Yunanlılara “Sat” diyorlar (...biz sattık da ne oldi?)

17 Şubat 2011

Allah kimseyi IMF kapısına düşürmesin derler ya... İşte o biçim... Nasıl ki, IMF 2000’lerin başında bizi karşısına oturttu, “Neyimiz var, neyimiz yok sattırdı” ise, Yunanlılar da şimdi aynı durumda.
Ülkeler bir şey satmaya alıştı mı, IMF ile ilişkiyi kesse de duramıyor... İşte Türkiye’nin hali... IMF ile ilişkiyi kestik. Hükümet de özel kesim de satışı sürdürüyor.
İnsanlar kendi durumlarına bakmaz, başkalarınınkine acırmış. Birkaç gündür halkımız Yunanlı kardeşlerimizin durumuna acım acım acır hale geldi. Baksanıza haberlere:
- IMF Yunanlılara kamuya ait neyiniz var neyiniz yoksa özelleştiriniz. 2015 yılına kadar özelleştirmeye çıkaracağınız kamu tesislerinden, limanlardan, yollardan, fabrikalardan, gemilerden en az 50 milyar euro toplayınız diyerek talimat vermiş.
- Yunan halkı da IMF tedbirlerinin altında inim inim inlemeye başladığından (Acı ilaç pek çabuk tesirini göstermiş olmalı) tatil yörelerindeki yazlıklarını satışa çıkarmış.
Santorini’deki yazlıklar İstanbul’daki gayrimenkul fuarında alıcı arayacakmış.
Bütün bunlar ne için? Yunan Hükümeti’nin borcunu azaltmak için.

Yazının Devamı

Üretim arttıkça büyüme büyüme arttıkça iş imkânı artıyor

16 Şubat 2011

Herkes için iyi haber: 2010 yılında üretim artınca büyüme arttı. Büyüme artınca iş imkânı arttı.
Çalışan sayısı 2008 Kasım ayında 20.9 idi. 2009 yılında 21.7 olmuştu. 2010 Kasımı’nda 22.8 milyon oldu. Kasımdan kasıma 12 ayda 1 milyon 113 bin kişi iş buldu.
Bizim için önemli olan (1) Sanayide çalışanların sayısının artması, (2) Toplam çalışanlar içinde ücretle çalışanların payı ve bu sayının artması (3) Çalışanların kayıtlı işçi statüsünde olmasıdır.
- Sanayide çalışanların sayısında artış var. 2008 Kasım ayında sanayide 4.3 milyon kişi çalışırken, 2009’da kriz sonucu sayı 4.2 milyona gerilemişti. 2010 Kasım ayında 4.6 milyon oldu. Toplam çalışanların yüzde 20.4’ü sanayide çalışıyor.
- Toplam çalışanların 2008 yılında 11.1 milyonu ücretli çalışanlar iken, bu sayı 2010 Kasım ayında 14.1 milyona yükseldi. Bu iyi bir gelişmedir. Toplam çalışanların yüzde 61.8’i ücret ve yevmiye ile çalışıyor.
- 2008 yılında 20.9 milyon çalışanın 9.9 milyonu (yüzde 43.3’ü) kayıt dışı çalışıyordu. 2010 Kasım ayında 22.8 milyon çalışanın 9.7 milyonu (yüzde 44.8’ı) kayıt dışı çalışıyor.

Yazının Devamı

Tekstilcilerimiz Ar-Ge sayesinde başa güreşiyor

15 Şubat 2011

Geçen hafta Paris’te dünya kumaş üreticilerinin fuarı vardı. “Premier Vision” adıyla yılda 2 defa, şubat ve eylül aylarında düzenlenen fuarda, kumaş üretenler kumaşlarını sergiliyor. Kumaş kullananlar fuarda sergilenen ürünleri beğenirler ise, bunların üreticileriyle ilişkiye giriyorlar, mal satın alıyorlar.
Bu gibi fuarlara Türkiye’den 2 farklı üretici grubu katılıyor:
- Kumaş üretenler, yer kiralayarak ürünlerini sergiliyor. Alıcılarla ilişki kuruluyor.
- Yabancı kumaş kullanarak giyim eşyası üretenler, kumaş seçmeye gidiyor.
Son yıllarda kumaş üreten Türk girişimcileri araştırma ve geliştirme konusuna önem vererek dünya pazarında başta güreşmeye başladılar.
Güreşte er meydanı nasıl ki şimdilerde Kırpınar Minderi değil de dünya minderi ise, üretimde de er meydanı dünya pazarı. Dünya pazarında talebi olan malı, dünya fiyatıyla üretebilen işini büyütüyor.
Başkalarının ürününden “farklı” ürünü, başkalarının kalitesinden “üstün” ürünü üretebilen, ürününü hem daha kolay, hem daha yüksel fiyatla satıyor..

Yazının Devamı

Bugün hem ‘Sevgililer Günü’ hem de ‘Mevlid Kandili’

14 Şubat 2011

Bugün Sevgililer Günü. Arap takvimindeki farklılık nedeniyle Mevlid Kandili de bu yıl 14 Şubat gününe kaydı. Onun için bugün hem “Sevgililer Günü”, hem de “Mevlid Kandili” kutlanacak. (Hicri-İslami Takvimde yıl 354-355 gündür. Miladi takvim ile arasında 11 gün fark vardır. Bu nedenle bayram ve kandil günleri her yıl Rumi takvime göre kayma gösterir.) Bugün isteyen, Sevgililer Gününü, isteyen Mevlid Kandilini, isteyen ikisini birden kutlar.
Sevgililer Günü, hıristiyan kökenli bir bayram iken, giderek din ile ilişkisi kesildi. Ticari amaçlı bir bayram oldu. Açık anlatımıyla “Alış verişi coşturma bayramı”na dönüştü. Müslüman hıristiyan farkı olmadan insanlar birbirine hediye almaya, hediye almak için para harcamaya başladı. Sevgililer Günü öncesi insanlar alış verişe yönlendiriliyor. Bunun sonunda da piyasalarda canlılık artıyor. Kandiller ise, Müslümanlar için kutsal günler-gecelerdir. Müslümanlarin “kandil” olarak isimlendirdikleri kutsal gecelerin sayısı beştir.

Önemli bir gece
Bunlar (1) Mevlid Kandili 11/12 Rebiülevvel, (2) Regaip Kandili 5/6 Recep, (3) Miraç Kandili 26/27 Recep, (4) Berat Kandili 14/15 Şaban ve (5) Kadir Gecesi 26/27 Ramazan’dır. Kandil gecelerinin ibadet

Yazının Devamı

Kadınlar her şeyin ‘âlâ’sını yapıyor (Rakının bile!)

13 Şubat 2011

Piyasaya yeni bir rakı çıkıyor. “Âlâ” markası ile pazarlanacak. Eski yıllarda “Al-ül âl” (Alülâlâ) -üstünlerin üstünü- markası ile satılan bir rakı varmış. İsmini ona benzetmişler.
Piyasaya çıkmadan “rakı uzmanları” için düzenlenen “rakı tadımı”nı izledim. Şimdilerde moda “şarap tadımı”. İşte bu modaya uymuşlar. Şarap tadımında masanın üzerine bardaklar dizilir. Tadımcılar bardaklardaki şarapları yudumlayarak, şu numaradaki iyi, bu numaradaki en iyi diyerek dereceleme yaparlar.
İşte o biçim... Masanın üzerine 3 bardak dizilmiş. Her bardağın altında bir numara var. Bardaklara 3 farklı Yeni Rakı konuluyor. Rakıdan anlayanlar ve de anladıklarını söyleyenler önce sek olarak bardaklardaki rakıyı yudumluyor. Sonra bire bir su ekleniyor. Bu defa da önce bardağın içindeki sulu rakının beyazlığına bakılıyor, sonra da sulu rakı tadılıyor. Hangisinin “âlâ” olduğu konusunda görüş belirtiliyor.

Rakılar farklı farklı imiş
Ben tadımı izlesin de haber yapsın diye çağırılan bir gazeteciyim. Karımın elinden tuttum, tadım toplantısına gittim. Tadıcıların masasına buyur ettiler. Araştırmacı gazeteciliğe soyundum, ama rakıdan anlamıyorum. Onun için sadece rakıyı yapanların anlattıklarını

Yazının Devamı

Cari açık büyük (Açığı kapatan sıcak para başka türlü sıcak para)

12 Şubat 2011

Her ay cari açık (döviz açığı) rakamları açıklandığında yüreğimiz ağzımıza geliyor. Son zamanlarda tek derdimiz cari açık oldu. Önce biz inandık, sonra yabancıları inandırdık ki, cari açığı sıcak parayla kapatıyoruz. Sıcak para kaçar ise hapı yutarız.
- Cari açık büyümeye devam ediyor. Hükümet 2010 cari açığını 39.3 milyar dolar tahmin etmişti. Açık 48.5 milyar dolara ulaştı.
- Bu işin uzmanlarına göre, cari açığın milli gelire oranı yüzde 6.5 olur ise, ekonomi tıkanır. Ama geliniz görünüz ki, cari açık milli gelirin yüzde 6.5’i büyüklüğüne ulaştı. Ekonomi tıkanmadı. Tıkır tıkır işliyor.
- Sıcak para çıkmaya başlar ise, döviz bulunamaz olurdu. Sıcak para çıkacağı kadar çıktı. Döviz bulunuyor. Döviz kıtlığından değil de Merkez Bankası’nın aldığı tedbirlerden dolar fiyatı 1.60 TL’ler dolayına çıktı, o kadar...

Dert etmeye değmez mi?
O halde cari açık sorununu dert etmeye değmez mi? Bu böyle geldi, böyle gider mi? Nereye kadar gider? Cari açık milli gelirin yüzde 10’una ulaşır ise gene de kolaylıkla döviz bulabilir miyiz?

Yazının Devamı

Dünyada tarım ürünü fiyatları artmaya başladı (Gıda fiyatları artacak)

11 Şubat 2011

Önceki hafta FAO (Birleşmiş Milletlerin Gıda ve Tarın Örgütü) dünyada başlıca tarım ürünlerinde fiyatların hızla yükselmeye başladığını duyurdu.
FAO tarafından düzenlenen ve 2002-2004 yılları ortalaması 100 olan endekse göre, şimdilerde şeker fiyatları 420’ler, yağlar 277’ler, tahıllar 244’ler, süt ürünleri 221’ler, etler 165’ler dolayında.
Önceki gün dünya piyasaları Çin’den gelen kuraklık haberiyle sarsıldı. Dünyada en çok tahıl tüketen Çin’de, bu yıl görülmemiş bir kuraklık nedeniyle ürünler tarlada kurumuş. Çin daha piyasaya girmeden dünya borsalarında buğday, mısır, yağlı tohumların fiyatları yükselmeye başladı.. Bu gelişmeler bizi, özellikle alt gelir grubundaki halkımızı çok ilgilendirir.
Çünkü biz artık birçok gıda ürününde dışa bağımlı durumdayız. Dünyada tarım ürünü fiyatlarının artması, bizde de fiyat artışına yol açıyor.

Kendimizi besleyemiyoruz
TÜİK’in (Türkiye İstatistik Kurumu’nun) belirlemelerine göre biz:

Yazının Devamı

Karadeniz’deki platform gidiyor daha büyüğü gelecek (Sürmene’de petrol ümidi var)

10 Şubat 2011

Karadeniz’de Trabzon’un Sürmene ilçesi açıklarında TPAO’ya (Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’) ait petrol arama sahasında deniz tabanından itibaren 4.830 metre derine inildi. Bulgular ümit verici. Azerbeycan ve Romanya petrol kuşaklarının benzeri bir petrol kuşağına ulaşılabileceği işareti var.
Kesin netice alınması için 800 metre daha ilave sondaj yapılması gerekiyor. Hâlbuki bu arama sondaj faaliyetinde kullanılan, Norveçlilerden dolaylı olarak kiralanan Leiv Eiriksson platformu ile yer altı basıncı problemi gibi nedenlerle daha fazla derine inilemeyecek.
Dev platform, Norveç’e geri gönderiliyor. TPAO, kuruluş kanunundaki ve statüsündeki sınırlamalar nedeniyle doğrudan platform kiralayamıyor. Sümene kuyusunda daha derine inebilmek için Exon Mobil aracılığıyla şimdi yeni bir platform kiralanıyor. Sipariş edilen teknik donanımlar da geldikten sonra yıl sonuna doğru Sümene’de arama ve sondaj çalışmaları tekrar başlayacak.
Karadeniz’de Akçakoca-Ayazlı-Akkaya ve Doğu Ayazlı’da 2004 yılında doğalgaz keşifleri yapıldı. Bunlardan Ayazlı-Akkaya ve Doğu Ayazlı sahaları üretime alındı. Bu sahalardan günde yaklaşık 500 bin metreküp gaz üretimine başladı. Doğalgazın bulunması

Yazının Devamı