere) yüzde 30 ile yüzde 40 oranında zam geliyor.
(Ön açıklama: Gümrük oranları düşük olduğu için, gümrüklü maliyetteki artış ve sonuçta tüketici fiyatındaki artış büyük ölçüde olmuyor.)
- AB ülkelerinden yapılan ithalattan gümrük vergisi alınmıyor. Dokuma ve giyim eşyası yurda girerken eskiden yüzde 18 KDV alınıyordu. Şimdilerde sadece yüzde 8 KDV alınıyor.
Pahalı ithal giysi satan mağazalardaki lüks ve markalı giyim eşyaları AB ülkelerinden ithal ediliyor. Bunlar gümrüksüz olduğu için, gümrük vergisi artırımı ve dolayısıyla fiyatlarında artış söz konusu değil.
AB dışındaki ülkelerden getirilen dokuma ürünleri, kumaşlar ile giyim eşyaları ise, gelişmişten (Örneğin ABD’den, Japonya’dan) az gelişmişe (Örneğin Bengaldeş’e, Pakistan’a), anlaşmalısından anlaşmasıza kademeli oranlarda vergiye tabi.
Ucuz ithalat üreticiyi öldürüyor
Sultan Abdülmecid’in (Doğumu 1823, saltanatı 1839-1861) kızları Fatma Sultan ve Refia Sultan’ın 1865 yılında çekilen fotoğraflarında, Abdülaziz’in (Doğumu 1830, saltanatı 1861-1876) kızı Saliha Sultan’ın 1874 yılında çekilen fotoğrafında başlarının açık olduğu, zamanında Batı ülkelerindeki yaşayan kadınlar gibi giyindikleri, saray yaşamının Batı ülkelerindeki yaşam çizgisinde olduğu görülüyor.
Bunlar Osmanlı saraylarında çekilen ve günümüze intikal eden ilk kadın fotoğrafları.
Unutmayınız, bu kadın sultanların babaları olan Osmanlı Padişahları “Halife”lik sorumluluğunu taşıyordu. Halife sözcüğü Arapça kökenlidir. Hz. Muhammed’in dünya işlerine vekâletini anlatır. Halifelik, İslami siyasi ve hukuki yönetiminde en üst ve tek makama verilen isimdir.
Fotoğrafı çekilen saray kadınları, hem Osmanlı padişahlarının hem İslam dininin en yüksek ve tek temsilcisi Halife’lerin kızlarıdır. Bu fotoğrafları ve 1858 yılından sonra Osmanlı saraylarında çekilen diğer saray mensuplarının yaşamlarını yansıtan çok sayıda fotoğrafı görmek istiyorsanız, Sadberk Hanım Müzesi’ndeki “Hanedan ve Kamera- Osmanlı Sarayından Portreler” (24 Nisan 2011’e kadar) sergisini geziniz.
Osmanlı yanlış
Faizsiz finans kuruluşlarının sorumluları kendi belirledikleri kıstaslara göre bir “Helal şirketler listesi” yaptı.
İMKB yönetimi de bu listeyi “benimsedi”
ve ilan etti.
Ne amaç ile yapılmış olursa olsun böylece iş âleminde tehlikeli bir ayırıma daha kapı açıldı.
Helal et, helal gıda, içkili lokanta, içkisiz lokanta derken şimdi de helal şirketler
helal olmayan holdingler ve şirketler
ayırımı ile uğraşacağız.
2010 yılının ilk 11 ayında Ankara’da 2.482 adet Mercedes araç satıldı. (Halil Okşit, Akşam, 9.1.2001) Ankara’daki Türk büyükleri (askeri, sivili) Mercedes’ten başka araca binemiyor. (Hemi de en son model olacak. Hemi de en büyüğü -manda kasa- ve en pahalısı olacak.)
Ardahan’da 2, Bayburt’ta 4, Tunceli’de 10, Bingöl’de 10 Mercedes satışı gerçekleşti. Doğu Anadolu’da en çok Mercedes satışı olan iller sırasıyla Erzurum (139), Diyarbakır (122) ve Batman(101).
Anadolu aslanı sanayicilerimiz de, işlerinden ne kadar şikâyet ederlerse etsinler, Mercedes’e meraklılar. Adana’da 11 ayda 538, İçel’de 450, Konya’da 279, Denizli’de 224, Kayseri’de 223, Eskişehir’de 129 Mercedes satıldı. Karadeniz bölgesinde Samsun 202, Trabzon 145 Mercedes
satışı ile öne çıkan iller.
2010’da binek ve ticari araç olarak 760 bin araç satıldı. Bunların 455 bini yerli (Türkiye’de yabancıların ürettiğini yarli sayıyoruz), 455 bini yabancı (ithal araç). Binek aracı olarak toplam satış 509 bin adet. Bunun 155 bini yerli 354 bini yabancı.
Kaba bir hesap yaptım. Benim kaba hesabıma göre yerli araç satışına ödenen para( vergili olarak) 10 milyar Türk Lirası dolayında. Yabancı araçlara ödenen para (vergili